♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Wounds : Ayin, Kapı ve Çağrı

İnternetin mobil cihazlar ve lcd televizyonlarda da kullanılabilmesiyle başlayan yeni dönem birçok deneyimi değiştirdi. Oyun oynamak için yüksek bütçelere, konsollara ihtiyaç azaldı. Müzik dinlemek pratikleşti, kitap okumak için sıkı bir e-kitap arşivi yeter de artar oldu. En büyük değişim ise sinema sektöründe yaşandı. Online platformlar sayesinde dizi ve film izleme alışkanlıkları köklü değişikliklere uğradı ve uğramaya da devam ediyor. Artık ulusal kanal dizilerini haftada bir bölümle takip etmenin yerini sezon tamamlanınca yapılan maraton aldı. Sezonun tamamının birden yayımlanmasının etkisiyle değişen izleme alışkanlıklarının bir diğer yansıması da sinema oldu. Özellikle netflix önemli bir alternatif olmuş durumda. Sinema sever izleyici için artık vizyonu takip etmek kadar netlfix yapımlarını takip etmek de önemli. Aynı mantıkla duyuru, teaser, fragman derken günleri sayılan filmler mevcut. “Roma”nın yarattığı yankı sonrası Netflix yapımları daha da önemli hale gelmiş durumda. Aylık program merakla bekleniyor, yeni filmler için gün sayılıyor. 18 Ekim’de yayımlanan “Wounds” da bu ayın ağır toplarından biri olarak izleyiciyle buluştu.

“Wounds”un bu kadar ilgi çekmesinin altında Amerika’nın sevilen korku ve karanlık fantastik kurgu yazarı Nathan Ballingrud’un sevilen novellası “The Visible Filth”ten uyarlanması yatıyor. 2015 yılında yayımlanan novella övgülere boğulmuş ve uzun metraja uyarlanacak olması heyecan yaratmış. Bir diğer sebepse yönetmen koltuğunda Babak Anvari’nin oturuyor olması. 2005 ile 2011 arasına dört kısa film sığdıran Anvari, sonuncusu “Two & Two” ile aldığı Bafta adaylığıyla adını duyurmuştu. Sıra uzun metraja geldiğindeyse rüya gibi bir başlangıç yapmıştı. “Under the Shadow” seksenler Tahranı’nda bir anne kızın savaşın ortasında evlerini sardığını düşündükleri cinlerle mücadelesini anlatıyordu. Prömiyerini Sundance Film Festivali’nde yaptıktan sonra aldığı olumlu yorumlarla başlayan süreci yirmi ödülle tamamlamış ve yıla damga vurmuştu. Bir sonraki filmi merakla beklenen yönetmenler listesine adını yazdırmıştı. Üç yıl sonra Ballingrud ile dönüş yapmış. Üstelik yazarın iki kitabını da uyarlamak üzere... “Wounds”u uzun metraj olarak çeken Anvari, şu sıralar yazarın diğer kitabı “North American Lake Monsters”ın dizi uyarlamasının ön prodüksiyon aşamasında. Dilimize çevrilmemiş Ballingrud kitaplarını onun kadrajından izleme fırsatı anlamına gelen Wounds’un kadrosunda Armie Hammer, Zazie Beetz, Karl Glusman ve Dakota Johnson başı çeken isimler.

New Orleans’ta bir bardayız. Barmen Will ile tanışıyoruz. Bir gece çıkan kavgada bir grup gencin unuttuğu telefonu kurcalıyor ve gelen mesaja yanıt vermesiyle olaylar gelişiyor. Teknolojinin nelere kadir olabileceği ile yola çıkan film başka duraklara da uğrayarak ilerliyor. Baştan söyleyelim gayet iyi bir finali var. Ama oraya giden yolu kat etmek hayli zor. Anvari’nin standart bir senaryonun gerekliliklerini yerine getirmediği film tamamen ses kuşağı ve görüntülere yaslanıyor. Ana karakter Will’i bile derinleştiremeyip karakterlerin karikatürden ibaret kalmasının yanı sıra olay örgüsü de çok kopuk kopuk ilerliyor. Will’in bir telefon mesajına cevap vermesiyle başlayan olaylar zincirinde gerilimi yaratacak olan izleyicinin onunla özdeşleşmesi bir türlü gerçekleşmiyor. Zira gereksiz yan yollara sapıyor Anvari. Will’in sevgilisi Carrie ile ilişkisini anlamakta zorlanıyoruz. Filme hiçbir katkısı olmayan diyaloglarının ardından anlamadığımız, benimsemediğimiz bu ilişkiyi sırf onu korumak adına bitirme isteğinin de izleyicide bir karşılığı olamıyor. Kavgada yüzü yaralanan karakterin atıl durumda kalışını, üstelik finalde kullanılacakken anlamak zor. Telefon merasiminin gizemi, tuhaf halisünasyonlar ve internet araştırmaları derken bir türlü o mistik gerilimi işletemiyor Anvari. Ayinlere, kapılara, çağrılara ve mesajlara çok da gerek olmadığı net görülüyor. İlk filminde attığı düğümü bir türlü atamıyor. Doğaüstü gerilim hedefiyle başlansa tutabilecek hedefi kafa karışıklığı yüzünden tutturamıyor. Oysa teknik anlamda neredeyse mükemmel bir atmosfer var. Psikolojik gerilimi sadece ses kuşağı üzerinden verip geriyorken klişelere yaslanarak kaybetmek de bu kafa karışıklığının ürünü. Sarhoş olunca yakın arkadaşı öpme girişiminde bulunmak gibi klişe ve ucuz numaraların ardından finale aynı gerilimle yürümek de zor. 

Fragmanıyla ümit veren psikolojik gerilim “Wounds”, iyi ilk filmin ardından bocalayan yönetmenler listesine Babak Anvari’yi üst sıralardan sokmak dışında bir fark yaratamıyor. Vasatın altında kalan doksan beş dakikayı sadece beklentileri düşük tutarak tüketmek mümkün.


Share this:

Yorum Gönder

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template