Avcılık toplayıcılık yapan ilkel insandan bu yana üç büyük imparatorluğa başkentlik yapan İstanbul’a tarihçiler ayrı, sosyologlar ayrı, gurmeler ayrı gözlerle baktı ve her biri kendi bakış açılarıyla kaleme aldı bu büyülü kenti… Ayşegül Kaya tam bir İstanbul âşığı ve tam bir İstanbul âşığı gibi yazdı İstanbul’u; semt semt, mahalle mahalle, yapı yapı… Üstelik nerede ne yenir, ne dinleniri de unutmadan. İstanbul Bitmeden İnkılâp Kitabevi’nden çıktı!
Yapılan son arkeolojik kazılarla birlikte İstanbul’un geçmişinin 9000 yıl öncesine kadar uzandığı ortaya çıktı. Yani avcılık, toplayıcılık yapan ilkel insandan bu yana İstanbul, yedi tepesiyle, boğazıyla insanoğlu için önemli ve özel bir çekim merkezi oldu ve olmaya da devam ediyor. Bugün birbiri ardına yükselen plazaları, toplu-markalı konutlarıyla hızla büyüyen, büyüdükçe bir yandan kazanıp bir yandan da geri dönülemez bir biçimde hazinelerini kaybeden bir kent İstanbul…
Dünyada eşi benzeri olmayan bu büyülü kent için onca şiir yazıldı, onca şarkı ve film yapıldı… İstanbul’dan vazgeçemeyenler de oldu, gelir gelmez, “Seni yenicem İstanbul!” tiradıyla ilk kez gördüğü bu kentle savaşmak isteyen de. Tarihçiler kendi bakış açılarıyla yazdılar, sosyologlar kendi bilimsel gözlükleriyle baktılar… Üç imparatorluğa başkentlik yapan ve haklı olarak da son derece zengin bir mutfağa sahip olan bu kentin lezzet haritasını çıkardı gurmeler. Dünyanın her yanından gelen fotoğraf avcılarından bazıları “bu muhteşem kentin muhteşem kareleri”ni kitaplaştırdı. Ama uzmanlık alanı bunlardan biri olmayanlar için ne yazık ki İstanbul’a dair çok az rehber var. Akademik tarihin sıkıcılığına bulanmadan, sosyolojik tabirler kullanmadan kaleme alınmış mütevazı bir derleme.
Tam bir İstanbul âşığı olan Ayşegül Kaya, İstanbul’u tam da bu tip uzmanlık alanı olmadan keşfetmek, tarihini, yapılarını, müziklerini, nerede ne yenirini merak edenler için kitaplaştırdı.
Kaya belirlediği 14 farklı rotayla birlikte tarihi yarımadanın derinliklerine inerek tarihin katmanlarını teker teker araladı. Günümüz İstanbulu’ndan binlerce yıl önceye, Hellenistik döneme, Roma ve Doğu Roma çağına, Osmanlı İmparatorluğu’na ve cumhuriyetin ilk yıllarına uzandı. Byzantium, Antoninia, Nea Roma, Kostantinopolis, Konstantiniyye, Dersaâdet, Âsitâne, İslâmbol ve bugünkü ismiyle İstanbul... Sarayları, tapınakları, meydanları, anıtları ve sokaklarıyla adım adım şehri sunarken, hangi semtte hangi müziğin ruhunu yakalayabileceğinizi, nerede ne yiyeceğinizi de eklemeyi unutmadı.
İstanbul Bitmeden, İstanbul’u İstanbul bitmeden keşfetmek isteyenler için İnkılâp Kitabevi’nden çıktı…
Sıkı bir İstanbul âşığının gezi notlarından ortaya çıkan İstanbul Bitmeden kitabı, tarihi yarımadayı doyasıya gezmek için belirlenen on dört farklı rotada eski İstanbul’un izlerini sürüyor…
Yazar, onlarca kaynaktan derlediği bilgiler, fıkralar, anekdotlar, müzik, kitap ve yeme içme önerileri eşliğinde gezginleri Hellenistik döneme, Roma, Bizans, Osmanlı İmparatorluğu’na ve Cumhuriyet’in ilk yıllarına götürüyor... Süleymaniye Camisi’ni gezerken Mimar Sinan’ın camide nargilesiyle Kanuni’yi nasıl şaşırttığını, Edirnekapı’da dolaşırken Ayyaşlar Bayramı’nın bu semtte nasıl kutlandığını, Sarayburnu’ndan denize doğru bakarken bir zamanlar bu sulara demirleyen Struma gemisinin trajik hikâyesini öğrenecek ve daha pek çok noktada bu eşsiz şehrin güzelliklerini yeniden keşfedeceksiniz…
İstanbul Bitmeden, modern hayatın çarpık kaosuna direnen son İstanbul’u kucaklamak isteyenler için bir çağrı…
Yorum Gönder