♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Film Kritikleri

Kitap Kritikleri

Dizi Kritikleri

Son Yazılar

Unutulmuş aşkların, ağır yüklerin ve derin yaraların hikâyesi: Hayatımızın En Uzun Kışı

Pazartesi, Nisan 21, 2025

Dilek Karaaslan’ın ikinci öykü kitabı Hayatımızın En Uzun Kışı nisan ayında Can Yayınları etiketiyle okurla buluşuyor. Yoksunları, türlü zorluğa rağmen yaşama tutunmaya çalışanlar, açmazda kalanları, yol ayrımında bekleyenleri anlatan öyküler, bugünün kaydını tutarken okuru büyük bir hesaplaşmaya davet ediyor.

Dilek Karaaslan’ın kaleminden çıkan Hayatımızın En Uzun Kışı, Can Yayınları etiketiyle raflarda yerini alıyor.  

Bu sarsıcı, yakıcı, öfkeli kitapta yazar, iyi, kötü, sıradan ya da zalim karakterleri olduğu gibi, abartmadan veya eksiltmeden okura yansıtmanın meramındayken daha fazlasınıysa okura bırakıyor. Kitaptaki öyküler, adına “çocukluk” dediğimiz, ne kadar kaçsak da her defasında unutmak ya da yeniden bulmak istediğimiz, masaldan ya da kâbustan o evlere dönebilenlerden ya da dönemeyenlerden bahsediyor. Yoksunları, türlü zorluğa rağmen yaşama tutunmaya çalışanları, açmazda kalanları, yol ayrımında bekleyenleri anlatan öyküler, bugünün kaydını tutarken okuru büyük bir hesaplaşmaya davet ediyor.

“Hayatımızın en uzun kışı,” demişti annem. Üşümekten, bir de babamın yokluğundan uzayan günler, geceler, haftalar için. Anneannemin dediği kadar vardı, küflenmiş limon renginde, nemli, pis kokan bir şeydi kader dedikleri. Evin mavi badanası yeşermişti. Duvarlara sürttüğüm ellerim ip gibi sızan çivit mavisi bir sıvıyla boyanıyordu. Eğer bir şeyler yapılmazsa ev havuza dönecekti. Bulaşık bir sıvıyla dolu, küflü, yeşil bir havuz. Kader evimizi usulca ele geçiriyordu. Divanlara, somyalara, yatağa, yastığa, halıya, marleylerin çatlaklarına varıncaya kadar bulduğu her gediğe, oyuğa bulaşıp yamyaş ediyordu, arkasında kokusunu bırakarak.

#travma #aile #geçmiş #yüzleşme #göç

Hayatımızın En Uzun Kışı / Dilek Karaaslan 
Yayınevi: Can Yayınları  
Dizi: Çağdaş
Tür: Öykü
Sayfa Sayısı: 136
Fiyatı: 150 TL  

John Bart’tan cesur bir fikir romanı: Yolun Sonu

Pazartesi, Nisan 21, 2025

Kendi jenerasyonun en etkili Amerikan yazarlarından biri kabul edilen John Barth’ın ilk kez 1958’de yayımlanan ikinci kitabı Yolun Sonu, nisan ayında Can Yayınları’nda okurla buluşuyor.  Barth bu eserinde, dönemin ırkçılık, kürtaj gibi sorunlarına cesur bir bakış yöneltirken, hiciv ve trajediyi ustalıkla birleştirerek bir felsefi roman ortaya koyuyor.

Amerikan yazınının en önemli temsilcilerinden John Bart, Yolun Sonu romanında dönemin ırkçılık, kürtaj gibi sorunlarına cesur bir bakış yöneltirken, hiciv ve trajediyi ustalıkla birleştirerek bir felsefi roman ortaya koyuyor. 

Genç Jake Horner, postmodern edebiyatın en karşı konulmaz antikahramanlarından biridir ve zihni karanlık düşüncelerle giderek felç edici bir örümcek ağına dönüşmüştür. Yardım için yarı aziz, yarı şeytan, hem dâhi hem şifacı hem de sihirbazdan müteşekkil olağanüstü bir doktora başvurur. Bu doktor sayesinde başladığı yeni işindeyse rasyonel varoluşçu Joe Morgan ve karısı Rennie’yle arkadaş olur ve trajik sonuçlara yol açacak bir ilişkiye sürüklenir. 

“Düşünüyordum da her iki Morgan’ı da en sonunda yok edecek olan şey, hayal gücü eksikliğiydi belki de. Başımı kaldırıp Laocoön’e baktım: Çektiği acı, soyut ve anlamsızdı.” 

“Amerikan edebiyatında nadir bulunan bir şey; gerçek bir fikir romanı.” Time

#amerikanedebiyatı #nihilizm #ilişkiler #kürtaj #sadakat #hastalık

Yolun Sonu / John Barth
Çeviri:Seda Erol Le Morellec
Yayınevi: Can Yayınları  
Dizi:Modern 
Tür:Roman
Sayfa Sayısı: 248
Fiyatı: 270TL  

Bu toprakların hikâyesi 'Kırmızı Buğday' kitapseverlerle buluştu

Pazartesi, Nisan 21, 2025

Türk edebiyatının Cumhuriyet dönemi yazarlarından olan Ahmet Büke’nin son romanı ‘Kırmızı Buğday’, raflarda yerini aldı. Kaleme döktüğü öykü türündeki eserleri ile tanınan yazar Ahmet Büke, toprakların hikayesini anlattığı ve Deli İbram Divanı adlı ilk roman türündeki eserinin ardından ikinci romanı Kırmızı Buğday’ı kitap severlerin beğenisine sundu.

Yazar Ahmet Büke’nin yine çok ses getirecek 496 sayfalık romanı ‘Kırmızı Buğday’, Can Yayınları’ndan çıktı.

İlk roman türündeki eseri olan Deli İbram Divanı’nıyla ‘Vedat Türkali Roman Ödülü’nü kazanan Ahmet Büke, Ege insanının doğayla, tarihle, efsanelerle beslenen hayatlarını anlatmıştı. ‘Kırmızı Buğday’da ise konuya bu kez bambaşka bir açıdan yaklaşan Ahmet Büke, kaderini memleketine bağlamış, ölümden yaşam doğuran insanların hikayesini kaleme dökmüş bulunuyor. Kırmızı Buğday, Arap Ali, Adnan Bey, Gani Dayı, Teğmen Cemil, Dünya ve Maya gibi unutulmaz karakterlerle hem tarihsel hem de toplumsal bir anlatının izini sürüyor. 2007 yılında, Viyana’da yayınlanan Wespennest isimli edebiyat dergisinin hazırladığı Türk Edebiyatı özel sayısında Büke’nin bir öyküsü Almancaya çevrildi ve Murat Gülsoy, Sema Kaygusuz, Birhan Keskin, Elif Şafak, Hasan Ali Toptaş, Ayfer Tunç, Ahmet Ümit isimleriyle birlikte çağdaş Türk edebiyatının temsilcisi olarak anıldı. Yazar Ahmet Büke, 2008 yılı sonbaharında düzenlenen dünyanın en büyük kitap fuarı olan Frankfurt Kitap Fuarı’nda onur konuğu ülke Türkiye’nin genç dönem Türk yazarları kataloğunda yer aldı. Büke, ayrıca 2010 yılında Newsweek Türkiye Dergisi’nce Kırk Yaş Altı Türkiye’nin En İyi 20 Yazarı listesine girdi.

Kırmızı Buğday / Ahmet Büke
Tür: Roman
Dizi: Çağdaş 
Yayınevi: Can Yayınları  
Sayfa Sayısı: 496
Fiyatı: 420 TL  

Adil Yıldırım’dan cesur ve sarsıcı bir kitap: Z kuşağının ilişkilerine, flört alışkanlıklarına ve dijital dünyadaki kimlik arayışlarına içeriden bir bakış!

Pazartesi, Nisan 21, 2025

Adil Yıldırım, insan ilişkileri, flört ve sosyal dinamikler üzerine yaptığı tespitlerle geniş bir okur kitlesi tarafından ilgiyle takip edilen bir yazar. Yeni kitabı Bana Gelsene ile okuyucularını bu kez Z kuşağının sıra dışı ve kimi zaman tartışmalı gerçeklikleriyle baş başa bırakıyor.

Sokak gözlemlerinden, kişisel deneyimlerinden ve gerçek hayatta karşılaştığı hikâyelerden beslenen Yıldırım, kitabında cinsellik, bireysellik, özgürlük, dijitalleşme, sosyal medya ve geleneksel değer yargıları arasındaki çarpışmayı samimi, cesur ve kimi zaman mizahi bir dille ele alıyor.
 
Kitaptan Öne Çıkan Temalar:
Z kuşağının ilişkilerdeki yeni kodları
Poliamori, sexting, açık ilişkiler, flört uygulamaları
Yalnızlık ve birey olma arayışı
Aile içi baskılar ve özgürlük çatışmaları
Seksin dijitalleşmesi ve "duygu" yoksunluğu
Mizah ve ironiyle bezenmiş, kimi zaman da çarpıcı anlatılar
 
Arka Kapak Yazısı:
BU HİKÂYELER ŞAKA MI?

“Bu kitabı akvaryumda yaşayanlar için yazmadım. Onlar kim? Üç dört arkadaşıyla ve dünyaya dair okuduğu birkaç kitaptan arakladığı ve asla değiştirmediği birkaç entel görüşüyle fanatik biçimde yaşamını sürdürenler. Farklı görüşlere ve değişimlere kapalı, aynı hayat biçimini, gittiği mekânları, içkisini, sigarasını ya da bağımlı olduğu diğer şeyleri, tuttuğu takıma olan sevdasıyla birlikte sımsıkı korumaya çalışan fanatikler. Onlar yaşadıkları dünyanın tamamen değişmiş olduğunu anlayacak durumda değiller...” 

Uyarı: Bu kitapta bolca seks, kahkaha, şok edici hikâyeler ve Z kuşağı var! 

Fanteziler değil, yaşananlar konuşuluyor. Cesaretin varsa, buyur içeri.

Z kuşağının kafa yapısını çözdüğünü sananlara kötü bir haberimiz var: Henüz hiçbir şey görmediniz.

Bana Gelsene, bugünün gençlerinin flört, ilişki, seks ve birey olma deneyimlerine doğrudan bir bakış sunuyor. Tabii bol argo, sürprizli olaylar ve yer yer ağzınızı açık bırakacak diyaloglarla birlikte!

Adil Yıldırım, bu defa Z kuşağının kapısını çalıyor. Hatta çalmıyor, direkt içeri dalıyor!

Yeni dünyanın kurallarıyla tanışmaya hazırsan, hadi bakalım... BANA GELSENE!
 
Yazar Hakkında
Adil Yıldırım, Marmara Üniversitesi’nde siyaset bilimi ve kamu yönetimi eğitimi aldıktan sonra İtalya’da yüksek lisans yaptı. Davranış bilimleri, flört dinamikleri ve insan psikolojisi alanında çalışmalarını sürdürdü. “Şeytan Tüyü”, “Elli Maddede İlişkiler”, “Flört Etme Sanatı” gibi çok satan kitapların yazarı olan Yıldırım, aynı zamanda sosyal medyada ve YouTube'da milyonlara hitap ediyor.
 
Bana Gelsene / Adil Yıldırım
Türü: Deneme
Yayınevi: Destek Yayınları
Sayfa Sayısı: 192
Fiyatı: 230 TL
 

Sağlıklı Yaşamın Yeni Rehberi: “Tabağın Değişsin, Sen Değiş” Raflarda!

Pazartesi, Nisan 21, 2025

Detoks değil, sürdürülebilir bir sağlıklı yaşam modeli… Ebru Zeynep Altay’dan bütünsel sağlığa uzanan bir tarif ve farkındalık yolculuğu

Destek Yayınları etiketiyle yayımlanan “Longevity Tariflerle Tabağın Değişsin, Sen Değiş”, yalnızca bir tarif kitabı değil; sağlıklı beslenme, yaşam dengesi, şekerden arınma ve uzun ömürlü alışkanlıklar üzerine kapsamlı bir başvuru eseri olarak okurların karşısına çıkıyor.

Yazar, beslenmenin yalnızca tabaktaki yiyeceklerle sınırlı olmadığını vurgularken; sosyal çevre, kariyer, fiziksel aktivite ve maneviyat gibi “birincil besinler”in de sağlıklı yaşamın temel taşları olduğunu savunuyor. Kitapta hem bilimsel temelli açıklamalar hem de şifa dolu, glütensiz, rafine şekersiz ve lezzetli tarifler bir araya geliyor.

İçerdiği bölümlerle okura 360 derece bir yaşam dönüşümü vaat eden eser, 21 Günde Şekersizsiniz programının temel taşlarını oluşturuyor. Kitapta ayrıca, katılımcı deneyimleriyle şekillenen uygulamalar, alışveriş listeleri, günlük planlama rehberi ve kişisel notlar da yer alıyor.
 
Arka Kapak Yazısı:
“Tabağındaki küçük değişimlerle hayatında büyük farklar yaratmaya hazır mısın?
Sevgili Ebrucuğum, sağlıklı yaşam yalnızca bir hedef değil, bir yolculuktur. Pek çoğumuz genel kuralları bilsek de nereden başlayacağımız konusunda kendimizi çaresiz hissediyoruz. Şekersiz beslenme gruplarınla birçok insanın hayatına dokundun, sayısız insana da ilham oldun. Şimdi bu kitabın ile daha çok kişiye ulaşacaksın. Bu kitap, yalnızca tabakları değil, bakış açılarını da değiştirecek bir rehber olacaktır. Sevgilerimle.”
Tıp Doktoru, Fizyoloji Profesörü Nazan Uysal Harzadin
 
“Sürdürülebilir iyi yaşam alışkanlıklarını hayatınıza kazandırmak ve kendinizin en iyi versiyonuna ulaşmak istiyorsanız doğru yerdesiniz: Ebru’nun Sağlıklı Dünyası’na hoş geldiniz. Ebru’nun bilgi birikimi, yüksek enerjisi, içtenliği ve şefkat dolu rehberliği sayesinde sağlıklı yaşam yolculuğu hem keyifli hem de kolay bir hale geliyor… Elinizde tuttuğunuz bu kitap da sağlıklı ve dengeli bir yaşam için size ilham verecek. Şimdi niyetinizi kalbinize koyun ve Ebru’nun rehberliğiyle dönüşüm yolculuğunuza başlayın…”
Acıbadem Sağlık Grubu YK Üyesi Zeynep Aydınlar Eröğüt
 
“Ebru Zeynep Altay, sağlık koçu olarak yüzlerce kişinin hayatına dokundu ve dokunuyor.
Ebru işini öğreterek, keyif alarak yapıyor ve wellbeing ile sağlıklı yaşamanın çok güzel bir örneği. Hayatı böyle yaşayınca danışanlarına da geçiyor bu ışıltı… Bu harika kitap ile daha çok kişiye ulaşacak bu değerli bilgiler…”
 İletişim Duayeni Mine Kalpakçıoğlu
 
“Sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşam için @ebrununsagliklidunyasi hesabı çok önemli ve etkili bir kaynak oldu. Ebru’nun kişisel ilgi ve merakı fonksiyonel tıp alanında öncü bir kuruluş olan IFM’den koçluk eğitimi alarak profesyonel bir düzeye ilerledi. “Şekersizsiniz” programlarıyla pek çok kişiye koçluk yaparak sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmalarını sağlıyor, pek çok kişinin kronik hastalıklardan kurtulmalarına ve korunmalarına yardımcı oluyor. Otoimmün ve kronik hastalığı olanların olduğu kadar sağlıklı yaş almak isteyen herkesin bu kitabı okuması dileklerimizle.
Ebru’ya emeklerine sağlık diyoruz.”
Sağlıklı Yaşıyoruz Kurucuları Nurçin & A. Okan Çağlar
 
Yazar Hakkında:
Ebru Zeynep Altay, Bütünsel Beslenme ve Fonksiyonel Tıp Sağlık Koçu, eğitmen ve motivasyon konuşmacısıdır. New York’taki Institute for Integrative Nutrition ve Functional Medicine Coaching Academy mezunu olan Altay, yıllardır binlerce bireyin sağlıklı yaşam alışkanlıkları kazanmasına rehberlik etmektedir. Bein Gurme'deki “Sağlıklı Mutfak” programı ve “21 Günde Şekersizsiniz” kampanyasıyla tanınmaktadır.

Longevity Tariflerle Tabağın Değişsin Sen Değiş / Ebru Zeynep Altay
Türü: Sağlıklı Beslenme
Yayınevi: Destek Yayınları
Sayfa Sayısı: 292
Fiyatı: 640 TL

2023 Booker Ödülü finalisti “Western Lane” şimdi raflarda!

Salı, Nisan 15, 2025

Yalın dili ve zarif üslubu seven okurlar için sevindiren haber DeliDolu’dan geldi. 2023 Booker Ödülü Finalisti olarak adını duyuran “Western Lane” aynı zamanda bizi yeni bir yazarla da tanıştırıyor. İlk kez dilimizde okuyacağımız Chetna Maroo, çeşitli mecralarda yayımlanan öykülerinden sonra ilk romanıyla eleştirmenlerin gözdesi olmuş bir kalem. Konusuna bakıldığında son yıllarda üzerine daha çok düşünür olduğumuz yas sürecini ele alması, tadımlıktan görüldüğü kadarıyla dili ve üslubu dolayısıyla merakla beklediğimiz romanlardan biri. Yayınevinin bültenlerinde de sırf satsın diye yalandan ifadeler yer almaz. “Yaşadığı yıkıcı kaybı sporla sağaltmaya çalışan genç bir kızın kendini aşma mücadelesini okurda derin yankılar uyandıracak bir duygu senfonisine dönüştürüyor.” diyorlarsa gerçekten de öyledir. Bir an önce okumak üzere listelerinize alın diyerek pası bültene atıyorum. 

Sessizliğin ortasında bir kendini gerçekleştirme yolculuğu...

2023 Booker Ödülü finalisti Chetna Maroo'nun ilk romanı Western Lane, yaşadığı yıkıcı kaybı sporla sağaltmaya çalışan genç bir kızın kendini aşma mücadelesini okurda derin yankılar uyandıracak bir duygu senfonisine dönüştürüyor.

Yas, büyüme, kardeş ilişkileri, kaybetme ve kazanma üstüne derinlikli bir metne imza atan yazar; kederle başa çıkarken hayatı yeniden anlamlı kılmanın yolları hakkında sorgulatıyor.

İngiltere'de yaşayan Hint kökenli bir ailenin en küçük kızı Gopi, kendini bildi bileli elinde raket, ablalarıyla birlikte antrenmanlara katılır. Annelerinin ölümünden sonra ise babaları, onları sessiz ve sıkı bir çalışma rutinine sokar; böylece duvar tenisi bu üç kız kardeşin bütün dünyası hâline gelir. Servisler, sert vuruşlar ve düşüşler arasında yeteneğiyle gitgide ablalarından ayrılan Gopi bir yandan duygularını keşfederken bir yandan da etrafındaki insanları gözlemleyerek anlamayı öğrenir.

Travma ve acıyı sporun ''iyileştirici'' gücüyle yenen 11 yaşındaki bir kızın dokunaklı ama bir o kadar da ilham verici hikâyesini anlatan bu sarsıcı roman, her şeye rağmen aile birliğini korumanın önemini yineliyor.

Yalın dili ve zarif üslubuyla öne çıkan kitap, olanca sessizliğin ortasında hayatın T noktasını arayan yalnız ruhların yolunu ışıtacak bir kendini gerçekleştirme yolculuğuna çıkarıyor.

''Kederle boğuşan bir ailenin hikâyesini berrak bir anlatımla, derin çağrışımlar yaparak aktaran bir ilk roman.'' Booker Ödülü Jürisi

Kenya'da doğan ve Londra'da yaşayan İngiliz yazar Chetna Maroo, kendini tamamen edebiyata adamadan önce muhasebeci olarak çalışıyordu. Yazarın öyküleri çeşitli antolojilerde, ayrıca Paris Review, Stinging Fly ve Dublin Review'da yayımlandı. 2022 yılında Paris Review'ın kurmaca dalında verdiği Plimpton Ödülü'nü aldı. Yazar ilk romanı Western Lane'in yalın anlatım dili nedeniyle eleştirmenlerden övgüler alırken 2023 yılında Booker Ödülü'nün de finalistlerinden biri oldu.

Western Lane / Chetna Maroo
Türkçeleştiren: Mert Doğruer
136 sayfa
Satış Fiyatı: 230,00 TL

Mitoloji ve Edebiyatı Buluşturan Büyüleyici Roman “Milanolu Kız” İnkılâp Kitabevi’nden Raflarda!

Salı, Nisan 15, 2025

Ölüm ve aşkın iç içe geçtiği etkileyici bir anlatı: “Milanolu Kız”, İnkılâp Kitabevi etiketiyle okurlarla buluştu. Mitolojiden ilham alan bu roman, Napoli’nin dar sokaklarından ölüler diyarına uzanan unutulmaz bir hikâye sunuyor.

İnkılâp Kitabevi etiketiyle okurlarla buluşan Milanolu Kız, Orpheus ile Eurydike’nin zamansız mitini çağdaş bir kurguyla harmanlıyor. Roman, okula gidip gelirken anneannesinden duyduğu efsanelerle büyüyen bir genç kızın hikâyesine odaklanıyor. 

Napoli’nin mezarlıkları, sokakları ve eşsiz atmosferi eşliğinde, dilbilim, mitoloji ve edebiyat arasında salınan bu anlatı; ölüm ve yaşam, seçiş ve terk ediş gibi derin temaları işliyor.Milanolu Kız, mitolojiyle örülü güçlü kurgusu, duygu yüklü anlatımı ve Napoli lehçesinin sunduğu zenginliklerle okuru bambaşka bir dünyaya davet ediyor.

Ona anlatılanlara göre, civardaki bir kapak ölüler çukuruna, çukur ise doğrudan ölüler diyarına açılmaktadır. Ancak bir gün denize giden Milanolu Kız, geri dönemez. Fakat bir gün, zihnin derinliklerine gömülen bu anı yeniden gün yüzüne çıkar. 

Arka kapak
Napoli’nin bir mahallesinde sokakta oynayan çocuklar ne denli hayal kurabilir? Bu hayalin bir sınırı var mıdır? Elbette yoktur. Hele ki etrafta onların ilgisini çekebilecek bir gizem varsa. Usta yazar Domenico Starnone, antik mitlerin büyüsüyle ufak bir apartmanda yaşayan bir çocuğun hayatını harmanlayarak çarpıcı bir hikâye anlatıyor. Anneannesinin anlatılarıyla kafasında İlahi Komedya’yı andıran bir yer altı dünyası kurgulayan çocuğun hayatı, karşı apartmanda oturan ve balkonda dans eden “Milanolu Kız’ı”  gördüğünde daha da değişir. Çocukluk masumiyeti ile ölümün kaçınılmazlığı arasındaki o ince çizgide gezinen bu hikâyenin sadece anlatanla değil, okuyanla da hayat bulduğunu keşfedeceksiniz.

Milanolu Kız, Domenico Starnone, İnkılâp Kitabevi, İstanbul, 2025, 136 sayfa, 180 TL



Fabien Toulmé’nin ''Dünyadan Yansımalar'' serisi sürüyor: Çalışmak için mi yaşamalı yoksa yaşamak için mi çalışmalı?

Perşembe, Nisan 10, 2025

Çağımızın önemli çizerlerinden Fabien Toulmé’nin ''Dünyadan Yansımalar'' serisi ikinci kitapla sürüyor. Yolunu gözlediğimiz kitaplardan biri olan “Çalışmak ve Yaşamak” pandeminin yarattığı yansımalar üzerine kafa yordurtuyor. Gözlem gücü ve duyarlılığı gönlümüzde farklı yeri olan Toulme’nin tüm kitaplarını önermekten zevk alıyoruz diyerek pası bültene atıyorum.

Fransız çizer Fabien Toulmé, varoluşçu bir bakış açısıyla tasarladığı ''Dünyadan Yansımalar'' adlı serisinin ikinci halkası Çalışmak ve Yaşamak'ta, pandemi sonrasında âdeta yeniden tanımlanan çalışma ve iş kültürünün farklı toplumlar üzerindeki yansımalarına dikkat çekiyor. 

Sistem mağdurlarının ve onu değiştirmek için mücadele edenlerin peşinde usta bir belgeselci gibi iz süren sanatçı; kıtalararası yolculuklar ve bire bir görüşmelerle biçimlendirdiği çizgilerini şimdi de Teksas, Kore ve Komor Adaları'nda konuşturuyor.

Farklı kuşaklardan ve sınıflardan çalışanların iş-özel yaşam dengesine odaklanırken ücretli emeğin tarihsel serüvenine parantez açmayı da ihmal etmeyen bu belgesel grafik roman, son beş yılda özellikle gençlerin çalışmayla ilişkisinin nasıl kökten değiştiğini tüm gerçekliğiyle paylaşıyor. 

2020 yılı itibariyle ABD'de ortaya çıkan ''Büyük İstifa'' isimli iş bırakma dalgası nasıl yayıldı? Kurumsal hayattan kaçış akımının ardında neler yatıyor? Plaza literatürüne giren ''Bumerang Çalışanlar'', ''Sessiz İstifa'' gibi terimler nereden çıktı? 

Fabien Toulmé tarım, sanayi ve hizmet sektörü emekçilerinin beklentilerini anlama umuduyla hazırladığı Çalışmak ve Yaşamak'ta; milyarlarca dolarla oynayan bir yatırım bankeriyken hayatına anlam katmak için şarkıcı olmaya karar veren bir üst düzey yöneticiden büyük şirketlerin kıskacında aşırı çalışmaktan her gün ölümle yüzleşmek zorunda kalan kuryelere uzanarak sıradışı yaşamlardan çarpıcı kesitler sunuyor.  
Bu benim hayatım değildi, benden beklenen hayatı yaşıyordum.

Dünyadan Yansımalar 2: Çalışmak ve Yaşamak / Fabien Toulmé
Türkçeleştiren: Hasan Can Utku
360 sayfa
Satış Fiyatı: 650,00 TL

Athica Books’tan Çağımızın Kaosunda İhtiyacımız olan Roman: Bisküvi

Salı, Şubat 25, 2025

Wisdom House Fantastik Edebiyat Ödülü'nün sahibi, çağımızın kaosunda ihtiyacımız olan roman… 

Kendinizi dünyada varlığınız gözükmüyormuş gibi hissettiniz mi hiç? 

Kendini koruma gücünü kaybettikten sonra görünmez hale gelen 'bisküvi' adlı varlığa yardım etmek için mücadele eden bir çocuğun hikâyesi. Özsaygısını korumak için mücadele eden bir gencin büyüme sancısının anlatıldığı çok sevilen roman Bisküvi şimdi Athica Books etiketiyle Türkiye’de. 

Bu kitap, akıl hastalığı olan ve uyumsuz bir aile ortamına sahip bir kahramana hayat veriyor.

Arka Kapak Yazısı:
KAYBOLANLARIN, DÜNYAYA YABANCILAŞANLARIN, GÖRMEZDEN VE DUYMAZDAN GELİNENLERİN BAŞKAHRAMAN OLDUĞU BİR ROMAN.

Bisküvi adı verilen karakterlerin görüldüklerinde, duyulduklarında nasıl yeniden hayata döndüğüne şahit olacaksınız. Özgüven ve özdeğer inşa etmenin değerinin altını nevi şahsına münhasır bir şekilde çizen bu eser, sadece kaybolmuş hissedenlerin değil, onların varlığına şahitlik eden kişilerin de neler yapabileceğini mizahi bir yolla anlatıyor.

Bisküvi / Kim sun Mi
Orijinal Adı: The Biscuits
Türü: Roman
Yayınevi: Athica Yayınları
Fiyatı: 200 TL
Sayfa Sayısı: 176

2024 Nobel Edebiyat Ödülü Kazanını Han Kang'dan Yeni Roman: Sevgilinin Soğuk Elleri!

Salı, Şubat 25, 2025

April Yayınları’ndan beklediğimiz haber nihayet geldi. Son dönemin ne yazsa aynı keyifle okuduğumuz kalemlerinden biri ve artık Nobel ödüllü olan Han Kang’ın bir romanına daha kavuşuyoruz. Kang bu sefer sınırsız güzellik baskısı ve gençliğe duyulan hastalıklı aşkı odağına almış. Külliyatının ilk dönem eserlerinden biri olan “Sevgilinin Soğuk Elleri”ni merak ve heyecanla bekliyoruz diyerek pası bültene atıyorum.

2024 Nobel Edebiyat Ödülü Han Kang'a Layık Görüldü. Kang, Nobel Kazanan İlk Asyalı Kadın Yazar. 2016 Uluslararası Booker Ödüllü Vejetaryen, 2018 Dublin Edebiyat Ödülü Finalisti Çocuk Geliyor, 2018 Uluslararası Booker Finalisti Beyaz Kitap, 2023 Prıx Médıcıs Kazananı Veda Etmiyorum… Şimdi Sevgilinin Soğuk Elleri, Sırada Yunanca Dersleri Ve Niceleri…

Han Kang'ın metinlerinin odağında makro ve mikro iktidarların özellikle kadınlar ve dolayısıyla tüm toplum üzerinde kurduğu baskı, uyguladığı zulüm var. Bir yandan Kore tarihiyle yüzleşirken öte yandan şiirsel, akıl ve duygu yüklü, temiz ve keskin bir dille dünya okurlarına evrensel bir çağrı yapıyor. Adeta kış uykusundan uyanır gibi…

''Şafak vaktinde görülen bir rüya, yabancı birinin söyleyiverdiği bir çift söz, çok da dikkat etmeden okunan bir gazete yazısı, aniden akla düşen eski bir hatıranın bir ânı…

Tüm bunların kutsal bir ilham gibi hissettirdiği zamanlar vardır. İşte böyle anlar, roman yazarken en sevdiğim anlardır. Her zamanki gibi sıradan bir günde, tamamen yeni bir hisle karşımıza çıkan sayısız soru, ufak ve yoğun aydınlanma anları, derinde bir yerlerimize saplanan duyguların içinde bir tür özgürlük... İşte bunları hissederim.''
Han Kang

Yazar H’ye bir gün tuhaf bir telefon geliyor. Daha önce sadece bir kez gördügü heykeltıraş Cang Unhyong, aniden sırra kadem basmış, bulunamıyor. Ondan geriye yalnızca tutkuyla yaptığı alçı heykeller ve maskelerle çevrili dünyadan aldığı yaraları anlatan günlüğü kalmış. Kayıp heykeltıraşın yazdıklarını okurken aslında geçmişimizin, unuttuklarımızın, kaybettiklerimizin peşine düşüyoruz. Bu sefer merkezde sınırsız güzellik baskısı ve gençliğe duyulan hastalıklı aşk var.

Han Kang bir kez daha saf gerçekliğin çarpıcı etkisini kullanarak okuru uçsuz bir duygu evrenine çağırıyor.

Sevgilinin Soğuk Elleri / Han Kang
Çevirmen: Göksel Türközü 
Türü: Roman 
April, 1. Baskı Şubat, 2025
Sayfa: 352
Fiyat: 340 TL


Halid Halife'den Destansı Bir Anlatı: Mezarlarında Dua Eden Olmadı

Salı, Şubat 25, 2025

DeliDolu Kitap'tan güzel haber var. Çağdaş Arap Edebiyatı’nın önemli kalemlerinden Halid Halife’nin bir romanına daha kavuşuyoruz. 2013 yılında Necib Mahfuz Kitap Ödülü'nü kazandıran ve Türkçede yayımlanan ilk romanı “Bu Şehrin Mutfaklarında Bıçak Yok” ve son romanı “Ölmek Zor İş” ile okuyup sevdiğimiz yazarlar arasına eklediğimiz Halid Halife’nin yeni romanı bu ay içinde raflarda yerini alıyor. Yazarın 2019 yılında yayımlanan son romanı olan ve dünya çapında üne kavuşmasını sağlayan “Mezarlarında Dua Eden Olmadı”, gerek konusu gerekse de büyülü gerçekliği kullanmasıyla merak ve heyecan yaratıyor. Tadımlık dosyasını okumayı ihmal etmeyin derim. Gözden kaçmaması gerektiğinin altını çizerek pası bültene atıyorum. 

Kim ölü bir şehri defnedebilirdi ki?

Çağdaş Arap edebiyatının ödüllü yazarlarından Halid Halife'nin kaleminden çıkan Mezarlarında Dua Eden Olmadı, ölümün kadim bir şehri ve sakinlerini nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seren destansı bir anlatı. 

Ölüm bazen yanı başımızda yalınayak yürür; kapı aralıklarından, sokak köşelerinden, sarsılıp çöken binalardan, elden ele dolaşan öfkeli meşalelerden ya da bir nehrin taşan sularından yayılır.

Hanna ve Zekeriya'nın 1907 kışında Fırat Nehri'nin azgın sularının yarattığı bir tufanla kökünden sarsılan yaşamlarını konu eden bu çoksesli roman, bir ömrü beraber yürüyen, biri Hıristiyan diğeri Müslüman iki erkeğin dostluğu üzerinden sürekli sınanan bir coğrafyanın hikâyesini anlatıyor. 

Başta Halep olmak üzere Suriye'nin on yıllar içindeki değişimine ve dönüşümüne ayna tutan kitap; okuru geçmişle geleceğin gelgitlerindeki çıkmaz sokaklarda dolaştırırken Mardin'e, İstanbul'a ve hatta Venedik'e kadar götürüyor.   

Büyülü gerçekçiliği acımasız gerçeklerle harmanlayarak yürek burkan bir metne imza atan Halife; doğası, imkânsız aşkları, hayalleri, mucizeleri, katliamları, liberalleri, muhafazakârları, isyancıları ve modernleriyle kaderine boyun eğmeye zorlanan bir toplumun kanayan damarlarını ince ince işliyor.

Bu toprakların toplu mezarlarla, çaresiz insanların kemikleriyle dolu olduğunu düşündü.

Ne cenazelerini defneden olmuştu ne de onlar için dua eden.

Mezarlarında Dua Eden Olmadı / Halid Halife
Türkçeleştiren: Mustafa İsmail Dönmez
432 Sayfa
Satış Fiyatı: 390,00 TL

Ödüllü yazar Hiyoko Kurisu’nun beklenen romanı “Sihirli Şeker Dükkanı” tüm dünya ile aynı anda Türkiye’de!

Salı, Şubat 04, 2025

Japonya’nın ardından tüm dünyada adını duyuran ödüllü yazar Kurisu, son kitabı Sihirli Şeker Dükkanı için “Lütfen kalbinizin, kitabın içerdiği gizemli deneyimlerle ısınmasına izin verin” açıklamasını yapmıştı.
11 ülkeyle aynı anda okunmaya hazır olan Sihirli Şeker Dükkanı; Athica Books’un çok sevilen, iyileştirici kurgu türündeki romanları arasında yerini aldı! 

Arka Kapak Yazısı:
YENİAY VE DOLUNAYDA KAPALIYIZ. 
Tapınağın arkasında bir anda ortaya çıkan Alacakaranlık Çarşısı, bu dünya ile öteki dünya arasındaki boşlukta var olan gizemli bir mekândır. Burası, insanların dertleri ve kaygıları nedeniyle varlıkları dengesizleştiğinde onları içine çeker. Çarşının içinde, insanları karşılayan tek yer ise “Sihirli Şeker Dükkânı”dır. Dükkânın sahibi olan Kogetsu, tuhaf güçlere sahip şekerler satar ve her şekerin ardında yatan anlamı keşfetmelerini sağlar. Bu şekerleri satın alan müşterilerin hayatları yavaş yavaş değişir. 

Bu öyküler, okuyanlara acı ve tatlı bir yolculuk sunarken, insan ruhunun derinliklerinde saklı kalan duyguları okşuyor. Gönlünüze dokunacak bu hikayelerde, kendinizden bir parça bulacak ve Kogetsu’nun dünyasına adım atarken gerçek ile hayalin iç içe geçtiği bu büyülü atmosferde kaybolacaksınız. 

Duygusal ve büyüleyici anlatımıyla Sihirli Şeker Dükkânı, sadece bir hikaye değil, aynı zamanda bir ruhsal keşif yolculuğu... 

Sihirli Şeker Dükkanı / Hiyoko Kurisu
Orijinal Adı: The Amberglow Candy Store in the Night Alley
Türü: Edebiyat / Roman 
Yayınevi: Athica Yayınları
Sayfa Sayısı: 152
Fiyatı: 170 TL

Kerem Ilgar’ın cesur ve sarsıcı kaleminden saf kötülüğün romanı “Ben Sadece Kuşları Severim” Düşbaz’dan raflarda

Salı, Şubat 04, 2025

Kerem Ilgar, Düşbaz Kitaplar’dan çıkan yeni romanı Ben Sadece Kuşları Severim’de saf kötülüğün çarpıcı hikâyesini son derece sert ve gerçekçi bir anlatımla kaleme alıyor. Karanlık ve içsel bir yolculuğun kapılarını aralayan bu sarsıcı roman, başkarakterin acımasız dürüstlüğüyle okurları, insanın içindeki şeytanla yüzleşmeye davet ediyor. Adalet, kötülük, suç, ceza gibi yaşama ve insana dair temel kavramları odağına alan Ben Sadece Kuşları Severim’in sonunda ise okurları bir sır bekliyor. 

Ayrıntı Yayınları’nın edebiyatta yeni yollar keşfetme heyecanı ve arzusuyla yola çıkan markası Düşbaz Kitaplar, Kerem Ilgar’ın yeni romanı Ben Sadece Kuşları Severim’i okurlarla buluşturdu. 

Ben sadece kuşları severim. Öyle hepsini de değil. Sadece iki kuş vardır beni kendisine çeken. Çünkü benim yaşamım onlarda gizlidir. Herhangi bir belgeselde tesadüfen karşınıza çıkan iki kuş, aslında benim hayatımın bir özeti de olabilir: gugukkuşu ve balkılavuzu. Bu iki kuşu o kadar çok severim ki sağ omzumda balkılavuzu kuşunun büyükçe bir dövmesini, sol omzumda ise yine aynı ebatlarda bir gugukkuşunu taşırım.

Yıllarca Balkılavuzu olarak anıldım. Yapmadığım kötülük var mı bilmiyorum, ayrıca aldığım hiçbir sorumluluğu hatırlamıyorum. Hayatımın günahlarla dolu olmasını umursamıyorum. Yaptıklarımdan asla pişman olmadım. Şimdi sana gerçek beni anlatacağım. Şimdi seni şeytanla tanıştıracağım. Eğer buna hazırsan, kitabın ilk sayfasını açmanı bekliyorum.

Kerem Ilgar’ın Ben Sadece Kuşları Severim adlı romanı bir kötülüğün resmini çiziyor; kötülük, romantik ve adil betimlemelerden ziyade tüm saflığıyla ete kemiğe bürünüyor ve bizleri, insanın korkutucu gerçekliğiyle tanışmaya davet ediyor.

Kerem Ilgar: 1994 Ankara doğumludur. Temel eğitimlerini Ankara’da tamamlayan Ilgar, Ankara Üniversitesi Hindoloji anabilim dalını bitirerek Hindolog unvanını aldı. Eğitimine İstanbul Üniversitesi Felsefe lisansını alarak devam etti. Kırıkkale Üniversitesi Felsefe bölümü yüksek lisansını yarıda bırakarak edebiyata yöneldi. 2020 yılında ilk kitabı İnsan ile Ka Sapiens Yayınları tarafından yayımlandı. 2022 yılında Köpekli Deli Kadın adlı romanı Filtresiz Kitap tarafından yayımlandı. 2022 yılında Filtresiz Kitap’ın hazırladığı Filtresiz Öyküler adlı öykü der¬lemesinde “Bir Hiçlik Hikâyesi” adlı öyküsü kendisine yer buldu.

Ben Sadece Kuşları Severim, raflarda ve internet satış sitelerinde!

Ben Sadece Kuşları Severim – Kerem Ilgar
Düşbaz Kitaplar
128 Sayfa
170 TL

Paco Roca'dan ödüllü bir grafik roman: Unutulan Ruhların Çukuru

Salı, Şubat 04, 2025

“Kırışıklıklar”, “Ev” ve “Kumdan Sokaklar” ile tanıyıp sevdiğimiz grafik roman üstadı Paco Roca’nın bir kitabına daha kavuşuyoruz. Ay içinde raflarda yerini alan “Unutulan Ruhların Çukuru” diğer kitaplarından daha farklı ve gerçekle bağı dolasıyla daha dokunaklı ve şüphesiz çok daha önemli. Kitabı keyif ve hayranlıkla okumuş biri olarak pası bültene atmadan önce elbette üzerine bir iki kelam etmek isterim. 

"Bir toplumun ölülerine bakarak o topluma dair çok şey öğreniliyor." diyor Roca ve Terrasa. 180 kadar toplu mezar saklı olan paterna mezarlığına odaklanıyoruz. Bazıları altı metreden daha derin olan ve içinde yüzlerce infaz edilmiş kişiyi barındıran bu çukurlar, iki binden fazla bedeni yer altında tutuyor. Franco diktatörlüğü ve iç savaş kurbanlarına dair bu nefis hikâye ile araladığı toplumsal mesele hemen her ülkenin tarihinde bulunan utanç yaralarından. Evrensel ve kapsayıcı. Roca'nın incecik detaylara gösterdiği özen ile çok dokunaklı. Zamana karşı, unutulmaya karşı verilen savaşı okuyoruz. Büyüleyici iki insanı tanıyoruz. Pepica’nın mücadelesi hepimiz için örnek. Mezarcı Leoncio’yu tanımak ise en kötü durumda bile insanlığa dair bir umut olduğunu aşılıyor. Öte yandan duygu seli yaratacak şeyler yaptığını görünce hayran olmamak mümkün değil. Kitap, "Beni unutmayın" diyenleri anarak o kadar güzel saygı duruşunda bulunuyor ki yüreğe taş gibi oturuyor. "Demokratik bir ülkede kimliği belirsiz gömülmüş yüzlerce kişiyle dolu yerler olması ne anormal, düşünsenize." diyor. Bir çizgi roman, bir sanat eseri daha fazla ne yapabilir ki? "Unutulma, hayatla ölümü ayıran uçurumdur." O uçurumu kapattığınız için bin teşekkür Paco Roca ve Rodrigo Terrasa. Dimağımıza kattıklarınıza bin teşekkür. Demokrasinin yaşadığı hafıza kaybına attığınız tokata ve insanlık onuruna verdiğiniz katkıya da... Bu özel kitabı okuyun, okutun... Verilen mücadeleyi örnek alın, kalan anıları sarıp sarmalayın derim.

Daha detaylı bilgi isteyenleri bültene alalım:
Kalpleri titreten hikâyeleriyle insan ruhunun derinlerine nüfuz eden Paco Roca bu kez hem İspanya hem de dünya tarihine iz bırakan baskıcı bir dönemi çizgilerine taşıyor.

Roca'nın gazeteci Rodrigo Terrasa ile birlikte kaleme aldıkları Unutulan Ruhların Çukuru, Franco rejiminin kurşuna dizip toplu mezarlara gömdüğü on binlerce kurbanın yaşadıklarını günyüzüne çıkararak itibarlarını iade ediyor.

Tek isteği babasının naaşının hak ettiği şekilde gömülebilmesiydi.

1940'ta öldürülen babasının kalıntılarını annesinin mezarına taşımaya çalışan Pepica Celda'nın verdiği zorlu mücadeleyi odağına alan bu ödüllü grafik roman, aynı zamanda Franco döneminde infaz edilen kişileri gömmekle görevlendirilen mezarcı Leoncio Badía'nın onurlu yaşamına da bir parantez açıyor. Mezarcının, katledilenlerin yanına eklediği küçük şişelerdeki ipuçları, faşizmin örtbas ettiği sayısız sırrın ortaya saçılmasına katkıda bulunuyor.

Bir ülkenin ve toplumun yakın tarihiyle yüzleşmesine tanıklık ettiren kitap, okuru bireysel ve toplumsal hafıza ekseninde unutma kültürü üzerine düşündürüyor. 

Álex Montoya tarafından çok yakında beyazperdeye de uyarlanacak Unutulan Ruhların Çukuru, Franco İspanya'sında yitip giden nice faili meçhulün ebedî ruhuna sanatsal bir saygı duruşu.

Bir toplumun ölülerine bakarak o topluma dair çok şey öğreniliyor.

Unutulan Ruhların Çukuru
Yazan: Paco Roca ve Rodrigo Terrasa
Çizen: Paco Roca
Türkçeleştiren: Murat Tanakol
Yetişkin, Grafik Roman
304 sayfa
Satış Fiyatı: 590,00 TL

Profil Kitap’tan Şubat Yenileri

Salı, Şubat 04, 2025

Profil Kitap Şubat ayını üç kitapla karşılıyor. “Her kitap, okuyucusuna bir yol sunar.” sloganıyla okurlara seslenen Profil Kitap, “Lucca’nın İki Yarım Küresi”, “ ± 9.5 Hafta” ve “Hakanlıktan Başkanlığa” ile kimi zaman duyguların, kimi zaman bilimin, kimi zaman ise tarihin içinde kaybolacağız diyor. Uyarlandığı film ile Netflix’te büyük ilgi gören “Lucca’nın İki Yarım Küresi” özellikle dikkat çekerek pası bültene atıyorum.

Lucca’nın İki Yarım Küresi - Barbara Anderson
Hiçbir zaman bir “hayır”la yetinmeyin.
“Keşke”lerle yaşamayın.
Kimden gelirse gelsin mutlak tanılara boyun eğmeyin.
İmkânsız diye bir şey yoktur.

Meksikalı bir aile: Lucca, serebralpalsi (beyin felci) tanısı konmuş küçük bir kahraman; annesi BárbaraAnderson bu teşhisi bir engel değil, olağanüstü bir mücadele çağrısı olarak gören cesur bir kadın. Babası Andrésve kardeşi Bruno ise en sıkı yoldaşları.

Bu kitap Bárbara Anderson’un, yenilikçi ve eşsiz bir deneysel tedaviyle oğlunu iyileştirmek için ailesiyle birlikte dünyanın öbür ucundaki Hindistan’a yaptığı zorlu yolculuğu ve yaşadıkları çarpıcı deneyimleri anlatıyor. 

Hintli bilim insanı Rajah Kumar’ın geliştirdiği devrim niteliğindeki Cytotron cihazı imkânsız gibi görünen bir dönüşümü mümkün kılıyor. Lucca’nın iyileşme sürecini okumak, bilimin sınırsız keşif olanakları düşündürtürken, kendimizi doğanın her an yeşerebilecek bir parçası olarak hissetmemizi sağlıyor.

Bu kitap, serebralpalsi ve diğer nörolojik rahatsızlıkların yanı sıra kanser gibi hastalıklarla mücadele edenler için yeni fırsatların kapılarını aralamakla kalmıyor umutsuzlukla mücadele eden herkes için bir kaynak hâline geliyor.

Netflix tarafından filme de uyarlanan bu ilham verici hikâye, aynı zamanda küresel sağlık sistemlerine meydan okuyan değişimin de habercisi. Engellerin sevgi ve kararlılıkla nasıl aşılabileceğini görmek isteyenlere…
Çeviren: Emre Aksoy, Anı-Biyografi, Sayfa Sayısı: 264


±9.5 Hafta - İpek Kocaman
Acılardan güç devşiren, her yenilgiyi başlangıca dönüştüren cesur bir kadının, hayata tutunmaya kararlı, zorluklarla yoğrulmuş ama asla pes etmeyen kalbinin hikâyesi bu.

Yazar kalp rahatsızlığının tıbbi sebeplerini ve tedavi sürecini anlatırken bilimsel bir dil kullanıyor; ruhunun iyileşme sürecinde ise rüyalarla harmanlanmış, oldukça duygusal ve derin psikolojik çözümlemeler içeren akıcı bir dile geçiş yapıyor. Böylece bilimsel bir gerçeklikle duygusal derinliği buluşturuyor.

Bu kitap aynı zamanda interaktif bir deneyim sunuyor. İçindeki karekodlarla okurlar, yazarın şarkıları eşliğinde eserin dünyasına ortak oluyor. Görsel ve işitsel sanatın bu eşsiz buluşması, ±9.5 Hafta’yı sadece okumakla kalmayıp hissetmenizi de sağlıyor.

Hayatta kalma tutkusunun, içsel sorgulamaların ve yaşamla ölüm arasındaki dansın yürek burkan ama bir o kadar da umut dolu hikâyesini okumaya hazır mısınız?
Tür: Anı-Biyografi, Sayfa Sayısı: 128, 


Hakanlıktan Başkanlığa - Nuh Albayrak
Yönetim sistemimiz halk iradesiyle değişmesine rağmen, parlamenter sisteme dönüş tartışmaları hâlen devam etmektedir. Bu tartışmalar, yeni yönetim sistemini tüm yönleriyle ele almayı gerektirmektedir. Bu sebeple Araştırmacı-Gazeteci Nuh Albayrak, söz konusu eksikliği tamamlamak adına elinizdeki kitapta Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sisteminin Türkiye için ne anlam ifade ettiğine dair kapsamlı bir araştırma sunuyor. Okurlarını Türk devletlerinin yönetim tarzı ve performansı özelinde tarihî bir yolculuğa çıkarıyor.
Tür: Aktüel-Siyaset, Sayfa Sayısı: 312,



Ceren Kandemir’in ilk şiir toplamı “Ayıp Payı” İnkılâp Kitabevi’nden raflarda

Pazartesi, Şubat 03, 2025

Ceren Kandemir’in ilk şiir kitabı olan Ayıp Payı, İnkılâp Kitabevi etiketiyle raflardaki yerini aldı. İnkılâp Kitabevi imzasıyla okurlarla buluşan kitap “Bütün Ümidim Kırlentlerdedir”, “Hadi Öldürelim Birbirimizi!” ve “Ders mi Çıkarmam Gerekiyor?” başlıklı üç bölümden oluşuyor. 

İnkılâp Kitabevi’nin imzasıyla raflardaki yerini alan Ayıp Payı’nda Ceren Kandemir, kent yaşantısını ve yabancılaşmayı dizelerine taşırken, öfkeyi ve tebessümü şiirlerinden hiç eksik etmiyor. 

Kandemir Güçlü Bir Çıkış Hedefliyor
Ceren Kandemir’in ilk şiir kitabı Ayıp Payı, İnkılâp Kitabevi etiketiyle okurlarla buluşuyor. Metropol hayatının karmaşasını mizahi bir dille şiirlerine aktaran Kandemir, kent yaşantısını ve yabancılaşma temalarını ustalıkla işlerken, duygulara dokunmayı ihmal etmiyor.

Öfkeyi ve gülümsemeyi aynı potada eriten bu eser, güçlü bir edebi çıkış hedefliyor. Ayıp Payı okurlara hem düşündüren hem de hissettiren bir şiir yolculuğu sunuyor.
Ayıp Payı, Ceren Kandemir, İnkılâp Kitabevi, 72 sayfa

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template