Yazar Ingeborg Bachmann ve şair Paul Celan arasındaki aşkla, dostlukla ve şiirle dopdolu bir ilişkiden mektuplar, İlknur Özdemir’in çevirisiyle ve “Kalp Zamanı” adıyla Kırmızı Kedi etiketiyle yeniden raflarda...
2. Dünya Savaşı sonrası Viyana’da tanışan aşıklar 1948 – 1967 arasında mektuplaşmış... Almancanın yaşayan en önemli iki şairi olarak, yayıncılık dünyasına da ışık tutuyorlar. Birbirlerine şiirler ithaf etmeyi de ihmal etmiyorlar elbette... Kitap ikilinin mektuplaşmalarıyla sınırlı da değil... Dokuz bölümden oluşan “Kalp Zamanı”nda, Paul Celan – Max Frisch mektuplaşmaları, Ingeborg Bachmann – Gisele Celan-Lestrange mektuplaşmaları da yer alıyor. Fotoğraflar ve belgeler, açıklamalar, mektuplara ilişkin açıklamalar, fotoğraf ve belgelere ilişkin açıklamalar, kronoloji ve şahıs dizini ile yapılacak paralel okuma bir çok detayı da anlamlandırmış oluyor.
1970 Nisan’ında kendisini Sen nehrine atarak yaşamına son veren Celan ile 1973’te evinde çıkan yangında ağır yaralanarak hayatını kaybeden Bachmann... İkisi de huzursuz ruh ve aralarındaki mektuplaşmalara da yansıyor bu...
Ingeborg Bachmann’dan Paul Celan’a, Viyana, 24.6.1949
“Canım,
Hiç aklıma getirmediğim için, bugün, öğleden önce –geçen yıl da aynı böyle olmuştu – kartpostalın tam anlamıyla uçup geldi, kalbimin içine kondu, evet öyle, seni seviyorum, eskiden hiç söylememiştim bunu. Gelinciği yine hissettim, derinde, çok derinde; harikalar yarattın, asla unutamam bunu.
Bazen buradan ayrılmaktan ve Paris’e gitmekten, ellerimi tuttuğunu, bana çiçeklerle dokunduğunu hissetmekten başka bir şey arzulamıyorum, sonra nereden geldiğini, nereye gittiğini de bilmek istemiyorum. Benim için sen Hindistanlısın ya da daha da uzak, karanlık, kahverengi bir ülkeden; benim için çölsün sen, denizsin, sır olan her şeysin. Hâlâ hiçbir şey bilmiyorum senin hakkında ve bu yüzden senin için korkuyorum, bizlerin burada yaptığı herhangi bir şeyi senin yaptığını hayal edemiyorum, ikimiz için bir saray kurmalı ve o sarayın içinde benim sihirli efendim olabilmen için seni yanıma almalıydım, orada halılarımız ve müziğimiz olacak, orada aşkı bulacağız.
Sık sık düşündüm, senin en güzel şiirin ‘Corona’, her şeyin mermere dönüştüğü ve ebedileştiği bir ânın çok önceden kusursuz bir biçimde gerçekleşmesi o. Ama buradaki ben için ‘zaman’ olmuyor. Elime geçmeyecek bir şeye açlık duyuyorum, her şey sığ ve tatsız, yorgun ve daha kullanılmadan yıpranmış.
Ağustos ortasında Paris’te olacağım, birkaç günlüğüne. Neden, niye sorma bana, ama benim için orada ol, bir akşamlığına ya da iki, üç... Beni Seine Nehri’ne götür, küçük balıklara dönüşene ve birbirimizi yeniden tanıyana kadar bakalım sularına.”
Paul Celan’dan Ingeborg Bachmann’a, Paris, 4.8.1949
“Ingeborg, canım,
Aceleyle birkaç satırcık, geleceğine ne kadar çok sevindiğimi sana söylemek için.
Umarım bu mektup zamanında eline geçer, sen de bana ne zaman varacağını yazarsın; seni karşılayabilir miyim? Yoksa buna izin yok mu, tıpkı seyahatinin nedenini, niçinini soramadığım gibi?
Sabırsızlık içindeyim, canım.
Paul’ün
Telefon numaram: DAN 78-41 “
Paul Celan’dan Ingeborg Bachmann’a, Paris, 20.8.1949
“Sevgili Ingeborg,
Demek ancak iki ay sonra geleceksin, neden? Söylemiyorsun, ne kadar kalacağını da söylemiyorsun, burs alıp almayacağını da söylemiyorsun. Bu arada “mektuplaşmayı” öneriyorsun. Bu son yıl sana neden o kadar seyrek mektup yazdığımı biliyor musun Ingeborg? Nedeni sadece Paris’in beni korkunç bir suskunluğa itmiş olması ve bundan kurtulamamam değil; bir diğer neden, senin Viyana’daki o birkaç kısa hafta hakkında ne düşündüğünü bilememem. Senin ilk başta, hızla çiziktirdiğin satırlardan ne anlayabilirdim Ingeborg?
Belki de yanılıyorum, belki de birbirimizden tam da buluşmayı arzuladığımız noktada kaçıyoruz, belki suç her ikimizde. Bazen kendi kendime benim suskunluğumun belki de seninkinden daha anlaşılır olduğunu söylüyorum, çünkü üzerime yüklediği karanlık daha eski.
Biliyorsun: İnsan en önemli kararlarını hep tek başına almalıdır. Paris’i mi yoksa Amerika’yı seçmen gerektiğini bana sorduğun o mektubunu aldığımda buraya gelseydin ne kadar sevineceğimi sana söylemek isterdim. Bunu neden yapmadığımı anlayabiliyor musun, Ingeborg? Benim yaşadığım kentte yaşamanın senin için gerçekten biraz (yani, birazdan daha fazla) anlamı olsaydı bana akıl sormazdın diye düşündüm, tam tersine.
Uzun bir yıl geçti aradan, bu yıl içinde mutlaka karşına bir şeyler çıkmıştır. Kendi Mayısımızın ya da Haziranımızın bu yılın ne kadar gerisinde kaldığını bana söylemiyorsun…
Ne kadar yakınımda ya da uzağımdasın, Ingeborg? Bana söyle ki seni şimdi öperken gözlerini kapayıp kapamadığını bileyim.”
Dizisi : Dünya Edebiyatı
Türü : Anı
Özgün Adı : Herzzeit. Ingeborg Bachmann - Paul Celan. Der Briefwechsel
Yazan : Ingeborg Bachmann / Paul Celan
Çeviren : İlknur Özdemir
Sayfa : 320
Fiyatı : 25 TL
Yorum Gönder