Okuduğunuz, çoğunlukla yazarından daha çok ziyaret ettiğiniz blog 4 yaşına basmış durumda... Bu durumu taçlandırmak gerektiği söylenince soluğu da yazıda buldum elbette...
Sinema ile alakasız bir isimle sinema blogu olmak en başta zor zaten... Aramalarda bulunmamak, sinema bloglarını araştıran olursa rastlamaması gibi dezavantajları da yok değil... Ama en büyük dezavantaj disiplinsiz yazmak galiba... Takipçilerden en çok dönen şikayet de bu oldu her zaman... Bir yazıyorsun sonra uzun süre sesin çıkmıyor diyor sürekli okur... Ama zaman sorun be gerçekten de... Hergün yazıp güncellemek zor zanaat sevgili okur... Niceliğe bakmaktansa, niteliğe bak birazda demek lazım...
14 Kasım 2006'da bir şiirler başlayan yazıların toplamı 529 olmuş, pek yorum alınmamışsa da okur sayısının on bini geçtiği malum... Sahi ziyaretçi rakamları bu bloglarda sorun... O tarz counterlar bir türlü birbirini tutmuyor. Denemedim değil biri otuz bin diyor, biri 25 bin, en son bloggerın kendi ziyaretçi sayacı 11799 rakamını göstermekte bu yazı yazıldığı sırada... Her neyse rakamlar değişse de on bin geçilmiş, 4 yıl olmuş nihayetinde...
Gün itibariyle arka plandı, resimdi, şekildi her türlü zımbırtıyı da yenilemiş durumdayım... Şimdi kocaman bir yeni versiyonla yayındayız yazısı lazımdı aslında ama gerek yok, yenilendi nihayetinde işte... Uzatmanın alemi yoktir...
Geçelim Dördüncü yıla dair ıvır zıvır faslına... En çok okunan yazının Çılgın Dershane kampta olmasına ne diyeyim bilemiyorum... Yazı okunuyor mu bilmiyorum ama aramalarda bolca çıktığı kesin, etikete gel vatandaş durumu var işte, ne acı...
Bu arada bu foto ne ayak diye düşünen olacak şimdi... Bayıla bayıla defalarca izlediğim Birdy filmindedir efenim... Blogun adı nerden geliyor, bodakedi ne ayak diye düşünende cevapları blog aramasında bulur zaten...
Dört yıldır bıkıp usanmadan takip eden okura eyvallah kardeş deyip sayfalara, tasarımlara destek veren isimlere kıyısından köşesinden teşekkür etmeli... Haber çeviriyle destek veren isimler Kadir Sevin ve Nesrin Yavaş oldu çoğunlukla, haber çevirdikleri gibi iyi kuzu çevirirler mi öğrenemedim, bi ara test edecez artık... Blog macerasında oralar küçük yerler deyip duran ama fikri seven Murat Sünter'i anayım hemen... Blog sonrası kıymetini bilmediğimiz bir sinemaximum maceramız da girmişti devreye aslında ama karıştırmayalım oraları şimdi... Çoğu zaman template denen arka plan şekil şemalde destek verenlerin ismi yazılsa sığmaz ama şu anki şekilde fikirlerini eksik etmeyen Hale Eraslan'ı da anmak lazım... Unuttuğum isimler illaki vardır ama en büyük teşekkür sanadır okur...
Eee ne de olsa bu blog senin sayende var...
Dii mi ama...
Yorum Gönder