♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Film Kritikleri

Kitap Kritikleri

Dizi Kritikleri

Son Yazılar

Laura Pérez & Pablo Monforte’den duygusal bir grafik roman: Kazazedeler

Pazartesi, Kasım 17, 2025

KaraKarga Yayınları, İspanya’nın dikkat çeken yaratıcı ikilisi Laura Pérez ve Pablo Monforte’nin ortak çalışması olan Kazazedeler adlı grafik romanı Türkçede okurlarla buluşturdu.

Metinleri Pablo Monforte, çizimleri ise Laura Pérez tarafından yapılan eser; iki genç karakterin, Alejandra ve Julio’nun kesişen ama farklı yönlere savrulan hayatları üzerinden, modern dünyanın yalnızlığını ve içsel çatışmalarını anlatıyor

Görsel diliyle sinematik bir atmosfer kuran Kazazedeler, 1980’lerin Madrid’inden başlayarak 1990’ların Barselona’sına uzanan bir hikâyede, şehir yaşamının içinde kaybolmuş bireylerin sessiz çığlıklarını duyuruyor. Pérez’in zarif çizimleri ile Monforte’nin melankolik anlatısı birleşerek, büyüme sancılarını, aidiyet arayışını ve zamanı geriye döndürme isteğini etkileyici bir dille aktarıyor.

Eser, yalnızca bir aşk hikâyesi değil; aynı zamanda unutma, hatırlama ve kendini bulma temalarını derinlemesine işleyen bir grafik roman. Sessiz karelerin bile konuştuğu bu anlatı, edebiyat ile görsel sanatın kesişiminde güçlü bir duygusal deneyim sunuyor.

Arka Kapak Yazısı:
Kazazedeler, Alejandra ile Julio’nun kesişen yollarında, hayallerin, aşkın ve belirsizliğin iç içe geçtiği bir hikâyeyi anlatıyor. İki büyük şehrin canlı, nefes alan atmosferi bu karmaşık ilişkinin arka planını oluştururken, Alejandra ve Julio’nun birbirlerine duydukları çekim iş, aile ve hayatın yönlendirmeleriyle sürekli sınanıyor.

Birbirlerinin hayatlarına girip çıkan bu iki insan, önce hislerini inkâr ediyor, sonunda sevmeye hazır olduklarında ise fırsatın çoktan ellerinden kayıp gittiğini fark ediyorlar.

Laura Pérez ve Pablo Monforte’nin imzasını taşıyan bu dokunaklı, derinlikli grafik roman; olgunluk, sorumluluk ve insani ilişkiler üzerine çarpıcı bir meditasyon niteliğinde.

Kazazedeler / Laura Perez & Pablo Monforte
İspanyolca Orijinal Adı: Naufragos
İngilizce Orijinal Adı: Castaways
Çevirmen: Emre Yavuz
Türü: Çizgi Roman
Yayınevi: KaraKarga Yayınları
Sayfa Sayısı: 200
Fiyatı: 650 TL

Mircea Cărtărescu’dan Gerçek ile düş arasında büyüleyici bir roman: Nostalji

Pazartesi, Kasım 17, 2025

İsmi sıklıkla Nobel’le anılan, Romen edebiyatının en özgün ve büyüleyici kalemlerinden Mircea Cărtărescu, Nostalji adlı romanında okuru; bilinçaltının, çocukluğun ve düşlerin karanlık dehlizlerine davet ediyor. İlk kez 1993’te yayımlanan bu eser, modern Doğu Avrupa edebiyatının en çarpıcı örneklerinden biri olarak kabul ediliyor.

Birbirine gevşek biçimde bağlanan beş hikâyeden oluşan Nostalji, hem bireysel hem de kolektif hafızanın derinliklerine inen bir roman. Cărtărescu, sıradan insanların yaşamında ansızın beliren metafizik çatlaklar aracılığıyla zamanı, kimliği ve varoluşu sorguluyor. Romanın atmosferinde Bükreş’in sisli sokakları, rüya ile gerçek arasında gidip gelen sahneler ve çocukluk anılarının büyülü yankısı iç içe geçiyor.

Yazar, Borges’in labirentlerini, Kafka’nın kabuslarını ve Márquez’in büyülü gerçekçiliğini andıran bir üslupla, kendi evrenini yaratıyor. Nostalji, yalnızca bir roman değil; düş gücünün sınırlarını zorlayan, okurunu derin bir sezgisel yolculuğa çıkaran bir deneyim.

Cărtărescu’nun şiirsel diliyle örülü bu metin, “nostalji”yi yalnız geçmişe özlem olarak değil, varoluşun kendisine duyulan bir özlem olarak yeniden tanımlıyor.

ARKA KAPAK
İsmi sıklıkla Nobel Edebiyat Ödülü’yle birlikte anılan Romen yazar Mircea Cărtărescu, Nostalji’de okura sıra dışı bir edebi deneyim yaşatıyor. Öykü, roman, anı gibi türler arasında zorlanmadan geziniyor. Kaskatı gerçekliğin içindeki absürtlüğü, garipliği, fanteziyi bulup çıkarıyor. 

Hafıza ve büyünün düşsel bir romanı olan Nostalji, Komünist Bükreş'in karanlık dünyasını tuhaf büyülerle dolu bir yere dönüştürüyor. Rus ruletinde kurşunların sayısını sürekli artıran bir adam, arabasının kornasını müzik aletine çeviren bir mimar, düşle gerçeği karıştıran bir kız ve mahalleye yeni taşınan gizemli bir çocuk. Hepsinin üzerinde Cărtărescu’nun belli belirsiz gölgesi. Kâğıt hışırtıları. Daktilo tıkırtıları. Gece yarısı yumruklanan kapının yarattığı tedirginlik. 

Gerçeklikle sembolizmi, zaman ve miti harmanlayan bu başyapıt, insana, okuduğu için kendini şanslı hissettiren eserlerden.

Nostalji / Mircea Cărtărescu
Çeviren: Hüseyin Tüzün
Sayfa Sayısı:440
Fiyat: 450 TL

Sevin Okyay ve Arzu Taşçıoğlu'ndan Arzu Nesnesi Gibi Kitap: Ejderha: Kadim Zamanlardan Günümüze Sevdiğimiz Ejderhalar

Perşembe, Kasım 06, 2025

Canımız Sevin Okyay’dan şahane haber var. Arzu Taşçıoğlu ile ortak çalışmaları “Ejderha: Kadim Zamanlardan Günümüze Sevdiğimiz Ejderhalar” DeliDolu etiketiyle raflarda yerini alıyor. Gerek konusu gerekse özel tasarımı ve ciltli baskısıyla tam bir arzu nesnesi. Koleksiyon gözdesi. Kurcalamadan geçilmeyecek kitaplardan.

Sevin Okyay ile Arzu Taşçıoğlu'nun ortak imzasını taşıyan Ejderha: Kadim Zamanlardan Günümüze Sevdiğimiz Ejderhalar, kimi kültürlerde dehşet kimilerindeyse bereket saçtığına inanılan ejderhaların binlerce yıllık efsanesine ışık tutan, kapsamlı bir kılavuz.

Tarih boyunca sayısız mite konu olan ejderhaların farklı toplumlar üzerindeki yansımalarını mitoloji, sanat ve edebiyat üçgeninde ele alan eser, asırlardır güncelliğinden hiçbir şey yitirmemiş bu kudretli yaratıkların gizemli dünyasına doğru büyüleyici bir serüven vadediyor.

Ehil ellerde tılsımlı sözcüklerle yeniden hayat bulan ejderhaların hiç bitmeyen hikâyesini anlatan kitap, antik gravürlerden çağdaş illüstrasyonlara uzanan göz alıcı resimler eşliğinde Doğu ve Batı sanatı arasında efsunlu bir köprü kuruyor.

Ejderha... Uğuru uğursuzlukla, bolluğu kıtlıkla çarpıştırmayı başaran bu efsanevî yaratık; kâh yedi başlı bir canavar, kâh etrafa iyilik saçan kutsal bir varlık olarak kolektif hafızamızın hem en ürkütücü hem de en hayranlık uyandırıcı figürleri arasında yer alıyor. Peki, ejderhaların insanlık tarihi için taşıdığı manevi değerin ardında hangi sırlar yatıyor?

Okurları, ağzından ateş püskürten bir ejderhanın sırtında görkemli bir yolculuğa davet eden kitap, Sümer mitlerinden Yunan destanlarına, Çin'in bilge ejderhalarından İskandinav sagalarına, Anadolu menkıbelerinden modern edebiyatın unutulmaz ejderlerine kadar geniş bir panorama sunuyor. Okyay'ın tarihsel ve kültürel yorumlarıyla derinleşen bu yolculuk, Taşçıoğlu'nun ejderhaları kendi dillerinden konuşturan oyunbaz anlatılarıyla iyice alevleniyor. İkili, ejderhanın sadece dehşet uyandıran bir yaratık değil, aynı zamanda bilgeliğin ve yeniden doğuşun simgesi olduğunu da gözler önüne seriyor.

Mitoloji ve fantastik edebiyat tutkunları için zengin bir başvuru kaynağı olan Ejderha: Kadim Zamanlardan Günümüze Sevdiğimiz Ejderhalar, özel sayfa tasarımı ve ciltli baskısıyla öne çıkan nadide bir koleksiyon parçası.

Ejderha: Kadim Zamanlardan Günümüze Sevdiğimiz Ejderhalar
Yazanlar: Sevin Okyay, Arzu Taşçıoğlu
Sert Kapak, Renkli Baskı, 144 Sayfa
Satış Fiyatı: 500,00 TL

Ayfer Tunç’un merakla beklenen yeni romanı “Annemin Uyurgezer Geceleri” raflarda!

Perşembe, Kasım 06, 2025

Aileden miras alınan yüklerin, kuşaklararası çatışmaların ve bitmeyen bir aşkın romanı Annemin Uyurgezer Geceleri, kasım ayında Can Yayınları etiketiyle okurla buluşuyor. Ayfer Tunç, yeni romanında unutamayan bir belleğin kişisel muhasebesini, hayata rengini veren otuz yıllık güçlü bir aşkın anatomisini ve bir ülkenin toplumsal panoramasını sunuyor.

Ayfer Tunç, Annemin Uyurgezer Geceleri’nde bireysel hatıraların nasıl toplumsal hafızaya dönüştüğünü güçlü bir edebiyat diliyle sorgularken, okurları bu ülkede kadın olmanın düşünmekten kaçındığımız gerçeğini de düşünmeye zorluyor.

Annesinin uyurgezerliği bilinçdışının labirentlerinde kaybolduğu sanılan aile sırlarını açığa çıkarırken, buna tanık olan Şehnaz’ın belleği unutma yetisini kaybeder. Öğrendiği sırlar sadece aile sırları değildir, Osmanlı’dan günümüze uzanan toplumsal ve trajik bir kadınlık durumudur. Ekonomi profesörü Şehnaz kadınların yüzyıllardır süren yok-hayatlarını sorgularken, erkeklerin hayattan erken çekildiği kadıncıl ailesinin var olma sürecini bir akademisyen gözüyle ele alır. Kişisel muhasebesini yaparken, toplumsal normlara uymayan otuz yıllık aşkının zehirli yanlarıyla yüzleşir, bu sırada aklında bir başka kadın, büyük aşkı E.’nin karısı Eyşan vardır.

Unutma yetisini kaybetmenin siyah mermerden yapılmış kaskatı bir levha haline getirdiği hayatım bundan otuz küsur yıl önce altüst oldu. Bir gece sabaha karşı bir saatte annemin uyurgezer olduğunu fark ettim. Ama hayatım annem uyurgezer olduğu için değil, annemin uyur halde gezerken bana söylediği şey yüzünden altüst oldu. Annem o gece benliğime öyle bir darbe indirdi ki, bir daha yaşadığım hiçbir şeyi unutamadım.

Annemin annesinden nefret etmesi gibi, ben de annemden nefret mi ediyorum, bu yüzden mi E.’den kopamıyorum, bağımsız bir Şehnaz olamıyorum diye kendime soruyordum. Cevaplarından korktuğum sorulardı bunlar.

#aşk #türkiye #bellek #unutma #aile #geçmiş #akademi #uyurgezer #kimlik

Annemin Uyurgezer Geceleri / Ayfer Tunç
Dizi: Çağdaş 
Tür: Roman
Yayınevi: Can Yayınları  
Sayfa Sayısı: 440
Fiyatı: 425 TL

Ayrıntı Yayınları’ndan Ekim Yenileri

Çarşamba, Ekim 08, 2025

Ayrıntı Yayınları Ekim ayını altı kitapla karşılıyor. Sophie Lewis’in heyecan verici denemesi “Ailenin İlgası: Bakım ve Özgürleşme için Bir Manifesto” kadın dizisinin yeni kitabı olurken, Afrika edebiyatının en güçlü seslerinden biri olan Ngũgĩ wa Thiong’o’nun halkının yaralara dolu tarihini anlatan romanı “Çarmıhtaki Şeytan” da edebiyat dizisinin yenisi. Rob Boddice’nin sancılı acının tarihinin resmini çizmeye daveti “Acının Tarihi: Duyum, Duygu ve Deneyim” ayın en dikkat çeken kitaplarından. Marcello Musto’nun ilgi çekici derlemesi “Marx’ın Dirilişi: Temel Kavramlar ve Yeni Yorumlar”, Günümüz çocuk edebiyatının önemli isimlerinden Nihal Ünver’in yeni kitabı “Diş Doktoru ve Elektrogitar” da meraklılarının ilgisine mazhar. Lee Su-Yeon’un insanın kırılganlığını ve iyileşme gücünü anlatan romanı “Telefon Kulübesindeki Kız” ise ayın en çok konuşulacak kitabı. 


Ailenin İlgası: Bakım ve Özgürleşme için Bir Manifesto / Sophie Lewis
Ailenin İlgası kitabı, aileyi ilga etme taleplerinin tarihini ele alıyor; kitap on dokuzuncu yüzyıl ütopyacı sosyalisti Charles Fourier, Komünist Manifesto ve Alexandra Kollontai ile başlıyor. Sophie Lewis, dikkatini 1960’lara çevirerek, Shulamith Firestone gibi radikal feministlerin ve gey kurtuluş hareketinin aile karşıtı politikalarını hatırlatıyor; bu geleneği yirmi birinci yüzyıla taşıyan queer Marksistlere kadar takip ediyor. Bu heyecan verici deneme, tarih boyunca Siyah aileleri hedef alan sağcı panikleri ve yerli topluluklara aileyi zorla dayatmayı inceliyor ve vurguluyor: Yalnızca aileyi aşmayı düşünürsek, ardından nelerin gelebileceğini hayal etmeye başlayabiliriz.
Çevirmen: Bilgi Beyza Çiftçi, Dizi: Kadın, 128 Sayfa, 200 TL


Çarmıhtaki Şeytan / Ngũgĩ wa Thiong’o
Zenginliğin, kökleri derinlere inen bir sarmaşık gibi halkı kuşattığı, sömürünün nesilden nesile miras bırakıldığı bir ülke Kenya. Zenginler sofrasında bir ziyafet gibi kurulmuş kapitalizm, en masum ruhları bile zehirleyen o karanlık düzeniyle Kenya’nın üstünü örtüyor. Burada, bedeni açlık ruhu ise zenginlik kemiriyor; yaşam, patronların ve yozlaşmış iş adamlarının gölgesinde, zayıfları ezen bir çarkta öğütülüyor.

Kenya’nın arka sokaklarında, tozla kaplı köylerinde, şehirlerin dev gökdelenlerinde, her köşede bir başka karanlık yüzünü gösteren bir şeytan dolaşıyor; bir halkı sessizce tüketen, hayallerini yutan bir şeytan... Şeytanın gölgesinde Warīīnga için bir uyanış niteliğinde olan yaşam mücadelesi, bir kadının sadece hayatını sürdürme çabasının ötesine geçerek özgürlük ve onur arayışına dönüşüyor.

Afrika edebiyatının en güçlü seslerinden biri olan Ngũgĩ wa Thiong’o'un kaleminde bir halkın derin yaralarla dolu tarihi, başkaldıranların mücadele ateşiyle bütünleşerek kapitalizmin sarmalında insanlığını yitirmemeye çalışan bir kadının çığlığı haline geliyor.
Çevirmen: Sena Dalgıç, Dizi: Edebiyat, 320 Sayfa, 400 TL


Acının Tarihi: Duyum, Duygu ve Deneyim / Rob Boddice
Ağrı hakkındaki bilgimiz nasıl üretilir, geliştirilir ve yayılır? Tıp tarihi, bilmenin tarihi olduğu kadar bilgiyi üretme ve yeniden üretme, biyopolitik ve biyokültürel bir müdahaledir de. Ancak Boddice, modern tıbbı sorgulamakla birlikte, hurafelere pabuç bırakmadan, bilimin içinden yanıtlar üretir. Plasebo ve özellikle COVID-19 bağlamında nosebo etkisinin, güncel ve tarihsel arka planını, bilimsel literatürü serimleyerek tartışır.

Peki ağrıyla ilgili farklı biyolojik hassasiyet söylemleri, ırkçılık, kadın düşmanlığı, sınıfsal şovenizm, yaş ayrımcılığı ve türcülükle nasıl desteklenir? Ağrı nasıl ölçülebilir? Acı öznel midir, yoksa nesnel bir olgu mudur? Kederin öznelleştirilmesi ile ağrının ölçülebilir olması gayretleri ve celbetmeleri bize neyi anlatır? Ölçmenin tarihi aynı zamanda tahakkümün de kuruluşu olabilir mi? Sömürgeciliğin tarihindeki tıbbileştirme itkileri nelerdir?

Boddice, bir yandan acıyı temsiliyete indirgeme çabalarını sorgularken, öte yandan da acının resmedildiği sanat eserlerini titizlikle inceler. Eski Yunancadan Latinceye, Arapçadan Çinceye, dil bilimi ustalıkla sahaya süren yazar, bilim ve tıp tarihinden olguların tarihsel, toplumsal ve politik yansımalarını örnekler.

Bir iktidar pratiği olarak acı verici işkenceden, cadı avlarına ve cadaloz bağlarına uzanan acılı tarihimiz bizden önce de vardı. Acının Tarihi, mutluluğun olmasa da sancılı acının tarihinin resmini çizmeye bir davettir.
Çevirmen: Akın Sarı, Dizi: Bilim, 272 Sayfa, 340 TL


Marx’ın Dirilişi: Temel Kavramlar ve Yeni Yorumlar / Marcello Musto
Karl Marx, kapitalizm yüzünden derin bir sıkıntı içindeki gezegenimizde, bize en derin eleştiriyi getiren düşünür olarak tüm dünyada yeniden keşfediliyor. Oldukça tanınmış uluslararası uzmanlar tarafından, daha geniş bir kitlenin erişebileceği açık bir biçimde yazılan bu kitap, Marx’ın çalışmalarının en canlı ve en düşündürücü çağdaş yorumlarını bir araya getiriyor. Marx’ın yirmi iki temel kavramla ilgili gerçekte yazdıklarını, on dokuzuncu yüzyılın sonlarından bu yana yaşanan değişimler sonucunda yeniden gözden geçirilmesi gereken alanları ve bu kavramların günümüz dünyasında neden hâlâ bu kadar önemli olduğunu gerekçelendiriyor. Elinizdeki bu derleme hem uzmanlar hem de Marx’ın eserleriyle ilk kez karşılaşacak yeni nesil için vazgeçilmez bir koleksiyondur.
Çevirmen: Pınar Meltem Üstündağ, Dizi: İnceleme, 544 Sayfa, 650 TL


Diş Doktoru ve Elektrogitar / Nihal Ünver
Evde herkes abimin pervanesi olmuştu. Neymiş, üniversite tercihlerini yapacakmış, geleceğini belirleyecekmiş, çok önemliymiş, on günü kalmış. Tercihlerini yapsın da kurtulalım.

Emre abisinin meslek seçimine hiç istemediği halde dahil olur.

Yavrum, matematikten anlamazsan futboldan da anlamazsın ki. Nasıl olacak bu iş? Hayatta her şeyin içinde matematik var. Futbolun da bir matematiği var!

Yeni dünya ve cesaret kuşağı. Emre, sence bu abinin ilgisini çeker mi? Yeni bir kamp açmışlar. Dur bir, açıklamasını okuyayım...

Anne ve babasının iflah olmaz, sıradan önerilerine karşı abisine gerçekten yardımcı olacak bir “Meslekler Sözlüğü” hazırlamaya karar verir.

Günümüz çocuk edebiyatının önemli isimlerinden Nihal Ünver ikinci kitabında gençlerin meslek seçimine dönük aileleriyle yaşadıkları çatışmaya çocuk gözünden mizahi bir açıdan bakarken, ebeveynlerin beklentilerini alt üst eden bir değişimin yolunu açıyor. Çocukların bugünkü yaşantılarını, alışkanlıklarını, eleştirilerini görmezden gelmeyen anlatıma, Mert Keçeci’nin özgün çizimleri eşlik ediyor.
Çizer: Mert Keçeci, Dinozor Çocuk, 96 Sayfa, 200 TL


Telefon Kulübesindeki Kız / Lee Su-Yeon
“Bu roman Tanrı’nın bize armağanı.”

Bu dünyadan kendi isteğiyle göç eden birinin aklından ve kalbinden son geçenleri duymak ister miydiniz?

Dünyanın en hüzünlü hikâyelerinin toplandığı Psikolojik Otopsi Merkezi ve bu merkezin yakınlarında, tek başına duran ankesörlü bir telefon kulübesi. Orada yaşananlar, gidenleri olduğu kadar geride kalanları da teselli eden dokunaklı bir insani fanteziyi gözler önüne seriyor.

Yas, keder ve umut üzerine yazılmış bu eser; Kore edebiyatında yükselen “healing fiction” türünün en güçlü örneklerinden biri. Yazar, kendi hayatından ilhamla mobbing’den ergenliğe, evlilikten ölümcül hastalıklara kadar pek çok temayı ele alıyor; intihar vakalarını derinlemesine incelerken geride kalanlara da iyileştirici reçeteler sunuyor.

Bu roman yalnızca intiharı değil, insanın kırılganlığını ve iyileşme gücünü anlatıyor.
Çevirmen: Müge Kübra Oğuz, Tür: Roman, Düşbaz Kitaplar, 240 Sayfa, 300 TL


Ezgi Tanergeç’ten yakıcı, sarsıcı ve unutulmaz bir roman: Tuzlu Yüz

Çarşamba, Ekim 08, 2025

“Devridaim”le Orhan Kemal Roman Armağanı’nı ve Turgut Özakman İlk Roman Ödülü’nü ilk romanıyla alarak dikkatimizi çeken ve ikinci romanı “Geç Kalanlar Kümesi” ile Duygu Asena Roman Ödülü kısa listesine giren Ezgi Tanergeç çok bekletmeden üçüncü romanıyla okur karşısında. 9 Ekim’de raflara düşecek romanı merakla bekliyoruz. Pası bültene atarken son dönemin en iyi kalemlerinden biri olduğunun altını çizerek önermeden geçmeyelim.

“Sadece bir insan, diye düşündü. Milyarlarca insan arasından sadece bir can... Et, kemik, kas, damar ve sinir yığınından ibaret; derisi, kılı ve tırnağı olan bir yığın benzerinden sadece biri. Teni buğday, tipi tıknaz, göbeği fazlaca olanlardan yalnızca bir tanesi... Her sabah burnunu karıştıranından, her gece gaz çıkaranından, kulak kirini pantolonuna süreninden... Alelade bir örnek. Önemsiz bir güruhun en değersiz üyelerinden. N’olur ki o bir canı ben kaldırsam ortadan? Ne var ki öldürsem?”

İlk romanı Devridaim’le Orhan Kemal Roman Armağanı’nın ve Turgut Özakman İlk Roman Ödülü’nün sahibi olan Ezgi Tanergeç, üçüncü kitabı Tuzlu Yüz’de insanı emek ve doğal kaynaklar odağında ele alıyor. Bir ailenin vicdanıyla bir köyün alın terinin aynı yazgıda buluştuğu romanda, gündelik hayatın küçük ayrıntılarından tuzun beyazı kadar yakıcı gerçeklere uzanan kurgusuyla hem insan ruhunun çatlaklarını hem de köylünün emeğinin nasıl hoyratça sömürüldüğünü gözler önüne seriyor. Roman, 9 Ekim’de İthaki etiketiyle okurlarla buluşuyor.

Anadolu’nun bilinmeyen bir yerinde, gün geçtikçe kuruyan bir göl...Kaderini asırlardır pembe-kırmızı yanıp sönen tuz kristalleriyle kaplı bu göle bağlamış köy insanları...Onların tüm umutlarını tekelinde tutan bir şirket... Bataklıkta mikroorganizmaları inceleyen heyecanlı bir akademisyen... Şartların kontrolü ele almaya zorladığı bir kadın... Hayatı tuz yanığı hatıralara dönmüş yüzler... Ve geçmişin kanlı hesaplarıyla şekillenen bir cinayet planı...

“...gölün ufuktaki sınırı, göğün parlak mavisine karışıyordu. Göl nerede başlar nerede biterdi, gölden sonra var mıydı bir durak, yoksa gerçekten göründüğü gibi gölden sonra gök mü başlardı? Bilmezdi köylüler...”

Yazar Hakkında:
Ezgi Tanergeç 1980 yılında İzmir’de doğdu. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü’nü bitirdi. Mezuniyetinin ardından İstanbul’a yerleşti. On üç yıl İstanbul’da yaşadı. Bu süre içinde basında ve televizyon sektöründe çalıştı. Daha sonra çeşitli kurumlarda basın danışmanlığı yaptı. 2012’de kendi işini kurdu. 2016 yılında İzmir’e geri döndü. 2020’de yazmaya başladığı ilk romanı Devridaim, 2022’de Turgut Özakman İlk Roman Ödülü’ne değer görülerek 2023’te Bilgi Yayınevi tarafından basıldı. Tanergeç bu kitapla 2024 Orhan Kemal Roman Armağanı’nın da sahibi oldu. 2024 Eylül’ünde İthaki Yayınları tarafından basılan Geç Kalanlar Kümesi adlı ikinci romanı ise aynı yılın Duygu Asena Roman Ödülü kısa listesinde yer aldı. “Deli Sabri” adlı uzun metraj bir film senaryosu da bulunan yazarın Rüzgâr adında bir oğlu var.

Tuzlu Yüz / Ezgi Tanergeç
Roman, Türk Edebiyatı
Ekim 2025, İthaki Yayınları
184 Sayfa
220 TL


Kültürel Miras Masallarla Canlanıyor: Olcay Bağır'dan “Çukurova Masalları” raflarda

Çarşamba, Ekim 08, 2025

Kara Karga Yayınları’nın Dünya Masalları Serisi’nden çıkan Çukurova Masalları, Olcay Bağır'ın kalemiyle bölgenin sözlü kültür geleneğini edebi bir dille günümüze taşıyor.

Kara Karga Yayınları’ndan çıkan Çukurova Masalları, Türkiye’nin kültürel zenginliklerinden biri olan Çukurova’nın sözlü anlatı geleneğini günümüze taşıyor. Olcay Bağır'ın yeniden kaleme alıp edebi bir form kazandırdığı Çukurova Masalları, edebiyat meraklıları ve masal tutkunları için benzersiz bir okuma deneyimi sunuyor. Çukurova'ya özgü masallar ve efsanelerle dolu bu derleme; hem geçmişe bir selam hem de geleceğe bırakılmış kültürel bir miras niteliğinde. Kitap, yayınevinin Dünya Masalları Serisi kapsamında, unutulmaya yüz tutmuş masal ve efsaneleri edebi bir dille yeniden sunuyor.

Şahmaran, Yedi Uyurlar, Anavarza Kalesi ve Kızkalesi gibi efsaneleri de içinde barındıran kitaptaki masallarda; devlerden cadılara, altın pullu balıktan Zümrüdüanka kuşuna kadar fantastik varlıklar okuyucuyu büyülü bir dünyaya davet ediyor. Çukurova Masalları sıradan bir masal kitabı olmanın ötesinde, çocuk ve yetişkin okurları kültürel bir mirasla buluşturarak hayal gücünü harekete geçiren bir yolculuğa çıkarıyor.

Zümrüdüanka'nın Kaf Dağı’na sırtında adam taşıması, bir grup gencin yüzyıllarca bir mağarada uyuması, minare yüksekliğinde bir devin kazanıyla uçan cadıyı havada yakalaması, bir kediyle köpeğin aradığı yüzüğü farelerin heyecanlı bir operasyonla ele geçirmesi ve kel bir çiftçinin şapkasını bir söğüt ağacına kaptırması, binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini taşıyan bu masal âlemi için sıradan olaylar!

Arka Kapak Yazısı:
Çukurova, yalnızca bereketli topraklarıyla değil, masal ve efsaneleriyle de binlerce yıllık kültürün taşıyıcısıdır. Elinizdeki kitap, bu topraklarda kuşaktan kuşağa aktarılan büyülü anlatıları günümüze taşıyor.

Devlerin, cadıların, ejderhaların, Zümrüdüanka kuşunun ve nice fantastik varlığın dolaştığı bu masallar, yalnızca çocuklara değil, en çok da hayallere ihtiyaç duyan büyüklere sesleniyor. Kimi zaman bir tilkinin arkadaşına kız istemeye gittiği, kimi zaman altın pullu balığın kaderleri değiştirdiği, kimi zaman da ölümsüzlüğün kapısını aralayan bir sırrın gölgesinde insanın zaaflarını anlatan hikâyeler sizi bekliyor.

Unutulmaya yüz tutan masal geleneğini yeniden canlandırmayı amaçlayan Çukurova Masalları, hem geçmişe bir selam hem de geleceğe bırakılmış kültürel bir miras.

Yazar Hakkında: Adana'da doğdu. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni ve Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümünü bitirdi. Birçok dergide yazıları yayımlandı. Yurt Gazetesi'nde haftalık sinema yazıları kaleme aldı. GodFather Dergi ile Sine K Dergi gibi sinema dergilerinin ve Tanı adındaki kent kültürü dergisinin yayın yönetmenliğini yaptı. Sinesözlük adında bir sinema sözlüğü kitabı yayımlandı. Bize Yön Veren Metinler kitap serisinin 6. cildine, Türk sinema tarihini anlatan bir makaleyle katkıda bulundu.

Çukurova Masalları / Olcay Bağır
Alt Başlık: Mazlumun Umudu, Zalimin Kabusudur.
Türü: Masallar Serisi
Yayınevi: KaraKarga Yayınları
Sayfa Sayısı: 152
Fiyatı: 220 TL

Aşkı, Sadakati ve Özgürlüğü Sorgulatan Sarsıcı Bir Roman: Evlilik Yasası

Perşembe, Ekim 02, 2025

Nox Yayınları etiketiyle yayımlanan John Marrs’ın çarpıcı romanı “Evlilik Yasası”, yakın gelecekteki distopik bir dünyada aşk, bağlılık ve özgürlüğün sınırlarını sorguluyor.

Romanın merkezinde, hükümet tarafından çıkarılan ve tüm vatandaşların uymak zorunda olduğu “Evlilik Yasası” var. Bu yasayla Akıllı Evlilik'e geçen çiftlere geniş imkânlar sunulurken bekâr kalmakta diretenler zorlayıcı yaptırımlara maruz kalıyor.  Ancak aşkın doğası, yasanın çizdiği sınırları aşınca, bireyler kendilerini karmaşık ikilemlerin ve tehlikeli sonuçların ortasında buluyor.

John Marrs, heyecan dolu kurgusuyla sadece bir distopya anlatmıyor; aynı zamanda günümüz ilişkilerine ve toplumun evlilik algısına güçlü bir ayna tutuyor.

“Evlilik Yasası”, gerilim dolu temposu ve çarpıcı fikirleriyle okuru hem düşündürüyor hem de sayfaları soluksuz çevirmeye davet ediyor.
 
 Arka Kapak Yazısı:
VE SONSUZA DEK GÖZETİM ALTINDA YAŞADILAR…
Toplumun tüm sorunlarına kesin çözüm bulduğunu iddia eden Britanya hükümeti, Evliliğin Kutsallığı Yasası’nı yürürlüğe koymuştu. Artık evlilik yalnızca bir tercih değil, bir zorunluluktu. Bekâr kalmakta diretenler baskılarla mücadele ederken yeni evlenen çiftlere seçkin semtlerde ev, geniş kapsamlı sağlık hizmeti, büyük vergi indirimleri ve çocukları için ayrıcalıklı eğitim gibi avantajlar sunuluyordu.

Ama bu lüksün bir bedeli vardı.
Evlere yerleştirilen akıllı cihazlar her sözü, her bakışı, her tartışmayı kaydediyor, yapay zekâ, bu kayıtlar üzerinden evliliğin “risk seviyesini” ölçüyor ve birliktelik tehdit altına girdiğinde harekete geçiyordu. Uyarılar, cezalar… ve bazen daha da kötüsü.

Devletin tek bir amacı vardı: Herkesin sevgi dolu, saygılı ve her şeyden önemlisi itaatkâr olması.
Dört farklı çift, mahremiyetin tamamen yok edildiği, duyguların bile devlet gözetimine tabi olduğu bu yeni düzende kendi ilişkilerini ayakta tutmaya çalışırken çok geçmeden bir gerçeğin farkına varacaktı: Aşk, baskı altında filizlenmez.
Ama bu düzende, aşk uğruna direnmek… ölümcül olabilirdi.

"Yakın gelecekte, pandemilerin ekonomik sonuçlarıyla boğuşan bir Britanya’da geçen zekice kurgulanmış Orwellvari bir gerilim. Marrs, önceki romanlarında işlediği tekno-distopya fikirlerini genişleterek ürkütücü derecede inandırıcı bir dünya kuruyor." –Publishers Weekly
 
Evlilik Yasası / John Marrs
Orijinal Adı: The Marriage Act
İngilizceden Çeviren: Ayda Sungur
Türü: Roman
Yayınevi: Nox Yayınları
Sayfa Sayısı: 480
Fiyatı: 480 TL

Mert Özgün’den Dünyayı Sarsacak Bir Roman: Kırılma Noktası

Perşembe, Ekim 02, 2025

Destek Yayınları etiketiyle yayımlanan Mert Özgün’ün romanı “Kırılma Noktası”, günümüzün en çetrefilli meselelerinden biri olan mülteci krizi, küresel iş gücü açığı ve Orta Doğu’daki barış arayışlarını; Filistin, İsrail ve Mısır gibi ortak aktörleri dahil ederek cesur bir kurguyla ele alıyor.

Roman, teknoloji, diplomasi ve insan hikâyelerinin iç içe geçtiği bir zeminde, dünyanın geleceğini değiştirebilecek “HR Peninsula Projesi” etrafında şekilleniyor. Özgün, bir yandan Orta Doğu’daki çatışmaların gölgesinde insanlığın ortak sorunlarına ayna tutarken, diğer yandan farklı kültürlerden karakterlerin dostluklarını, aşklarını ve kırılma anlarını okura aktarıyor.

Mert Özgün, iş dünyasındaki tecrübelerini edebiyatla harmanlayarak kaleme aldığı bu romanda, yalnızca bireylerin değil, toplumların da kırılma noktalarını gözler önüne seriyor.

“Kırılma Noktası”, sürükleyici kurgusu ve düşündürücü temasıyla okura yalnızca bir hikâye sunmakla kalmıyor; barışa, özgürlüğe ve huzura bir kurgu kadar uzak, bir karar kadar yakın olduğumuzu hatırlatıp, insanlığın geleceğine dair büyük bir sorgulamaya davet ediyor.
 
Arka Kapak Yazısı:
Mülteciler, sığınmacılar, düzensiz göçmenler… Dünyada yerini terk etmek zorunda kalan 120 milyon insan var ve her biri yeni bir yaşamın eşiğinde. Düzensiz göç, giderek insanlığın en büyük sınavına dönüşüyor. Bir yanda süregiden mavi yakalı krizi, diğer yanda hızla yaklaşan çelik yakalı teknolojisi… Ve bu karmaşanın ortasında, Ortadoğu’daki ateş tüm dünyayı sarma tehlikesi taşıyor. Üçüncü Dünya Savaşı hiç olmadığı kadar yakın! Artık kalıcı barış için sadece diplomasi değil, Gazze’nin yeniden inşasını, iki devletli çözümü ve sürdürülebilir bir ekonomik modeli temel alan cesur bir vizyon gerekiyor. Ama gerçekten tek bir proje insanlığa yeniden umut verebilir mi? Mert Özgün, Kırılma Noktası – Proje: HR Peninsula ile bu soruya hem sarsıcı hem de umut verici bir kurgu üzerinden yanıt arıyor.

Yazar Hakkında: 1977’de Ankara’da doğan Özgün, Bilkent Üniversitesi’nde bilgisayar ve yazılım alanındaki eğitiminin ardından iş dünyasında köklü bir kariyer inşa etmiş, teknoloji ile toplumsal sorumluluğu bir araya getiren çalışmalarıyla tanınmıştır. Etisan Holding’in kurucusu olarak yalnızca ticari oluşumlar değil, aynı zamanda fikirler, köprüler ve yeni ufuklar inşa etmeyi kendine görev edinmiştir. Kurduğu Etisan Vakfı ile gençleri sanat, yaratıcılık ve dayanışma ekseninde buluşturmuş; iş dünyasındaki diplomatik rolüyle de farklı kültürler ve toplumlar arasında diyaloğun mümkün olduğuna inanmıştır. Romanında ise yaşadığı çağın en yakıcı meselelerini etkileyici bir üslup ile harmanlayarak ele almıştır. Onun kaleminde bireysel hikâyeler, insanlığın ortak yazgısına açılan birer pencereye dönüşmüş; umut ile trajedi, gerçek ile kurmaca arasındaki çizgide insanın yeniden var olma arzusu aranmıştır.

Kırılma Noktası / Mert Özgün
Alt Başlık: Proje HR Peninsula
Türü: Roman
Yayınevi: Destek Yayınları
Sayfa Sayısı: 264
Fiyatı: 300 TL

Zülfü Livaneli’nin yeni romanı “Bekle Beni”ye okurlardan yoğun ilgi!

Perşembe, Ekim 02, 2025

Bugüne kadar otuzdan fazla ulusal ve uluslararası ödüle layık görülen, günümüz edebiyatının en önemli kalemlerinden biri olarak kabul edilen Zülfü Livaneli’nin üç yıl aradan sonra yazdığı yeni romanı Bekle Beni, ilk haftasında ikinci baskıya girdi ve toplam 250.000 adet baskı sayısına ulaştı. 

Bir aşk ve direniş hikâyesi
Romanda bir kuşağın yaşamak zorunda kaldığı acı olayları ve ortak hikâyeleri anlattığını belirten Zülfü Livaneli, eserini, “Bekle Beni, fırtınalar içinde yitip giden arkadaşlarımıza bir saygı duruşu olarak algılanmalı,” ifadeleriyle tanımlıyor. Aşkı, dostluğu, aile bağını ve özgürlük tutkusunu ince ince ören Bekle Beni; bir ülkenin özgürlük yolunda çektiği zorlukların, baskıya karşı girişilen mücadelenin, direnmenin, yalnız bırakılmanın ve dayanışmanın romanı…

Livaneli’nin eşsiz kaleminden…
Romanın kahramanları Leyla ile Selim, aşkın coşkusuyla bir hayat kurmak için mücadele ederlerken kendilerini türlü zorluğun, ayrılığın içerisinde bulurlar. Bir yanda birbirlerine kavuşma telaşı, diğer yanda özgürlük mücadelesi onları roman boyunca farklı yerlere sürükler. Aşkları direnişlerini besleyecek, direnişleri de aşklarını güçlendirecektir.

“Polisler Selim’i alıp götürdüler. Gitmeden önce Leyla’ya son bir kez sarıldı, kulağına fısıldadı: ‘Güçlü ol Leyla. Bu da geçecek.’ Ama ikisi de biliyordu ki önlerinde zorlu ve belirsiz günler vardı. Selim’in yokluğu evin her köşesine sinmiş, sessiz bir çığlık gibi Leyla’nın yüreğini dağlıyordu. Her şey bir anda değişmişti, geri dönüşü olmayan bir noktaya gelinmişti, bir uçurumun kenarındaydılar, düşüş başlamıştı.”

Bekle Beni / Zülfü Livaneli
Dizi: Çağdaş
Tür: Roman
Yayınevi: Can Yayınları  
Sayfa Sayısı: 192
Fiyatı: 320 TL  

Richard Powers'tan dokunaklı bir baba oğul ilişkisi: Hayranlık

Perşembe, Eylül 18, 2025

İthaki Modern’in yüzüncü kitabı olarak yayımlanan “Her Şeyin Hikâyesi” ile hepimizi mest ederek hayranlığımızı kazanan Richard Powers’ın bir romanı daha raflara düşüyor. 28 Eylül’ü ajandalarımıza not etmemizi sağlayan “Bewilderment”, “Hayranlık” adıyla dilimizde. Powers’ın Pulitzer ödülünden sonraki adımı olarak 2021’de yayımlanan roman büyük ilgi uyandırmıştı. Övgülere boğulmuş ve pek çok ödül listesinde kendisine yer bulmuştu. Biz de okumak ve övmek için merakla bekliyor, gün sayıyor ve pası bültene atıyoruz.

Her Şeyin Hikâyesi ile Pulitzer Ödülü’nü kazanan, ekolojik bilinci her yapıtına özel biçimlerde nakşeden Richard Powers’ın bir sonraki büyük adımı: Hayranlık. 2021 Booker kısa listesinde, Ulusal Kitap uzun listesinde boy gösteren roman, küresel ve bireysel felaketlerle başa çıkmanın zor olduğu dünyada, dokunaklı bir baba oğul ilişkisini anlatıyor.

Robin, özel yetenekleri tıpkı yabani bir hayvan gibi, ehlileştirilmesi çok güç, an geliyor saatlerce doğanın en ufak detayını inceleyebiliyor, an geliyor sınıf arkadaşının yüzüne yumruğunu geçirebiliyor. Astrobiyolog babası Theo, çevre aktivisti eşi Alyssa’yı, Robin’in özel annesini kaybettikten sonra, oğlunu tek başına yetiştirirken karşılaştığı sayısız ikilemi, eşinin hayalinden aldığı güçle aşmaya çalışıyor. Ama kritik bir dönüm noktasında, oğlunun okula devam edebilmesi için ilaç tedavisi mi alacağı yoksa bir yolunu bulup aklını temiz mi tutacağı ikileminde gerçekten annenin aklına başvuruyor: Nörolojik yöntemlerle kayda geçen Alyssa’nın beyin sinyalleriyle kendi beyin sinyalleri eşleşen Robin, dünyamızın hayranlık uyandıran akıllarından biri olsa da, bu hayranlık uyandıran dünyayı nasıl yok etme eğiliminde olduğumuzu gördüğünde yetenekleri mucizevi boyutlarına ulaşıyor.

Paul Auster’ın anlatı yeteneklerini ve Carl Sagan’ın bilimsel merakını birleştiren bir ustadan, özel bir hassasiyet romanı: Çocuklara nasıl bir dünya, dünyaya nasıl bir çocuk bırakacağımıza dair.

“Kitabı ‘İçimizin Hikâyesi’ diye düşünebilirsiniz: İçinde yaşadığımız dünyayı nasıl gördüğümüz, görüp görmediğimiz hakkında... Büyüleyici ve tahrip edici.” - EZRA KLEIN

“Hayranlık neyin en önemli olduğuna dair büyük bir kitap... harikulade, zihni kurcalayan ve nihayetinde sarsıcı bir kitap.” - SEATTLE TIMES

“Richard Powers ülkemizin yaşayan en iyi yazarlarından biri. Okuduğum en güzel cümlelerden bazılarını yazdı. Yeteneğine hayranım.” - OPRAH WINFREY

Hayranlık / Richard Powers
Orijinal Adı: Bewilderment
Çeviren: Kıvanç Güney
Sayfa Sayısı: 344
330 TL

Fikret Topallı’dan Tarihin En Korkunç Suçluları: Seri Katiller

Perşembe, Eylül 18, 2025

Netflix başta olmak üzere platformların belgeselleri ve dizileriyle popüler kültürün önemli figürlerine dönüşen Seri Katillere dair önemli kaynaklardan biri İthaki Yayınları’nca 28 Eylül’de raflarda yerini alıyor. Nicedir baskısı olmayan üç kitaplık serinin ilk kitabı yeniden mi yayınlanıyor yoksa yeni kitap mı olduğunu bilemiyoruz ama konuyla ilgili tatmin edici kaynaklardan biri olduğunun altını çizerek pası bültene atıyorum.

Ed Gein’in insan derisinden yaptığı korkunç nesnelerden Ted Bundy’nin sahte gülüşüne, Jeffrey Dahmer’ın dehşet verici takıntılarından Richard Ramirez’in şeytani karanlığına kadar, tarihin en ürkütücü seri katilleri bu sayfalarda bir araya geliyor.

Anlatılan cinayetler, yalnızca vahşetin sınırlarını değil, aynı zamanda düzenin içinde sessizce büyüyen karanlığı da açığa çıkarıyor.

Güvenli sandığımız hayatların kıyısında sinsice bekleyen kâbus, en sıradan anların içinden ansızın beliriyor.

Her bölüm, insan doğasının sınır tanımaz gaddarlığını gözler önüne seriyor. Katillerin işledikleri suçlar, onlara duyulan akıl almaz hayranlıklar ve toplumun sessiz kabullenişi karşısında hem dehşete kapılacak hem de insanın en karanlık yönüyle yüzleşeceksiniz.

Seri Katiller: Tarihin En Korkunç Suçluları / Fikret Topallı
İthaki Yayınları
Araştırma-İnceleme-Referans
352 Sayfa
280 TL

Karanlığın kapısı aralandı: “Dehşet Apartmanı” Türkçe’de!

Perşembe, Eylül 18, 2025

Uluslararası alanda ses getiren, okurları ilk sayfadan itibaren nefes nefese bırakan “Dehşet Apartmanı”, Nox Yayınları etiketiyle Türkçe’de!

Klasik korku öğelerini modern anlatı teknikleriyle harmanlayan roman, sıradan bir apartmanın karanlık geçmişini ve içinde yaşayanların dehşet verici sırlarını gözler önüne seriyor. Katmanlı kurgusu, çarpıcı karakterleri ve beklenmedik sonuyla türün en dikkat çekici örneklerinden biri olmaya aday.

“Dehşet Apartmanı”, yayımlandığı ilk günden itibaren uluslararası basında geniş yankı uyandırdı. Avrupa ve Amerika’da eleştirmenlerin övgüyle bahsettiği kitap, kısa sürede çok satanlar listelerine girdi. Okurlar tarafından “modern bir korku klasiği” olarak tanımlanıyor.

Çevirisiyle özgün atmosferi koruyan eser, her sayfasında gerilimi artırıyor ve okuru son sayfaya kadar diken üstünde tutuyor.

Arka Kapak Yazısı:
2023’ün En İyi Korku Romanı ― Esquire, Den of Geek, Paste

NEW YORK’UN KALBİNDE BİR BİNA DEĞİL,
CAPCANLI BİR KÂBUS YÜKSELİYOR

Ana ve Reid’in hayatı, ilk çocuklarının zorlu doğumuyla altüst olmuştu. Doğumda felç kalan Ana hem bebeğine hem de bedenine büyük bir öfke besliyordu. Evlilikleri de bu süreçte parçalanmaya başlamıştı. 

Fakat aldıkları müjdeli bir haber her şeyi değiştirecekti.

New York’un en prestijli apartmanlarından biri olan, Central Park manzarası ve gözalıcı mimarisiyle ünlü Deptford’da uygun fiyatlı bir daire kazanmışlardı. Herkesin hayalini kurduğu bu fırsat, şanslarının nihayet döndüğünü mü gösteriyordu?

Ama yeni yuvaları sırlara gebeydi ve gölgelerin arasında gizlenen tehlikeler vardı: Aç, sabırlı ve pusuda bekleyen bir şey.

Belki de Manhattan’ın seçkinleri arasında yaşamanın gerçek bedeli buydu…

“Dehşet Apartmanı, klasik korkuya saygı duruşunda bulunurken Manhattan’daki bir gökdelene 2020 sonrası kaygıları dolduruyor. Cassidy öyle ürkütücü bir kitap kaleme almış ki en korkunç olan şeyler insanların (ya da insan olmayanların) kalbinin içinde saklı.” –Paul Tremblay 

Dehşet Apartmanı / Nat Cassidy
Orijinal Adı: Nestlings
İngilizceden Çeviren: Emre Aygün
Türü: Roman
Yayınevi: Nox Yayınları
Sayfa Sayısı: 440
Fiyatı: 460 TL


DeliDolu’dan her öyküseverin kitaplığında bulunması gereken bir kaynak: Öykü Atlası

Perşembe, Eylül 18, 2025

Hülya Soyşekerci ile Barış İnce'nin hazırladıkları Öykü Atlası, insanlığın ilk hikâyelerinden öyküyü sanat yapan üstatlara uzanarak öykücülüğü ana hatlarıyla ele alan, yıllar boyu başvurulacak bir kılavuz eser. 

Öykünün ilk nasıl ortaya çıktığından türün tarihine ve gelişimine hareketli şekil, resim ve tablolar eşliğinde açıklık getiren kitap, edebiyatın kalbine benzersiz bir keşif yolculuğu vadediyor.

Teknik ve teorik bilgiler paylaşırken edebî lezzetten de ödün vermeyen bu kapsamlı çalışma, usta kalemlerin klasikleşmiş öykülerinden örnekler sunmakla kalmıyor; bu metinleri, ülkemizin önemli edebiyatçılarının çözümlemeleriyle birlikte okurlarla buluşturuyor.

Hikâyeler, binlerce yıllık sözlü ve yazılı anlatım serüveni boyunca çokça değişti, gelişti. Efsaneler, destanlar modern bir kalıba girdi. Adına da öykü dendi. Romandan farklı olarak kısa, vurucu ve bir o kadar da yoğun bir edebî tür ortaya çıktı. Düz yazının şiiriydi sanki! Bazı öykülerde olay, bazılarında ise kısacık bir zaman dilimindeki ruh hâlleri dikkat çekti. Kimi yazarlar ''ben'' diye başladı söze, kimileri ise ''o''. Kim yazarsa yazsın anlatılan, tüm insanlığın öyküsü oldu.

Öykü, dünyada ve ülkemizde yepyeni tekniklerle etki alanını genişletirken belleklere kazınmış yapıtlarıyla türü büyüten isimler de oldu. Öykü Atlası, işte bu büyük ustaların unutulmaz eserlerinden yola çıkarak insan ruhunun derinliklerine dokunuyor ve bizim, sizin, hepinizin hikâyesini anlatmaya devam ediyor...

Öyküleriyle:
Guy de Maupassant - Anton Çehov - Virginia Woolf - Sabahattin Ali
Ömer Seyfettin - Sait Faik Abasıyanık - Memduh Şevket Esendal

Öykü çözümlemeleriyle:
Feyza Hepçilingirler - Hülya Soyşekerci - Mehmet Atilla - Barış İnce

Öykü Atlası
Hazırlayanlar: Hülya Soyşekerci, Barış İnce
Resimleyen: Zeynep Özatalay
192 sayfa
Satış Fiyatı: 320,00 TL

Bahadır Cüneyt Yalçın’dan yeni öyküler: Yine Şapşallar

Perşembe, Eylül 18, 2025

“Mütevazı Bir İntikam”, “Hep Lunapark” ve “Eski Karım Uzaya Gidiyor” ile tanıtıp sevdiğimiz afili filintalardan Bahadır Cüneyt Yalçın’dan yeni kitap müjdesi geldi. Yaygın dağıtım yerine kitaplarını artık Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık etiketiyle yayımlayan Yalçın, “Kuş Lokumu Sözlüğü” ve “Kral Kule”nin ardından “Yine Şapşallar” ile okur karşısında. ilk öykü toplamı “Şapşallar” 2020’de yayımlanmıştı. Bu kez on yedi öykülük toplamla ikinci kitabı karşılıyoruz. Kalemini, mizahını, kıvrak zekasını hayranlıkla takip ettiğim ve okumaktan hep keyif aldığım Bahadır Cüneyt Yalçın ile bir an önce tanışın der, pası detaylara atarım.

“Kurbağa, kasisten zıplayıp geçebilir ama esas problem yanlış yerde bulunması.”

“Arkadaşlarıma göre iki başlı kızla çıkmak büyük düşüncesizlik, hatta acımasızlıktı.”

“Patron içeriden ‘Tank n’oldu?’ diye bağırınca yerimden sıçradım.”

“Kendimi mağaranın dışında avlanan erkek, onu da yuvada kalıp tilkinin derisini yüzen kadınım gibi düşündüm.”

“Kontum biz yamyam değiliz, ancak şartlar zorladı.”

“Aslanlarla ve palyaçolarla yatıp kalkmış adam ne kadar normal olabilir?”

“Vakit geldi nar açıldı, tek başıma bin taneyim çünkü burada sanki evimdeyim.”

Kartopu, 82 Saatlik Film, Çok Uzun Saçlı Kovboy, Kurbağa ile Kasis, Aşk ve Tulum Peyniri, Patates, Büyük Haciz öykülerini ilk defa bu kitapta okuyacaksınız. Kaleden Kaleye, Otelden Ayrılış, Dünya Rekoru, Emekli Oldun Mu? sesli öykü olarak Youtube’da, Hakemin Dakikalığı, Gezegenler WhatsApp Grubu, Tank İhalesi, Flamingoyla Tanışma ve Kargocunun Günlüğü internet sayfamda, Süper Sinopsisler ile Mizah Korteji dergilerde yayınlandı.

Yine Şapşallar / Bahadır Cüneyt Yalçın
Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık
160 Sayfa
144 TL

Turgut Yüksel’den çizgilerin diliyle bir beyaz yakalının yedi günü: Yedi Ölümcül Gün

Perşembe, Eylül 18, 2025

Çok yönlü çalışmalarıyla tanınan Turgut Yüksel'in imzasını taşıyan Yedi Ölümcül Gün, dışarıdan ışıltılı bir hayata sahip oldukları düşünülen plaza çalışanlarının gerçekte nasıl bir rutine mahkûm edildiklerini gösteren, etkileyici bir grafik roman.

Her gün aynı şeyleri yaşamaktan bezmiş ve tükenmiş bir grafikerin yedi gününe tanıklık ettiren sanatçı; işçi-işveren arasındaki ilişkiye dürüstlük, gizlilik ve çıkar çatışması özelinde etik bir pencereden bakıyor.

Okurda ''İşte tam da benim yaşadıklarım...'' hissini uyandırırken kendisinin de diğerleri gibi bir işçi olduğunu unutan beyaz yakalıların bam teline basan bu çarpıcı kitap, sistemin ezdiği ruhların sesine kulak vermeye çağırıyor.

Büyük bir şirket, bir grafiker, yedi gün.
Kirli işler; her gün aynı şeyler, aynı duygular, aynı ölümler...
Tuhaf bir varlık: Seri katil mi, hayal mi, gerçek mi?

Her sabah aynı güne uyananların, nefret etse bile işe gitmek zorunda olanların, bilgi ve becerileri artmasına rağmen gelirleri devamlı azalanların; kısacası sizin, bizim, hepimizin can sıkıcı hayat rutinine röveşata çeken Yedi Ölümcül Gün, içinde bulunduğumuz sahte gerçekliğe ayna tutuyor.

Bu kitabı için Antik Mısır dönemindeki duvar resimlerinde kullanılan kadim bir tekniği günümüze uyarlayan Turgut Yüksel, mitolojik motiflerle zenginleştirdiği çizgilerini modern siluetler eşliğinde özgün bir stilde buluşturuyor.

Yedi Ölümcül Gün / Turgut Yüksel
Yetişkin, Grafik Roman
Desen Kitap
Baskı Detayları: 112 sayfa
Satış Fiyatı: 200,00 TL

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template