♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Kulak Keyfi : Aralık Raporu

Herkesin harıl harıl 2013’ün en iyi albümleri listesi yapmaya daldığı Aralık ayı, beklendiği gibi fazla albüm yayınlanmadan geçti... Fazla albüm yayınlanmadı derken, majör albümlerden bahsediyorum... Yine bolluk bereket vardı... Patronun albümü erkenden kulaklara düşerken, keşfe açık yeni albümlerle de tanıştık... Yerli alemdeyse beklenen iki albüm ve 30 yıl sonra kavuşulan bir klasikle geçirdik zamanı... İşte bu ay kulağımdan geçenler...

Bruce Springsteen - High Hopes
Amerikan rock’ının patronu, 14 Ocak’ta yayınlanacak albümünü erkenden sunarak yılın son büyük albümünü hediye etti... Tom Morello ortaklığında 12 şarkı içeren albüm, daha ilk şarkıdan sarıp sarmalayan ve kolay kolay bırakmayanlardan... Springsteen, kendisine soğuk bakanlar ve tanımayanları bile etkisi altına alacak bir albüme imza atmış... Dile kolay 1973’ten bu yana kulaklarda patron, on sekizinci albümüyle de kural bozulmuyor... Her şarkı iyi ama özellikle “The Ghost of Tom Joad”a dikkat...

Kronos Quartet / Bryce Dessner - Aheym
The National gitaristi Dessner ile Kronos Quartet’in ortaklığından çıkan dört şarkı için söylenecek pek söz yok... Play tuşuna bastıktan sonra gözlerinizi kapattığınızda, bambaşka bir yerde buluyorsunuz kendinizi... Kulağı yaylılara aşina olanlar ıskalamasın...

British Sea Power - From The Sea To The Land Beyond
İngiliz altılı yedinci albümünde soundtrack işine girişmiş... Penny Woolcock’un dökümanterine yaptığı müzikler neredeyse filmin süresi kadar... 73 dakikalık albüm, 18 şarkı içerirken bolca yaylılar ve nefeslilerle her duyguya eşlik edecek ezgiler barındırıyor... Her soundtrack böyle güzel olsa keşke... 

Dead Sons - The Hollers And The Hymns
2009’da kurulan İngiliz beşli, bir yıl sonra bugünki ismini alarak kısa sürede tanınmalarını sağlayan “Shotgun Woman”la herkeste bir beklenti yaratmıştı... Arctic Monkeys’in açtığı yoldan gidiyorlar ve tavırda onlarla örtüşüyor... Ama kendilerine has bir hava yaratabilmişler, daha çiğ bir soundla daha kızgın bir garaj rock yapıyorlar... Yer yer punk’a göz kırptıklarını söylemekte mümkün... Söz konusu debut olunca, gruba ilk notunu vermek için daha çok inceliyor insan haliyle... 14 şarkıyla, son dört yılda eteğinde biriktirdiği tüm taşları döken “Dead Sons” sınıfı geçmiş görünüyor... Biraz seçici olsalarmış mükemmel debut olurmuş, ramak kalmış...

Math And Physics Club - Our Hearts Beat Out Loud
Seattle çıkışlı indie pop üçlüsü üç yıllık sessizliğini bozduğu 10 şarkılık yeni albümünde biraz daha folka meyletmiş... Diskografilerinin üçüncü albümü ama pek öne çıkmayan, fazla sıradan şarkılarla doldurmuşlar albümü... 2006’da kendi adlarını taşıyan debutla yakaladıkları ivme düşüşle devam ediyor... Türde bu kadar çok grup varken ve harika işler çıkarken onların çok altında kalan ve dinlenmese de olur tanımlamasını hak eden bir albüm...

Seabellies – Fever Belle
Avustralyalı alternatif rock altılısı 2010’da yayınladığı debutla iyi bir çıkış yakalamış ve ikinci albümü beklenesi gruplar arasına girmişti... Elektronik altyapıyla olabildiğince melodik bir karışım yaratarak ilk dinleyişte sevilen bir albüme imza atmışlar... 12 şarkılık “Fever Belle”de debutlarıyla yakaladıkları lezzetin üzerine çıkabilmişler, gönül çelen melodilerle iç ısıtan kış albümü yaratmışlar... Örneğin “Atlantis” dinledikçe içe işleyen şarkılardan sadece biri...

Sullivan And Gold - For Foes
Kuzey İrlandalı akustik folk ikilisi, debut albümleriyle ilk çıkışını başarıyla gerçekleştirenlerden... Yılın keşfedilesi albümlerinden birini Eylül ayında yayınlamışlardı ve kliplerle yavaş yavaş tanınmaya başladılar artık... Glenn Hansard, Damon Rice ve Ryan Adams’ın adları referans kaynakları olarak geçiyor... Adam Montgomery’nin bu üçlüye yakın duygular yarattıklarının altı çiziliyor... Özellikle albümün tetiğini başarıyla çeken “Run Faster”ın onlara katkısı çok büyük... Türe ne kadar yakınsınız bilmem ama en azından bir kulak vermeyi ihmal etmeyin derim...

Tangerine Dream - Franz Kafka - The Castle
1967’den bu yana kulağımızdan eksilmeyen Alman güzellemesi yıla iki albüm sığdırdı... Toplamda yüz albümü geçen diskografileri varken, ne desek boş... Üretmeye devam etmeleri yeter, bir de üzerine Kafka şaheseri “Şato”yu seslendirmek... Kafka sever birinin elektronik müzikle olan yakınlığına göre derecelendirebileceği bir albüm “The Castle”... İlk şarkıdan itibaren “Bu ne, Kafka ne... Trt’nin yayın kesildi jeneriğine benziyor” diyebilirsiniz... Bu sebeple gruba aşina olmayanların, çok beklentiyle değil temkinli yaklaşmasında fayda var...

The Flaming Lips And Friends – The Time Has Come To Shoot You Down… What A Sound
Bu gidişle müzik tarihinin en üretken, en çok kayıt yayınlayan grubu olacak beşli, bu kez dostlarını çağırmış ve klasik bir albümün tamamını yeniden yorumlamış... 1989’da yayınlanan şahane The Stone Roses debutu, saykodelik sularda tamamen farklı tınlıyor artık... Halen canlılığını koruyan albümün yanında çok elektronik kalmasına rağmen, deneysel işlerde çıtayı yükselterek rekora koşuyor The Flaming Lips... 

Dead Flowers – Midnight At The Wheel Club
Bu ayın en güzel keşiflerinden biri İngiltere’den geldi... Ian Williams’ın sesini duyduğunuz anda müthiş bir Tom Waits/Leonard Cohen karışımıyla tanışıyorsunuz... Karanlığa meyleden alternatif folk şarkılar aynı zamanda melodik... Dinler dinlemez insanı kucaklayan, sarıp sarmalayan albüm muhteşem bir debutla tanışma fırsatı sunuyor... Aman ıskalayayım demeyin...

The Fauns – Lights
Bristollu Indie Noisepop beşlisi 2009’da yaptığı albümle hatrı sayılır bir kitlenin ilgisini çekmiş ama sonrasında unutulmuştu... Bu kez daha sağlam adımlarla gelmişler... Albümden ilk şarkıya BBC’de prömiyer yaptıktan sonra Q dergisince haftanın şarkısı olan “In Flames” sayesinde “great band, great album” yorumlarıyla yan yana gidiyorlar... Yorumlar haklı, grup iyi, albüm iyi ama biraz daha olgunlaşmaları gerekiyor... Kulağınızın köşesinde bulunsun... 

Ben Ottewell – Rattlebag
Gomez’in gitar/vokal’lerinden biri olarak tanıyıp sevdiğimiz Ottewell 2011’de başladığı solo kariyerinin ikinci albümünde bıraktığı yerden devam ediyor... Grup işinin dışına ikinci kez çıkarken, vokaline yükleniyor ve içe işleyen 11 şarkı sunuyor... Indiegogo üzerinden topladığı bağışlarla albümü kotaran Ottewell, çok geçmeden yayınladı... Gomez sevenler için çok bir şey farketmeyecek ama ilk kez tanışanlara çok fazla country gelebilir... Test sürüşü için ilk single “Patience & Rosaries” ideal...

Stephen Malkmus And The Jicks – Wig Out At Jagbags
7 Ocak’ta yayınlanacağı açıklanan albüm de bu ayın süpriz kavuşmalarından... Malkmus önderliğin klasik rock yapan dörtlü 12 şarkıyla beklentileri tamamen karşılayan bir albüme imza atmış... 2014’ün en çok beklenen albümlerinden biri olmasının nedenlerine şahit olmak için ilk iki şarkı bile yeterli... Pavement gitaristi olarak tanıyıp sevdiğimiz Malkmus melodik ve orta hızda şarkılarla sakinliği tercih etmiş ve vokalinden çok gitarları öne çıkarmış... Özetle yine şaşırtmamış, herkesten iyi not alacağı ve 2014’ün en iyi albümleri listelerine gireceği şimdiden belli...

Chris Eckman – Harney County
The Walkabouts’tan sevdiğimiz Eckman, dile kolay 25 yılı devirmiş durumda... Çeşitli projelerle sürekli üreten müzisyen bir dönem grup içinden ikili olarak Chris & Carla’ya bile imza atmıştı... Bu kez daha minimal ve melankolik sekiz şarkıyla gelmiş... Kolayca kucaklanan, dinledikçe akan ve sevilen bir albüm olmuş...

Airbag – The Greatest Show on Earth
Norveçli grupla halen tanışmayan varsa tam zamanı... Pink Floyd’un izinde giden gruplardan biri olan taze beşli, e.p’leriyle yavaş yavaş tanındıktan sonra 2009’a debut albümleriyle keyif katanlardandı... Bu iyi başlangıcın devamını da daha cesur adımla 17 dakikalık epik “Homesick”in de etkisiyle 2011’de ikinci albümle getirmişlerdi... Anlaşılan ikişer yıl arayla albüm yapıp, bizi kendilerinden mahrum bırakmayacaklar... Sık sık Marillion ve Anathema ile kıyaslanan Airbag, yeni albümünde yine az ve öz şarkıyla gelmiş... Altı şarkılık albümden şimdiden iki tanesi klasik oldu bile... Türe ilgi duyuyorsanız bir an evvel tanışın...

Gözden Kaçmayanlar:
Arctic Monkeys - iTunes Festival London
Elbow - Live At Jodrell Bank
Girls In Hawaii – Misses  [EP]
Glen Hansard - Drive All Night  [EP]
Hard-Fi – Best Of 2004-2014
London Grammar – Nightcall [EP]
She And Him – The Capitol Studios Session [EP]
Shilpa Ray – It’s All Self Fellatio [EP]
The Civil Wars – Bare Bones  [EP]
The Civil Wars – Between The Bars [EP]
The Civil Wars – To Be Determined [EP]
The Neighbourhood - The Love Collection  [EP]

Yerliler:
Model - Levlâ'nın Hikâyesi
Kolay yolu seçmek varken, zoru seçerek konsept albüme girişen Model, on şarkılık albümle bir hikaye anlatmış... Sounda sözüm yok, müzikal anlamda her şey tamam... Ama sözler, anlatılmak istenen hikayeyi karikatürize ediyor adeta... Grubun hayran kitlesinin genç nesil olduğunun farkındayım ama, bir öykü anlatmanın en önemli malzemelerini es geçmişler... Şarkı sözlerinin neredeyse okumayı yeni sökenler için yazılmış olması, herkes anlasın ne anlatmak istediğimizi kaygısının ürünü mü yoksa?... Başka bir izahını bulmak zor... Özellikle “Sen Ona Aşıksın” şarkısının sözlerine çok güldüm... Aslında daha şarkı listesi açıklandığı sırada belli gibiydi bu durum, parantez içleriyle duygu evrelerini de belirten grup, giriştiği konsept denemesinden sınıfta kalmış...

Emre Aydın - Eylül Geldi Sonra
“Afili Yalnızlık”la yaptığı büyük çıkışla herkesi kendisine hayran bırakan adam, zaman içinde popülerliği çok sevdi... Yeni albümü de bu popülerliği devam ettirmeyi amaçlayan şarkılar içeriyor... İlk albümüyle tutturduğu tarzı sonraki albümlerinde sürdürüyor Aydın, risk almıyor... Yenilenmediği için, aynı türküyü tutturuyor adeta... Yeni albüm değil, devam filmleri yapıyor... “Eylül Geldi Sonra”, barındırdığı on şarkıyla önceki albümlerden farklı hiç bir şey sunmamasıyla, iz bırakmadan kulaktan gelip geçiyor...

Nükleer Başlıklı Kız - Gönüllü Köle
Arabesk etkileşimli rock sounduna ayak uyduran grup, ikinci albümüyle on şarkı üzerinden yalnızlık teması üzerine yoğunlaşmış ve yaylıları bol bol kullanmış... İlk albümlerinde kulağımı pek dolduran bir şarkıya rastladığımı söyleyemem, bu albümde de değişiklik yok... Billur Yapıcı’nın vokaline pek ısınamayışımın da bunda etkisi var... Seksendört vokalistiyle yaptıkları düete gelen klip, Okan Bayülgen’in çektiği albüm fotoğrafları yetmiyor maalesef... “Son Sözler”deki vokali beğenmek zor örneğin, oysa şarkının düzenlemeleri çok iyi... Keza “Ölesim Var” iyi beste ve düzenlemeye sahip ama sözlerin basitliği bir yana vokal azap veriyor adeta, Yapıcı dümdüz söylüyor... Ne heyecan, ne hissiyat, içe işleyen de birşey yok haliyle... Bildik kelimelerle, bildiğimiz temayı anlatıyor “Gönüllü Köle” kış tadında olduğunu söyledikleri albümle, içimizdeki müzik ateşini harlamaktan uzak...

Nadir Göktürk - Süslü Saksı Sokağı
Ezginin Günlüğü’nün hayran olunası üyelerinden Nadir Göktürk, solo albümüyle alıştığımız grup lezzetinin çok uzağına düşmeden, beklentileri karşılayan bir albüme imza atmış... Şarkıların isimlerinden, vokallere kadar her şey yerli yerinde... Yine şiir besteleri mevcut, bir de Hrant Dink için yapılan şarkıyla, yıllardır biriken şarkılarını günyüzüne çıkarmış Göktürk... Mikrofonda olmasını kendisi de garipsiyor “Ben bir şarkıcı değilim. Yalnızca yaptığım, kıyıda köşede kalmış onca şarkı öylece kalsın istemedim.” diyerek... Yalnızca günlükte farklı bir sayfa bu, ezgiler yine yerli yerinde... Ebru Yılmaz Kale’nin eşliğinde kulak dolduran ve sevilesi şarkılar, alıştığımız lezzet içeriyor... Ayın ıskalanmaması gereken albümü...

Murat İlkan – Fanus
Pentagram’ın vokalisti olarak tanıdığımız İlkan, yaşadığı sağlık sorunları sebebiyle müziğe ara vermek zorunda kalmış... Bu sürecin içinde biriktirdiği her şey de şarkı sözlerine yansımış... Yedi şarkıdan oluşan Fanus, sıcak bir merhaba ile selamlıyor dinleyiciyi... Gümbür gümbür döndüm diyor İlkan, her şarkıyla... Power metal soslu progressive metal olarak tanımlayabileceğimiz albüm için “Albümü hazırlarken, 30 yıldır dinlediğim birçok gruptan etkilendiğimi düşünüyorum, tek tek saysam sayfa yetmez.” O etkilerin yoğrulmasıyla ortaya çıkan, büyük merakla bekleyenlerin beklentilerini karşılıyor... Şu dönemde böyle albüme rastlamak, yedisi de iyi şarkılara eşlik etmek büyük keyif... 

Yeni Türkü – Buğdayın Türküsü
Kuşkusuz ayın en özel albümüydü, Yeni Türkü’nün ilk kaydının tam 33 yıl sonra tıpkı basım olarak yeniden yayınlanan “Buğdayın Türküsü”... Üstelik tam da aynı albümün raflardan kalkmasına neden olan olayların benzerini yaşadığımız günlerde... Kartonetteki yazılarından, cd’ye eşlik eden belgesel dvd’sine kadar özel bir arşiv malzemesi... Yeni Türkü’nün tarihe nasıl not düştüğüne tanık olmak şaşırtıcı... Can Dündar’ın belgeseli zaten iyi ama meğer dönemin rejimi yüzünden 11 klasikten mahrum kalmışız bunca yıl... Neruda, Nazım Hikmet ve Can Yücel besteleri arasında şairlerin gündeme dair seslere nasıl kaynaklık ettiğini hatırlamakta işin bonusu...



Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template