Peş peşe gelen örneklerle hem göze hem de damağa hitap eden, şenlikli sofralarla ve aşığının kalbine midesinden girmeyi deneyen aşçı karakterleriyle iyiden iyiye trend haline gelmeye başladı mutfak filmleri... Sevimli bir fare bile Fransa’da aşçı olmuştu örneğin... Bu trendin farkında olan güzide dağıtımcılarımızın son numarası olsa gerek, 2012 yapımı Fransız işi “Comme un chef”, “Şeflerin Savaşı” adıyla ev sineması yerine vizyonda...
Senaryoyu Olivier Dazat ile kotaran Daniel Cohen yönetmen koltuğunda oturuyor... 1991’deki ilk senaryosundan bu yana gişe ağırlıklı çalışan Dazat, 2001 yapımı “Le vélo de Ghislain Lambert” ile San Sebastian’dan ödülle ayrılmış, “Asterix” serisine de el atmışsa da adının farkedilmesini “Himalaya – Bir Şefin Çocukluğu” filmine borçlu... Aktör/senarist/yönetmen Cohen ise üçüncü filminde... 1999’da başrolünde de yer aldığı dram “Une vie de prince” ile ilk yönetmenlik denemesinde istediğini alamayan Cohen, 2007’de bu kez fantastik komedi “Les deux mondes” ile şansını denemiş ve nispeten izlenir bir film çıkarmıştı ortaya... Dönemin popüler oyuncularıyla sinemada olmasa da ev sinemasında tipik pazar filmleri üreten ikili yine benzer bir projeye imza atmış... Jean Reno ve Michaël Youn’un başını çektiği oyuncu kadrosunu da Raphaëlle Agogué, Julien Boisselier, Salomé Stévenin ve Serge Larivière’den oluşturmuşlar...
Jacky... Saplantı derecesinde yemek sanatı meraklısı... Kendi kendini yetiştirmesine rağmen kendi yoluna taş koyacak inatçılığa sahip... Sevgilisinin de karnı burnunda... Sürekli kovulmaların, işten işe geçişlerin bir sonu gelmeli artık...
Alexandre Lagarde... Ülkenin en ünlü yıldız şeflerinden... Dönemin sonuna gelmiş artık... Mutfak değişiyor zira... Geleneksel yöntemlerle yaptığı yemekler restoran için fazla masraflı... Restoranın sahibinin nefesi de ensesinde... Alaşağı edilmesi için bir yıldız kaybetmesi yetiyor... Bir türlü çıkaramadığı bahar menüsüyle yıldız şefimiz zorda...
İkilinin yolları kesişiyor nihayetinde... Atışmaları, inatlaşmaları, uyumları derken sorunları aşma hikayesi bu... Jacky’nin söylediği yalan yüzünden kaybettiği sevgilisini kazanma çabası, Alexandre’nin modern zamana ayak uydurma çabası da menümüzün ara soğukları... İkilinin mücadelesi de geleneksel mutfak ile moleküler mutfak çatışmasıyla ilerliyor... Kötümüzün amacı da, yemek endüstrisi için daha kârlı olan kimyasal ürünler kullanacak, genç ve modern bir şefi onun yerine getirmek... Yeni yemek icat etmekte zorlandıklarını gördüğünde de morallerini bozarak kükrer... Lagarde’den zaten ümidi kesmiştir, Jacky’e “Yarattığın hiç bir şey yok. Sadece bir taklitçisin. Karaoke sanatçısısın” demesiyle işler kızışır...
“Şeflerin Savaşı” yanlış isim öncelikle... Savaş geleneksel ile modern mutfak arasında... İki şefin başarma öyküsü bu... Fransızların sevdiği usta-çırak filmlerinden... Her şeyi dozajında, yer yer eğlenceli, yan karakterleri de gayet sevimli film bir kaç sahnesiyle de temposunu elde tutarak ilerliyor... Orijinal bir şeyler sunmayan ama seyircisini ilk sahnesinden itibaren önüne katıp koşanlardan... Finali de tatmin edici...
Bildik hikayesini, ne eksik ne fazla ama gayet sevimli şekilde işleyen “Comme un chef”, benzer mutfak filmleri arasında çok hatırlanmayacak olsa da ailecek izlenip keyfi çıkarılacak bir pazar sineması örneği...
Yorum Gönder