Bütün kutsal kitaplarda yer alan ve insanın en büyük korkularından biri olan kıyamet olgusuna dair bolca film çekilmiş ve kıyamet alametleri sanatın her alanında farklı yorumlarla resmedilmişti... Teknoloji geliştikçe yenilenen kıyamet filmlerinin şimdilik son örneği “The Remaining”, bu örneklerin arasından bir farkla ayrılıyor... İncili referans alarak tamamen manevi mesajlar vermeye odaklanıyor... Kıyamet koptuğunda insanları inananlar ve inanmayanlar olarak ikiye ayıran film, tanrıya ulaşmanın mesajlarını da sopasıyla gösteriyor...
Hikayesinin ana hatlarını belirleyen Casey La Scala, senaryoyu Chris Dowling’le birlikte kotarmış... İkisi de tanınmamış isimler ama Dowling biraz daha tecrübeli... Yazıp yönettiği “Where Hope Grows” ile 2014’ün sevilen filmlerinden birine de imza atmış durumda... La Scala ise 2003’de çektiği formüle gençlik macerası “Grind”den sonra ikinci kez yönetmen koltuğuna oturmuş... Kadroyu da tanıdık simalardan oluşturmuş... Johnny Pacar, Shaun Sipos, Bryan Dechart, Alexa PenaVega, Italia Ricci, Hayley Lovitt ve John Pyper-Ferguson gibi dizi izleyicilerinin aşina olduğu isimlere bir de ilk rolüyle dikkat çekmesi beklenen Liz E. Morgan eklenmiş... Morgan gerçekten de dikkat çekiyor...
Bir düğünle açılışını yapıyor filmimiz... Güzel hava, şenlikli bir ortam, çiftimizin aşklarını taçlandırması... Derken düğünün otelde yapılmasını istemeyenlerin olduğunu öğrenmemizle başlıyor her şey... Özellikle altı çiziliyor: Nikah klisede yapılmalı! Hafiften girişilen bu mesajın ardından borozanlar çalıyor, hava bozuyor ve insanlardan bazıları düşüyor yere... Öldüler mi o da tam belli değil... O atmosferde yaşananların her yerde yaşandığının anlaşılmasıyla başlayan panik havasının ardından hayatta kalma mücadelesini izlemeye başlıyoruz... Zaten ne oluyorsa da ondan sonra oluyor...
Kıyamet sahnelerinde hayli başarılı bir film diyebiliriz... “Cloverfield”vari bir hava ile ne olduğunu anlamadan kıyametin içine bırakılıyoruz... Sonrasındaysa kilit olay, gelin kızımızın bu yaşananların incil’de geçtiğini söylemesi... Aranan incil kütüphanede bulunuyor ve anlıyoruz ki tüm bunlar “Göğe Yükseliş” başlığıyla anlatılmış... O incil sahnesinden itibaren film kıyamet olgusunu bırakıp tamamen hristiyanlık propagandasına girişiyor... Sonu gelmez bir bombardıman söz konusu hem de...
Tanrı tüm iyilerin ruhlarını cennete almış ve dünyada kalanlar cehennemliklermiş... Onları da yaratıklar gelip alıyor birer birer... Bu koşuşturmacayı anlatsa güzel olacak film, onun yerine kendisini kliseye hapsetmeyi seçerek hedefinden hiç ödün vermiyor... Tanrıya ulaşmanın yollarına dair diyalogların sonu gelmiyor örneğin... Manevi ağırlıkların hafifletilmesi adına itiraflar, pişmanlıklar, kliseye gitmenin gereklilikleri... Peder karakterinin hiç inanmıyordum öylesine boşluk dolduruyordum demesi gibi kör gözüne parmağım mesajlara kadar her şey var filmde... Finalinin de kendi penceresinden çok doğru seçim olduğunu belirteyim...
Prömiyerini Londra FrightFest Film Festivalinde yapan film, 5 Eylül’de 28 salonda gösterime girmiş ve hedefini tutturmuş... Ne de olsa tam da seyircisinin istediklerini veriyor... Özellikle kafası karışık olanları yola getirebilecek bir propaganda malzemesi... Zaten hedef de bu... Kıyamet koptuğunda başına geleceklerden siz sorumlusunuz diyor “The Remaining”... İnanıyorsanız, inancınızı besliyorsanız sorun yok... İnanmıyorsanız başınıza bunlar gelecek, ayağınızı denk alın!
Yorum Gönder