♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Film Kritikleri

Kitap Kritikleri

Dizi Kritikleri

Son Yazılar

Vin Diesel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Vin Diesel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

İlk Bakış: Fast & Furious 6

Cumartesi, Şubat 09, 2013
Beyazperdedeki motor sesleri altıncı kez geliyor... Merakla beklenen filmin ilk afişi ve hayli uzun fragmanı sonunda görücüye çıktı...

Hız yarışları üzerine kurulu, dünya çapında gişe rekortmeni seri yeni kıtasına taşınıyor. “Fast & Furious 6”la tekrar dönen ünlü yıldızların bulunduğu oyuncu kadrosunda baş rolleri Vin Diesel, Paul Walker ve Dwayne Johnson paylaşıyor. Bugüne kadarki en riskli macera için yeniden bir araya gelen Jordana Brewster, Michelle Rodriguez, Tyrese Gibson, Sung Kang, Gal Gadot, Chris "Ludacris" Bridges ve Elsa Pataky'ye Badass dizisinden Luke Evans ile Gina Carano da katılıyor. 

Dom (Diesel) ve Brian'ın (Walker) nüfuzlu bir kişinin imparatorluğunu yıkıp, ekiplerini 100 milyon dolarla bıraktığından beri kahramanlarımız tüm dünyaya yayılmıştır. Ama evlerine dönememeleri ve sonsuza kadar kaçak olarak yaşayacak olmaları hayatlarını yarıda bırakmıştır.

Bu arada Hobbs (Johnson) 12 ülkede, ölümcül yetenekleri olan paralı sürücülerden oluşan bir organizasyonu takip etmektedir. Takımın beynine (Evans) yardım eden acımasız ikinci başkan, Dom'un öldüğünü düşündüğü aşkı Letty'dir (Rodriguez). Suçlu takımını durdurmanın tek yolu onlara sokakta üstün gelmektir. Bu nedenle Hobbs, Dom'dan en seçkin takımını Londra'da toplamasını ister. Böylece evlerine dönebilecekler ve ailelerini yeniden bir araya getirebileceklerdir.

Hızlı ve Öfkeli: Rio Soygunu'nun dünya çapındaki gişe başarısının üstüne inşa edilen, aksiyonu, akrobasiyi ve hikayeyi daha da yükseklere çıkaran 'Fast & Furious 6' filmiyle yönetmen Justin Lin dördüncü kez kamera arkasına geçiyor. Kendisine, yapımcı Clayton Towsend'in seriye yeniden katılmasını memnuniyetle karşılayan tecrübeli yapımcılar Neal H. Moritz ve Van Diesel da destek veriyor.

Oyuncu kadrosu serinin hayranlarını mest edecek şekilde korunmuş, 2001’de başlayan seride senaryoyu dördüncü kez Chris Morgan üstlenmiş... Başarısız ikinci filmden sonra, serinin Tokyo’ya taşınmasıyla yönetmen koltuğunu devralan Justin Lin, dördüncü kez iş başında... “Tokyo Drift”de pekte iyi iş çıkaramayan Lin, her filmde gaza daha fazla yüklenip seriye “Fast Five” ile zirve yaptırmıştı... Sorunsuz künye ile, kitlesi belli bir devam filmi olarak doğru formüllerle geliyorsa, aynı zirveyi yeniden yakalamaması için bir sebep yok... Fragmanda bunu doğrular nitelikte... Serinin fanatikleri için kontaklar döndüğünde, motor sesleriyle ihya olacaklar gibi... Üstelik beklemeyecekler bile, dünyayla aynı anda 24 Mayıs’ta gösterimde...



Güncelleme: Fast & Furious 6 Theatrical Trailer



Fast and Furious 6 ve 7 Yolda

Cumartesi, Aralık 24, 2011
Ned For Speed, GTA, modifiye arabalar derken son dönemin yeni çılgınlığı olan Fast and Furious serisi hız kesmemeye kararlı. Nede olsa senaryoya gerek olmadan arabaların motor sesleri, bir iki hareketi yeterli…

Serinin yönetmeni Justin Lin yaptığı açıklamayla 6 ve 7. Filmlerin çekileceğini doğruladı. Fast Five’ın sonunda verilen ipucundan devam edilecek altıncı filmde Michelle Rodriguez’in seriye dönmesi beklenirken, Eva Mendes’in de ona eşlik etmesi bekleniyor.

Senaryosu yine Chris Morgan tarafından yazılacak iki filmin birbirine bağlantılı olması, peşpeşe çekilip birer yıl arayla gösterime girmesi bekleniyor.

Fast Five’ın serinin en iyi filmi olarak anılması ve getirdiği büyük hasılattan sonra oyuncular da, yapımcılarda devam filmi fikrine zaten sıcak bakıyordu. Vin Diesel, Paul Walker, Jordana Brewster ve Dwayne Johnson’un da yer almaya devam edeceği seri bu gidişle pek bitecekmiş gibi görünmüyor…

Babil M.S. - Babylon A.D.

Pazartesi, Ekim 13, 2008

Gezegeni kurtar! Çocukları kurtar!
1978’de henüz 11 yaşında iken oyunculuğa başlayan Mathieu Kassovitz, 1990-92 arasında biri ödüllü 3 kısa filmle başladığı yönetmenlik alıştırmasını, ilk uzun metrajı Métisse (1993) ile Paris Film Festivalinde iki ödül alarak yapmış oldu. 1995 yılında ise “La Haine” ile başta Fransa olmak üzere tüm Avrupa’yı sallayarak kendini kanıtlarken, saygın yönetmenler kulübü adaylarından biri olarak anılmaya başladı. Dile kolay, siyah-beyaz çektiği filmde, Fransa’nın varoşlarında yaşananların röntgenini çekmiş bir başyapıt ortaya çıkarmıştı, hem de sessiz sedasız. Filmin başta Cannes film festivalinden En İyi Yönetmen dahil 8 ödül alması da bu çıkışın zirve noktası oldu.
Herşeye rağmen Mathieu Kassovitz’i sinemaseverlere hatırlatmak için “Amelie”nin sevgilisini oynayan çocuk demek gerekiyor. “La Haine” sonrası 92’de çektiği kısa filmi “Assassin(s)”i uzun metraja çevirdiği suç draması ile küçük çaplı düşüş yaşayan yönetmenlik kariyeri popüler sinema örnekleri ile devam etti. Yine bir roman uyarlaması olan Kızıl Nehirler ve görece başarısız bulunan korku filmi “Gothika” ile yönetmenliğe 5 yıllık bir ara verdi.
Yönetmenliğe verdiği arada ise usta yönetmenlerin filmlerinde oyuncu olarak bulunma şansı elde etti. Steven Spielberg, Luc Besson ve Costa Govras’ın filmlerinde oynadıktan sonra Kassovitz yönetmenliğe bir roman uyarlaması ile döndü.
Maurice Dantec’in “Babylon Babies” adlı romanını 2002 yılında okuyan Kassovitz “Geleceği anlatan romanları hep bilimkurguya tercih etmişimdir. “Babylon Babies”in gelecekte geçen harika bir macera romanı olduğu kabul edilir. Ben de bu yüzden okumuştum. Bitirmek birkaç gecemi almıştı. Kendi kendime bunun harika bir film olabileceğini düşünmüştüm. 500 milyon Euro bütçeyle çekilen, altı saat uzunluğunda bir film! “ diyerek görüşlerini belirtiyor.
Herkesçe uyarlanamaz damgası yiyen roman konusunda iddalı bir açıklama yapan Kassovitz, “Babylon Babies”in uyarlanamayacağı söylendiği için bu, ilginç bir meydan okumaydı. Benim işim, kitaptan aldıklarımı aktarmaktı. En zor kısmı ise 600 sayfalık kitabı 90 dakikaya sıkıştırmaktı. Daha en başında bazı yerleri kestik. Bu da filmin isminin neden “Babylon A.D.” olarak değiştiğini açıklıyor.” diyerek daha en baştan meydan okumasının sonuçlarını da aktarmış oluyor.
Yönetmenin de açıkladığı gibi romanın birebir beyazperdeye aktarımı söz konusu değil. Romanın Kassovitz tarafından yorumlanmış haliyle karşı karşıyayız. Yazarın da bu konuda Son derece açık fikirli olması “Eserimi al ve nasıl istiyorsan öyle yap. Hakları sana devretmeyi kabul ettim, çünkü bakış açını ve filmlerini seviyorum. Sana sonuna kadar güveniyorum” demesi daha büyük bir serbestlik sağlamış olsa gerek.
Bir roman uyarlamasından, kitaptan esinlenmeye dönüşen Babil M.S., iyi repliklerle bezeli sağlam bir açılış yapıyor. Kahramanımız Toorop’u kısa zamanda az ve öz olarak tanıtmış oluyor böylece. Ama arkasından gelen jenerik tam tersi şekilde felaket. Rap müzik eşliğinde sokakta isyankar dolaşmak artık çok klişe ve sıradan…
Çok zaman kaybetmeden uzun metne rağmen hemen öykü kuruluyor. İlk anlarda yaşanan aksiyonlardan sonra Toorop, kaçakçı Gorsky’den aldığı iş teklifini değerlendirerek filmin gideceği yolu da açmış oluyor. Gorsky rolünde Gerard Deperdau son derece sevimli duruyor. Söz konusu teklif Moğolistan’daki paketi Amerika’ya getirmek… Bunun için de “Hiçbir şeye karışma ve daima işi bitir. Kimseye güvenme.” sözlerini hayatının kuralı yapan Toorop seçiliyor. Ama ilginçtir; bir helikoptere dev bir mıknatısla arabanın içinde Moğolistan’a gidilebiliyorsa neden aynı yolla paket taşınmıyor anlamak mümkün değil. Daha en başından bu basit mantık hatası ile zarar görmüş oluyor film.

Toorop karşısında bir değil, iki paket buluyor. Adını gökyüzündeki kaostan alan Aurora ve koruyucusu Rahibe Rebeka ile başladıkları uzun yolculukta, çok fazla aksiyon olmasa da Aurora’nın kimliği üzerine merak duygusuyla geçiyor zaman. Her dakika soru işaretleri artıyor paketin önemi hakkında. Herşey çok geçmeden New York’ta aydınlanıyor.
Kassovitz yolculuk boyunca gösterdiklerinden ayrı bir paragraf açmaya soyunmuyor. Yaptığı bu seçimde ona pahalıya patlıyor. Rahibe Rebeka’nın fazla işlenmeyen öyküsü başta olmak üzere atlanmış birçok yan öykü filmi çok daha iyi noktaya getirebilirdi. Yolculuk boyunca geçilen sınırlarda yaşananlar, göçmen sorunları teğet geçiliyor. Aksiyon adına Aurora’nın izlenmeye başladığı sahnelerin sonu da “Yamakasi” benzeri sahnelerden ibaret kalakalıyor. “Bizi baban yolladı” sözü üzerine dallanıp budaklanan öykü yine de Aurora’nın geçmiş hakkında tatmin edici açıklamalarda bulunmadan bitiyor. Oysa açılan bu yan öykü fırsatı filme çok şey katabilirdi. Aurora’nın geçmişi ile ilgili geri dönüş sahneleri filmin mesajını daha anlaşılır kılabilirdi.
Amerika’ya giriş sahnelerinde de filmin sekteye uğruyor. Uçağın üzerindeki dev “Coca-Cola” yazısı başta binaların üzerindeki yazıların göze sokulur tavrı da pes dedirten cinsten. Artık olmazsa olmaz haline gelen film içinde reklam konusunda net bir kuralın gelmesi gerekiyor. Ne de olsa her şeyin bir yolu yordamı var. Bu şekilde göze sokulan reklam hiç de hoş olmuyor.
New York sahnelerinde yönetmenin gelecek hakkında “Blade Runner”dan faydalandığı açıkça ortada. Zaten söyleşilerinde de bunu “Bu film için aldığım referanslardan biri “Blade Runner”dı. Tarzını değil, içeriğini aldım. “Blade Runner”ı izlediğinizde bir bilimkurgu-aksiyon filmi izlediğinizi düşünürsünüz, ama aslında Tanrı’dan, bu dünya üzerindeki varlığımızdan ve yaradılıştan bahseder…” sözleriyle dile getiriyor.
Buluşma anı ve paketin teslimindeki aksiyonda pek tatmin edici olamıyor. Sonrasıysa filmin o ana kadarki dağınıklığı sebebiyle dağılıp gidiyor zaten. Ucu açık finalle topu seyirciye atan Kassovitz’in, kurgunun son halinden sonra filme sahip çıkmamasının sebepleri de belli oluyor böylece. Film bittiğinde net şekilde görülen filmin süresinin kısa oluşu. Belli ki yönetmenin aklındaki filmde bu değil. O halde bizi yakın gelecekte bir “Yönetmenin Kurgusu” versiyonu bekliyor…
“Kendime şöyle dedim, “Aksiyon türünde bir film yapmak istiyorum, bir erkek filmi... İçinde yaşadığımız toplumdan bahseden bir şey.” Din konusu üzerine fazla gitmek istemedim, bu yüzden de aksiyona ağırlık vermem gerekiyordu. Bağnazları bir tarikata dönüştürdük.” dese de, Kassovitz yüzeyin altındakileri gösteremeyerek, filmin önünü tıkıyor…
 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template