Güzel başlayan bir gece ölümle, bu
cesedin ortadan kaldırılması gerekmesi ve tüm bunlara hoşlanılmayan suç ortağı
ile girişilmesi gerekmesiyle şekillenirse ne olur? Karşılıklı güvene dayanması
gereken bu yok etme eylemi tüm geceyi sarınca neler çıkar ortaya? Ya içlerinden
birinin zihinsel sorunları varsa? Nasıl işler planlar kusursuzca? 2018 yapımı
küçük ölçekli Avustralya işi “Pimped” işte bu soruların yanıtlarını arayan bir
gerilim.
“Pimped” bir ilk film. Hem
senaristi hem de yönetmeni ilk denemesine soyunmuş. David Barker ve Lou Mentor
senaryoyu birlikte kotarmış, Baker yönetmen koltuğuna ilk uzun metrajında “motor!”
demek için oturmuş. Mentor’un adını ilk kez bir künyede görüyoruz ve hakkında
hiçbir bilgi yok. Baker ise ısınma turlarını bir kısa metraj bir de diziyle
atmış bir isim. 2009 yılında 12 dakikalık romantik komedi “Creating Fortune”
ilk adımı atmış. Bir yıl sonra da yaratıcılarından biri olduğu komedi dizisi “The
Future Machine”i yazıp yönetmiş. Bunca dizi popülaritesine rağmen adı sanı
duyulmayan küçük bir Avustralya işi olarak kalan dizi bir zamanda yolculuk
parodisi olarak sekiz bölümde son bulmuş. Cariba Heine’in iz bırakması dışında
da bir yankısı olmamış. Pimped ile bambaşka bir yolu aralayan Baker, oyuncu
kadrosunu da dizilerden tanıdığımız simalardan oluşturmuş. Ella Scott Lynch ve Benedict
Samuel başrolleri paylaşırken onlara Robin Goldsworthy, Sean Barker, Lauren
Orrell, Emma Potts ve Lewis Fitz-Gerald eşlik ediyor.
Bir parti sahnesiyle açılan “Pimped”
seyircisini Lewis Blake ile tanıştırıyor. Kadınları iki cümleyle tavlayan adam
bu konuda eksiği olanlara yardım eden bir yancı. Her şeyi tavına getirdikten
sonra aradan çekiliyor ve kazancına bakıyor. Zengin ve içine kapanık Kenneth
ile birlikte av planı yaparken ondan faydalanmanın peşinde görüyoruz. Plan
belli. Gidecek bir kızı paketleyip malikaneye getirecek ve Kenneth’e sunacak. Peşinden
Sarah ile tanışıyoruz. Yanında ikizi Rachel ile birlikte one night stand için
bir barda alıyor soluğu. Lewis ile yakınlaşıyorlar ve soluğu malikanede alıyor.
Her şey yolunda giderken başlayan sevişmenin sonu cinayete çıkıyor ve olaylar
gelişiyor.
“Pimped” öyle özel ya da
beklenmedik bir konu barındırmıyor. Karizmatik adamın ağına bir kadını düşürüp
arkadaşına sunmasına dair basit bir konu ile temel atılıyor sadece. Bu da,
Baker’ın yaratmak istediklerine hazırlanan zemin sadece. Stilize görüntülerle
iyi bir atmosfer kuran yönetmen, bunu iyi müzikle de besleyince her şey akıyor.
Ağırlıklı olarak karanlığı kullanan Baker, karakterlerini de bu karanlıktaki
küçük noktacıklar olarak betimliyor. Tek gecede geçen film, senaryodaki
oyunlarla zenginleştirilmek isteniyor. Sarah/Rachel ikizinin üzerinden yürüyen
yan öykünün çok tahmin edilebilir olması haneye yazılan eksilerden. Yine de bu
eksiyi Ella Scott Lynch performansıyla hissettirmemek için çabalıyor. Samuel’in
de role çok yakışmasıyla, ikili arasındaki söz düellosu filmin en büyük artısı
ve izleme sebebi. Tüm vasatlığına rağmen özellikle uzun yol sahnesinde zirve
yapıyor “Pimped”. “Kurbanların şikayet etmeye hakkı yoktur” diyor. “Ya hak ettiğini
alırsın. Ya da hayatının dersini.” Bununla da kalmıyor elbette uzun diyalog.
Erkek/kadın ilişkisini de irdeliyor. Kadının vücudunun nasıl ve neden meta
haline geldiğini anlatıyor Lewis. Değerlerin sıradanlığına da değiniyor.
Sonrası tipik bir ceset gömdükten sonra sırları paylaşma ve diken üzerinde
durma gerilimi. Beklendiği gibi çıkıyor her şey. Baker geri kalan anlarda
tempoyu düşürmemeden atmosferi koruyarak finale ulaşmaya çalışıyor. Bunu da
başarıyor ama içi boş anlardan ibaret bir izlencelikle baş başa bırakıyor
izleyicisini.
Geçtiğimiz yıl Londra’da FrightFest’te
izleyicisiyle buluşan film Monster Fest’in ardından Amerikan izleyicisiyle
sınırlı salonda buluşmuş ama türün takipçilerini memnun etmeyince temmuz
başında internet üzerinden herkese sunulmuş. Görüntüleri, atmosferi ve söylemi
ile vasatı aşan ilk adım olarak yönetmenin sonraki işlerini merak ettiren bir
film “Pimped”. Biraz sündürme ve doldurmalarla sündürülerek 90 dakikayı bulmuş vasat
bir gerilim. İzlenmese de olur ama izleyeni de pişman ettirmeyenlerden.
Yorum Gönder