Yılın ilk ayında kulaklarımızın iyi müziğe doyduğunu söylemek mümkün... Yılın en çok beklenen üç albümüne erkenden kavuştuğumuz Ocak ayının en önemli notu, muhteşem Broken Bells albümü “After the Disco”... Yerli albümlerdeyse Nada’nın muhteşem “Medusa”sı dışında her şey bildiğimiz gibi gidiyor... İşte bu ay yayınlanan albümlerden dinlediklerime dair değerlendirmeler...
Be Forest - Earthbeat
2010’da kurulan İtalyan dörtlü, ilk kayıtlarından itibaren kadın vokalli atmosferik işleri sevenlerin gözünden kaçmamıştı... Japandroid coverlamalarıyla daha da büyük bir kitleye seslenir olan grup, sophomore tanımlamasına tam uyan bir albümle çıka gelmiş... Artık daha fazla dinlenecekler kaçarı yok... Açılış şarkısı “Totem”le girdiğiniz karanlık odada Costanza Delle Rose’un sesine doğru adım attıkça melodik atmosfere hapsolmamak zor... İlk dinleyişte kendini sevdiren ve kolay kolay vazgeçirtmeyen albümlerden biri... Yeni bir şeyler arayanlara şiddetle öneriyorum... Özellikle de The Cure, Sister Of Mercy, Joy Division, Echo & The Bunnymen, Jesus & Mary Chain sevenlere...
Beck - Morning Phase
Dile kolay altı yıllık sessizliği bozan bir albüm bu, yılın en çok bekleneni... Üstadın 13 şarkı barındıran on ikinci stüdyo işini, daha duygusal daha optimist daha armonik olarak tanımlamıştı... Daha ilk şarkıyla tanımlamasını açıyor hem de usul usul... Neredeyse adıyla eşitlenen klasiği “Loser”dan bu yana geçirdiği evrimin sonunda nerede durduğuna, ne yaptığına da şapka çıkarmak gerekiyor... Bu kadar uzun aralar vermemesini de dilemek lazım... Yılın iyi albümleri listelerine şimdiden aday, beklentilerin de üzerinde bir albüm... Haliyle ayın en iyilerinden birine kulak verin...
Broken Bells - After the Disco
Efsane prodüktör Danger Mouse ile The Shins’in sesi James Mercer’in bayıla bayıla dinlemelere doyamadığımız projesi için ne söylesem yetmez... Arcade Fire’ın “Reflector” ile yükselttiği çıtayı daha da yüksek bir yere koyan albüm, her şarkısını ayrı seveceğiniz, koca bir yıl kulağınızdan eksik etmeyeceğiniz o özel işlerden...
Coeur de Pirate – Trauma
Hemen içi saran özel isimlerden Coeur de Pirate ya da gerçek adıyla Béatrice Martin, chanson’un yeni kuşak seslerinden biri olarak ülkesinin dışına da ses vermenin yolunun cover albümden geçtiğini düşünmüş... Bu düşünceyle üçüncü stüdyo albümünde “Ain't No Sunshine” ile yaptığı açılış 12 şarkıyla kapatmış... “You Know I'm No Good”, “Summer Wine” ve “Last Kiss”e özellikle dikkat... Ayın en özel albümü olduğunu belirtmeye gerek yok değil mi?
Drowners – Drowners
Ayın en iyi yabancısı, nostaljik tatlar barındıran bir ferahlamayla geldi... NME’nin işaret ettiği ve arkasında bolca durduğu grup, kendi adlarını debutlarıyla tüm maharetini sergilemiş... En uzunu üç dakikalık şarkılarla, klasik formülü uygulayan New York’lu dörtlüden bu çıkış bekleniyordu... Arctic Monkeys, The Vaccines ve Foals ile birlikte gelecek iki ayı turnede geçirecek olmaları da bunun imareleri... Strokes ile The Smiths arasında duruyorlar ama hemen sevilen ve gönül çelen bir debutla fazlasıyla iyiler... 13 şarkılık debut için bu ayın en iyi tazesi demekle kalmayıp, yılın da en iyi çıkışlarından biri diyelim şimdiden...
Kye Kye – Fantasize
Amerikalı indie pop elektronika dörtlüsü Estonya doğumlu vokalistleri Olga’nın sesinden alıyor gücünü... Sigur Ros, Deathcab for Cutie, Coldplay ve M83’ün izinde gittiklerini söylüyorlarsada daha çok mesafeleri var oraya... 2011’de yayınladıkları debutları “Young Love” ile hatırı sayılır bir kitlece farkedilmişlerdi ama okyanus ötesine Kat Dennings’li biyografik drama “Renee” ve Mtv’nin gençlik komedisi “Awkward”a verdikleri şarkılarla geçtiler... Ocak 2013’te üzerinde çalışmaya başladık dedikleri albüme bir yıl sonra kavuştuk... İlk albümün ötesine geçtikleri 12 şarkılık albüm dinleyicisine müthiş bir yolculuk yaptırıyor... Sadece piyano ve yaylılar üzerine kurulan şarkılar içinize nakış gibi işleniyor... Kapıyı açıp, eşikten atlamanızı bekliyor Fantasize, minimal tınılar ve melankolik hava her daim baştacı...
Nina Persson - Animal Heart
The Cardigans ile 90’lı yıllara damga vuran seslerden biri olan Persson, ilk kez solo albümle karşımızda... A-Camp projesiyle de farklı tınlayan Persson, tüm bunların uzağında kendi kafasına göre takılmayı seçmiş... Böylece denemelerle yoğrulan ve dağınık 12 şarkılık bir toplam var elde... Çok iyi vokal olduğu bir gerçek ama solo albümde alıştığımız albeninin uzağında, alıp götürmek yerine sindirilmeyi bekliyor... En azından daha melodik, daha indie pop havasında bir albüm beklerdim, lakin öyle bir şey yok... Olabildiğince sıradan şarkılarla, çok düz bir ilk adım, başarısız bir deneme...
Temples - Sun Structures
Her şey bir yana bit pazarına nur yağdıran psychedelic gruplar bir yana... Yeniden layıkıyla yapılır hale gelen türe son katkı da İngiliz dörtlüden geldi... 2012’de kurulan grup, daha yayınladıkları ilk kayıttan itibaren gördükleri büyük ilgiye dört single ile yanıt vermişlerdi... Resmi olarak 10 Şubat’ta yayınlanacak debutları da ayın bonuslarından biri olmuş durumda... Beklentileri fazlasıyla karşılayan 12 şarkılık albüm özellikle albüme adını veren şarkıyla gönüllerde taht kurmaya aday... Türe ilgi duyanların atlamaması ve bir an önce sarıp sarmalaması gerekiyor, benden söylemesi...
The Autumn Defense – Fifth
John Stirratt ve Pat Sansone’un yan projeleri, beşinci albümünde başka bir grubun yan projesi gibi tınlayarak dinleyicisini şaşırtmayı seçmiş... Bugüne kadar yaptıkları tüm hitlerin uzağında bir hava ve soundla daha geleneksel takılmalarının sonucunda çıkan 12 şarkıyla da vasat ve silik bir albümle bir an önce unutulmayı bekliyorlar...
The Hidden Cameras – Age
Kanadalı indie pop güzelliği, Joel Gibb’in önderliğinde yolundan şaşmadan devam ediyor... Altıncı stüdyo albümlerinde Gibb’in deyişiyle köklerine yaklaşmışlar... Duran Duran’a duyduğu hayranlığı da her fırsatta dillendiren Gibb, özellikle ilk single “Gay Goth Scene” klibiyle de çıkıyor öne... Beklendiği gibi olan albümlerden “Age”, yeni bir şeyler denemek için alternatif arayanlar için de bulunmaz nimet...
The Notwist - Close To The Glass
Alman dörtlü de uzun sessizliği bozanlardan... Altı yıl aradan sonra kavuştuğumuz albüm, grubun sekizinci stüdyo işi... Resmi olarak 24 Şubat’ta çıkacak olsa da, bir ay önceden kulaklarımıza düşenlerden... 12 şarkılık albüm, geçen altı yılın gruba yaradığını ve kulaklarımızın onları ne kadar özlediğini gösteriyor... 2014’ün en çok beklenen albümlerinden biri olması boşuna değil... Özellikle “Into Another Tune”dan başlayarak özlem gidermenin tam zamanı... Grupla ilk kez tanışacak olanlar ise “Neon Golden” ile başlayabilir...
Warpaint - Warpaint
2004’te kurulan Los Angeles, California’lı Indie rock dörtlüsü, bugün dönüp baktığımızda onuncu yılında ikinci stüdyo albümünü yayınlamasına şaşırdıklarımızdan... İlk kayıtlarını 2008’de yayınlayan grup, 2010 yılında debutları “Fool” ile yılın en iyi çıkışlarından birine imza atarak bir anda patlama yapmıştı... Dört yıllık bekleyişin sonunda kavuştuğumuz albüm kendi adlarını taşıyor ve biri intro 12 şarkı içeriyor... 17 Ocak’ta çıkan albüm, İngiltere listelerinde 9 numarayı gördü, NME’den 10 üzerinden 9 puan alarak kısa sürede ne kadar iyi olduğunu kanıtladı bile... Üzerine biz ne desek boş... Majör dergilerin baş tacı ettiği albüm, ayın en tescilli iyilerinden biri... Kulağınızdan eksik etmeyin...
***************
Yerli Albümler:
***************
Candan Tezel - Hikayeler
110 ile tanıyıp sevdiğimiz Candan Tezel, ilk solo albümünde grup çalışmalarından çok uzak düşmemiş... Dokuz şarkılık albümde “Özledim Seni”nin yeni düzenlemesi de yer alıyor... Tüm albümlerin birbirinin kopyası soundlar, tavırlar ve formüllerle çıktığı dönemde farklı olanı baştacı ediyoruz hemen... Tezel’in solosu da bu açıdan nefes aldırıyor dinleyene... Ülkemizdeki alternatif yelpazenin malum darlığında, ara yolların açılmasına da seviniyoruz... Açılış şarkısı “Bir Şarkı” Noir Desir klasiği “le vent nous portera”yı andırıyor, irkiliyoruz ama sonra toparlıyor albüm... “Rüzgarla” ve “Hiç Kimse”den itibaren ısıtmaya başlayan ve düzenlemeleriyle de öne çıkan “hikayeler” beklentileri fazlasıyla karşılayan gözden kaçırılmaması ve sevilesi bir albüm...
Kolpa – Aşk ve Hayat Hakkında
2009’da ilk albümleriyle hatırı sayılır bir kitleye seslenen Kolpa, eğlenceyi ön planda tutarak ve farklı coverlar yaparak sevdirmişti kendini... Bolca konserin artısı olarak eklenen bu özelliklerini albümlerine de yansıtmışlardı... Bu kez aşka kafayı takarak arabeskin dibine vurmayı seçmişler... 10 şarkılık albümden çıkan sonuçsa, küçük gripin olmak... Daha şarkı adlarından ağda fışkırması yetmezmiş gibi “İşler İçine İçine”, “Gurur Benim Neyime” ve “Sezen’den” gibi üç saçmalığı görünce dillerdeki tek nağme, kolpa’yı da kaybettik allah rahmet eylesin oluyor... Bu virüsün diğer gruplara da sıçramaması dileğini de her fırsatta dillendirmek lazım...
Murat Yılmazyıldırım - Ayna ve Aynadakiler
Düş Sokağı Sakinleri dönemi sonrasının solo macerasına bildiğimiz şarkı formunda başlayan Yılmazyıldırım, özgün işler çıkarmanın bir kaç adım ötesine geçmeyi sürdürüyor... Yelkenlerle başlayan bu kendine has tavır, ikişer cd’lik albümlerle yavaş yavaş sadece kendisiyle ortak akla, duyguya sahip insanlara seslenir oldu... Düş Sokağı Sakinleri’nden bu yana takip eden biri olarak Yılmazyıldırım’ın olduğu noktayla dinleyici olarak benim olduğum yer arasında neredeyse bir uçurum var artık... Aynı şarkıları yeni albüm gibi sunuyor gibi geliyor, kendini tekrar ediyor bolca... Buna rağmen dinleyeyim belki farklı bir şey yapmıştır dedim ama nafile... Aynı meyanda giderken yarıladım galiba diye düşünürken bir baktım daha ikinci şarkıdayım... Hızla ayrıldım ordan... Sadece hastası olanlarına hitap ediyor haliyle...
Nada – Medusa
Yerli olmasına her seferinde şaşırdığım Nada, ikinci albümüyle mest etmeye devam ediyor bizleri, ne kadar şanslıyız... 2011’in en güzel hediyelerinden biri olan “Oda” ile yaşadığımız mutlu tanışmayı, bir kaç adım öteye taşıyorlar bu kez... Dokuz şarkılık “Medusa”, mitolojik öykülerden besleniyor, kahramanlarının yolculuğuna ve karanlıkla mücadelesine eşlik etmeye çağırıyor... Atmosferiyle saran “Medusa”, bu ülkeye ve müzik sektörünün şu anki haline çok fazla gelen albümlerden biri... Bunca kötü müziğin fışkırdığı ortamda iyi ki varlar... Benim için şimdiden yılın en iyi albümleri listesinde... Haliyle ayın en iyi albümü...
Yorum Gönder