♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

The Invasion: Kötü Bir Uyarlamanın Perdeye İstilası…


Pek alışılmadık bir filmle karşı karşıyayız. Yapım aşaması da bir film konusu oluşturabilecek olan film uzun bir dönem sonunda, yamalı bohça şekliyle sonunda izleyiciyle buluştu.

Türkiye’de de benzer film vardı; Romantik! Ama bu kez daha farklı bir süreç var. Daha önce 3 kez sinemaya kazandırılmış ilgi çekici bir konuya dayanıyor film. Jack Finney’in 1955 tarihli “The body snatchers” adlı romanı “Invasion of the body snatchers” adı ile çevrilmiş ve klasikleşmişti. 2004’de çekimlerine başlanan filmin 45 günde çekilmesinin ardından, Hirschbiegel’in filmi beğenilmeyip Wachowski‘lerle anlaşılmış, “V for Vendetta’nın yönetmeni James McTongue’nin çektiği yeni sahnelerle ancak biten film yine de memnuniyet vermemişti stüdyoya. Dile kolay, Daniel Craig henüz bond bile olmamıştı film çekildiğinde. 2007’de yeniden çekilen sahnelerle tamamlanabilen film, sonunda vizyona girebildi. Tüm bunların ışığında bakıldığında filmi değerlendirmek bir hayli zorlaşıyor. İki yönetmene dayanan bir film ve Wachowski’lerin elinin değdiği bir senaryo.

Film iyi bir açılışla aksiyon ve sonuna kadar bizi içine yerleştireceği merak duygusu ile karşılıyor. Bu karşılamanın tüm tadı tuzu ise, belli bir tempo aldıktan sonra yerini adeta bıkkınlığa terk ediyor. Halbuki doğru kullanılabilse, önceki uyarlamaları gibi iyi bir filme dönüşebilirmiş. Ne yazık ki film bu başarıyı yakalayamıyor. Wachowski’lerin yarattığı sahneleri çok basit şekilde anlamak mümkün. Zaten onların yarattığı aksiyon sahneleri de olmasa seyirciye çok zor zamanlar geçirtecek olduğu aşikar.

Hikaye bir uzay mekiğinin düşmesi ile başlıyor. Konu ile ilgili bir devlet görevlisinin mekiğe ait parçalardan birine dokunması ile dönüşüm başlıyor. Bu dokunuşla yaşanan değişim yayılıyor. Film bu noktadan sonra iyi bir gerilim yaratıyor aslında. Ama yarattığı bu gerilimi metro sahnesi ile harcıyor. Metroda bir anda psikolog bayanımıza taktikler veren yolcular nerden çıkıyor meçhul. Şehirde bir polis git diyor, o da nerden çıkıyor meçhul. En önemlisi dönüşen insanlarla ilgili ipuçlarını başkalarından alan bir psikolog? Bu nasıl psikologdur? İlk önce onun fark etmesi gerekmez mi?

Arka planda tv’de haberler dönüyor sürekli… Orada da mesajlar veriliyor. Dünya liderleri uyum içinde, barış dünyayı sarmış. Ama tüm bunlar da uyum içinde verilse daha etkili olurdu. Bir anda her şeyin ortasında aydınlanma yaşanıyor. Bir hastalık tüm bunlara çareymiş. Hemen bize çocuk lazım. Eee psikolog bayanımız bugünler için doğurdu o çocuğu. Tüm konu bir anda aydınlanıyor. Son derece hızlı bir şekilde film sonlanıyor.

Son sahnede virüsten kurtulmanın çözümünü bulan doktor da başkan olmuş… Tv’lere açıklama yapıyor:
“Herkesi kurtardık. Hepsi rüya gördüğünü düşünüyor”
Ya izleyiciler? Hepsi kabus gördüğünü düşünüyor…

Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template