Sevişmenin Acil Mecburiyeti Üzerine…
!f 2010 kapsamından gösterilen filmlerden en merak edileni kısa sürede büyük adımlarla kült olmaya doğru ilerliyor. Şeyinin derdinde olan iki adamın macerası içeriği ne olursa olsun, sunuş biçimiyle alkışı hak ediyor ilk elden… Öncelikle kolektif bir iş olması, ekipte yer alan herkesin katkılarıyla büyüyerek meydana gelmesiyle dikkat çekici. Fikir kimden çıkarsa çıksın onu sahiplenmiş insan topluluğu söz konusu… Tam bir sinema işi işte, ekip işi ve ruhu…
Doğuş macerası hakkında bilgiyi Ali Yorgancıoğlu veriyor filmin sitesinde… “Cihangir’de evimin olduğu yokuşta bir uzun metraj film çekiliyordu. 14 saat boyunca tek bir planı tekrar tekrar çektiler. Kaç tekrar aldılar bilmiyorum. Hatırladığım ara ara duyduğum “Işııık, kameraaa, motooor, keees” filan gibi bağırışlar ve “Taksi, çantam!” repliği. Zaten sahnedeki tek replik de buydu sanırım. Eminim nefis bir film de oldu ama ben orada harcanan zaman ve emeğe çok acıdım o akşam. Yağmur makinaları, ışıklar, ışıkçılar, set çalışanları, sesçiler, kamera ekibi, prodüksiyon elemanları filan herhalde 40-50 kişi 14 saat boyunca tek bir planı çekebilmek için çalıştı(!).Pazartesi sabahı ofiste Uluç Ali Kılıç’a hadiseyi anlattım. Uluç ulan biz o kadar zamanda uzun metraj filmi çeker bitirirdik gibi bir şey söyledi. Aslında bu iş onun bunu söylemiş bulunmasıyla başladı. Bir günde uzun metraj film çekilir mi sorusunun yanıtını arayan bir denemeydi bu film baştan sona. 1 aylık hazırlık sürecinden sonra gerçekten 1 günde çektik. Hatta film boyunca yaşanan terslikler ve aceleden kaynaklanan özensizlik bence filme lezzet katıyor. Bu benim zevksizliğim de olabilir.”
Bir günde çekilen filmin adından dolayı, sunuş biçiminden dolayı önyargıyla bakan seyirci karşısında öncelikle işi zor ama aynı sebeplerden sempati toplayarak bunu da ortadan kaldırıyor. Ekipteki herkesin senaryosuna katkıda bulunduğu film, adı ve konusundan beklendiği üzere cinsellik ve küfür dolu sahneler de barındırmıyor üstelik… İki diyalogdan birinden ona buna koyma durumu söz konusu değil… Tamamen duruma yönelik doğal diyaloglarla, zorlamaya girişmeyen “Moral Bozukluğu ve 31” bol bol eğlendiriyor… Elbette bunda en büyük sebep de doğaçlamalarla ilerlediği için doğallığıyla gelen espriler… Tüm bu esprilerle iki karakterin izinde sıkıntıdan uzak şekilde zamanı eritiyor film…
Birde siteleri mevcut ekibin… Çeşitli indirme kaynaklarından film ve soundtrack de sunuluyor meraklılarına… Yakında dvd dosyası da eklenecekmiş ki kapağı şimdiden indirilebilir vaziyette. Basılacak dvd’lerinde korsancılarca dağıtılacağı eklenmiş… E daha ne olsun, birileri sonunda yapılan işin ne olursa olsun izleyiciye ulaşması gerektiğini kavramış… Hem son derece ucuz bir maliyetle konusunu anlatmış, hem de korsan, yasal etiketlerinde boğulmadan filmini herkese ulaştırmaya çalışıyor… Hem de hiçbir beklentiyle ensenizde soluklamadan…
Yerli yapımlarında artık undergorund piyasasının oluşmaya başladığı günlerde öncülerden birini, bu doğal eğlenceliği ıskalamamak için http://moralbozukluguve31.com/ adresine bir göz atmanızda fayda var…
Yorum Gönder