Avustralya sinemasından taze bir örnek, farklı bir
deneme Gabriel… Baş melek Gabriel’in kendisinden önce dünyaya inen 6 meleğin
başaramadığı görevi, başarmaya çalışmasının öyküsü… Düşmüşler olarak tanımlanan
kötüleri yenip, orta dünyaya aydınlığı yeniden getirmek söz konusu görevde…7
baş melek öyküsü herkesçe malum. Araf’ın karanlıktan kurtulması için gönderilen
melekler başarısız olunca, iş Gabriel’e kalıyor…
Künyesinden hiçbir anlam çıkaramayacağınız bir film
Gabriel… Yönetmeni, senaristi ve bilinmedik ekibiyle tamamen soru işareti.
Üstelik ekip açısından ilk film olması da cabası… Senaryo iki kişi tarafından
kotarılmış, Aynı zamanda filmde rol de alan Matt Hylton Todd ve tüm filmin
yaratıcısı yönetmen Shane Abbess… Ülkesinde belli bir hayran kitlesi yaratmış,
internette ünü yayılmış, fan grupları olan bir isim… 14 yaşında ailesinin
kamerası ile çektiği kısa film ile yolu açılan Abbess, daha sonra öğrenimini
kısa filmlerle destekleyerek devam ettirmiş. 10 yıllık yalnız çalışma sonrası,
akranlarıyla girdiği ekip çalışması, büyük şirketle yapılan anlaşma ve gidilen
festivaller sonrası yaşanan deneyimlerin yansıtıldığı bir ilk film olmuş
Gabriel… Ülkesi için hayli büyük bütçeli ve iddialı da… 2007’de vizyona
girdiğinde dikkatler çekince, tüm dünyaya dağıtımı gerçekleşen ama bizde
gösterime girmeyen bir film.
Abbes, olmayacağını imkansız olduğunu düşündüğünü
projesini üç yıllık çalışma sonucu gerçekleştirebilmiş. Kendisi için tutku
haline geldiğini söylemekten çekinmiyor ve çizgi roman fanatiği olarak 80 ve
90’lı yılların atmosferinden faydalandıklarını söylüyor. Üstelik 3 bölümden
oluşması planının da beğeniye göre hayata geçirilebileceğini söylüyor. Filmin
ülke toplumunun yeni Mad Max’i gibi, markası olarak gören yönetmenin,
Avustralya sinema sektöründe de bir sıçramaya zemin hazırladığını söylüyor.
Tanrı’nın kahramanı” veya “Tanrı benim gücümdür”
anlamına gelen Gabriel adlı başmelek, öykünün de başkahramanı. Daha Gabriel’in
düşüşü sırasında şiir başlıyor. Yaratılan atmosferde sürekli şiirsel bir
fantastik yapıyı destekliyor. Bu uğurda da her şeyden faydalanılıyor. Biraz
Blade Runner havası, biraz matrixvari aksiyonlar derken, izleyiciyle yakınlık
kuruluyor. Başmelek olmanın sorumluluğu ile önceki melekleri arama uğraşı sırasında
da gereken durum sorgulamaları giriyor devreye. Ama sadece duruma dair
eleştiriler getirmekle kalmıyor film. Tanrı’ya dair eleştirel bakışını sona
saklıyor. Mekanları ve sürekli yağan yağmuru, deri ceketli karakterleri ile
efektlerin arasında kaybolmayan bir atmosfer söz konusu.
En ilginç olan, Gabriel’in melekleri arayışı sırasında
yaşananlar… Bu arayış sırasında fazla zeki olmadığını görmek bir parça hayal
kırıklığı… Ayrıca görevi başaramayan meleklerin hepsinin erkek olması ayrı bir
tuhaflık… Gerçeklik meleği Amitriel’in bir kadının bedeninde Jade olarak
fahişelik yapması, Gabriel’le yaşadıkları romantizm ve birliktelik de her
yoruma açık. 7 meleğin de insan dünyasının karanlıklarında kaybolması,
meleklerin tanrıya isyanını getiriyor ki, filmin gücü de, fark edilir yanı da
orda… Hele finalde görünen, kötünün gerçek kimliği meleklerin tanrıya isyanının
doruk noktası… Gabriel’in de filmin sonunda bizim yerimize yenilerini
yaratırsın isyanları da her yoruma açık yanlarından…
Yaratılan başarılı atmosfere, kamera aynı şekilde
eşlik edememiş, meleklerin hareketlerinin yansıması için gidilen hileler yada
bulanıklıklar, özelliklerini kaybettirmiş gibi… Aynı şekilde kötülerinde
resmedilmesinde üstünkörü davranılmış… Filmin karamsar isyanlı finali de çok
kişisel olarak kalıyor. İzleyen herkesin kendi finalini daha karanlık
düşleyeceği gün gibi ortada… Temelde kağıt üzerinde çok başarılı öykü halen
duruyor aslında, kısa süre sonra bir yeniden çevrimle karşılaşmak pek sürpriz
olmayacak gibi… Konu her ne kadar ilginç olsa da klişelerden fazla uzak
duramıyor Gabriel. Belli bir tempo sorununa da düşüyor ama durumu sürekli
Gabriel’i fotoğraflaması ile kurtarabiliyor. Yaratılan atmosferde yakalanan
resimler, Gabriel’in insan bedeninde kendi iç yolculuğuna dair sözcüklerle
birleşince ortaya çıkan yaratılmak istenen düşmüş meleğin şiiri oluveriyor…
Yorum Gönder