Görkemli bir yapımla Pompeii faciasını sinemaya taşıyan tarihi aksiyon epiği “Pompeii”, ertelemenin ardından 13 Haziran’da 3D seçeneğiyle gösterime giriyor...
Senaryosunu ilk “Sherlock Holmes”un senaristlerinden Michael Robert Johnson, “Batman Forever” ile Tarantino destekli “My Name Is Modesty: A Modesty Blaise Adventure”un senarist ikilisi Lee Batchler & Janet Scott Batchler’ın kotardığı “Pompei”nin yönetmen koltuğunda Paul W.S. Anderson oturuyor. Yönetmenliğe 1994’de çektiği “Shopping”le başlayan Anderson, “Mortal Kombat”, “Event Horizon” ve “Soldier” 90ların ikinci yarısının parlayan isimlerinden biri olmuştu... “Resident Evil” serisiyle milenyuma da imzasını atan yönetmen, “AVP: Alien vs. Predator” ve yeniden çevrim “Death Race” ile de aksiyona tam gaz devam etmişti... Bilim kurgu ile aksiyonu harmanlayan filmleriyle tanıdığımız Anderson, son iki “Resident Evil” arasında da “The Three Musketeers” ile tarihi macerayı denemişti... Bu kez daha ciddi geliyor... Emily Browning, Kit Harington, Carrie-Anne Moss, Paz Vega, Kiefer Sutherland, Adewale Akinnuoye-Agbaje, Jared Harris, Jessica Lucas, Sasha Roiz ve Alain Moussi’den oluşan oyuncu kadrosuyla da dikkat çekiyor...
Milattan önce 79 yılında, Vesuvius volkanı şiddetli bir patlamaya sahne olur ve bulunduğu antik Pompeii şehrini tehdit altına alır. Gemilerde köle olarak çalışan Milo, Naples´e gidecek olan gemide çalıştığı esnada bu patlama anına tanık olur. Olayın canlı tanığı olan Milo, bu dehşet anına ve sonrasında yaşananlara baktığında bildiği tek dünyanın, ateş ve küller nedeniyle yıkıma uğradığını fark eder. Öte yandan aşık olduğu Flavia da artık harabeye dönen bu olağanüstü güzellikteki şehirde hayatta kalmak için, patlamanın doğurduğu yıkıntıların arasında sığınacak bir yer aramaktadır. Flavia Roma komutanıyla evlenmesi için baskı altında tutulsa da Milo aşkı için savaşmaktan vazgeçmemiştir. Milo, Pompeii´ye geri dönüp hem gerçek aşkını hem de en yakın arkadaşını kurtarmaya karar verir.
100 milyon dolar bütçeli büyük gişe filmi şimdiden yılın satır başlarına işlenmiş durumda... Zira Amerika’da gösterime girdiği 21 Şubat’ta gişeden ancak bütçesinin onda birini aldığı ilk üç gün hasılatıyla hayal kırıklığı yaratarak yılın zarar eden filmleri arasına adını yazdırdı... Dünyadaki gösterimlerinden durumu toparlama uğraşına devam ederken, ülkesinde dokuzuncu haftasında 25 milyonu bulabilmesi de hiç umut vermiyor... Maddi zararın yanında seyirciden de hiç olumlu geri dönüş alamayan film, yarattığı beklentinin altına kalmasıyla anılıyor... Bildiğimiz tarihi, gladyatör ve aşk sosuyla sunmaya çalışan konusunun da pek matah bir şey olmadığını biliyoruz... Kadrodan yana şanslı neyse ki... Lakin ilk fragmanından itibaren gereksiz bir film olduğu da net görülebiliyordu... Lavların başrolde olduğu sahnelerin dışında hayli tanıdık manzaralara meyleden film meraklılarınca çoktan izlendi bile... Sinemada izlemeyi bekleyenler içinse heyecanlanacak durum yok... Sıradan bir çerezlik olarak zaman israfı...
Yorum Gönder