♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Alone / İçimdeki Şeytan

Uzakdoğudan ikiz vakası

Üst üste ikinci hafta da bir Tayland gerilimi daha, hem de aynı yaratıcı üçlüden… Hollywood’a da transfer ettikleri Fotoğraf Makinasına gizlenmiş hayalet öyküsü “Shutter” ile sükse yapan üçlüden senarist Sopon Sukdapisit’in “Pek Yakında”sından bir hafta sonra bu kez aynı üçlüden gövdeden yapışık ikizler gerilimi.
Korku sinemasının sıkça kullandığı ikizlerin tür için bir nevi maden olduğu yadsınmaz gerçeklerden. En güzel tarafı ikizlerin karakterlerinin birbirine zıt olması ve benzerlik dolayısıyla yönetmenin her tür numarayı çekerek izleyiciyi avcuna alabilme rahatlığı. David Cronenberg’in “Ölü İkizler”i başta olmak üzere ikizleri konu alan başarılı filmlerse saymakla bitmez elbette ama kısa hatırlatmalar yapmakta fayda var. 1972 yapımı Robert Mulligan filmi “The Other”, ikizlerin genel travmalarını gözler önüne serenlerden. Biri iyi, biri kötü olan iki karakterle yaratılan zıtlıktan beslenen filmler seyirciyi de zorlamıyor, hemen bağ kurulmasını çabuklaştırıyor. Direk ikizleri konu almasa da kısa bir bölümde, minik bir sahnede ikiz çocukların bile görülmesi gerilimi destekleyen öğelerden ki, Kubrick başyapıtı “The Shining” bu noktada akıllara gelebilir.
Banjong Pisanthanakun - Parkpoom Wongpoom ikilisi “Shutter” sonrası birçok esinlenmeden hareketle gövdeden yapışık ikizleri konu alarak, içine de vazgeçilmez hale gelen hayaletini serpiştirerek korkutmayı deniyor. Filmin ülkesinde başarılı bulunduğunu, Amerikan çevriminin kısa sürede geleceğini belirtelim. Bu durum aslında ikilinin başarısının kanıtı kendilerine göre. Nede olsa artık Uzakdoğu filmlerinin başarı çıtası senaryoyu yeniden çevrim için satabilmek. Ülkesinde hit olmasıyla bağlantılı olarak çorap söküğü gibi gelen başarı onlar için Oscar almakla eşdeğer neredeyse. Üstelik “İçimdeki Şeytan” ödül konusunda da başarılı… 2007 yılının hit filmi olarak 9 ödülüyle genel geçer başarı notunu çoktan almış. İki yıl sonra bizde gösterime girmesi ve sık sık bahsettiğim saçma bir vizyon adıyla karşımıza çıkması ise artık olağan hale geldi galiba. Her zamanki klişeler bu filmde de geçerli: Yaz aylarında korku filmi patlaması, birçok ülkede dvdsi çoktan çıktığı için korsan raflarında uzun süredir yer alması, ev sinemasından beslenen izleyicinin çoktan filmi izlemiş olması…
“İçimdeki Şeytan” konusunu gövdeden yapışık ikizlerden alarak, bir hayalet gerilimi olarak başlıyor. Pim’in kocası Wee ile Kore’de normal giden hayatları, Tayland’dan gelen telefonla değişiyor. Pim’in annesinin hasta olduğu haberiyle yapılan yolculuk, Tayland’a geliş geçmişi de beraberinde getiriyor. İkiz kardeşte böylece telaffuz edilmeye başlanıyor, hayalet olarak filmde arzı endam da eyliyor. Sonrası bildik mevzular, doktora görünmeler, hayaletin gerçekte var olmadığı meseleleri falan… Ama bu oyalamacayla film de akmış oluyor, gerilim de katlanıyor. Gerilimin klasik anlık patlamalarla yaratıldığını, pek özgün olmasa da etkili olduğunu belirtmeli. Pim’in yaşadığı kötü anılara dönüşü ölmüş ikiz kardeşi Ploy ile tetiklenmiş olsa da, hayalet sahnelerini filmin odağı olarak kullanmıyor “İçimdeki Şeytan”… Hayalet sahneleri amaç değil araç olarak gereği kadar kullanılıyor. Finale saklanan sürpriz için anlaşılması gereken sahneler tanımlaması yerinde olur sanırım. İşin içine acı hatıralara dahil olan Wee de girince süprizle birlikte son dakikaları kedi fare oyununa dönüşen film, esin kaynaklarının yanına yaklaşamıyor.Arka arkaya izlediğimiz iki Tayland örneğinin de ekibin parlamasını sağlayan “Shutter”ın yanına bile yaklaşamadığını belirtmeli ilk önce. “Pek Yakında” gibi “İçimdeki Şeytan”da bolca klişeden besleniyor ve gövdeden yapışık ikizler mevzusu dışında bir özgünlük içermiyor. Klasik gerilimlerin anlık patlamaları dışında, ulaşılan sonuç finalde öğrendiğimiz sebepler de her zamanki dramlardan birini içeriyor ki, çok önceden tahmin edilebilirliği ile istenen etki de yaratılamıyor. Bütün bunlara rağmen filmin en büyük artısı ise izleme sebebi olabilir, hiçbir şeyi kafaya takmadan izlediğinde kolayca izlenen, seyirciyi sıkmayan yer yer ürküten film sorunsuz bir vasat Uzakdoğu gerilimi…

Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template