Adını Sen Koy, Soyadını Ben…
Türk Edebiyatının üretken kalemlerinden Tuna Kiremitçi’nin yazıp yönettiği ve şirketi tarafından yapılmamış olanı, bakılmamış olanı gösteriyor düsturuyla pazarlanan romantik dram gösterime girdiğinde hayli ilgi görmüş, arada kalmış bir aşk’ı anlatarak özellikle kadın izleyicileri etkilemişti.
“Aşk hikâyelerinde hep kadınlar anlatıldı. Acı çeken, haksızlığa uğrayan, üzülen onlar oldu. Erkeklere de tabii bağlanmaktan korkan, kalp kıran, aşka inanmayan adam rolleri düştü.
Acaba gerçekten öyle mi? Erkekler gerçekten de filmlerdeki kadar duyarsız ve zalim mı?
Adını Sen Koy, işte aşkın bu az anlatılmış kısmına, yani erkeklerin dünyasına bakıyor.
Aşkın o dünyaya nasıl yansıdığından, hayatı ve dostlukları nasıl etkilediğinden bahsediyor.
Devasa dekorlar yok. Özel efektler yok. Patlayan tabancalar ya da buzdağına çarpan transatlantikler yok...
İki erkeğin dostluğu, bir ağabeyle kardeşin hüzünlü öyküsü ve hepsinin hayatını değiştiren güzel bir kız var.
Madem ki aşk herkesin gerçek kişiliğini yansıtan bir ayna, o zaman gelin bu aynayı erkeklere tutalım. Oraya yansıyacak şeyler sizi şaşırtabilir.”
Belki yazıda bu kadar güzel duran, anlatılsa yada kitap olsa keyifle okunabilecek bir öykü sunuyor Adını Sen Koy… Ama… Amaları bol bir film olmaktan da kaçamıyor elbette…
Kiremitçi’nin fonda Eskişehir manzaraları elbette çok iyi. Oluşturduğu karakterlerde, onları oynayan oyuncular da… Eşleşmeler de gayet yerinde… Ama anlatılan öykü hayli klişe… Tipik bir arkadaşımın aşkısın hikayesini karakterleri daha özgün yaratarak sunmuş Kiremitçi. İçine kapanık bir ıssız adam Ilgaz, dışına fazla açılmış abisi Harun… Evlenme arifesindeki Can ve Aybige… Can’ın nikah şahidi olması teklifiyle ülkeye ve şehre dönüş yapan Ilgaz’ın daha resimlerden aşık olduğu Aybige ile yaşayacağı sessiz aşk, dillendirilmeyen ama Aybige tarafından verilen karşılık üzerinde duruyor film… Ilgaz’ın yaptığı seçimi anlatıp trene binip yol alıyor...
Aşk’ın, tutkuyla bağlılığın insana neler yaptıracağını bilen bizler ise Ilgaz’ın sessiz çığlıklarına şahit oluyoruz… Seçiminin yanlışlığı üzerine ensesine bir tokat atmak üzere aportta bekliyoruz ama nafile… Sessiz sedasız binip uzaklaşıyor öyküden Ilgaz…
Sinemamızın romantik film, aşk filmi yapma hevesi yeniden özellikle Issız Adam sonrası patlama yapmışken, tuhaf bir deneme olarak kalıyor Adını Sen Koy… Selvi Boylum Al Yazmalım’larla, Vesikalı Yarim’lerle, Sevmek Zamanı ile büyümüş bizler, bu sessizliği kırmak istiyoruz… Ama yeni nesil ne düşünür bilinmez…
Yorum Gönder