Aşkın en büyük darbesi onu kaybetmektir. Hem de gözünüzün önünde, elinizden hiçbir şey de gelmeden kaybettiyseniz koca bir ömür yokmuş hissi verir. Hep geçmiş vardır ve artık gelecek olmayacaktır. Hayat çok acımasız dense de onun da kendisine has planları yok değildir. Bir yanlışlık ya da belki bir tesadüf her şeyi temize çekebilir. 2022 Haziran’ında vizyon duyurusu yapıldıktan sonra önce ismi peşi sıra da vizyon tarihi üç kez değişen “Love Again” tam da bunları anlatan romantik komedi. Vizyona girmeyen film artık ev sineması ortamlarında bulunabiliyor.
“Love Again” bir yeniden çevrim. 2009 yılında yayımlanan Sofie Cramer romanı “SMS für Dich” aynı adla 2016’da Alman filmine dönüşmüş. Alman filmlerinin dünya yayılma konusundaki kısırlığı düşünüldüğünde iyi tercih olduğu söylenebilir. Uyarlamayı üstlenen isim Jim Strouse, hem yazmış hem yönetmiş. Adını 2005 yapımı Steve Buscemi filmi “Lonesome Jim”in senaristi olarak duyuran Strouse, iki yıl sonra ilk yönetmenlik sınavını verdiği “Grace Is Gone” ile fena iş çıkarmamıştı. Sonrasını da komediyle getirmişti. “The Winning Season” ve “People Places Things” ile kıyıda köşede kaldıktan sonra Netflix için yazıp yönettiği “The Incredible Jessica James”ten altı yıl sonra yeniden motor demiş. Filmografisinde incelikli hikayelerden ve komediden şaşmayan Strouse, mütevazı bir kadro diyelim ama büyük bir bonus var. Son dönemin yükselen yıldızı Priyanka Chopra Jonas ve “Outlander”ın Jamie Fraser’ı Sam Heughan aşıkları canlandırırken, Sofia Barclay, Russell Tovey, Lydia West ve Steve Oram kadronun tamamlayıcılarından bazıları. Filmin asıl sürprizi ise kendisini canlandıran Celine Dion. Aşkın başrolde olduğu filmde elbette aşkın büyülü sesi Dion var. Hem şarkılarıyla filmi kısmen müzikale dönüştürüyor hem de ikircikli durumların akıl hocası olma görevini yerine getiriyor.
Oldukça basit bir hikayeye sahip filmimiz. Tipik birçok satar roman şablonu. Mira ile tanışıyoruz önce. Mutlu ve aşık bir kadın. Bir buluşma sonrası gözlerinin önünde sevgilisi ölünce hayata küsen bir çocuk kitabı yaratıcısı. Rob ile tanıştığımızda da benzer bir hikaye görüyoruz. Düğünden bir hafta önce vazgeçen sevgilisi tarafından terk edilince aşka dair umutlarını yitirmiş bir İngiliz. Yeni başlangıç için Amerika’ya gelmiş gibi görünse de ilişkilerden ve ihtimallerinden uzak duruyor. Müzik eleştirmeni olarak çalıştığı gazetede ondan bir Celine Dion yazısı yazması isteniyor. Şarkıları, sözleri garipseyerek başlıyor. Her şeyi değiştirense işyerinin verdiği telefon oluyor. Mira yaşadığı boşluğu ve özlemi gidermek için kaybettiği sevgilisine yazma fikrini duyunca benimsiyor ve yazıyor. Mesajların Rob’a gitmesiyle başlayan olayları izliyoruz.
Strouse, romantik komedi izleyicisi için sevilesi bir formül yaratmış. Senaryo matematiğini de gayet iyi oluşturmuş. Zaten herkesin kalbinde yer etmiş Celine Dion ve şarkıları önemli bonus. Onu da çok iyi kullanmış. Gerekli yerlerde hem doğru hem de çok sempatik hamleler için kullanıyor. Olacakların elbette seyircinin beklediği finale yürümesi sürpriz değil. Olması da beklenemez zaten. Konu ve işleyiş iyi olsa da temel bir sorun mevcut. Hintli kızımız Chopra ile İskoç erkeğimiz Heughan hem birbirlerine yakışmıyor hem de kimyaları tutamıyor bir türlü. Yan karakterlerin küçük rollerini de gülümseterek yerine getirmesiyle bir şekilde görmezden gelinebilecek bir uyuşmazlık olmuş diyebiliriz.
Vizyona girseydi kimler izleyecekti bilinmez ama “Love Again” aşkın her daim hayata bağladığını anlatmak üzere türün meraklılarını bekliyor. Beklentileri düşük tutmak kaydıyla türün izleyicisine sıkılmadan hoş vakit geçirmek üzere bekliyor. Aşktan umudunu kesenlere Celine Dion sesleniyor: "It's All Coming Back to Me"
Yorum Gönder