DeliDolu kitap “Peygamberin Şarkısı”nın hemen ardından bir kitapla daha okurlarını mutlu etmeye devam ediyor. Çağdaş Latin Amerikan edebiyatının başyapıtlarından biri olduğu söylenen Elena Garro romanı “Geleceğin Anıları”na kavuşuyoruz. Romanın ne anlattığını falan boşverip hemen Tudem’in sitesindeki tadımlığı okumanızı öneririm. 20 sayfalık ön okumadan görüldüğü kadarıyla bayıla bayıla okuyacağımız bir romanla karşı karşıyayız. Benim gibi edebi hazzın peşinden koşanlar için tam bir şölen olacak belli. Okur okumaz çarpan giriş paragrafını da alıntılamadan duramayacağım.
“Buradayım, bu görünürdeki taşın üstünde oturuyorum. Sadece belleğim biliyor içindekini. Ona baktıkça hatırlıyorum ve suyun suya kavuşmak istemesi gibi ben de böyle melankolik, toza toprağa bulanmış, her yanını ot bürümüş, içine kapanmış hâlimle, anılara ve onların değişken yansımasına mahkûm görüntümde kendimle karşılaşmaya geldim. Ona bakıyorum ve kendimi görüyorum, çoğalan renklerine, zamanlarına dönüşüyorum. Bir sürü gözüm ben, eskiden de öyleydim. Ben sadece anıyım, bana ait bir anı.”
Gerisini tadımlıktan okuyabilir ve sonrasında da soluğu en yakın kitapçıda alabilirsiniz diyerek pası bültene atıyorum.
Anılar girdabında kaybolanlar
Çağdaş Latin Amerika edebiyatının en etkileyici ve sıradışı kalemlerinden Elena Garro'nun başyapıtı Geleceğin Anıları, Meksika Devrimi sonrasındaki toplumsal travmaları şiirsel bir dille, kolektif hafıza üzerinden ele alan kült bir metin.
Anlatısındaki döngüsel zaman geçişleri sayesinde gerçeği hayalle, korkuyu rüyayla kesiştiren bir dünya yaratan yazarın bu ödüllü romanı; zulüm ve inancı, tutku ve nefreti, birlik ve ihaneti, geçmiş ve geleceği, umut ve karamsarlığı bir arada yaşayan Ixtepec halkının anılarına tanıklık etmemizi sağlıyor.
İhanetinin kefaretini ödercesine aşkı uğruna ''taşlaşan'' bir kadının portresini de çizen kitap; arka planında 1910'lu yılların toplumsal ikliminden keskin manzaralar sunarken bir yandan da Meksika kadınlarının nasıl basmakalıp kimliklere, hatta kimliksizliğe mahkûm edildiğini gözler önüne seriyor.
Bir sabah Devrim patladı ve hepimiz için zamanın kapıları açıldı.
Dağın taşın dili olup konuşsa bir ülkenin ve bir dönemin yaralarına dair neler anlatır?
Savaşların ve yağmaların yorgunluğuyla uzun yıllar oradan oraya savrulan Ixtepec kasabasında, General Francisco Rosas ve askerlerinin yönetimi hâkim olur. Devrimin ardından siyasi düzen değişmiş, yaşanan toprak reformu sonrasında kasabalılar derin yoksulluğa ve karamsarlığa mahkûm edilmiştir. İşte böylesine karanlık bir dönemeçte kasabaya bir yabancı gelir ve devran değişmeye başlar...
Yabancının hiç olmadık birine âşık olması ve onunla Ixtepec'ten kaçması yakıcı ve yıkıcı olayların da ateşini körükler. Yeni düzenin din karşıtı karar ve eylemleri halkta karşılık bulamayınca huzursuzluk ve isyan kaçınılmaz olur. Asker ve halk arasında tırmanan gerilim, kasabanın seçkin ailelerinden Moncadaların çocuklarına kadar uzanır. Juan'ın askerler tarafından katledilmesi, Nicolás'ın mahkemede yargılanıp idamla cezalandırılması, Isabel'in ise General'e duyduğu aşk yüzünden hem ailesi hem de ahali tarafından hain kabul edilip dışlanması, taşları yerinden oynatır.
Kardeşi Nicolás'ı idamdan kurtaramayan Isabel, General'in kendisine verdiği sözü tutmamasının verdiği ıstırapla dönüşü olmayan bir kararın arifesindedir...
Taşa dönen Isabel'in ödediği bedelle bu sıcak toprakların ortak hafızasına mum diken roman, zamanın girdabında kaybolanların anılarını tarihe kazıyarak ölümsüzleştiriyor.
Nobelli yazar ve şair Octavio Paz'ın, Elena Garro'ya ''Sen benden daha yeteneklisin, yak onları lütfen…'' dediği Geleceğin Anıları, alevlerin arasından kurtarılmasa az kalsın günümüz okurlarına ulaşamayacak ve Latin Amerika edebiyatına izini bırakamayacaktı.
''Geleceğin Anıları bana hep en sıradışı romanlardan biri gibi gelmiştir.'' Juan Rulfo
Geleceğin Anıları / Elena Garro
Türkçeleştiren: Murat Tanakol
288 sayfa
Satış Fiyatı: 229,00 TL
Yorum Gönder