♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Bastille Day : Dikkati Başka Yere Çekmek

Aksiyon filmlerinin vazgeçemediği zorunlu birliktelik formülü hız kesmeden devam ediyor. Değişen teknolojiyle konuyu geri plana atan yeni nesil aksiyonların derdi seyirciyi heyecanla sürüklemek. Senaryonun yarattığı boşlukları ve mantık hatalarını da dikkati aksiyona çekerek aşmaya çalışıyorlar. Bourne ve Bond serilerini referans alan yapımcılar için en kolay yöntem de bu referansın üzerine komedi sosunu ekleyerek yaratılan karışımı mümkün olduğunca parlatmak. Amerika – İngiltere ve Fransa ortaklığı “Bastille Day” bir de yapım aşamasında ayağına gelen fırsatla coşmuş. Başrol oyuncusu Idris Elba’nın yeni James Bond adaylarından biri olması dedikoduları üzerine son sınav gibi görmüşler ve geri kalanı çok da umursamamışlar belli ki…

Yapımcıların açıklamalarına bakıldığında hedeflerinde “Bourne” filmlerindeki sıkı aksiyon ile “Frantic” ve “The French Connection” filmlerindeki zengin karakterleri harmanlayan bir cumartesi eğlenceliği yaratmak varmış. Bu eğlenceliğe giden yolu çizen isim yükselişteki yönetmen James Watkins olmuş. Senaryoyu Andrew Baldwin ile kotaran Watkins, 2008 yılında “Eden Lake” ile radarımıza girmiş ve dört yıl sonra “The Woman in Black” ile beklentileri de karşıladığını göstermişti. Yine dört yıl sonra yönetmen koltuğuna geçerken direksiyonu da aksiyona kırmış. Dizilerden tanıdığımız isimler Idris Elba, Richard Madden, Charlotte Le Bon, José Garcia ve Kelly Reilly de oyuncu kadrosunun başını çeken isimler olmuş.

Tipik bir aksiyon filminin tüm klişelerini kullanan ve çok basit bir formül üzerine inşa edilen “Bastille Day”, açılışında bize bir hırsızı tanıtırken mottosunu da uygulamalı olarak gösteriyor. Paris’te bir Amerikalıyla Michael ile maharetini sergilerken tanışıyoruz. Hırsızlıkta bütün olay “dikkati başka yöne çekmek”ten ibaret. Hafif açılışın ardındansa gerçeklerin ağırlığı geliyor. Karen ile tanışıyoruz. Elindeki bombalı paketi yerleştirmekten son anda vazgeçiyor. Sokakta yolları kesiştiğinde ikisinin de dünyaları değişiyor. Paketi çalan Michael’ın şehrin orta yerinde bombanın patlamasına ve dört kişinin ölmesine neden olmasıyla güvenlik güçleri peşlerine düşüyor ve macera başlıyor…

Her biri kusurlu üç karakterin şehrin yangın yerine dönmesini engellemek için verdikleri mücadele hayli basit ve tahmin edilebilir. Watkins olabildiğince aksiyona yüklenerek filme tempo kazandırmaya çalışıyor. Bunu da başarmış ama dikkatleri başka yöne çektiğini söylemek zor. Mantık hataları, senaryonun boşlukları ve hikayenin yaratıcılıktan uzak kolay seçimlere yönelmesinin üzerini örtemiyor. Yapımcıların altını ısrarla çizdiği “bol katmanlı hikâye”nin de yerinde yeller esiyor. Bu katmanların peliküle yansıması için gereken bakış açısından yoksun bir film Bastille Day. İlk yarısında zorunlu ikilinin arasında geçenlerle mizah yaratılmak istenmiş ama ortada kırıntısı bile yok. İkinci yarıda sosyal medyanın etkileri üzerinden sokakları yangın yerine dönüştürerek aksiyona iliştirilmek istenen gerilim de layıkıyla ortaya konmayınca eldeki tek katman filmin akıp gidebilmesi olmuş. Idris Elba’nın Bond adayı olarak kendini göstermesi iyi hoş da görmediğimiz şeyler değil. Tüm bu olamamışlıklar içinde 92 dakikayı su gibi akıtabilmesi dışında hiçbir özelliği yok.

“Bastille Day”in notunu vermek için yapım notlarına yeniden dönelim… Filmin yapımcılarından David Kanter, karakterlerin gelişme şeklinin filmi özel kılan unsurlardan biri olduğuna da dikkat çekerek; “Karakterler alışılageldik kahramanlar gibi değil. Hepsinin kusurları var ve daha çok şartların zorlamasıyla gerçek kimliklerini keşfetmek zorunda kalıyorlar. Filmi başarıya taşıyan anahtar unsurlardan biri karakterlerin inandırıcı ve gerçekçi oluşları. 70’ li yılların tüm karakterlerin oturmuşluğunu yansıtan filmleri gibi oldu. Kaderin bir araya getirdiği karakterlerimiz, bombalamanın göründüğü gibi olmadığını keşfeder ve birbirlerine güvenmek zorunda kalırlar.” demiş. Basit hikayeyi bu gibi afili cümlelerle allayıp pullayarak dikkatleri başka yöne çevirmeye çalışarak 92 dakikayı çalmaya soyunuyor “Bastille Day”… İhtiyaç halinde bile gönül çelecek bir hırsız olmaktan çok uzak.


Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template