Sararmış ilk yaprak düştüğünde yaklaşık 50 milyon civarı kuşun ne yapacağı bellidir. Sıcak iklime doğru göç hazırlıklarına başlarlar ve genellikle rota da Afrika olur. Binlerce kuş türü yılda iki kez Kuzey ile Güney yarımküre arasında göç eden kuşlar uzun ve yorucu bir yolculuğa hem de ölümleri pahasına çıkarlar. Gündüz güneşe, gecele de ay ve yıldızlara göre uçuş istikametlerini bulabilen ve biyolojik pusulaları olduğu da tespit edilen kuşların göçü tam bir seyir şölenidir. 2014 yapımı Avrupa işi animasyon “Gus - Petit oiseau, grand voyage” ya da uluslararası adıyla “Yellowbird” bu uzun yola eğlenceli açıdan yaklaşıyor...
Fransa ve Belçika ortak yapımı filmin senaryosunu Antoine Barraud ve Cory Edwards kotarmış. Kısa ve orta metrajlı film ve dökümanterlerden sonra “Les gouffres” ve “Le dos rouge” ile adını duyuran Barraud türe ve bize yabancı bir isim. Bir baba ve oğlunun yanlış yönde ilerleyen bir kuşu izlediği görsellerle karşılaşan Barraud aynı hafta içinde ornitolog Guilhem Lesaffre'nin kuş göçleri hakkında konuşmalarına denk gelince bunu bir işaret olarak algılamasıyla filmin ilk adımlarını atmış ve “Hoodwinked!”ın yaratıcısı Edwards ile de son şeklini vermiş. Christian De Vita da ilk yönetmenlik deneyiminde ama animasyon departmanlarındaki mazisi 1996 yapımı “Space Jam”e kadar uzanıyor. Son işleri storyboardlarına imza attığı “Fantastic Mr. Fox”, “The Grand Budapest Hotel” ve “Frankenweenie”.
Vizyona girdiği adıyla “Minik Kuş”, sarı bir kuş ile tanıştırıyor bizi. Yumurtadan çıktığı gibi kalmış ve dışarıya hiç çıkmamış sakar, korkak ve kendine güvensiz... İsmi de olmayan kuş, tek arkadaşı uğur böceği ile çene çalmak ve oyunlar oynamak dışında bir şey yapmıyor. Bu sırada yakınlardaki bir kuş sürüsünde göç hazırlığı mevcut. Sürünün lideri Darius kedilerin gazabına uğrayınca ölmek üzereyken son direktiflerini sürüye iletmesi için sarı kuşa veriyor. Korktukları demir kuşla karşılaşmamak için farklı bir rota izlenmesi gerek ve sarı kuşun yapması gereken tek şey bu rotayı hatırlamak. Ama sürü liderlerinin yanına geldiğinde uğur böceği devreye girerek bir yalan uydurunca macera başlıyor. Sarı kuş ilk kez dışarıya çıkmakla kalmayacak, Afrika’ya göç eden sürüye liderlik de edecek...
Benzer örneklerinden çok da farklı olmayan ve herhangi bir orijinallik barındırmayan film, derdini olabildiğince basit şekilde anlatmaya çalışarak çocukları hedef alıyor. Yaş çıtası da bir hayli küçük ve büyüklerin ilgisini çekecek herhangi bir şey yok. Tipik yolculuk klişelerinden oluşan film karakterlerini hızlıca tanıtıyor ve olası ihtimalleri de teker teker tahmin edilebilir kılıyor. Olası lider ile kapışmalar, Darius’un kızıyla yakınlaşma halleri, küçük kuşlar derken yan öykülerini de bir iki dokunuşla ilgi çekici hale getiren film ana öyküsünden hiç sapmadan ve temposunu da hiç düşürmeden macerasını tamamlıyor. Özellikle Paris sahnesinin çok öne çıkarken, uçak korkusu da gayet iyi işleniyor. Mesajlar da konusundan anlayabileceğiniz gibi çok açık. Cesur ol, maceraya atıl ve ailenin önemlidir...
“Üç yaş ve üzeri çocuklar” sınıflandırmasıyla vizyona giren “Minik Kuş”un, son dönemin animasyon bolluğu düşünülürse herhangi bir çocuğu kandırması da oyalaması da zor... Olabildiğince basit anlatımı ile hedefini tuttursa da 90 dakikalık bir eğlencelik olmaktan uzak vasat bir seyirlik.
Yorum Gönder