Bir şairi daha kaybettik... Bedenini yolcu etsekte ruhunu şiirlerini okumaya devam ederek buralarda tutacağız elbet, biliyoruz ki Nilgün Marmara'nın yanına gitti... Yine muzip resimler çekilecekler, güneş gözlüğü paylaşacaklar, birbirlerine yazacaklar...
Sayısız şiir ve kitap öksüz kalmadı elbette... Şiir Atı Yayınclığın kurucusu, dünyasına yakın hissettiği şairlerin çevirilerini de yapan, ödüller ve üyeliklerle dolu bir yaşam... Güle güle şairim demenin vaktidir, istemeden de olsa veda, kitapların yadigar...
KLAUS KİNSKİ'NİN ONURU
Ben-Şöyle dediler bana, şöyle galiba, ben de baktım,
anlayamadım.
Bu bir kordela mı,
bir film mi yoksa...
Anne-Evladım, o bir kordela
Ben-Kurdale mi Anne?
(Anlayamadım. Yandım. Sadece bir kibrit...
Üstüdyo yandı.)
O-Werner!
Werner-Efendim?
Ben- Peynir yedim, keçi peyniri.
Sonra Baba şöyle dedi, Werner Baba...
Sen de ye o peyniri.
Werner Baba- Yememmmmmmm.
(Yemedim.
Oyle de demedim.
Dediler, yediler...)
Ben-Klaus Baba ya,
Versen e kızını bana...
Klaus Baba-Git lan!
(Gittim. Ölmek istedim. Klaus Baba kızını vermedi.)
Ben-Anne. Neden sen istemedin?
Klaus Baba-Werneeeer! Böyle film çekilmez! Bu koyun,
bu kuş, bu kuzu ner'den çıktı?
Kasap Werner!
Ben-Klaus Baba, ben seni ner'den tanıdım ya...
Anne- Ben, söylemiştim sana.
Ha, o kız,
n'oldu evladım?
Yorum Gönder