♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Fifty Shades of Grey : Grinin Eften Püften Tonları

Her şey 2011 yılında başladı... Küçük bir internet temelli yayınevi tarafından müvetazi bir şekilde yayınlanan erotik bir romans, kısa sürede fısıltıların konusu olur... “Okudun mu?” sorusunun cevabını vermek isteyen okurların hücum etmesiyle o kadar popüler olur ki, 2012 yılına adeta damga vurur... Aynı yıl üçleme halini alınca, tarihin en hızlı satan üçlemesi olarak 100 milyondan fazla kopya satar... E. L. James mahlasını kullanan İngiliz yazar Erika Mitchell, tüm kadınların efendisi oldu desek yeridir... Deli gibi okunan romanın çıkış noktası da yeni bir “Alacakaranlık” serisi yaratma arayışıdır... Hatta onun erotik versiyonu olarak bile pazarlanır... Bizde de Sevinç Seyla Tezcan tarafından çevirilen ve Pegasus etiketiyle raflara düşen roman toplamda 51 dile çevirilerek dünyanın fenomen kitabı haline gelince, kaçınılmaz olarak beyazperdeye düştü... Merakla beklenerek sevgililer gününde gösterime girdi...

Mart 2012’de yapılan anlaşma ile başlayan üçlemenin sinema macerasında ilk filmin senaryosunu Kelly Marcel kotarmış... 2011’in en kötü dizilerinden “Terra Nova”nın yaratıcısı olan tanıdığımız Marcel, durumu iki yıl sonra “Mr. Banks” ile kurtarmıştı ama ilk kez tek başına... Yönetmen koltuğunda da bir kadın var... Kısa filmlerden sonra ilk uzun metrajı “Nowhere Boy”da John Lennon’u layıkıyla anlatarak gönlümüzü fetheden Sam Taylor-Johnson... Bolca tartışılan oyuncu kadrosu da, Jamie Dornan, Dakota Johnson, Jennifer Ehle, Luke Grimes, Marcia Gay Harden, Max Martini, Eloise Mumford, Dylan Neal, Rita Ora, Victor Rasuk ve Callum Keith Rennie’den oluşmakta... 

Öncelikle romanı okumadığımı belirteyim... Tipik bir çok satar olarak ne kadar formüle ve nabza şerbet olduğunu biliyorum... Üniversite öğrencisi kızımız Anastasia Steele, arkadaşının yerine zengin oğlan Christian Grey ile röportaj yapmak üzere gittiğinde çok etkilenir... Aralarında elektriklenme olur ve yakınlaşırlar... Yaklaştıkça anlarız ki, beyaz atlı prens kırbaç manyağı... Bakire kızımız prensinin sadist istekleri karşısında çıkmaza girer... Eni sonu olay bu...

Modern zaman masallarının baştacı ettiği formül yine başrolde... Kızımız saf tertemiz hatta karşı cinsin hiç fark etmediği sıradanlıkta... Erkeğimiz için iki ihtimal var... Ya çok parası olacak ya da süper güçleri... Bir araya gelme ihtimallerinin hiç olmadığı uzaklıkta olmalılar ve ilk karşılaşmaları da tesadüf sonucu gerçekleşmeli... Hemen aralarında elektriklenme olmalı ve ilişkileri mutlaka sancılı olmalı... Kızımız kararsızlığa sınıf atlatacak cinsten işler yapmalı... Erkek sabreden derviş kıvamına gelmek üzereyken sahneye çıkıp şovunu yaparak işi bitirmeli... Ama kısmen tabi... Mutlu mesut yaşamamaları için eften püften sebepler olmalı... Bir dargın bir barışık olmalılar... Kızımız ilişkisinden hiç kimseye bahsedememeli... Bu sır da onları yıpratmalı... Ergenlerin bayıla bayıla okuduğu romanların formülü tam olarak böyle... “Fifty Shades of Grey” de bu formülün erotizm sosuna batırılmış hali...

Karşımızda orijinal hiç bir şey yok... İmkansız ikilinin inandırıcılıktan uzak ilişkisinde erkeğin sıra dışı cinsellik istemesi dışında ortada konu da yok... Kaldı ki bıktırıcı uzunlukta girişiliyor o ilişkiye de... Peki oğlan niye böyle derseniz, onun da altını doldurmak kimsenin aklına gelmemiş... Tamamen yüzeysel, sıkıcı ve çok bildik bir işleyişle gereğinden fazla uzun bir film... Hiç bir şey anlatmıyor olmasının yanında, yönetmenlik bakımından da sınıfta kalmış bir iş... Adı söylendiğinde herkesin aklına seksi getiren filmi şehvetin ve kışkırtıcılığın çok uzağına konuşlandırmış Taylor-Johnson... Soğuk renklerden oluşan paletiyle araya mesafeye koymuş... İkilinin arasındaki elektriklenmeyi ilk sahneden yakalamasına rağmen bir türlü o fenomen olma nedeni olan kimyayı yansıtamamış izleyiciye... 

Sıra dışı cinsellik diye pazarlanan ve 20 dakikalık sex sahnesi barındırdığı için +18 olması beklentisine gelince... O kadar planlı ve formüle ki aradaki cinsellik, tabiri caizse mal mal izliyorsunuz... Abartılı bir alışveriş hali söz konusu... Doğallığı kaybettiren, ateşi söndüren bu pazarlık sahnelerinde efendi köle ilişkisinde anlaşmaları da bir şeyi değiştirmiyor... Kimse zıvanadan çıkmıyor... Kalçaya şaplak atmak artık gişe komedilerinin en basit sex sahnelerinde bile mevcut... Ağızda buz vücutta gezdirmek deseniz öyle, kırbaçlama sahnesi de bu yüzden çok etkisiz kalıyor... Hesaplı kitap cinselliğin nasıl olup da ilgi çekmesi beklenmiş anlaması zor... Sadece kırmızı tonlarla olmaz o iş... Harareti sıcağı eksik filmin, sossuz ya da baharatsız kuru bir yemek gibi... Müziklerin de hiç katkısı olmayınca korkunç bir deneyime dönüşüyor... 9,5 Hafta, Vahşi Orkide, Paris’te Son Tango başta olmak üzere sinema tarihine kazınmış birçok klasik dururken “Fifty Shades of Grey”i kim, niye izler? 

Bir de anektod aktarayım... Dolu salonda şen şakrak izledik filmi... Baktık sıkıntıdan patlıyoruz, anlaşmış gibi espriler patlattık isyan bayrağımızı çektik... Arkamızdaki genç yakınıyordu: “Abi, adam bu çağda taş gibi vücutlu bakire Amerikan kızı bulmuş da bunuyor. Anlaşma diye tutturmasa sevişirken arada hepsini kaynatır. Kız zaten yanıyor, kırbaça, bağlanmaya ses etmez o şehvetle.” Ben de hediyeler alıp dururken kızcağıza bir iphone almayı akıl etmemesine takıldım... Salon olarak oğlanın mal olduğuna kanaat getirerek bitirdik filmi...

Evet, fenomen olunca okumayan kalmadı neredeyse... Okumak isteniz ilk kitap 576 sayfa... Üçlemenin toplamı 1920 sayfa... Filmini izlemek daha kolay görünüyor doğal olarak... Dişe dokunur bir senaryosu olmadan basit bir fikrin üstüne kurduğu iskambil evin yıkılmasını seyretmek zorunda olduğunuz sıkıcı bir 125 dakika var önünüzde, bir daha düşünün derim...


Share this:

1 yorum :

  1. genel olarak filmde kullanılan müzikler cidden harikaydı. Filme iyi demek haksızlık olacağı gibi Ellie Goulding (Love Me Like You Do), Beyonce (Haunted & Crazy In Love) ve Annie Lennox (I Put a Spell On You)'ın film için verdiği şarkılar kesinlikle iyiydi.

    YanıtlaSil

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template