♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Şükrü Erbaş’ın Düzyazıları “Eşik Burcu” ile Devam Ediyor

Türk Edebiyatının usta Şairi Şükrü Erbaş’ın “Bütün Yazıları” serisi üçüncü kitapla devam ediyor. Söyleşilerin bir araya geldiği “Eşik Burcu” Kırmızı Kedi etiketiyle raflarda.

Tüm şiirlerinin tek çatı altında toplandığı üç ciltlik “Bütün Şiirleri”nin ardından 2014’ün son günlerinde yeni şiirlerinden oluşan “Pervane” ile sevindiren Şükrü Erbaş’ın “İnsanın Acısını İnsan Alır” ve “Çekilme Suları” adı altında toplanan düzyazıları “Eşik Burcu / Bütün Yazıları -3 (Söyleşiler)” ile devam ediyor…

2010 yılında Kanguru Yayınları’ndan çıkan kitabın yeni baskısı sayfa sayısına bakılırsa genişletilerek güncellenmiş. Ustanın beslenme kaynaklarını ve bakışını ilk ağızdan öğrenmek için önemli kaynak. 
Kitaptan minik bir tadımlık...  

“Ben, hayatı hiçbir zaman tek boyutlu düşünmedim. Nerelerden gelir bu bilgi, bilemiyorum. Erken bir bilgiydi. Hani Necatigil der ya, ‘tasaların altında gizli bir sevinç/ var mı siz ona bakın.’ Sanırım hep buna baktım ben. Dilim ve günüm zehir gibi acıyken bile kirpiklerim iyimser bir uzaklığa düştü. O kadar öfkelendim ama insandan umudu kesemedim. Bu da bir hastalıktır, kim bilir! Bu derya-deniz alçaklık içinde bu hastalığı güzel buldum. Dünyada şiir yazan birisi varsa, bir yerlerde onu okuyan bir başkası varsa, hiçbir şey bitmemiştir. Plastik, sanal bir umut, bir iyimserlik değil bu. Acının, kötülüğün ve mutsuzluğun çekirdeğini oluşturan daha iyi bir yaşama imkânının gücü ve iyimserliğidir.”

“Türküler, masallar, halk hikâyeleri, benim çağdaş edebiyata açılan kapılarımdır. Mazlumu anlamayı ve sevmeyi türkülerden öğrendim ben; şiirin çapağını ayıklamayı, ritim duygusunu, sesin önemini, imge kurmadaki cesareti, tevazuu, derdini ortaya koymadaki hesapsızlığı, içtenliği sanata dönüştüren yalınlığı, duygunun simyasını, küçük hayatlar olmadığını, kendi olabilme erdemini, sözün kusursuzluğunu, acıyı iyiliğe dönüştüren dünya sevgisini, halkın ortak bilinçaltını… Bütün bunlar kimi etkilemez? Türkünün mayasında kötülük yok ki şiire ya da bir başka şeye düşmanlık etsin; şiiri şiir olmaya zorlar olsa olsa. Benim türküm, sesi kısılmışların hançeresinden çıkar, varır çağdaş bir dünya masalına ulanır.”

“Necatigil’ce sorayım: ‘Ben’in, ‘biz’in sınırları nedir? Biz ve başkaları nerde başlar, nerde biter? Elbette yazdıklarımın tamamı ‘ben’im; kimi, neyi, söylüyor olursam olayım. Şiir, bizde can bulmuş sözdür. Başkasının yaşadığı da olsa, söylemişsek, bizim olmuştur. Kişiliğimizin açmazını almıştır; aklımızın kavrayışını, duygumuzun derinliğini ve inceliğini... Şair, başkalarında ne kadar erimişse, başkalarını o kadar kendinde eriten kişidir.”

“Ben, güçlü olmayı, her hangi bir konumda “iktidar” olmayı, kendi dışında herkese karşı yapılmış bir haksızlık, bir kötülük olarak gören, yaşayan bir insanım. Özellikle de kıstırılmış, çaresizliğe hapsedilmiş, sesi içine akmış insanlara uygulanan bir güç, kastım. Bunda, insana yakışmayan bir küçüklük görürüm. Bu güçten utanırım. Adalet duygusunu yitirmiş bir dünyada, yenikliğin bir erdem olduğunu düşünürüm. Gürültünün inceliği barındırmayacağına ve başkasını sevemeyeceğine inanırım. Haklı bir yenik olmayı, insanın onurlu yaşaması adına, özsaygısını yitirmemesi adına, iyi olabilmek adına çok değerli bir olanak olarak görürüm. Özgürlüğü, kendi dışında herkesin özgürlüğüne eşitlemiş bir insan için, sanırım kala kala bir beşinci mevsime inanmak kalıyor. Öyle bir mevsim yok; belki hiç olmayacak; olsun, ben bir hayal simyacısı olmayı sürdüreceğim.”


EŞİK BURCU / Bütün Yazıları – 3  (Söyleşiler)
“Yaratım süreci, algılanan gerçekliğin insan zihninin bilinmeyen labirentlerinden geçerek hece hece söze dönüştüğü karmakarışık bir süreçtir. İnsanı gerçeklikten koparır. Dünyayı bir uğultuya dönüştürür. Hem akıl dışıdır hem de sürekli aklın müdahalesini arar. Ama bu akıl, bu müdahale neredeyse tümüyle sezgiye dönüşmüştür. Akıl bir anlamda kalbin içinde erimiştir. Bunun tersi de doğrudur. Günlerdir huzursuz eden sorun, tam bir gerilim halini almıştır. Çok bilinmeyenli bir matematik problemi, binlerce çözümüyle önünüzde durmaktadır. Ses, anlam, ritim, ölçü, uyak, biçim... sizden bütün hünerinizi istemektedir. Sadece hünerinizi değil, baştan ayağa sizi istemektedir. Siz, sorununuza, dile, şiire, hayata ve zamana hakkını vereceksiniz. Bu cehennemin sonucu, bazen birkaç dizedir, bazen daha uzun bir şiir. Karşılığı mı? Bir avuç insanın, dizeleri biraz aralayıp, içerde, dipte olup biteni duyumsamaya çalışması...”

Dizisi: Türk Edebiyatı
Türü: Düzyazı (Söyleşiler)
Yazan: Şükrü Erbaş
Sayfa: 204
Fiyatı: 18 TL


Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template