♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Dizi Raporu : Eylül Yenileri

5 Eylül’de “Mary + Jane”in prömiyeriyle açılan 2016-2017 sezonu son bir kaç yılda olduğu gibi yine beklentilerin altında seyrediyor. Yine yaratıcılar risk almadan bildik konulara girişmiş, hayal gücünü fazla zorlamamışlar. Roman ve film uyarlamaları ile yeniden çevrimler yine yapımcıların can simidi. 22 dizi başlamış olsa da bu rakam sadece nicelikte kalmış. “Quarry”, “Queen Sugar”, “StartUp” ve “This Is Us” ayın en iyileri olarak öne çıkarken, “Designated Survivor” ve “Pitch” ve “The Exorcist” de göz atmadan geçilmeyecek diziler. “Aftermath” ve “MacGyver” ise sezonun en kötüleri olarak baştan kaybedenler... İşte Eylül ayında başlayan 22 dizinin konusu, kadrosu ve değerlendirmesi...


Aftermath
Kıyameti topyekün ekrana getiren SyFy yenisinin yaratıcıları 1989 yılından bu yana birlikte uzun soluklu projeler üreten Glenn Davis ile William Laurin ikilisi. Üç Çocuklu bir ailenin kıyametin ortasında kalmasını anlatan dizinin oyuncu kadrosunda da James Tupper, Anne Heche, Julia Sarah Stone, Levi Meaden ve Taylor Hickson başı çekiyor. Hayli vasat bir ilk bölümle başlayan dizi en başta atmosferi yaratamıyor. Benzer öykülerden alışık olduğumuz formülü uygulayarak minik rötuşlarla fark yaratmak istese de özgün bir şey de çıkmamış ortaya. Zombi yerine deli demekle olmuyor bu işler. İlla bir karavana atlanacak, aile bölünecek ve bir araya gelmeye çalışılırken hayatta kalmak için mücadele edilecek. Tanıdık geldi değil mi? 13 bölümlük ilk sezona dair henüz bir gelişme olmasa da, iptal edileceğini görmek için müneccim olmaya gerek yok.


Atlanta
Spot ışıklarını rap dünyasına çeviren FX yenisinin yaratıcısı başrolü de üstlenen Donald Glover. Yükselişteki oyuncu kısa filmler ve “30 Rock”a yaptığı katkıdan sonra ilk denemesinde. Kendi dünyasından anlattığı öykü ile hayli başarılı da görünüyor. Siyahilerin kültüründen beslenen ve güncel göndermelerle delilerle dolu bir dünyanın kapılarını aralayan dizi, iki kuzeni getiriyor önümüze. Taze şöhret rapçi Paper Boi ile menajeri olmak isteyen Earn... Daha ilk buluşmaları Paper Boi’nin birini vurmasıyla sonuçlanır ve soluğu karakolda alırlar. Macera da böyle başlar. Glover’a eşlik edenlerin başını Brian Tyree Henry, Keith Stanfield ve Zazie Beetz çekerken aralarındaki uyum dizinin doğallığını da arttırıyor. Komedi kategorisinde olsa da siyahilerin dünyasına pencere açıyor ve alışılmadık manzaralar sunuyor. 10 bölümden oluşacak dizi, dördüncü bölümün ardından ikinci sezon siparişini alarak öne çıktı.


Better Things
Üç çocuklu bekar bir annenin Hollywood’da ayakta kalma macerasını ekrana taşıyan FX yenisinin yaratıcıları Louis C.K. ve başrolü de üstlenen Pamela Adlon. Mikey Madison, Hannah Alligood, Olivia Edward ve Celia Imrie de ona eşlik eden isimler. Vasat bir ilk bölümle başlayan dizi epey tatsız tuzsuz ama ya seversiniz ya da nefret edersiniz çizgisinde seyrediyor. Sizi bilmem ama ben sevemeyenlerdenim. Hayli sıradan bir konu, tekdüze bir durum komedisi olarak devam ediyor. Adlon’un çabası da durumu pek değiştirmiyor. On bölümden oluşacak dizi, ikinci bölümün ardından ikinci sezon onayı alarak rahatladı.


Bull
CBS’in hukuk draması gerçek bir figürün ilk dönemlerine ışık tutuyor. Birçok yapımda adı anılan o meşhur “Dr. Phil”i getiriyor ekrana. Amerika’nın meşhur talk showcusu Dr. Phil McGraw ile roman uyarlamalarının senaristi olarak tanıdığımız Paul Attanasio’nun yaratıcısı olduğu dizinin oyuncu kadrosunun başını da Michael Weatherly, Freddy Rodriguez, Geneva Carr, Chris Jackson, Jaime Lee Kirchner ve Annabelle Attanasio çekiyor. İki NCIS dizisi arasında yayımlanma avantajına rağmen dizi hayli suni görünüyor. Davranış bilimleri uzmanı olan Dr. Bull, önemli davalarda çalışarak jüriyi inceleyerek sonucu önceden öngörmesiyle meşhur. Kendi kurdukları gölge jüri ile hazırlanan Dr. Bull ve ekibi davayı çözüme ulaştırmaya çalışırken hiç bir detayı atlamıyor. İnandırıcılıktan uzak bir fantazi gibi görünen dizi aşırı derecede “Lie to Me”ye benziyor ama berbat kopyası kabilinden... Weatherly’nin sayesinde çok bilmiş antipatik bir ana karakterin maceralarının kimseye hayrı yok. Sezonun en kötü dizilerinden biri.  


Designated Survivor
ABC’nin politik draması daha ilk bölümden herkesi tavlayanlardan. Akıcı ve gerilimli pilot bölümle izleyeni hayranı haline getiren dizinin yaratıcısı “Safe House” filminin senaristi olarak tanıdığımız David Guggenheim. Kiefer Sutherland, Natascha McElhone, Adan Canto, Italia Ricci, LaMonica Garrett, Tanner Buchanan, Kal Penn ve Maggie Q da oyuncu kadrosunun başını çeken isimler. Amerikan yasalarınca belirlenmiş bir görevi konu edinen dizi, başkana bir şey olursa hemen görevi devralacak isme odaklanıyor. Amerikan başkanı konuşma yaparken teröristler saldırıyor ve tüm kabine hayatını kaybediyor. Çevre bakanlığından daha geri plana atılan etkisiz eleman Tom Kirkman’ın bir anda başkan olmasıyla değişen durum da dizinin konusunu oluşturuyor. Ilımlı bir politikacı olan Kirkman’ın bu görev için ideal olmadığını düşünenlerle mücadelesi anlaşılan sürekli zıt kutuplarla sürecek. Bir yandan bu teröristler bulunmalı, bir yandan da Kirkman beyaz sarayda ipleri ele almalı ve elbette halkına karşı da kendini kanıtlamalı. İşi zor ve izlemesi keyifli olacak... Daha ilk bölümden sezonunu 22 bölüme uzattıran dizi, sezonunun ağır toplarından biri...


Easy
“Drinking Buddies” ile gönülleri fetheden Joe Swanberg’in sekiz bölümlük Netflix projesi sezonun en farklı dizisi. Kalabalık bir oyuncu kadrosuyla günümüz orta sınıfının ilişkilerini konu edinen dizi, her bölümde bir ilişkiye odaklanıyor. Evli ve çocuklu çiftin cinsel heyecan arayışı, sevgili uğruna vegan olma çabası, saklanan sırlar, kıskançlıklar ve özel hayatın ne kadar özel olduğu gibi konular Malin Akerman, Jane Adams, Orlando Bloom, Dave Franco, Kate Micucci ve Emily Ratajkowski’nin başını çektiği kadro ile sunuluyor. Seanberg gösterişten uzak bir dille küçük detayların peşinden koşarak aslında ilişkilerde her şeyi nasıl zorlaştırdığımızı gösteriyor. Çözümü kolay sorunlarla boğuşuyoruz esasında... İkinci sezonu olup olmayacağı henüz belirsiz ama izleyenin kalbini kolayca çalacağı kesin...


Kevin Can Wait
CBS’in yeni sitcomu emekli polisin evinde ağırlığı koyma çabasına odaklanıyor. Kevin James, Bruce Helford ve Kevin James ile kotardığı dizide başrolü de oynarken, Erinn Hayes, James DiGiacomo, Taylor Spreitler, Mary-Charles Jones, Gary Valentine, Ryan Cartwright, Leonard Earl Howze, Lenny Venito ve Christopher Brian Roach ona eşlik edenler. Polis emeklisi Kevin yeni yaşamına uyum sağlamaya çalışırken kendisi gibi emekli arkadaşlarıyla sürekli eğlenceli anlar yaratma arayışında. Daha çok evde vakit geçirmesi sayesinde fark ettiklerine de bolca itiraz edecek. Hayli vasat başlayan ilk bölüm neredeyse hiç ışık vermiyor. Erinn Hayes’in üç çocuklu bir anne olduğuna ve Kevin James’in 20 yıllık eşi olduğuna inanmakta zorlanıyoruz. Güldürmekten uzak bir klişe olmakla da kalmıyor inandırıcılıktan da uzak. 


Lethal Weapon
Fox’un seksenlerin aynı adlı kült filminden uyarlanan polisiyesi dönemi görenler için merak konusu olduğu için ayın en çok merak edilen dizisiydi. “Las Vegas” ve “Chuck” senaryo grubunda yer aldıktan sonra yaratıcısı olduğu “Forever”ın iptaliyle hüsran yaşayan Miller bu kez uyarlama ile karşımızda. Gözlerimiz orijinal oyuncuları arıyorsa da Damon Wayans, Clayne Crawford, Jordana Brewster, Keesha Sharp ve Kevin Rahm kadronun başını çekenler. Eski bir asker olan Teksaslı polisimiz Martin Riggs hamile eşini kaybettikten sonra yaşamın sınırındadır ve bitiş bir kurşuna bakmaktadır. Los Angeles Polis Merkezi’ne atanır ve hiç olmayacak biriyle Dedektif Roger Murtaugh ile ortak olur. Kalp krizini yeni atlatıp işbaşı yaparken stresten uzak durması tembihlenen Murtaugh için delifişek Riggs ile ortak olmak stresin diğer adıdır. Vasat bir başlangıç yapan dizinin oyuncu seçimlerinin yanlışlığı göze çarpıyor ilkin. Wayans role hiç yakışmıyor ve fazla genç duruyor. Clayne Crawford doğru seçim olsa da ikilinin kimyası da tutmamış. Ortaya orijinalini mumla aratan tekdüze bir eğlencelik çıkmış. Yayımlanan üç bölüm şimdilik umut vermiyor. 


Luke Cage
Netflix’in Marvel kahramanları serisinin üçüncü ayağı kurşungeçirmez süper kahraman Luke Cage’in suçla savaşını getiriyor önümüze. Cheo Hodari Coker’in yaratıcısı olduğu dizinin oyuncu kadrosunda da Mike Colter, Mahershala Ali, Simone Missick, Theo Rossi, Erik LaRay Harvey, Rosario Dawson ve Alfre Woodard başı çeken isimler. Hapishanede kobay olarak kullanıldığı deneyden süper güçlerle yeniden doğan kahramanımızın gücü dışında bir özelliği yok. Harlem’i mesken seçen dizi kahramanı aracılığıyla kokuşmuş yere düzeni getirmeye çalışıyor. Hayli ağır ilerleyen, aksiyondan uzak laf salatasından ibaret olan dizi tam bir ömür törpüsü… Tahmin edilebilir işleyişiyle heyecan yaratmaktan da çok uzak olan dizinin tek faydası müzikleri.


MacGyver
CBS’in aynı adlı tv efsanesinin yeniden çevrimi bir modern zamanlar uyarlaması aslında. Uyarlamayı kotaran isim “Hawaii Five-0”yu da dirilten Peter M. Lenkov.  Lucas Till, George Eads, Tristin Mays, Justin Hires ve Sandrine Holt kadronun başını çeken isimler. 20’li yaşlardaki Angus MacGyver Dışişleri Bakanlığı’nın koruması altındaki dört kişilik bir organizasyonun parçasıdır ve maceraya maceraya atılırlar. Berbat bir ilk bölümle başlayan dizi tamamen yanlış seçimler üzerinden ilerliyor. Till’in role hiç yakışmaması, klişe bir polisiye ekibinin ona eşlik etmesi, MacGyver’ın o dilden dile yayılan becerisinin geri planda kalması ilk anda göze çarpan defoları. Daha ilk bölümden kan kusturan dizi sezonun bir an önce unutulması gerekenlerinden…


Mary + Jane
“Can't Hardly Wait” ve “Josie and the Pussycats” ile tanıdığımız Harry Elfont ve Deborah Kaplan ikilisinin ilk dizisi olan MTV yenisi uyuşturucu satan iki kızın maceralarını anlatıyor. Jessica Rothe, Scout Durwood, Kosha Patel, Dan Ahdoot ve H. Michael Croner oyuncu kadrosunun başını çekenler. Paige ve Jordan’ın hedefi Los Angeles’in “The Green 15” adı verilen meşhur torbacılar listesine girmek. Bu uğurda müşterilerden aldıkları yorumları, rekabetleri ve yaşamlarını izliyoruz. Vasat bir ilk bölümle başlayan dizi kızları torbacılıkla fahişeliğin arasındaki çizgi ile sınayarak güldürmeye çalışıyor. Çağ dışı espriler, klişeler, inandırıcılık ve yaratıcılıktan yoksun bir dizi… Bir gençlik kanalının günümüz gençliğine bu kadar uzak bir diziye nasıl imza attığına şaşırtıyor.


Notorious
ABC’nin gerçek olaylardan esinlenen yarı gerçek yarı kurgu hukuk dramasının yaratıcıları Josh Berman ile Allie Hagan. Ünlü savunma avukatı Mark Geragos ve haber yapımcısı Wendy Walker‘ın yaşamından esinlenen dizi avukatın tv aracılığıyla yaptığı manipülasyonları ekrana taşıyor. Avukatımız Jake Gregorian popüler isimlerin davalarına bakarken reyting canavarı haber programının yapımcısı Julia George ile paslaşıyor. Dava süreçlerini mahkeme salonları yerine tv stüdyosuna taşıyan dizinin ikilisini Piper Perabo ve Daniel Sunjata canlandırırken Sepideh Moafi, Kate Jennings Grant, Ryan Guzman, Kevin Zegers, J. August Richards ve Aimee Teegarden da onlara eşlik ediyor. Vasat başlayan dizi aynı vasatlıkla devam ederken gerçekten çok abartılı bir kurgu gibi duruyor. Ortalama bir hukuk dizisinden herhangi bir farkı yok.


Pitch
Amerikalıların ata sporu Beyzbol’a kadın eli değerse ne olur sorusunun cevabını arayan dizi uzun zamandır beklenen spor draması boşluğunu doldurmaya hevesli. Fox yenisinin yaratıcıları Rick Singer ve animasyonlarla adını duyurduktan sonra dur durak bilmeyen Dan Fogelman. Kylie Bunbury, Mark-Paul Gosselaar, Mark Consuelos, Mo McRae Meagan Holder, Tim Jo, Dan Lauria ve Ali Larter da oyuncu kadrosunun başını çekenler. Ginny Baker ile tanışıyoruz. Beyzbol liginde oynayacak ilk kadın olmaya hazırlanıyor. San Diego Padres formasıyla sahaya çıkacak olması ülkenin bir numaralı gündem konusu oluyor. Hayatı boyunca bu ana babası tarafından hazırlanan Ginny’nin üstesinden gelmesi gereken çok şey var. En başta soyunma odası ayrılıyor. Onca erkeğin arasında değil, temizlik odasında veya tuvalette giyinmek zorunda. Hocasının ve takım arkadaşlarının önyargılarını kırmak, medyanın ilgisinden bunalmamak, tüm gözlerin üzerinde olmasının yarattığı baskıyla başa çıkmak gibi ağır bir yükü var. Bu yükü sırtlarken oyunu sevdiğini ve çalışmaktan zevk aldığını da kendine hatırlatmayı ihmal etmeyecek elbette. Çok iyi başlayan dizi her bölümde üzerine koyarak ilerliyor. İzlemek için beyzbol’a ilgi duymaya da gerek yok. Farklı konusu, Ginny’nin geçmişini de harmanlayan kurgusu ile sezonun en iyilerinden biri… 


Quarry
Farklı yapımlarıyla dizi sevenlerin gözdesi olan Cinemax’ın yeni dizisi Max Allan Collins’in 13 kitaplık aynı adlı serisinden uyarlama. Dizinin yaratıcılarıysa “Rectify”nin senaryo grubunda birlikte çalışan Michael D. Fuller ile Graham Gordy. Oyuncu kadrosunun başını da Logan Marshall-Green, Jodi Balfour, Damon Herriman, Edoardo Ballerini, Nikki Amuka-Bird, Mustafa Shakir ve Peter Mullan çekiyor. Yıl 1972, yer Memphis… Vietnam’da savaştıktan sonra eve dönen denizci Mac Conway ile tanışıyoruz. Daha havaalanında toplumun tepkisini çeken ve sevdiklerinin de korkup uzak durduğu adamın yalnızlığını izliyoruz. Savaş anıları ile boğuşurken birinden teklif alan Mac, önce bu teklifi geri çevirse de arkadaşına yardım etmek için bir seferlik evet der. Bu tek seferlik geçici tetikçilik işi istendiği gibi gitmez ve arkadaşı ölür. Sonrası çorap söküğü gelecektir. Harika başlayan dizi daha ilk bölümden karakterini tanıtarak onun ruh halini de iliklerimize kadar hissettiriyor. Müthiş psikolojik gerilim her bölümde üzerine koyarak ilerliyor. Sezonun en iyilerinden…


Queen Sugar
Daha başlamadan ikinci sezon onayını alarak sükse yapan dizinin yayıncısı ve yapımcısı da ünlü talk showcu Oprah Winfrey. Kendi kanalı The Oprah Winfrey Network – OWN’un en önemli yapımı haline gelen dizi Natalie Baszile‘nin aynı isimli romanından uyarlama. Dizinin yaratıcısıyla “Selma / Özgürlük Yürüyüşü”nün yönetmeni olarak tanıdığımız Ava DuVernay. Rutina Wesley, Dawn-Lyen Gardner, Kofi Siriboe, Tina Lifford, Omar Dorsey, Dondre Whitfield ve Bianca Lawson da kalabalık oyuncu kadrosunun başını çeken isimler. Nova, Charley ve Ralph Angel adlı üç kardeşten oluşan Bordelon ailesinin hayatlarını alt üst eden olaylarla başa çıkma serüvenini anlatan dizi hayli ağır bir drama. Duygusal yoğunluğu çok yüksek bir bölümle başlayan dizi temposundan hiçbir şey kaybetmeden ilerliyor. Karakter çeşitliliği, hikâyesi, oyunculukları ve müzikleriyle sezonun en etkileyici dizisi… 


Son of Zorn
Yarı animasyon yarı gerçek olarak adlandırabileceğimiz Fox yenisi efsane savaşçının hayata uyum sağlama serüvenini anlatıyor. Dizinin yaratıcıları “Wilfred”in senaryo grubundan Reed Agnew ile Eli Jorne. Animasyon karakteri Jason Sudeikis’in canlandırdığı dizinin oyuncuları da Johnny Pemberton, Cheryl Hines, Tim Meadows ve Artemis Pebdani. Zephyria adasının efsanevi savaşçısı Zorn, oğlu Alan ve eski karısı Edie’yi yeniden kazanmak için dünyaya yanlarına döner. Elbette beklediği gibi olmaz. Eski eşini yeniden kazanması neredeyse imkansızdır ve oğlu da ondan korkmakta ve utanmaktadır. Koskoca savaşçıdır o, pes etmez ve onların yanında olma sözü verir. Ülkesindeki savaş günlerinin aksine Orange County hayli sıkıcıdır. En sıkıcı olanıysa ofiste çalışmak ve banliyöye ayak uydurmaktır. Sıkıntıdan patlatan ilk bölümün sonunu bile getirmek zor. Diziyi sevmek için ya çok Amerikan ya da iflah olmaz çizgi roman manyağı olmak gerekiyor.


Speechless
ABC’nin sitcomu, manyak aile komedilerinin son halkası. Dizinin yaratıcısı “Joey”, “Perfect Couples” ve “Go On” ile tanıdığımız Scott Silveri. Minnie Driver, John Ross Bowie, Cedric Yarbrough, Mason Cook, Micah Fowler ve Kyla Kenedy’nin başını çektiği kadro bizi DiMeo ailesiyle tanıştırıyor. Her şeyi çocukları için yapan anne Maya, sorunları çözen baba Jimmy, spor manyağı Dylan, kendini beğenmiş Ray ve Serebral palsi hastası J.J.’den oluşan çatlak ailenin maceralarını izliyoruz. Dizide de sıkça gönderme yapıldığı üzere Stephen Hawking gibi olan J.J., felçli ve konuşamıyor. İnsanlarla tek iletişim yolu, gözlüğündeki lazeri tekerlekli sandalyesindeki klavyesine tutmak. Daha iyi bir mahalleye taşınarak her şeye yeniden başlayan ailenin ilk macerası da J.J’e yardımcı bulmak oluyor. Yeni okulda onun hayatını kolaylaştırmak için müdürle girişilen mücadele sırasında J.J.’in kendisine bir siyahı seçmesiyle şenlik başlıyor. Gayet keyifli ve tempolu başlayan dizi şimdilik iyi gidiyor ve en azından sezonun en çok güldüren sitcomu olarak öne çıkıyor. İlerleyen bölümlerde kendini tekrara düşmezse uzun süre izleyeceğiz gibi görünüyor.


StartUp
Netflix dizilerinin başarısı diğer online dizi platformlarına da örnek oldu. Crackle da dizi işinde büyük oynamanın gerektiğinin farkına vararak yeni dizisini sundu. Platformun en bilinen dizisi “Chosen”ın yaratıcısı Ben Ketai bu kez iç içe geçmiş bir dram örmüş ve Martin Freeman, Adam Brody, Edi Gathegi, Otmara Marrero, Jocelin Donahue ile Ashley Hinshaw’ın başını çektiği iyi bir kadro kurmuş. On bölümden oluşan ilk sezon mevcut para biriminin eskidiğini düşünerek yenisini dolaşıma sokmaya çalışmanın öyküsü. İşin içinde para olunca mali suçlar ajanının ve bir çete de olaylara dahil oluyor elbette. FBI ajanı Phil yıllardır peşinden koştuğu Andy’i yakalamak üzeredir ama bunun yerine yaklaşan emekliliği için paranın yarısını ister. Andy’nin ortadan kaybolmasıyla peşine düştüğü oğluy Nick ise parayı aktarmak için kaynak arar. O kaynak da hayatını BitCoin benzeri programa adayan Izzy olur. Haiti çetesinden Ronald da Andy’i bulamayınca Nick’in ensesine yapışır ve olaylar gelişir… Farklı konusunu çok iyi senaryoyla değerlendiren dizi, sadece sezonun değil yılın da en iyilerinden…


The Exorcist
William Peter Blatty’nin ünlü romanı “The Exorcist”, 1973 yapımı korku klasiği sinema uyarlamasından sonra bu kez beyaz ekranda… “The Lazarus Effect”in senaristlerinden Jeremy Slater’in kotardığı dizinin oyuncu kadrosu Alfonso Herrera, Ben Daniels, Hannah Kasulka, Brianne Howey, Alan Ruck, Geena Davis ve Kurt Egyiawan’dan oluşuyor. Korku filmlerinden dizi yapma denemeleri nihayet sonuç vermiş gibi. Şeytanın etkisine giren Rance ailesi ile tanışıyoruz. Anne Angela kızının şeytanın etkisi altına girdiği şüphesiyle Peder Marcus’a danışıyor. Bu sayede hayatını küçük yaşlardan itibaren şeytanla savaşmaya adamış Peder Tomas da hikayeye dahil olunca olaylar gelişiyor. Şeytanla yüzleşmek herkes için hayli zor olacak. İyi başlangıç yapan dizi yavaş yavaş üzerine koyarak demleniyor ve şimdilik beklentileri karşılıyor. Bu kadar ağır gitmesi sonunu getirmezse iyi bir finale yürüyoruz.


The Good Place
NBC’nin yeni sitcomu dünyanın çivisini çıkarıp soluğu öbür tarafta almış. Ölümden sonra neler olduğu tezi üzerine kurgulanan dizinin yaratıcısı “Parks and Recreation” ve “Brooklyn Nine-Nine” ile rüştünü ispat eden Michael Schur. Kristen Bell, William Jackson Harper, Jameela Jamil, D'Arcy Carden, Manny Jacinto ve Ted Danson’ın başını çektiği kadro ile ölümden sonrasındayız. Zannettiğimiz gibi cennet ve cehennem yok. Yerlerine iyi yer ve kötü yer olarak adlandırılan iki yaşam standardı var. Biz iyi yerdeyiz ve Elenor’un peşine takılıyoruz. Michael’in rehberliğinde bir masal dünyasını andıran iyi yeri tanıyoruz. Herkesin kendine has özelliklerine göre eşleştirildiği ölümden sonraki yaşam huzur dolu elbette. Fakat bir yanlışlık söz konusu: Elenor başkasıyla karıştırılmış ve aslında kötü yere gitmesi gereken biri… Bencil ve umursamaz Elenor’un durumu kendisine saklamasının sonuçlarını gördükten sonra iyi bir insan olmak için özel derslere başlıyor... İlginç karakterleriyle öne çıkan dizi en azından kötünün iyisi...


This Is Us
NBC’nin aile draması nicedir ekranlarda oluşan boşluğu doldurmaya aday. Dan Fogelman’ın yaratıcısı olduğu dizinin kadrosunda Milo Ventimiglia, Mandy Moore, Sterling K. Brown, Chrissy Metz, Justin Hartley, Susan Kelechi Watson, Chris Sullivan ve Ron Cephas Jones yer alıyor. Pearson ailesinin dünü ve bugününü izliyoruz. Jack ve Rebecca üçüz bekleme heyecanındadırlar. Chrissy şişmanlığıyla barışık değildir ve depresyonun eşiğindedir. Kevin çok izlenen bir dizide oyuncudur ama her şeyin sahte olduğunu düşünmektedir. Randall’ın her şeyi vardır, başarmıştır ama bu mutluluk tablosunda kocaman bir boşluk vardır: Babası... Onu bulacak ve karşısına çıkacaktır... İç ısıtan öyküsüyle hemen içe işleyen dizi harika başladı, coşkuyla karşılandı ve tam sezona uzayarak herkesi mutlu etti. Başladığı gibi iyi devam ederken bölüm sonlarında şaşırtmayı da ihmal etmiyor... Sezonun en iyilerinden...


Van Helsing
Aynı adlı grafik romandan esinlenen SyFy yenisi vampir avına çıkıyor. Dizinin yaratıcısı “In the Company of Men” ile tanıdığımız Neil LaBute... Kelly Overton, Jonathan Scarfe, Christopher Heyerdahl, David Cubitt, Vincent Gale, Rukiya Bernard, Trezzo Mahoro ve Tim Guinee de kadronun başını çekenler. 2019 yılındayız... Patlayan yanardağın etkileriyle değişen dünya yavaş yavaş vampirlerin kontrolüne geçmek üzeredir. Bu vampir istilasını durdurabilecek kişiyse ünlü vampir avcısı Abraham Van Helsing’in kızı Vanessa’dan başkası değildir. Vampirleri insana dönüştüren kanı sayesinde insanlığın umudu, vampirlerin de bir önce yok edilmesi gereken hedefidir. Uzun süredir komada olan kahramanımız gözlerini bu yeni dünyaya açar ve kızının nerede olduğunu sorar... Her SyFy dizisi gibi hayli ucuz bir prodüksiyon olan dizi yine de kanalı memnun ederek ikinci sezon onayını kaptı. Ekranı saran Vampir & Zombi istilasında çok vasat bir örnek...


Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template