♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

İlk Bakış: Beautiful Creatures

Aynı adlı çok satar kitap serisinden merakla beklenen uyarlama “Muhteşem Yaratıklar” vizyona gün sayıyor. “İyi ile kötü arasında engellenemez savaş başlıyor ve tüm karanlık sırlar gün ışığına çıkıyor” sloganıyla yaklaşan filme biraz daha yakından bakalım...

17 yaşındaki Ethan Wate (Alden Ehrenreich), aylardır aynı rüyayı görmektedir. Gizemli bir genç kız, kendisini bir İç Savaş alanında beklemektedir. Ethan karşı konulamaz biçimde onunla olmak istemektedir fakat bilinmeyen bir tehlike vardır - ve her seferinde bir yıldırım çarpar ve Ethan kıza ulaşamadan onu öldürür.

Bu rüyalar dünyasındaki tehlike bile Ethan’ın gerçek hayatta Gatlin, Güney Carolina’da uyandığı hayatına tercih edilirdir. Burası küçük ve 21.yüzyıla ayak uyduramamış, tutucu bir kasabadır; burada hiçbir şey asla değişmez ve hiçbir şey olmaz. Annesinin ani ölümünün ardından tamamıyla içine kapanın babasıyla eve tıkılan Ethan, ancak kitaplarda okuyabildiği hayatlara hasret duyar. 

Fakat Ethan’ın sıradan hayatı, gotik Ravenwood Manor’un münzevi sahibi Macon Ravenwood (Jeremy Irons)’ın yeğeni olan Lena Duchannes (Alice Englert) adlı güzel ve gizemli kızın gelmesiyle sarsılır. Ethan aniden Lena’ya tutulur; her ne kadar bela bu kızın peşini bırakmıyor gibi görünse de ve onun kontrolünün ötesinde güçlere sahip olan bir Caster olduğu aşikar olsa da.   Kasaba muhafazakar Bayan Lincoln (Emma Thompson) tarafından yönetilmektedir ve kızın sürgüne gönderilmesini ister. Even Gatlin’in her şeyi bilen kütüphanecisi  Amma (Viola Davis), tarihin tekerrür etmesinden korkar - 16.yaşına yaklaşan Lena’nın aile sırrının ve lanetin yeniden belirmesinden. Bir Caster’ın Aydınlık ya da Karanlık’ın güçlerince seçildiği bir zamandır. 

Fakat Lena’nın kaderi onu ve Ethan’ı karmakarışık büyülerin ağına ve kaçışı olmayan bir tehlikeye çoktan lanetle mühürlenmiş olabilir. 

Richard LaGrevenese’in yönettiği; Emma Thompson, Alice Englert, Alden Ehrenreich, Emmy Rossum, Jeremy Irons ve Viola Davis’in rol aldığı film, gişede iş yaparsa seriye dönüşecek ve benzeri fantastik serilerin etkisini yakalamaya çalışacak. Bu yüzden kadro yeni yıldız adaylarını beraberinde getiriyor. Onların yanına tecrübeli karakter oyuncuları da eklenerek iyi bir karışım elde edilmiş. Zaten bu tip filmlerde oyuncuya değil, hikayeye odaklanılması gerektiğinden doğru seçim yapılmış. Kitap serisinin fanatiklerinin oyuncu kadrosuna dair yorumları elbette vardır... Yapımcılarının da oscar adaylıklarıyla dolu kariyere sahip olduğunun altı bolca çiziliyor. Filme dair beklentileri yaratacak olan isim benim için yönetmen, ki aynı zamanda senaryonunda sahibi... 

Richard LaGrevenese, senarist yönü ağır basan isimlerden... Adını ilk olarak “The Fisher King” ile duymuştuk. Yönetmenlik kariyerine ise şimdilik dört buçuk film sığdırmış durumda. İlk filmi “Living Out Loud” ile 1998’de iyi iş çıkaran yönetmen, beş yıl sonra Ted Demme ile birlikte müthiş bir dökümantere imza atmıştı. Yeri gelmişken “A Decade Under the Influence”in izlenmesi gereken belgesellerden biri olduğunu belirteyim. “Paris, je t'aime”in yönetmenlerinden biri olan LaGrevenese, son olarak 2007’ye iki film birden sığdırmıştı. “Freedom Writers” ve “P.S. I Love You” ile iyi iş çıkardı... İlk kez fantastik bir film için, özellikle de bu bütçede film için kamera arkasına geçiyor... Durumu hep birlikte göreceğiz ama ben en azından izlenirlik bakımından iyi bir film bekliyorum...

Fragmandan görünen tipik bir ergen masalı olduğu... Ne eksik, ne fazla... Yine klişelerle dolu bir filmle karşı karşıyayız... Gençlerin dışında kalan seyircilerin ilgi göstermeyeceği de şimdiden belli... “Beautiful Creatures” 1 Mart’ta vizyonda...


Daha fazlasını merak edenleri, yapım notlarıyla başbaşa bırakalım...

Gatlin, Güney Carolina, asla hiçbir şeyin olmadığı, sessiz bir Güney kasabası gibi görünebilir. Fakat buzdağının görünen yüzünün ardında garip ve mucizevi güçler vardır, kökleri geçmişe dayanan ve kasaba insanlarının aklına bile gelemeyecek şekilde yeniden ortaya çıkmak üzere olan şeyler. 

Kami Garcia ve Margaret Stohl’un New York Times en çok satanlar listesinde en üst sıralara çıkan ve serinin ilk kitabı olan MUHTEŞEM YARATIKLAR tüm dünyada çok popüler hale geldi. Hikayenin ana eksenindeki karakter Ethan, küçük kasabadaki sıradan hayattından ‘yırtmaya’ çalışan bir lise öğrencisidir ve bir Caster olan Lena da doğaüstü güçlere sahiptir. Lena 16 yaşına girerken ve The Claiming ile yüzleşirken, ailesine dair bu lanetten kurtulmaya çalışıyordur...ve Aydınlık ya da Karanlık’ın güçleri tarafından seçilmekten de. 

Hikayenin tüm dünyada çok sevilmesinin ardında yatan sadece aşkın, talihsiz aşıkların hayatında her şeyi yenip yenemeyeceği sorusu değil, aynı zamanda bu aşıkların birey olarak kaderleri üzerlerinde bir seçim hakkı olup olmadığının da irdelenmesi. 

Oscar adayı yazar Richard LaGravenese’ı da bu hikayeyi yalnızca adapte etmekle kalmayıp, filmi de yönetmeye iten bu oldu. “Mitolojileri severim ve küçük bir kasabanın altında yatan mistik dünya da çok zengindi. Fajat beni etkileyen daha çok kitaptaki o büyük fikirdi, Kami ve Margaret’i anlatan bu başlangıç hikayesi çok iyi anlatılmıştı. İleri sürülecek olan bir genç kızın aslında kim olduğunu bulmaya çalışması ve aynı zamanda bu genç çocuğun da onu savunma cesareti göstermesi. Bunun üzerinde oynanabilecek evrensel bir fikir olduğunu düşündüm çünkü her birimiz, bize miras kalan kalıtsal durumlar dışında birey olarak kim olduğumuzu ileri sürmek durumunda kalıyoruz.”

Yapımcı Erwin Stoff ekliyor, “Film gerçekten de büyüme sırasındaki deneyimlere dair çok evrensel bir gerçeği sunuyor; genç yaştaki birinin illa da ona biçilen rolü kabullenmeyip, kendisine uygun bir yolu seçme hakkını sunan olasılığı seçme yetisini irdeliyor.”

Film, Alcon Entertainment afişi altında yapılıyor. Yapımı Andrew A. Kosove diyor; “Kitap, romantizm ve doğaüstü öğeleri mükemmel bir kombinasyonla sunuyor. Richard LaGravenese ile çalışıyor olmaktan da çok mutluyuz.”

“Taze bir çekimle karşımıza çıkan, bir nevi Romeo ve Juliet aşk hikayesi.” diyor yapımcı Molly Mickler Smith. “Caster’ların dünyasına bir Mortal’ın bakış açısından giriş yapabilmek hoşuma gitti, özellikle de Ethan’ın gözünden. Sonuçta biz de birer Mortal’ız (ölümlü), ondaki korku ve dehşet duygularını anlayabiliyoruz, ona aşık olduğunda bile.”

Bu bakış açısı Ethan Wate rolündeki Alden Ehrenreich’in de ilgisini çekiyor. “Ethan dünyasını kendi istediği hale getirebileceğine ve bariz biçimde onun gerçekliğinden uzak olan bu kızı kazanabileceğine inanıyor. Bana kalırsa, izleyenler onunla çıktıkları bu yolculukta eğlenecekler, o çabalarken onun kafasında olmaktan da.”

Herkesin birbirine benzediği bir kasabada, Lena’nın kendine özgü halleri Ethan’ın ilgisini çeken şey oluyor. Genç bir Caster’ı canlandıran Alice Englert anlatıyor; “Beni filme çeken asıl şey iyi ile kötünün arasındaki bitmek bilmeyen mücadelenin çok insani duygular üzerinden anlatılıyor olmasıydı.”

Caster ve Mortal (ölümlü) dünyası arasındaki tek dans Aydınlık ve Karanlık arasındaki değil, aynı zamanda geçmiş ve şimdi arasındaki de aynı zamanda ve bunların tümü geleceği etkileyen birer dalga yaratıyor. 

Yapımcı David Valdes anlatıyor, “Şimdiki zamanla, Casterların bu kasabada jenerasyonlar boyunca yaşamış olması konsepti beni çok etkiledi. Richard’ın bu tanıdık ama bir o kadar da başka dünyaya ait olan  ortamı yakalamakla mükemmel bir iş çıkardığını düşünüyorum.”

“Richard’ın kitaba yaklaşımı çok özgün oldu; fantazi ve mizahın karanlık yanlarını dengeledi ve bu da bizi çok etkiledi. Yazarın büyük ilgisini ve desteğini görebilmemiz de çok önemli oldu” diye ekliyor yapımcı Broderick Johnson.

Yazar Margaret Stohl şöyle diyor, “Daha en başından Richard ve yapımcılar karakterleri ve yarattığımız dünyayı anladılar. Onların gayesinin bizimkiyle paralel olduğundan emindik, ki bu da bizim için çok önemliydi.” 

“Richard’ın senaryosundan çok etkilenmiştim.” Stohl’un yazı partneri Kami Garcia, anlatıyor “Yalnızca yazıda ve okuyucuların zihninde yer eden bir dünyayla bu kadar ilgilenmesi ve bu dünyaya bir dolu detay ekleyebilmesini görmek dahi yorucuydu.”

LaGravenese ekliyor, “Daha başından, Margaret ve Kami bana kitabun ruhunu ve özünü kavrayabildiğimiz sürece, mutlu olacaklarını söylemişti. Filmin zamanlaması içerisinde kesinlikle bazı öğeleri ve karakterleri indirgememiz gerekiyordu ve sonunda bize, asıl göstermek istedikleri şeyi, temelde bir aşk hikayesini yansıtabildiğimizi söylediklerinde inanılmaz mutlu oldum.” 


Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template