Sel Yayıncılık Haziran ayını dokuz kitapla karşılıyor. Ryūnosuke Akutagawa'nın otobiyografik romanı “Bir Budalanın Yaşamı”, E. M. Cioran külliyatının yeni halkası “Hiçliğe Açılan Pencere” ve F. Scott Fitzgerald okurlarını sevindirecek “Defterimden Notlar”ın ayın ıskalanmaması gereken kitaplarından olduğunu belirterek pası bültene atalım.
Bir Budalanın Yaşamı * Ryunosuke Akutagawa
Modern Japon öykücülüğünün mihenk taşı Ryūnosuke Akutagawa'nın Japon ve Çin kültür sembollerinin yanı sıra Avrupa sanatından, Rus edebiyatından, antik Yunan mitolojisinden beslendiği, yalın ve yer yer toplumsal taşlamalarla örülü otobiyografik öyküleri Bir Budalanın Yaşamı, dönemin sosyal ve siyasi yapısına yönelik çok sayıda göndermeyle I. Dünya Savaşı ve sonrasını kapsayan Taişo Dönemi Japonya'sının tam teşekküllü bir panoramasını çiziyor.
İnsan doğasının karanlık yönlerine, derin tutkularına, inançlarına ve çelişkilerine odaklanan Akutagawa, "intihar mektubu" niteliği taşıyan "Bir Budalanın Yaşamı" başlıklı öyküsü ve yazarın hayatına son vermeden önce bıraktığı intihar notu başta olmak üzere yaşamının son döneminde kaleme aldığı eserlerden derlenen bu seçkide toplumun buhranlı haleti ruhiyesine de ayna tutuyor.
Özgün Adı: Aru Ahō no Isshō ( 或阿呆の一生 ) * Çeviren: Zeynep Ebru Okyar * Dünya Edebiyatı, Roman * 120 Sayfa * 85 TL
Hiçliğe Açılan Pencere * E. M. Cioran
Kendini "ihtimal fanatiği" olarak tanımlayan E. M. Cioran, sürgün yaşamının doğurduğu azaba çare işlevi gören kalemini saplantılarını yatıştırmak ve hıncını dindirmek için oynatır. Politik görüşlerini aşındıran savaş sonlanmışken, yenilgiden ibaret gördüğü kaderinin yarattığı buhranın ana motifleri Cioran külliyatında yeni yeni belirmeye başlar.
30'lu yaşlarının keskin virajında yeni bir yol tutmaya, köksüzlük yoluna girmeye kendini mecbur gördüğü, felsefi "kabiliyetinin" sinik ve kuşkucu bir pus içinde buhar olup uçtuğu dönemde, Paris sokaklarının isimsizleri arasında dolaşır ve küçük otel odalarında Hiçliğe Açılan Pencere'nin iskeletini oluşturacak yüzlerce okunaksız sayfa karalar.
"Zira hayat çıkmaz bir yoldan ibarettir, giderek de daralmaktadır."
Özgün Adı: Fenêtre sur le Rien * Çeviren: Işık Ergüden * Dünya Edebiyatı, Deneme * 174 Sayfa, 98,00 TL
Erkek Adalet Kıskacında Kadınlar: Örselenmiş Kadın Sendromu ve Feminist Kriminoloji * Yağmur Birdal
Neredeyse düne kadar normal görülen kadına şiddetin feministlerce deşifre edilerek suç niteliği kazanması ve bu şiddete yönelik kamusal müdahaleye ilişkin ihtiyaç çağrısı, bugün toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanamadığı koşullarda halen karşılığını tam olarak bulamamıştır. Toplum tarafından güvenli addedilen evleri içinde sistematik şiddete ve eziyete maruz kalan kadınlar, tarih boyunca hemcinslerinin yaptığı gibi, bu şiddete dur diyebilmek için bazen kocalarını, partnerlerini, aile fertlerini öldürmekten başka çıkar yol bulamıyor. Yenin içinde kalması gereken bu "görünmez" eziyete ömür boyu katlanmaları, sabretmeleri toplum tarafından meşru kabul edilirken, işkencecisini öldüren bu kadınlar, hem o noktaya gelene kadar resmi yardım ve müdahale çağrılarının yanıtsız ve etkisiz kalmasıyla, hem de olay akabinde kendilerini bu noktaya getiren özgül koşulların ve yaşadıkları sürecin yarattığı travmatik tahribatın gözardı edilmesiyle geleneksel hukuka içkin cinsiyetçi ayrımcılığa maruz bırakılarak hukuk içinde bir kez daha örseleniyor.
Feminist adli ve klinik psikolog Lenore Walker'ın ortaya attığı "örselenmiş kadın sendromu" kavramı bu kadınların eylemlerini olması gerektiği gibi bütüncül bir bakış açısıyla görme ve değerlendirme imkânı yaratıyor. Eril hukukun, bu çağrıya kulak verdiğinde, sosyo-kültürel ve psikolojik de dahil olmak üzere kadınları çevreleyen koşulları gözeten, cinsiyete duyarlı mekanizmalarla "erkek değil, gerçek adalet"i sağlama ihtimalinin kapısını aralıyor.
Yağmur Birdal, "örselenmiş kadın sendromu" ve kadın suçluluğu kavramının dünya kriminoloji literatürüne girişini ve tuttuğu yeri farklı ve karşıt yaklaşımlarla birlikte ele alırken, Türkiye'de kocasını öldüren kadınların yargılanmasındaki adil olmayan süreç ve unsurları da örnekleriyle gözler önüne seriyor. Basına da yansıyan bu tür davaların vekilliğini üstlenen avukatlarla yürüttüğü araştırma sonucunda, sistemin neden ve nasıl işlemediğini, resmi makamların cinsiyetçi reflekslerini, daha farklı bir yargılama süreci için meşru müdafaa, mazeret nedeni, haksız tahrik gibi kavramların nasıl ele alınması gerektiğini de açıklıkla ortaya koyuyor.
Hukukçular kadar her yaştan kadının da okuması gereken ufuk açıcı bir çalışma...
Kadın Kitaplığı, Düşünce * 212 Sayfa * 120,00 TL
Dünya Yuvarlaktır * Gertrude Stein
Rose adında küçük bir kız. Kuzeni Willie'nin aksine acabalardan kurtulamıyor bir türlü. Durmadan dönen yuvarlak dünya içinde ne kendisini bulabiliyor ne de yerini. Bereket dağlar var. Onlar her şeyi durduracak kadar yüksek. Yükleniyor mavi iskemlesini ve koyabileceği yer arayışıyla gözüne kestirdiği dağın zirvesine başlıyor tırmanmaya.
Dünya Yuvarlaktır epik bir yolculuk hikâyesi. Kelimelerin kaygan zemininde tümcelerin müstakilliğini ve anlamların sabitesini yitirdiği ardı kesilmez bir devingenlik içinde anlatısını kuran Gertrude Stein, okuru biteviye tınlayan varoluşsal bir kaygının hazzını ve dehşetini aynı anda duymaya çağırıyor.
"Shakespeare ne demişti, adı değişse bile gül yine aynı güzellikte kokar, kokar mı. Hayır, kokmaz." İşte bu itiraz, Rose'u durmadan düşünmeye iten benzer bir sorguyla maceramızın da ateşleyicisi oluyor: "Adı Rose olmasaydı Rose olur muydu."
Özgün Adı: The World is Round * Çeviren: Tunç Tayanç * Dünya Edebiyatı, Öykü * 96 Sayfa * 65,00 TL
Elgin Taşlar - doksanüç loş hikâye * Enis Batur
"Vaktim olsaydı, daha kısa yazardım," doğru.
Vaktim kalmamış olabilir, doğru.
Bu hikâyeleri uzaktaki bir kuyudan çektim.
Taşların menşei sahiden şüpheliydi.
Derine indikçe azalıyordu ışık, loş doğru.”
Türkçe Edebiyat, Deneme * 104 Sayfa * 65,00 TL
Defterimden Notlar * F. Scott Fitzgerald
I. Dünya Savaşı'nın ardından kimliğini ve umudunu kaybetmiş "Yitik Kuşak"ın çelişkilerini ustalıkla gözler önüne seren F. Scott Fitzgerald, zamansız çözümlemeleri ve gözlemlerinin yanı sıra edebi zekâsını, kırılganlığını, duyarlılığını satırlara aktarmaktan çekinmediği için Amerikan edebiyatında hatırı sayılır bir yer edinmişti.
Epigramlar, nükteler, muzır diyaloglar, küçürek öyküler, eserlerinden aşırdığı alıntılar, nahoş tespitler, büyüleyici dizeler ve şimşek gibi çakan kısa sahnelerden müteşekkil Defterimden Notlar, okuru bu hasletlerle donanmış Fitzgerald'ın zihninin sağanaklarıyla baş başa bırakıyor. Tüm kurgusal duvarları kaldırdığı, belleğini açıyor olmanın getirdiği mesuliyetle konuları özenle tasnif ettiği ve bütünlük arz eden alfabetik başlıklar altında gruplandırdığı bu notlar, sosyal çevresinin son evrelerini, yaşamının son yıllarındaki sezileri, duyguları ve dikkatini cezbeden küçük detayları kayıt altına alıyor.
Özgün Adı: The Note-Books * Çeviren: Mehmet Zeki Giritli * Dünya Edebiyatı, Deneme * 168 Sayfa * 98,00 TL
Çöl ya da Cübeyr Veli El-Mammi'nin Hayatı ve Maceraları * Albert Memmi
Fransız Akademisi Frankofoni Ödüllü Albert Memmi Çöl'de, atını savaşın kalbine doğru dörtnala süren yüreği büyük, tevazusu engin sürgün bir prensin buruk hikâyesini anlatıyor. Yenilmez denen komutanların bozgunlarına, şatafatlı sarayların harabelere dönüşüne şahit olan; aşkın yürekte bir kora dönüştüğü, savaş yaralarınınsa onulmaz bir kinle yoğurulduğu topraklarda kök salamamanın sızısını usul usul fısıldıyor: "Haydi, bir kere daha düş yollara..."
Yahudi-Arap kimliklerinin kurucu unsur olduğu Mağrip'in efsunlu tarihinden meseller, kıssalar ve hurafelerle ilmek ilmek işlenmiş Çöl, bilinmez yollara düşen yersiz yurtsuzlara sessiz bir ağıt, yeniden başlamayı muştulayan bir başka macera...
Özgün Adı: Le désert ou la vie et les aventures de Jubaïr Ouali El-Mammi * Metin Yetkin * Dünya Edebiyatı, Roman * 182 Sayfa * 110,00 TL
Kadınlar Okulu * André Gide
Aşkın gözleri kör eden efsunu sönümlendiğinde herkes kendi yoluna gider, kendi hikâyesini anlatmaya koyulurmuş. Sırlar, arzular ve bilinmezliğin ortasında yepyeni patikalar oluşur, yeni denizlere yelken açma vakti gelirmiş.
Kadınlar Okulu, genç bir kadının ilmek ilmek dokuduğu hayallerinin güncesidir. Peki ama her sayfası şevkle, kalp çarpıntısıyla resmedilen bu günceyle can bulup filizlenen bir ilişki, sevgililerin omzuna bir yük, belleğine onulmaz bir yara misali işleyen zaman çarklarından sağ çıkabilecek midir?
Pastoral Senfoni, Dar Kapı ve Kalpazanlar ile modern roman anlayışına taze bir soluk kazandıran, Nobel Ödüllü Andre Gidé, kendini tanımaya, yaşamını anlamlandırmaya başlayan ve aşkın girdabına kapılıp yolunu kaybeden bir kadına bir teselli sunuyor; zamanın açtığı yaralar yine zamanla iyileşiyor...
Özgün Adı: L'École des femmes * Çeviren: Alev Er * Dünya Edebiyatı, Roman * 184 Sayfa * 110,00 TL
Kızıl Veba * Jack London
Yıl 2013... Hızlanan kalp atışları, yükselen ateş ve kasılmalar; kızıla çalan yüzler ve vücutlar... Derken telaşsız bir uyuşukluk ağır ağır vücudu kaplıyor, kalbe ulaştığındaysa her şey için çok geç... Bir felaket, çığrından çıkmış bir salgın, yıkıcı bir pandemi dünya nüfusunun tamamının üzerinde telafisi imkânsız bir hasar bırakıyor. Modern kurumlar birbiri ardına çökerken, teknoloji ve bilim işlevini kaybediyor; renkli, capcanlı yeryüzü bir veba salgınıyla tek renge bürünüyor.
1912 yılında yayınlanan Kızıl Veba, kültürün, uygarlığın, hatta kelimelerin anlamını yitirdiği; vahşetin, ilkelliğin ve orman kanunlarının hüküm sürdüğü bir tuhaf devirde, 2073 yılında, Kızıl Ölüm'den sağ çıkmayı başaran bir adam ve vahşi torunlarının toza dumana bulanmış hikâyesini anlatıyor. Tanklar, tüfekler yerini sapan ve mızraklara bırakırken yerle yeksan olmuş medeniyetin hatıraları tek bir kişinin belleğinde canlılığını korumayı sürdürüyor.
Jack London'dan uygarlıktan ilkelliğe, imkânsızdan bilinmeze doğru yol alarak gerçekleşen bir kehanet, postapokaliptik bir sarmal…
Özgün Adı: The Scarlet Plague * Çeviren: Özgür Atılım Turan * Dünya Edebiyatı, Roman * 80 Sayfa * 60,00 TL
Yorum Gönder