Adını ilk olarak dünya çapında ses getiren romanı “Raşid'in Dürbünü” ile duyduğumuz Jamal Mahjoub, 17. yüzyıl başlarında Cezayir'de başlayıp Danimarka'da sona eren bir arayış yolculuğuna çağırmıştı okurlarını... İslam dünyasının ötesine doğru çıkılmış bu yolculukta giderek yabancılaşan Raşid’in peşinde hem tarihsel bir maceraya çıkmış hem de önyargılarla hesaplaşmıştık. Yazarın bu kadar yetkin bir kalem olmasını da yaşamına borçluyduk. Sudanlı bir baba ile İngiliz anneden 1960 Londra’sına doğan Mahjoub, Sudan’da yaşamış ve İtalyan Katolik okulunda okuduktan sonra Galler ve İngilitere’de devam etmiş öğrenimine... Danimarka’ya yerleşmiş önce, şimdiyse İspanya’da yaşıyor... Çok kültürlülüğe şahit olmuş ve batı-doğu arasında farkları özümsemiş yazarın romanlarında da tarihin peşinden sürükleniyoruz... Yolculuklar ve geçmiş araştırmalarının başı çektiği yedi romanın ardından polisiyeye çevirmiş yüzünü ve mahlasla “Parker Bilal” imzası taşıyan “The Golden Scales”i 2012 yılında yayımlamış... Büyük ilgi görerek polisiyede farklı bir yere konuşlandırılan romanın devamını da getirmiş ve şu anda üç kitaplık seriye dönüşmüş durumda... Nihayet Makana vakalarıyla tanışma fırsatı bulabildik... Kırmızı Kedi Yayınevi sayesinde ilk roman “Kahire’de Kayıp / Bir Makana Vakası” adıyla raflara çıktı...
Ali Cevat Akkoyunlu’nun çevirisiyle tanıştığımız Mahjoub, bizi Sudanlı dedektif Makana ile tanıştırıyor... Sudan’dan kaçmak zorunda kalmış, geçmişinin kabuslarından kurtulamayan eskinin polis memuru Makana, Kahire’de de kendisini oraya ait hissetmeyen ve her an gidecekmiş gibi Nil’deki her an yıkıldı yıkılacak bir teknede yaşıyor. Geçmişin yükü ağır, aklına geldikçe daha da derinleşip yaralıyor... Bu yük bütün romanı sarıyor. Romandaki her karakterin üzerinde taşıdığı geçmiş herkesi de birbirine bağlıyor...
Dedektif Makana’ya önemli bir teklif geliyor ansızın... Böylece Mısır’ın varlıklı adamlarından biriyle tanışıyoruz... Ama ne tanışma... Neredeyse gizli başkan denilebilecek Saad Hanefi, Makana’ya reddemeyeceği bir teklifte bulunuyor. Sahibi olduğu takımın en önemli futbolcusu ve oğlu gibi sevdiği Adil Romario kayıp. Takımın gidişatı falan umurunda değil Hanefi’nin, bulunmalı oğlu... Böylece ilk Makana vakası başlıyor.
Romanı Kahire’de 1981 yılında açan yazar, bir İngiliz kadının çocuğunun kaçırılmasını anlatarak ilk düğümü atıyor ve gerilimi başlatıyor... Her polisiyenin olmazsa olmazı gerilim, Makana’nın Adil Romario’yu arayışında da her sayfada artarak ilerliyor. Her karakterin geçmişin yükünü taşıdığını söylemiştik... Adil Romario, varoşlardan çıkan fakir ama yetenekli genç... Mısır’ın reklam yüzü, yeni hayatına adapte olamamaktan muzdarip... Bu şöhret dolu hayata ait olmadığını hissediyor... Saad Hanefi de geçmişinin yükünü hissedenlerden... Şimdilerde Mısır’ın en önemli siması olsa da, eskinin yakıp yıkan yeraltı dünyası patronu... Romanda işlenen her karakter gibi o da geçmişle yüzleşememiş, kapatamamış hesabını... Olaylar geliştikçe bütün düğümleri sıkıca atan Parker Bilal, bir polisiyeden ne bekleniyorsa hepsini veriyor.
“Kahire’de Kayıp”, polisiye romandan beklenen her şeyi barındırıyor öncelikle... Çok artısı var üzerine ve bunları Mahjoub’un imzası yaratıyor... Kültür farklarını özümsemiş ve geçmişi ustalıkla işlediğini belirtmiştik... Kahire’nin de bir karakter olmasını sağlıyor Bilal, hem de tüm detaylarıyla. Sokağından gündelik yaşamına verdiği detaylarla zenginleştiriyor. Üstelik sadece Mısır’la da sınırlı kalmıyor işlediği coğrafya, Sudan’a da uzanıyoruz. Makana ile kurduğu Sudan bağını da genişletiyor roman. Boşa geçirecek zamanı da yok, kelimesi de... Başta okuduğumuz İngiliz kadının kaçırılan kızını aramaya gelmesi sayesinde İngilizler de katılıyor, Rus Mafyası da ve okur için bayrama dönüşüyor adeta.
Olay örgüsüne odaklanan ve kahramanlarını sevdirmekle katilinden nefret ettirmenin peşinden giden polisiyelerin dışına taşan “Kahire’de Kayıp” bilinen klişelerin de yanından geçmiyor. Makana sevilesi bir adam değil örneğin. Tanımamız yeterli, sevmemiz gerekmiyor. Ona yardım eden Okasha da, gazeteci Sami Barakat da aynı şekilde... Her karaktere eşit mesafedeyiz. Müslümanların ve Mısırlıların İngilizlere bakış açısı, yeraltı dünyası, çarşısı pazarı derken kurulan atmosferin içinde harika bir araştırmaya girişiyoruz Makana’nın peşinde... Gerilimi birinci sayfasından son sayfasına kadar ustalıkla arttıran yazar, merak duygusunu da tatmin edici şekilde yanıtlıyor. Kurduğu olay örgüsünü çözümlerken de ziyafet çektiriyor okuruna. Üç farklı olayı birbirine bağlarken ortak noktalar üzerinden oluşturduğu kurgu ile de akıcılık ve tempo kazandırıyor. Dilinin sadeliği ve samimiyetini de ekleyelim bunlara...
O meşhur “Polisiye edebiyattan sayılır mı?” sorusuna düşünmeden “evet!” dedirten nefis bir roman “Kahire’de Kayıp”. Polisiye tutkunları için farklı ve çok keyifli bir okuma... Bunu saymaz yeni Makana vakalarını bekleriz Kırmızı Kedi, haberin ola...
Polisiye kitaplara ayrı bir ilgim var şansımı denemek isterim :)
YanıtlaSilhttps://twitter.com/inc_tanem/status/576370142445223936
emnklc@gmail.com