♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

In Darkness : Gizem Kutusu

Eski usül zeki gerilimler kalmadı artık, şöyle iyi bir Hitchcockian filme hasretiz epeydir diyenler biraz daha yaklaşın. 2018 yapımı Amerikan/İngiliz ortaklığı gerilim denemesi “In Darkness” tam da oraya oynuyor. Selamların çakıyor, hikayesini onun gibi açıyor, reverse yapacağında da onun gibi davranıyor. Vizyona girer mi bilinmez ama “In Darkness” meraklılarını ev sinemasında karşılıyor.

In Darkness, “The Tudors”un setinde doğan filmlerden. Dizinin setinde tanışan Anthony Byrne ve Natalie Dormer’ın ilişkilerinin ürünü olarak çıkmış. İkili senaryoyu ortaklaşa kotarmış ve sonrasında görevleri paylaşmış. Bryne yönetmen koltuğuna otururken, Dormer da başrolü üstlenmiş. Kısa filmlerle başladıktan sonra 2005’de ilk uzun metraj sınavını “Short Order” ile veren Bryne, iki yıl sonrasında da “How About You...” ile iyi iş çıkarmıştı. Popüler İngiliz dizilerinin özellikle de tarihi dramaların yönetmenliği ile daha da sivrilmiş bir isim. 11 yıl sonra uzun metraja dönüş yaparken bunun faydasını gördüğü çok belli. Filme yansıyan karakter derinliğinin sebebi de bu besbelli. Dormer’a tanıdık isimler eşlik ediyor öte yandan. Muhtemel aksiyon yıldızı olarak görünen Ed Skrein, Joely Richardson, James Cosmo, Neil Maskell, Jan Bijvoet ve kısacık görünse de Emily Ratajkowski kadronun tamamlayıcı isimleri.

Görme engelli piyanist Sofia ile tanışırız. Üst kat komşusu Veronique'in gürültüsünü hep duyan genç kadın, başka bir gürültülü günün sonunda balkondan düştüğünü duyar. Seslerle de olsa olaya tanık olmuştur. Olay cinayet midir yoksa intihar mı? Polis sorgusu ilerlerken Sofia önemli bir tanık haline gelir. Zira Veronique'in babası Milos Radic, Londra’da siyasi koruma altında yaşayan ve Bosna Savaşı sırasında soykırım eylemleri yapmakla suçlanan bir Sırp işadamı ve savaş suçlusudur. Sofia’nın onunla iletişime geçme isteğiyle olaylar şekillenir…
Açılışını Dario Argento filmlerine, giallo’ya selam çakarak yapan “In Darkness” film boyunca da bu tarz selamları sürdüren bir tarz denemesi. Gizemli gerilim filmlerini sevenler için keyif veren pek çok sahne mevcut. Ağız sulandıran, ruh okşayan sekansları ile çok sevilesi duruyor. Senaryosuna çok kafa yorulduğu belli ama peliküle nasıl çevrileceğine çok daha fazla kafa yorulduğu meydanda. Anthony Byrne, sevdiği filmleri incelemiş ve onlardan başka bir puzzle yaratmış gibi. Bir noktadan sonra izleyicisinin odağını da dağıtan bir yapı esasen bu. Hangi parçanın hangi filmden olduğuna odaklanmaktan filmin konusu ve çözümü geri plana itilmiş oluyor. Filmle ilgili en doğru başlığı da Radic söylüyor. Göründüğü gibi olmayan kişilere dediği gibi; Gizemli Kutu.

Sıradan bir cinayetin perde arkası filmi olarak başlayan In Darkness, özellikle ikinci yarıda hızlanarak bambaşka bir filme dönüşüyor. İşin içine anılar, soykırım, intikam, sırlar, casusluklar derken her şey giriyor neredeyse. Bu zengin menüye rağmen kontrolü kaybetmiyor ama biraz zayıflıyor. Senaryonun zaafları da burada başlıyor. Filmin ikinci yarısı sanki sette yazılmış gibi görünüyor. Hiç aksiyon yok denmiş ve bir iki sahne eklenmiş ama bütünde sırıtmış örneğin. Ya da Sofia’nın geçmişini aydınlatmak için alelacele bir karakter eklenmiş ama dikiş tutmamış. Bunun dışında da gereksiz ve çok mantıksız bir sex sahnesi var dolgu malzemesi olarak. Finaldeki sözde sürpriz de aynı manasızlığın eseri. Hikayeye hiçbir hizmeti olmayan bu sahneler Byrne ve Dormer’ın güvensizliklerinden olsa gerek. Ya yazdıkları senaryoya inanmıyor ya da seyircinin anlamakta zorlanacağını düşünüyorlar. Her sorunun yanıtının verilmek zorunda olduğunu zannederek panikliyorlar sonlara doğru. Oysa en temel sorunun cevabı verilmiş, fazlasına hiç gerek yok. Tüm bunlara rağmen filmin keyif vermesinin sebebi Bryne’ın teknik işçiliği. Metronom ile kurguyu eşlemesi, Vertigo başta olmak üzere klasiklere selam çakması görülmeye değer.

İyi başlayan, matruşka gibi parça parça yön değiştiren eski usül gerilim gibi gözükse de sonlara doğru dağılan gizemli bir kutu “In Darkness”. Kutuyu açtığına pişman olmamak için biraz sabır ve düşük beklenti gerektiriyor…


Share this:

Post a Comment

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template