♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

American Sniper : Öldürdükçe Kahraman

Filmleriyle olduğu kadar sağcılığı ile de sinemaya damga vuran Clint Eastwood, durdu durdu vatanseverlik şovuna soyundu... “Million Dollar Baby”, “Mystic River” ve “Invictus” gibi insana dair hikayeler çeken usta, kamerasını yeniden kutsal topraklarının kahramanına çevirmiş... Chris Kyle’ın, Scott McEwen ve Jim DeFelice ile birlikte yazdığı otobiyografik roman büyük ilgi görmüş ve çoksatanlar listesinde uzun zaman geçirmiş... Eastwood’da fikrine uygun bir öykü bulmanın hazzını sinema perdesinden çıkarma fırsatını geri tepmemiş... 84 yaşında 2014’e iki film sığdıracak kadar coştuğu “Amerikan Sniper”, öldürerek efsaneleşmiş bir “kahramanın” gerçek öyküsü...

Chris Kyle, bir istatistik sonucu olmasa, milyonlarca savaş gazisinden sadece biri olacak sıradanlıkta aslında... Irak savaşından, Amerikan ordusunun en ölümcül keskin nişancısı olarak çıktığının altı çiziliyor bolca... Yapımcılar da sayıların arkasında kalan insanı keşfetmenin heyecanına kapılmış... Bu heyecanı “Daha önce de savaş hikayeleri çektim ancak bu benim için heyecan vericiydi çünkü Chris’in savaştaki başarıları ile, hayatının kişisel yönleri arasında geçiyordu, bu da onu daha ilginç kılıyordu. Savaşın bir insanda yol açtığı yaraları ve tüm aile üzerinde neden olduğu baskıları gösteriyor. İnsanlar savaşa gönderildiğinde nelerin tehlikeye atıldığını hatırlamak, yaptıkları fedakarlıkları görmek iyi bir şeydir. Bana göre bu açıdan anlatılacak son derece önemli bir hikayeydi.” sözleriyle dile getiriyor Eastwood... Bradley Cooper da eklemiş: “Bazı açılardan, bir savaş alanının yıpratıcı yönlerini yaşamak ve sonra aniden ‘normal’ bir hayata dönen çoğu gazinin yaşamak zorunda kaldığı şeyleri anlatan evrensel bir hikaye. Benim açımdan bu çok dokunaklıydı. Bir savaş filmi olmaktan ziyade bir kişilik incelemesi olmasını sevdim. Clint Eastwood’un ‘Unforgiven,’ ‘Gran Torino,’ ‘Letters from Iwo Jima’ gibi filmlerine bakarsanız, hepsi de farklı geçmişlere sahip karmaşık kişilik incelemeleridir. Clint, bunu çok sade ve gerçekçi bir şekilde anlatmak için kesinlikle en doğru yönetmendi.”

Aslında film fikri kitaptan önce doğmuş... Senaryoyu kotaran Jason Hall, hikayesini Kyle’dan dinlemek için buluştuklarında ortada bir kitap fikri bile yokmuş... “Onun çapında bir savaşçıyla tanışmayı çok istiyordum... Onu savaşmaya nelerin sürüklediğini ve ne pahasına bunları yaptığını öğrenmek için. Savaşın bir cehennem olduğunu hepimiz biliyoruz ancak bu filmde savaşın insancıl olduğunu göstermek istedim.” diyor Hall ve ekliyor: “Bu filmi, savaşta geçirdiği günleri hiç göstermeden çekmek çok kolay olurdu ancak Crhis bundan çok daha karmaşık bir kişiliğe sahip. Kitap, eve dönüşünden sonra bir yıldan kısa bir sürede yazılmıştı, yani hala üzerinde bir zırh vardı. Sevgi dolu koca ve baba olarak Chris’in daha yumuşak olan taraflarını yansıtmıyordu. Dört görev süresi arasındaki kısa sürelerde karısı Taya ile yaşadığı çaresiz dönemleri de göstermiyordu. Bu savaş çok uzaklardaymış gibi görünse de, askerlerin aileleri uydu telefonları aracılığıyla bağlantılıydı. Taya bu aramalar sırasında korkunç şeyler duysa da, bu telefon onun için Chris’in yaşadığına dair bir kanıttı ve bana göre Taya’nın sesi, Chris’in evin yolunu bulmasını sağladı. Taya ile buluşmadan önce, Chris’in tam olarak kim olduğunu anladığımı söyleyemem.”

Yapımcılardan Peter Morgan da bu konuda “Donanma SEAL komandosu olarak başarıları hakkında her şeyi duymuştuk ve onun büyük bir vatansever olduğunu biliyorduk. Araştırdıkça onun aslında ne kadar iyi bir insan olduğunu görmeye başladık. Ailesi, dostları ve birlikte görev yaptığı askerlerin onu ne kadar sevdiğini ve ona ne kadar hayran olduğunu gördük. Biz hikayenin, hayatında onu yönlendiren duygusal eksenler etrafında oluşmasını istedik.” diyor...

Yapım ekibinin verdikleri röportajlarda söyledikleri bu cümleler filmi anlatıyor aslında... Üzerine çok fazla bir şey söylemeye gerek bırakmıyor... Öldürdükçe kahramanlaşan bir adama duyulan hayranlığın filmi bu... Hikayeyi objektif bir gözle anlatmak hiç kimsenin derdi olmamış... Hayran oldukları insanı yüceltme derdinde herkes... Filmin amacı da 11 Eylül saldırısından sonra orduya katılan askerin vatanı için insan öldürmesinin onu nasıl putlaştırdığı... Sürekli “vatan için canım feda” diyen biri var karşımızda... Her tepkisi, barda tanıştığı kadınla ilk cümleleri bile bu kafada... Doğal olarak bir insan yok, derinleşen bir karakter yok... Yan karakter diye bir şeyin esamesi bile okunmuyor... Tek yönlü bir anlatım hatta dikte etme hali var yoğun şekilde... Bu arada hakkını verelim, çatışma sahneleri çok iyi... Hem atmosferi çok iyi kurulmuş hem de gerilimiyle etkili...

Eastwood kahramanını parlatırken sesini yükselterek abartınca bize söyleyecek bir şey yok... İzlemekle yükümlüyüz sadece... Beklentisi sadece seyredip ona hak vermemiz... Fikrimizi söylemek bir yana düşünmemizi bile beklemiyor... Ailesinin yanında olmak yerine savaş alanında kalmayı seçen süper kahraman döndükten sonra da aynı yardıma devam etmeyi seçmiş... Avcı olarak yetiştirilmiş... Çocuğunu da öyle yetiştiren bir kahraman... Döndüğünde dünyaya adapte olamamasını da sevmek zorundayız... Madem o kadar büyük bir kahraman peki neden yardım etmek istediği bir gazi tarafından kendi ülkesinde ölüyor? Eastwood filminin sonunu da bu olayı göstermeden getiriyor... Kapıdan çıkıp geri dönmeyen özel bir kahraman... Sonuç olarak ortada film falan yok, 132 dakikalık bir vatanseverlik propagandası var... 

Gidip bir ülkeyi işgal etmişsin önüne geleni öldürüyorsun ve adına savaş diyerek oradan bir kahraman çıkarıyorsun... Gülmezler mi adama? Hadi yedik diyelim, işi gücü öldürmek olan bir adamın neyini, niye sevelim? Katilden kahraman olur mu? Ki içinde çocuklar ve kadınlar da olan 160 canı almış birini sevecek kadar manyaklaştık mı sahi? Yoksa sürekli altı çizildiği gibi arkadaşlarını korumak için fedakarlık yapan biri mi? Filmi sevip sevmeme ihtimaliniz vereceğiniz cevaplara bağlı... Velev ki sevdiniz, acilen psikoloğa görünmenizde fayda var...


Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template