♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

I'm Glad It's Christmas: Müzikallerin Peşinde


Hayalindeki işi hedeflemek ve onun için atılan adımlar üzerine kurulu bir hayat idealdir ama o sıçrama gelmediğinde yorgunluk başlar. Ne yapsam olmuyor demek ki artık vazgeçmeliyim düşüncesi gelir çatar. Normal ile standart arasına konuşlanarak yaşama devam etmeyi yeğlemek üzere bir vazgeçiş başlar. O başlangıç için atılacak adımın zamanı da iyi ayarlanmalıdır. Hayallerinden ne zaman vazgeçeceğini iyi bilmelidir insan. Geri kalan zaman boyunca keşke dememek önemlidir. Ya o vazgeçme safhası, o kritik kararın verileceği dönem noel tatiline denk gelirse? İşte tam olarak bunları anlatıyor 2022 yapımı noel romantiği “I'm Glad It's Christmas”. Bizde bilinen adıyla “Noel Neşesi” Netflix’te meraklılarını bekliyor.

“I'm Glad It's Christmas”ın diğer Noel filmlerinden ayrılan önemli bir kozu var. Soulun kraliçesi olarak bilinen yaşayan efsane Gladys Knight’ı görme ve dinleme fırsatı veriyor. Konusu da Broadway’de sahneye çıkma hayalinin peşinde koşmak olunca cezbedici hale geliyor. Daha önce de irili ufaklı konukluklar için kamera karşısına geçen Knight bu kez kendisini oynamamış diyerek künyeye geçiş yapalım. Adı neden “Noel Neşesi” diye bilinmez ama bir oyun uyarlaması “I'm Glad It's Christmas”. Joel ve Lisa Canfield’in filme uyarlanan ikinci oyunları aynı zamanda. İkilinin senarist olarak da dört noel filminde imzası var. Benzer formüllerle hızlı ve kolay üretimler nihayetinde. Uyarlamayı kotaran isim şaşırtıcı. “Elementary” ile Sherlock Holmes evreninde dirsek çürüten Steve Gottfried ilk kez türün dışına çıkarak bilmediği sularda yüzmeye karar vermiş. Filmografisi için aykırı görünen bu hamleye nasıl ikna oldu bilinmez diyebiliriz ama cevabın para olduğu aşikâr. Yönetmen koltuğunda oturan Ernie Barbarash için de benzer cümleler kurmak mümkün. İlk yönetmenlik sınavını 2004 yılında “Cube Zero” ile veren Barbarash ev sinemasına pazarına da olsa türün içinde kalarak sürdürmüştü işlerini. Kırılma noktası “Abduction” olsa gerek. 2019 yapımı Scott Adkins’li aksiyon yapımcıları memnun etmeyince direksiyonu romantik komedilere kırmış ve platformlar için genel geçer filmler çekiyor artık. Arada türe de uğramayı ihmal etmediğini de “Heatwave” ile görmüştük. Neyse, gelelim oyuncu kadrosuna. Çiftimizi son yıllarını bu tür filmlerle geçirmiş Jessica Lowndes ve Paul Greene canlandırıyor. Şarkıcılık ile oyunculuk arasında arafta kalan güzel kadın olarak tanımlanan Lowndes, 2018’de yapmıştı ilk çıkışını. “Autopsy” ve “90210” dizisiyle yaptığı iyi ilk adımı ikişer yıl arayla “Altitude” ve “The Devil's Carnival” ile sürdürse de tv ekranına üreterek getirdi devamını. Mavi gözlerine vurulan sinema izleyicisi değil televizyon izleyicisi olmuştu. Dört hit şarkı çıkarmayı da ihmal etmedi ama o büyük sıçramayı yapamayarak Hallmark filmleriyle sürdürüyor kariyerini. 1988 doğumlu oyuncu artık gençliğin parıltısından uzak bir 35 yaş kadını olarak orta yaş aşklarını yaşatıyor desek yanlış olmaz. Neredeyse aynı cümleleri Paul Greene için kullanabilecek olmamız eşleşmenin başarısını gösteriyor diyebiliriz. Kariyeri dizilerdeki tek rollük konukluktan öteye geçmeyen Greene 2005’ten itibaren Hallmark rom-komlarına sesiyle birlikte katılmış. Şarkılarını filmlerde söylüyor. 13 filmlik ideal Noel eşi konumunda. Sierra Wooldridge, Tammy Isbell, Teagan Sellers ve Kathleen Laskey de kadroyu destekleyen isimler olmuş.

Sesinin güzelliği ile bir oyun seçmesinde gördüğümüz Holly ile tanışıyoruz önce. Sonucu hüsran olsa da hayallerinin peşinden koşmaya devam edecek. Broadway sahnesine çıkmak istiyor. Kendine beş yıl süre tanıdığını ve bunun sonuna geldiğini de öğreniyoruz. Hediyelik eşya mağazasında çalışarak geçimini sağlıyor. Hatta mağazada çalışırken zaman zaman dalıp şarkı söylediği de oluyor. Tam da mağazaya giderken biriyle çarpışıyor. Reklam müziği yazarı, bekâr baba Jason ile tanışıyoruz böylece. Kasabadaki dükkânların sahibesi Cora’nın sesinden etkilendiği Holly’i bir iş teklifi için yanına çağırmasıyla olaylar gelişiyor.

Noel kutlamalarının şarkısız olmadığı hepimizin malumu… İşte bu silahı kullanarak ilerliyor “I'm Glad It's Christmas”. Noel neşesini sağlayanın şarkılar olmasını umuyor. Bu kez menüde hayallerin son adımı, birlikte üretmenin hazzı, konser etkinliği var. Tüm ümitler tükense de Noel mucizeler getirebilir vurgusu var. Türün gereklerini kolaylıkla uygulayan senaryo gayet akıcı… Ne olacağı tahmin edilebilir olmasına rağmen şarkılarla yaratılan sempati izleyiciye geçince sıkılmadan izleniyor. Jessica Lowndes bu kadar küçük ölçekli bir film için rolünü fazla ciddiye alarak herkesten fazla oynamış. Neden kimse fark etmemiş bilinmez ama bu durum özellikle ilişkiyi zedeliyor. Paul Greene yanında düşük kalınca kimyaları tutmuyor bir türlü. Aralarında bir şey yaşanacağını düşünmek zorlaşıyor. Kızımız kaptırmış son sürat koşarken oğlan yürüyor adeta. Gladys Knigt’ın varlığı ve şarkılarla durumu toparlayıp finale ulaşabiliyor. 

Müzikal aşıkları ve müzik tarihinin en özel seslerinden biri sayesinde merak uyandıran “I'm Glad It's Christmas” çiftin kimyası düşük kalsa bile 85 dakikasını seyircisini sıkmadan geçiriyor. Zaten anca filmlerde olur böyle diyebileceğimiz şeyler söz konusuyken çiftin kimyası tutsa ne tutmasa ne demek de mümkün tabi. Şarkılarla dolu bir Noel filminin vasatı aşması fazlasıyla yeterli… Türün izleyicisini sıkmayacağı zaten baştan belli.

Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template