♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Fritt Vilt : Klişelerle Dolu Bir Şeytan...


Aslında filmi değerlendirmeden önce bir soru sormak farz. Norveç sinemasının dünyada bizden daha iyi bir konumda olmadığı bir gerçekken neden bizim bu tip klişe bir film çekip dünyaya ihraç edemiyoruz?

Film güzel bir kar manzarası ile başlıyor. Ve hemen film boyunca işaret ve simgelerin bolca kullanılabileceğini öğreniyoruz. Filmin başında izlediğimiz çocuğun gözü lekeli zira. Beş kişilik bir arkadaş grubu kendi cennetlerini arıyorlar. Keşfedilmemiş olması onlar için rahatlık demek. Bu rahatlığın peşine bir yer bulmuşken arkadaşlarından birinin ayağı kırılınca soluğu terk edilmiş bir otelde alıyorlar. Sonrası bildiğiniz tüm klişelerle dolu. Yeni hiçbirşey yok. Bolca kamera önünden geçen karaltılar, yüzünün finale kadar görmediğimiz katil, ortalama oyunculuklar...

Filmin iyi yaptığı şey ise senaryo aritmetiği. Ne olursa olsun doğru sinema aritmetiği ile her şey yerli yerinde. İzlendiğinde sıkılmadan finale kadar gelmesinin sebebi de bu. Mantık hatası yapmıyor film. Basit ve yalın ilerliyor. Fazladan abartılı işlere girmeden bitiveriyor.

Yönetmen Roar Uthaug'un iki kısa film ve bir uzun metrajdan sonra ilk korku denemesi. Bu denemeden en azından başarısız çıkmadığı aşikar. Senarist Thomas Moldestad ise her türü denemiş bir isim ve üretmeye de devam ediyor. 4 Nisan'da gösterime girecek Fallen Angels'da, Norveç'in çok satan romanlarından birini sinemaya uyarlamış olacak.

İyi film mi değil vasat... Ama fark işte burada... Ne kadar vasat olsa da Şeytanın Oteli ikinci filmle devam ediyor. Bu kez yönetmen koltuğunda Mats Stenberg oturacak.

Norveç'te Amanda Awards'da halkın seçimiyle en iyi film olmuş, başrol oyuncusu Ingrid Bolsø Berdal en iyi oyuncu olarak ödüllendirilmiş. Ne kadar kısır bir sineması olduğu apaçık görünüyor ama bizden daha iyi yaptıkları şey ise pazarlama. Festivallere katılmış, 7 ülkede gösterime girmiş filmin bu kadar iyi pazarlanmasının arkasında yatanları bizim sinemacılarımızın da bir an önce keşfetmesi gerekiyor kanımca...

Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template