♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Jale Sancak’tan Sevgiye İnananların Romanı : Uyanan Güzel

Salı, Ekim 31, 2017
Türk dilinin ustalarından Jale Sancak’ın kaleminden, bütün olumsuzluklara rağmen sevgiye inananların, dünyayı yaşanılır bir yer haline getirmek için çabalayanların ete kemiğe büründüğü sımsıcak, umut dolu bir roman: Uyanan Güzel 3 Kasım’da hep kitap logosuyla raflarda yerini alacak.

Haldun Taner Öykü Ödülü ve Duygu Asena Roman Ödülü gibi ödüllerin sahibi Jale Sancak; geçtiğimiz yıl hep kitap’ın yayımladığı öykü kitabı Belki Yarın’ın ardından bu defa yeni romanıyla okurlarının karşısına çıkıyor. Yine hep kitap logosuyla okurlara ulaşacak olan Uyanan Güzel, yazarın içten ve samimi uslübuyla umut dolu bir hikâye anlatıyor.

Vahide kırklı yaşlarının sonlarında, terzilik yaparak hayatını kazanan bir kadındır. Geçmişte büyük sorunlar yaşadığı yatalak babası ve taptığı yeğeniyle birlikte yaşamaktadır. Aşk hayatını çoktan askıya almış olan Vahide’nin dünyası, sokak çalgıcısı Adrian’la yolları kesişince değişir. Bosna savaşı sırasında bombalanan pazaryerinde tek bacağını kaybetmiş olan Adrian’ın en büyük hayali protez bir bacaktır ve bunun için para biriktirmeye çalışmaktadır. Ancak şehirde bir şeyler çok ters gitmektedir. Yeşil alanların yok edilerek yerlerine alışveriş merkezleri yapılması, kentsel dönüşüm adı altında tarihi ve doğal dokunun tahrip edilmesi tansiyonu yükseltmiş, gençleri sokaklara dökmüştür. Betonlaşan şehirde aşırı sıcaklar ile fırtınalar iç içe geçmiştir. Üstüne bir de sokak çalgıcılarına yasak gelince iyice ruhsuzlaşan şehirde Adrian’ın yapacağı bir şey kalmamıştır.

Uyanan Güzel, 3 Kasım’da hep kitap logosuyla raflardaki yerini alacak.

Jale Sancak yazmaya şiirle başladı. Şiirleri 80’li yıllarda edebiyat dergilerinde yayımlandı, radyofonik oyunları ise TRT radyolarında oynandı. İstanbul Televizyonu’nda yayımlanan “Ömrüm Ömrüm” programında danışman ve metin yazarı olarak görev aldı. Açık Radyo’da kültür sanat ve söyleşi programları hazırlayıp sundu. Mırıl Mırıl Münevver adlı öyküsü TV filmi olarak çekildi. İlk üç kitabı ise Can Yayınları tarafından yayımlandı. Daha sonraki öyküleri Sel Yayıncılık, Doğan Kitap ve Kırmızı Kedi yayınevleri tarafından kitaplaştırıldı. 2001 yılında Haldun Taner Öykü Ödülü’ne, 2014 yılında Fırtına Takvimi adlı romanıyla Duygu Asena Roman Ödülü’ne değer bulundu. Belki Yarın adlı öykü kitabı 2016’da hep kitap tarafından yayımlandı. Yapıtları Almanca ve Bulgarcaya çevrildi ve bu ülkelerde kitap olarak yayımlandı. Konuk yazar olarak Almanya’nın çeşitli kentlerinde edebiyat günlerine ve okumalarına katıldı. Galapera Sanatevi’nin kurucusudur. 2015 yılında Tiyatro Kara Kutu’da yazdığı tek kişilik oyunu yönetti ve oynadı.

Uyanan Güzel Jale Sancak
Sayfa Sayısı: 184
Fiyatı: 15 TL

Can Yayınları, Roberto Bolaño külliyatına dört eserle devam ediyor

Pazartesi, Ekim 30, 2017
Şilili yazar Roberto Bolaño’nun Türkçeye ilk kez kazandırılan Mösyö Pain romanı, Tılsım, Uzak Yıldız ve Katil Orospular’la birlikte Can Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluşuyor.

 Daha önce Lümpen Roman adlı kitabını yayımlayan Can Yayınları, Roberto Bolaño’nun külliyatına dört eserle devam ediyor. The New York Times’ın, “Latin Amerika’da çağının en önemli edebî sesi,” dediği Bolaño, polisiye ve gerilimin her an hissedildiği ama hiçbir türle sınırlandırılamayacak edebiyatıyla gerçekten de tüm dünyada iz bırakacak bir isim.

Seda Ersavcı’nın çevirisiyle ilk kez Türkçeye kazandırılan Mösyö Pain, Edgar Allan Poe öykülerini anımsatan puslu ortamları ve esrarlı karakterleriyle Roberto Bolaño’nun hayal gücünün karanlık katmanlarını yansıtıyor.

1938 baharında, Paris’te bir hastane odasında yatan Perulu şair César Vallejo’nun hıçkırık nöbetini kimse geçiremeyince son çare olarak Franz Mesmer’in takipçisi, okült bilimler meraklısı Pierre Pain’e başvurulur. Ancak ortaya çıkan iki İspanyol, şairi tedavi etmemesi için onu ikna etmeyi başarınca Mösyö Pain kendini labirentimsi sokaklar ve koridorlarda, anlamını çözmekte zorlandığı bir kovalamacanın ortasında bulur.

Roberto Bolaño külliyatının kült eserlerinden Uzak Yıldız işkence, sürgün ve ölüm arasında seçim yapmaya zorlanan bir neslin iğneleyici portresi. Allende hükümeti döneminde silik bir şairken General Pinochet diktatörlüğünde yıldızlaşarak estetikten başka hiçbir şeye yaşam hakkı tanımayan bir “sanatçı” olarak ortaya çıkan Carlos Wieder’in hikâyesi, Şili’nin yakın tarihiyle iç içe geçince Güney Amerika’nın en özgün anlatıcılarından biri doğuyor.

İlk kez 2001 yılında okuyucuyla buluşan Katil Orospular Roberto Bolaño’nun ikinci öykü kitabı. Türden türe sıçrayan bu anlatıların en belirgin ortak yönü kuşkusuz Bolaño’nun kuvvetli üslubu. Ölü şairler, İspanya’da oynayan Latin Amerikalı futbolcular, ünlü modacılar tarafından kiralanan cesetler, porno film yapımcıları, Avrupa’da sürgün hayatı yaşayan Şilililer ve yazarın birçok metninde karşımıza çıkan alter egosu Arturo Belano Katil Orospular’da okuyucunun karşısına çıkıyor.

Latin Amerika’nın baskıcı rejimleri tarafından yaşamları örselenen nesillere bir ithaf niteliğinde olan Tılsım, 1968 yılında, México’da, polis ve askerler üniversiteyi bastığında saklandığı tuvalet kabininden on küsur gün çıkmayan Uruguaylı Auxilio Lacouture’nin dudaklarından şiir gibi dökülen bir anlatı. Roberto Bolaño, Vahşi Hafiyeler’den filizlendirdiği bu romanda, “Meksikalı şairlerin anası” Auxilio’nun hayatıyla hayallerini kesiştiriyor.

ROBERTO BOLAÑO, 1953’te Şili’de doğdu. Çocukluğunu Şili’de, ilkgençliğini Meksika’da geçiren Roberto Bolaño yirmili yaşlarda Avrupa’ya giderek Katalonya’ya yerleşti. Geçimini bekçilik, mevsimlik işçilik, bulaşıkçılık gibi işlerden sağlarken bir yandan da şiirler ve romanlar kaleme aldı. İlk çocuğunun dünyaya gelmesinin ardından gelirini artırmak amacıyla düzyazıya ağırlık vermeye başladı. Vahşi Hafiyeler (1998) romanıyla Rómulo Gallegos ve Herralde ödülleri başta olmak üzere birçok ödül kazanmasıyla Latin Amerika edebiyatının Boom kuşağından beri en önemli romancısı olarak gösterildi, eserleri birçok dile çevrildi. 2003’te 50 yaşında Barcelona’da öldü.

Mösyö Pain
Çeviri: Seda Ercavcı 
Tür: Roman 
Sayfa sayısı: 146 Sayfa
Fiyatı: 14 TL
Yayın tarihi: 15 Ekim 2017

Uzak Yıldız
Çeviri: Zerrin Yanıkkaya
Tür: Roman
Sayfa sayısı: 151 Sayfa
Fiyatı: 14 TL
Yayın tarihi: 15 Ekim 2017

Katil Orospular
Çeviri: Peral Bayaz
Tür: Öykü 
Sayfa sayısı: 223 Sayfa
Fiyatı: 18,5 TL
Yayın tarihi: 15 Ekim 2017 

Tılsım
Çeviri: Zeynep Heyzen Ateş
Tür: Roman
Sayfa sayısı: 139 Sayfa
Fiyatı: 13 TL
Yayın tarihi: 15 Ekim 2017 


Komet şiirleriyle Can Yayınları’nda : Esas Mesele İdi Fiil

Pazartesi, Ekim 30, 2017
Ressam ve şair Komet yeni şiirleriyle okuyucularla buluşuyor. Esas Mesele İdi Fiil’de Komet kendine has üslubuyla, okuyucuyu sözcüklerin peşinden düşündürücü ama aynı zamanda kışkırtıcı bir yolculuğa davet ediyor. 

Başka bir şey keşfetseydik
Belki dünya daha başka olurdu

Belki de daha kötü olabilirdi

O halde tekerleği iyi ki keşfetmişiz
Yoksa kutuları tekerleklere bağlayıp tırrrr
Fırrrrr uzaklara gidemezdik hiç


KOMET, Sanatçı, şair. Diğer şiir kitapları: Koşarak Geldim Çorabı Deldim, Olabilir, Olabilir, O Değilse Başkasıdır, Komet Momet.

Esas Mesele İdi Fiil / Komet
Tür: Şiir
Sayfa sayısı: 87 sayfa
Fiyatı: 10,5 TL
Yayın tarihi: 25 Ekim 2017


Altay Öktem’den nefes kesici bir macera : Thomas Düşerken

Perşembe, Ekim 26, 2017
Underground kültürünün en önemli temsilcilerinden Altay Öktem’den Paris’ten Münih’e, oradan da İstanbul’a uzanan nefes kesici bir macera: Thomas Düşerken… Öktem’in yeni romanı Can Yayınları etiketiyle raflarda…

“Düşüşüne önceden karar vermişti demek istiyorum. Bilerek kendini uçurumdan aşağı bıraktı. Derinliğin dördüncü boyutunun da fotoğrafını çekmiş, sanat hayatının zirvesine ulaşmıştı. Geriye beşinci boyut kalıyordu. Beşinci boyutun çekilmesi için bizim bir araya gelmemiz gerekiyordu. Uçurumdan yuvarlanması, sana ve bana, ayrı ayrı yazılmış birer mektuptu aslında.”

Bütün dünyanın sapkın olarak tanıdığı, kollarını kullanamadığı için ayaklarıyla fotoğraf çeken ve küçük yaşta konuşma yetisini kaybetmiş olan dâhi fotoğrafçı Thomas Dumas, İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Polonya’dan kaçmak zorunda kalan bir ailenin çocuğudur. İspanyol bir modelin fotoğraflarını çekerken uçurumdan yuvarlanır… Bu ölümün ardından yolları kesişen model Maria ve Thomas Dumas’ın biyografisini yazmakta olan sanat tarihi profesörü Anders, ünlü fotoğrafçının ölümünün sırrının peşine düşerler.

ALTAY ÖKTEM 1964’te İstanbul’da doğdu. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdi. Edebiyat hayatına şiirle başlayan Öktem’in Eski Bir Çocuk (1992), Sukuşu (1992), Beni Yanlış Öptüler Aslında (1993), Çamur Şiir (1995), Her şey; Oda Kırbaç Ayna (1998), Sokaklar Tekin Değil (2003), Parça Tesirli (2005), Dört Kırıtık Opera (2009) ve Fazla Elli (2016) adlı şiir kitapları yayımlandı. 2006’da ise toplu şiirlerinin bir bölümü Beni Yanlış Öptüler adıyla kitaplaştırıldı. 1988’de Ali Rıza Ertan, 1990’da Yaşar Nabi Nayır, 1995’te Orhon Murat Arıburnu, 2000’de ise Cemal Süreyya ödüllerini aldı. Çeşitli dönemlerde Cumhuriyet, Radikal, Akşam ve Vatan gazetelerinin kitap eklerinde düzenli olarak yazdı. Edebiyat dergilerinin yanı sıra Öküz, Hayvan gibi kültür sanat dergilerinin ve Penguen adlı mizah dergisinin yazar kadrosunda yer aldı. 2007-2008 yılları arasında Yüxexes Karakalem ve 46 Karakalem adlı kültür sanat dergilerini yayımlayan, 2013-2014 yılları arasında Marjinal Yayınları’nın genel yayın yönetmenliğini yapan Öktem, 2005-2008 yılları arasında, iki dönem Türkiye Yazarlar Sendikası’nın genel kurulunda yer aldı. Fabisad’ın (Fantastik ve Bilimkurgu Sanatları Derneği) kurucu üyesi olan Öktem’in Filler Çapraz Gider (2001), Tanrı Acıkınca (2003), Bu Kitaptan Kimse Sağ Çıkamayacak (2005) ve O Adam Babamdı (2015) adlı romanları da bulunmaktadır. Denemelerini Hayat Bazen Çentiklidir (2002), İçimde Bir Boşluk Var (2004) Sık Rastlanan Hastalıklar Atlası (2007) ve Yaram Yanlış Yerde (2009) adlı kitaplarda toplayan Öktem’in Aslında Saçları Siyahtı (2002) ve Sonsuz Sıkıntı (2010) adlı öykü kitapları da bulunmaktadır. Ayrıca, alt kültürlerin iletişim aracı olan fanzinleri incelediği Şeytan Aletleri adlı kitabı 2000’de yayımladı. Kadıköy kargART’ta açtığı Genel Kültürden Kenar Kültüre 101 Fanzin adlı serginin ardından aynı adlı fanzin seçkisini (2002) ve Şehrin Kötü Çocukları (2002) adlı fanzin şiir antolojisini hazırladı. Çalılar Dünyası (2010) adlı bir çocuk kitabı ve Anadolu Yakasının Sıfır Noktası: Bağlarbaşı (2010) adlı kitabı da bulunan Öktem, Tupac Shakur’un şiir kitabı Betonda Yeşeren Gül (2013) ve Shining adlı metal müzik grubunun solisti Niklas Kvarforth’un liriklerinden oluşan Prozac Artık Yetmediğinde (2014) adlı kitapların çevirmenleri arasında yer aldı. 

Thomas Düşerken / Altay Öktem 
Tür: Roman
Sayfa sayısı: 156 Sayfa
Fiyatı: 14 TL
Yayın tarihi: 25 Ekim 2017

Richard Yates’in en ünlü öykü kitabı nihayet Türkçede! : Yalnızlığın On Bir Hali

Çarşamba, Ekim 25, 2017
Her kitabıyla okurların öykü evrenini genişleten Yüz Kitap’tan bir ilk daha… Richard Yates’in en ünlü öykü kitabı nihayet Türkçede! 

Amerika’nın belki de en hüzünlü yazarı Yates savaş sonrasında, Amerikan Rüyası’nın o altın yıllarında New Yorklu sıradan insanların hayal kırıklıklarını anlatıyor: Ofis çalışanları, ikinci sınıf dergilerde didinen yazar namzetleri, savaş gazileri, ölümsüzlük arayan taksi şoförleri, kronik tüberküloz hastaları ve hayatlarındaki tatminsiz kadınlar, öğretmenlerinden utanan öğrenciler.

İletişimsizlik ve yanılsama içindeki ilişkilerinde kapana kısılmış bu insanlar hayatlarının asla istedikleri gibi olmayacağının idrakiyle mutsuzlar. Zaaflar ve korkaklık yüzünden küçülen yaşamlar her öyküde karşımıza çıkıyor. Savaş sonrası Amerika’sının ışıltılı vaatlerinin kazananı olmayı bekleyen bu insanlar, gerçekleşmeyen arzularıyla birlikte donakalmış bir hüznün içinde hapisler. Richard Yates o benzersiz gözlem gücüyle hüznün, mutsuzluğun ve yalnızlığın yalın gerçekliğinde yatan hakikati yakalayıp çıkarmayı başarıyor.

“Yates, Dublinliler’in New York versiyonunu yaratmış adeta.” – The New York Times

“Yates, Fitzgerald ve Hemingway’le birlikte 20. Yüzyılın tartışmasız en büyük üç Amerikan yazarından biridir.” –  David Hare 

“Bir Amerikalı tarafından yazılmış en iyi öykü kitabı.” – Kurt Vonnegut

Richard Yates 1926 yılında New York’ta doğdu. Henüz okuldayken gazeteciliğe başladı. İkinci Dünya Savaşı’nda orduya katılarak Fransa ve Almanya’da görev yaptı. 1946’da New York’a geri döndü. Bu dönemde gazetecilik, hayalet yazarlık ve halkla ilişkiler yazarlığı yaptı. İlk romanı Bağımsızlık Yolu ( çev. Esra Birkan, YKY, 2017) 1961’de, Yalnızlığın On Bir Hali ise 1962’de yayımlandı. Bağımsızlık Yolu o yıl Ulusal Kitap Ödülleri’nde finalist oldu. Başta Columbia ve Boston olmak üzere çeşitli üniversitelerde yazarlık dersleri verdi. Ayrıca The Easter Parade, A Good School, Disturbing the Peace adlı üç romanı ve Liars in Love adlı bir öykü kitabı bulunan Yates, yaşadığı dönemde eleştirmenlerce sürekli övülmesine karşın kitaplarından hiçbiri çok satanlar listelerine girmedi. Kitaplarına ilgi 1980’lerde tekrar canlanmaya başladı; asıl ilgiyi ise 2000’li yıllarda görmeye başladı. Richard Yates 1992’de Alabama’nın Birmingham kentinde amfizemle bağlantılı komplikasyonlar sebebiyle yaşama veda etti. 

Yalnızlığın On Bir Hali / Richard Yates
Özgün Adı: Eleven Kinds of Loneliness
ÖYKÜ
Çeviren: Yasemin Akbaş
241 sayfa, Ekim 2017
Etiket Fiyatı: 20 TL


Gertrude Stein’ın birçok yazara ilham veren kitabı ilk kez Türkçe’de! : Üç kadın, üç yaşam, üç öykü

Çarşamba, Ekim 25, 2017
Delidolu Yayınları, kült yazar Gertrude Stein’ın, yaşadıkları toplumlarda varlık göstermeye çalışan üç ayrı kadının hikâyesini anlattığı Üç Yaşam kitabını okurlarla buluşturuyor. Kitap, kendine özgü edebi tarzıyla başta Hemingway olmak üzere pek çok yazara ilham veren Stein’ın ilk eseri olma özelliğini taşıyor. 

Modernist edebiyatın öncü isimlerinden Gertrude Stein, Üç Yaşam kitabında hayata tutunmaya çalışan üç kadın karakterin hikâyesini, dönemin toplumsal gelişmeleriyle harmanlayarak anlatıyor. Edebiyatın kilometre taşlarından biri olarak görülen ve birçok yazara ilham veren Üç Yaşam, kültleşmiş bir ilk eser olarak nitelendiriliyor.

Deneysel yazılarıyla, Kübizmin resimde gerçekleştirdiğini edebiyatta var etmek isteyen Gertrude Stein’ın bu kitabı, yayımlandığı dönem büyük bir ilgiyle karşılandı ve olağanüstü bir gerçekçilik ürünü olarak nitelendirildi. Başta Hemingway olmak üzere birçok yazarı etkilemiş olan Gertrude Stein, bu üç öyküyle hayata dair parçaları değil; hayatın kendisini olduğu gibi ortaya koyarken, benimsediği yenilikçi edebi eğilimleri yansıtan kusursuz bir metin sunuyor. 

Delidolu Yayınları etiketiyle ilk kez Türkçe olarak okurla buluşan Üç Yaşam, alt sosyokültürel sınıfa mensup üç farklı kadının, Anna, Lena ve Melanctha’nın hikâyelerini ne basite indirgeyerek ne de yücelterek anlatmayı başarıyor. Türkiye’de geniş bir okur kitlesi bulunan Gerturde Stien Üç Yaşam ile yaşama tutunmaya çalışan bütün kadınların yolunu aydınlatıyor. 

Üç Yaşam / Gerturde Stein
Türkçeleştiren: Gökçe Yavaş
284 sayfa, 18,00 TL

Bir Ekonomik Tetikçi Yeni İtiraflarla Geri Döndü!

Çarşamba, Ekim 25, 2017
Amerikalı ünlü ekonomist John Perkins’in, gelişmekte olan ve geri kalmış ülkelerin borçlandırılarak sömürülmesi gerçeğini detayları ile gözler önüne sererek gündemi sarstığı “Bir Ekonomik Tetikçinin Yeni İtirafları” serisi yeni kitapla sürüyor. Perkins, yeni itiraflarla geri döndü! “Bir Ekonomik Tetikçinin Yeni İtirafları” April etiketiyle raflarda…

'Ekonomik tetikçiler (ET'ler) yerküre üzerindeki ülkeleri trilyonlarca dolar dolandıran yüksek ücretli profesyonellerdir. Dünya Bankası, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı ve diğer yabancı "yardım" kuruluşlarından büyük şirketlerin kasalarına ve gezegenimizin tabii kaynaklarını kontrol eden birkaç varlıklı ailenin ceplerine para aktarırlar. Kullandıkları araçlar arasında sahte finansal raporlar, hileli seçimler, rüşvet, zorbalık, seks ve cinayet bulunmaktadır. Oynadıkları oyun imparatorluklar kadar eski olmasına rağmen, günümüzdeki küreselleşme sürecinde yeni ve korkutucu bir boyuta ulaşmıştır. Nereden mi biliyorum; ben de bir ET idim.

“Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları’nı okuduktan sadece birkaç yıl sonra Perkins’in gözlerimizin önüne capcanlı anlatımıyla serdiği ekonomik darbeye maruz kalacağımı bilemezdim. Yeni İtiraflar, ekonomik gücün demokratik denetimini dinamitlemek isteyenlere rehberlik eden yabani yöntemler ve iğrenç ekonomik akılsızlıklarla ilgili kişisel deneyimimle örtüşüyor. Perkins, siyasi, sosyal ve ekonomik güçlerin gerçek kaynakları hakkında içeriden dürüst seslere ihtiyaç duyan dünyamıza yine esaslı bir katkıda bulundu.
Yanis Varoufakis, Yunanistan Eski Finans Bakanı

Bir Ekonomik Tetikçinin Yeni İtirafları, ekonomik tetikçi ve çakalların güçlerini arttırmak için başvurdukları alçak yöntemlerin iç yüzü hakkında derin bilgiler sunuyor. ABD’nin ve dünyanın geri kalanının tepesine nasıl tünediklerini gösteriyor. Bugün karşılaştığımız krizleri ve onları durdurmak için gereken yol haritasını aydınlatan muhteşem ve cesur bir kitap.
Dr. John Grey, Erkekler Mars’tan Kadınlar Venüs’ten kitabının yazarı

Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları'na bayıldım. On yıl önce gerçekte ne olup bittiğini ortaya koymuştu. Yeni İtiraflar hikayenin geri kalanını anlatıyor. İlk kitaptan bu yana gerçekleşen dehşet verici olayları ve hepimizin bu ölüm ekonomisini bir yaşam ekonomisine çevirmek için yapabileceklerimizi sorguluyor.
Yoko Ono

On yıl önce Türkiye'de ve tüm dünyada gündemi sarsan ve her geçen gün daha çok insanın gözünü açan John Perkins yeni itiraflarla geri döndü!

Bir Ekonomik Tetikçinin Yeni İtirafları / John Perkins
Özgün adı: New Confessions of an Economic Hitman
Çevirmen: Kerem Ergener - Murat Kayı
Türü: Araştırma - İnceleme
April, 1. Baskı, Ekim, 2017
Sayfa: 408
Fiyat: 27 TL

Sevdiklerinden Tarık Akan’a bir vefa borcu: Tarık Akan Ülkemin Güzel Yüzü

Çarşamba, Ekim 25, 2017
16 Eylül 2016’da yitirdiğimiz Tarık Akan’a dostlarından, izleyicilerinden, okurlarından ve dostlarından bir vefa borcu: Tarık Akan Ülkemin Güzel Yüzü, Can Yayınları etiketiyle raflarda…

“Türkiye’de bir oyuncu olmanın, sanatçı olmanın gereklerinin en önemli yerlerinden bir tanesini yüklenilmesi gereken bir görev olarak üstüme almışım ben. Ülkenin laik, demokratik, çağdaş bir yapıya oturması için neler lazımsa, onlar için bir şeyler yapılması gerektiğine inanan bir kişiyim. Bunları da seçtiğim ve olmak istediğim bütün filmlerin içerisine sokmuşumdur. Çünkü benim dünya görüşüm bu. Buna inanıyorum. Başka türlü bu toplumun rahata kavuşması imkânsız diye düşünen kişilerdenim. Bunu bir görev olarak koyuyorum kendime.”

Ülkemizin çağdaş zamanlarından bir fırtına gibi gelip geçen bir sima… Sinemamızın ortasına düşen bir yıldız… Sonunda ülkenin en zor zamanlarında politik tercihleriyle halkının yanında yer almış, halkının çıkarları için mücadele etmiş bir aydın... Kıymet Coşkun’un yayına hazırladığı elinizdeki kitap Tarık Akan dostlarının, izleyicilerinin, okurlarının ve yoldaşlarının bir vefa borcu olarak onun birinci ölüm yıldönümü için hazırlandı. Akan’ın yıllarca emek verdiği Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’nın katkılarıyla…

“Arkadaşımız Tarık Akan, büyük sanatçı özelliklerini iyi bir insan olma özelliğiyle de birleştirebilmiş, bulunmaz güzellikte bir kişilikti. Onun anısına hazırladığımız bu kitapla ona olan sevgimizi, hayranlığımızı, okurlarla, sevenleriyle de paylaşmak istedik. Kitabı okuyanlar, onun türlü serüvenlerle dolu yaşam ve sanatını daha yakından tanıyacak, mücadelesine ortak olabilmenin sorumluluğunu hissedecekler.”  Rutkay Aziz 

Tarık Akan : Ülkemin Güzel Yüzü
Yayına hazırlayan: Kıymet Coşkun  
Sayfa sayısı: 320 
Fiyatı: 24 TL
Yayın tarihi: 24 Ekim 2017


Hakkâri’de Bir Mevsim 40 yaşında!

Cumartesi, Ekim 21, 2017
Sel Yayıncılık, Türk Edebiyatının eşsiz klasiklerinden “Hakkâri’de Bir Mevsim”in yayımlanışının kırkıncı yılını özel baskı ile taçlandırarak kutluyor. Ferit Edgü’nün eşssiz eserinin 40. Yılına özel basım ciltli ve özel kağıtlı yeni tasarımıyla raflarda…

Türkçenin ustalarından Ferit Edgü’nün büyük eseri Hakkâri’de Bir Mevsim, ilk kez 1977  yılında yayımlandığında Türkçe yazında pek çok şeyi değiştirdi. Edebi kıymetinin yanı sıra o “uzak” coğrafyayı ele alışıyla, bölgenin okur nezdinde görünürlük kazanmasında mütevazı ama önemli bir katkı oluşturdu.

Japonca ve Çince dâhil birçok dile çevrilen, Türkiye’de olduğu kadar dünyada da ses getiren, aynı zamanda Erden Kıral yönetmenliğinde filme uyarlanarak, 33. Berlin Film Festivali’nde aralarında Gümüş Ayı’nın da olduğu 5 ödül kazanan eserin bu yıl 40. yılını kutluyoruz.

Yıllar geçtikçe gücünü, yitirmek şöyle dursun, daha da artıran Hakkâri’de Bir Mevsim, 40. yılı vesilesiyle özel bir basımla yeniden okurla buluşuyor.

Hakkâri’de Bir Mevsim, ciltli ve özel kâğıtlı yeni tasarımıyla raflarda.

“O”yu (Hakkâri’de Bir Mevsim) sadece gerçekçi bir roman olarak saymak yetmez, gerçeğin inanılmaz bir düşe dönüştüğü, şaşırtıcı bir öyküdür bu. Ferit Edgü'nün gerçek bir yaşamı, bir roman yaşamına çevirmesindeki beceriye hayran oldum. Çünkü “O” gözlem gücünü anlatı ustalığından alıyor." -Melih Cevdet Anday

Hakkâri’de Bir Mevsim / Ferit Edgü
Çağdaş Türk Edebiyatı, Roman 
Ciltli baskı / Özel kâğıt 
194 sayfa / 20 TL


John Berger'dan hayvanlara bakışımızı sorgulatacak bir kitap : Hayvanlara Niçin Bakarız?

Çarşamba, Ekim 11, 2017
İnsanların çevrelerindeki görüntüleri nasıl algıladığı üzerine yazdığı “Görme Biçimleri” kitabı ile tanınan John Berger, bu sefer odağına hayvanları alıyor. Berger’in hayvanlar ve insanlar arasındaki iletişimin zaman içinde nasıl değiştiğini sorguladığı Hayvanlara Niçin Bakarız? kitabı Delidolu Yayınları etiketiyle okurlarla buluşuyor.

2017 yılının başında hayatını kaybeden yazar, şair, sanat eleştirmeni ve ressam John Berger'ın insan, hayvan ve doğa ilişkilerini irdelediği Hayvanlara Niçin Bakarız? kitabı Delidolu Yayınları etiketiyle raflarda yerini aldı. Cevat Çapan tarafından Türkçeleştirilen Hayvanlara Niçin Bakarız?, Berger’ın insan, hayvan ve doğa ilişkileri üzerine kaleme aldığı farklı makalelerden oluşuyor.

Hayvanat bahçeleri neden var? Modern kapitalist toplumlarda insanlarla hayvanlar arasındaki ilişki nasıl kayboldu? Eski çağlarda hayvanlara baktığımızda ne görüyorduk, şimdi ne görüyoruz? Bunlar gibi, hem şaşırtıcı  hem de eleştirel, sorularla okurlarını düşündürmeyi hedefleyen Berger, kendine has, mesafesiz üslubuyla, göz ardı etmeyi reddedip bizleri alışılmış olanı sorgulamaya, derinlikli düşünmeye davet ediyor.

Delidolu Yayınları etiketiyle okurlara ulaşan Hayvanlara Niçin Bakarız? insanların hayvanlara bakışının zaman içerisinde nasıl değiştiğini gözler önüne sererek okurlarını düşünsel bir yolculuğa çıkarıyor. 

Hayvanlara Niçin Bakarız? / John Berger
Türkçeleştiren: Cevat Çapan
136 sayfa
Fiyat: 19,00 TL
Dağıtım tarihi: 12 Ekim 2017

Juan Martin Guevara, Che'nin katledilişinden yarım yüzyıl sonra abisini anlattı : Abim Che

Çarşamba, Ekim 11, 2017
Ernesto “Che” Guevara... Yirminci yüzyılın efsanevi devrimcisi, bazılarının taptığı, bazılarının ölesiye nefret ettiği bir politik figür, öte yandan yaşasaydı tepki göstereceği biçimde metalaştırılmış, popüler kültürün elinde bir ikona dönüştürülmüş idealist ve eylem adamı.

“Başkalarının gözünde, belki tüm dünyanın gözünde Comandante olabilirsiniz, ama birileri için her zaman bir evlat, bir kardeşsiniz.”

Kendisi de Arjantin’deki dikta rejiminin zindanlarında yıllarca çile doldurmuş bir militan olan Juan Martin Guevara, Che’nin Bolivya dağlarında katledilişinden yarım yüzyıl sonra sessizliğini bozuyor ve abisini anlatıyor. Yoğun, içe oturmuş bir hüznün damgasını vurduğu bu anılarda Che’nin yetiştiği sosyal çevre de var, üzerinde çok etkisi olan annesiyle ilişkisi de, biyografilerinde kendine pek yer bulamayan babası ile kimileri gerçek birer karakter olan akrabaları ve dostları da. Yeri geldikçe, Che’nin hayata, siyasete, edebiyata ilişkin görüşlerine, değerlendirmelerine de yer veriyor küçük Guevara.

Ama esas önemsediği, dile getirmek istediği artık kendisi yetmişini devirmiş bir ihtiyar iken hep genç kalacak olan abisi ile, yıllarca mezarı bile belli olmayan sevgili ölüsü ile bağı. Juan Martin Guevara’nın kâğıda döktüklerini eşsiz kılan, başkalarının anlayamayacağı ve anlatamayacağı bu insani boyut zaten.

JUAN MARTIN GUEVARA, Ernesto “Che” Guevara’nın en küçük erkek kardeşidir. Kendisi de askerî dikta döneminde siyasi fikirleri nedeniyle uzun yıllar hapis yatmış bir militan olan Guevara, en sonunda ailenin Che’ye dair sessizliğini Abim Che kitabıyla kırmıştır.

ARMELLE VINCENT, Los Angeles’ta yaşayan bir Fransız gazetecidir. Bu projede Juan Martin Guevara’yla birlikte çalışmıştır. 

ABİM CHE / Juan Martin Guevara, Armelle Vincent
Çeviri: Arda Ekşigil 
Tür: Anı 
Sayfa sayısı: 239 Sayfa
Fiyatı: 20 TL
Yayın tarihi: 10 Ekim 2017


Paul Auster’dan merakla beklenen bir aile destanı : 4321

Salı, Ekim 10, 2017
Paul Auster’ın 20. yüzyılın ikinci yarısına panoramik bir bakış sunduğu ve 2017 Man Booker Ödülü’nün kısa listesinde kalmaya hak kazanan kitabı 4 3 2 1, Can Yayınları etiketiyle yayımlandı.

“Auster’ın en büyük, en yürek burkan, en doyurucu romanı, gerçeklerin ve olasılıkların, aşkın ve yaşamın sürükleyici ve şaşırtıcı öyküsü” olarak tanımlanan yapıt, bir aile destanı havasında başlıyor ve o aile bireylerinden birinin kendi yaşamını “ya öyle olmasaydı” diye sürdürmesiyle devam ediyor.

Sadece bir ailenin ve bir kişinin yaşamıyla sınırlı kalmayan roman, Soğuk Savaş, Rosenberg’lerin idamı, Kennedy ve Martin Luther King suikastları, Vietnam Savaşı, My Lai katliamı, 1968 üniversite olayları gibi konuları da ayrıntılarıyla işleyerek 20. yüzyılın ikinci yarısına panoramik bir bakış sunuyor ve bu deneyimleri bitmek istemeyen, akıcı, keyifli cümlelerle aktarıyor.

Auster kitabını yorumlarken, “Kendi yaşamımdan bazı şeyleri aktardım, ama hangi yazar bunu yapmaz ki?” diyor ve, “Ben tanıdığım, bildiğim dünyayı, kendi yaşadığım ve sürprizlerle dolu deneyimleri yansıtmaya çalışıyorum, ömrüm boyunca bu kitabı yazmak için bekledim,” diye tamamlıyor sözünü.

PAUL AUSTER, 1947 yılında ABD’nin New Jersey eyaletinde, Newark’ta doğdu. Daha 12 yaşındayken, önemli bir çevirmen olan eniştesinin kitaplarını okuyarak edebiyata büyük bir ilgi duymaya başladı. Columbia Üniversitesi’nde Fransız, İngiliz ve İtalyan edebiyatı okuduktan sonra dört yıl kadar Fransa’da yaşadı, Fransız yazarlardan çeviriler yaptı. XX. yüzyıl Fransız şiiri üstüne önemli bir antoloji hazırladı. İlk kez 1987’de New York Üçlemesi adlı yapıtıyla büyük ilgi gördü. Daha sonra Ay Sarayı, Kehanet Gecesi, Köşeye Kıstırmak, Son Şeyler Ülkesinde, Leviathan, Şans Müziği, Timbuktu, Yanılsamalar Kitabı, Yükseklik Korkusu, Brooklyn Çılgınlıkları, Yazı Odasında Yolculuklar, Karanlıktaki Adam ve Sunset Park adlı romanları, Yalnızlığın Keşfi adlı anı-romanı, Kırmızı Defter adlı öykü kitabı birbirini izledi. Auster, eşi yazar Siri Hustvedt ve iki çocuğuyla birlikte New York, Brooklyn’de oturuyor.

4 3 2 1 / Paul Auster
Çeviri: Seçkin Selvi 
Tür: Roman
Sayfa sayısı: 1128
Fiyatı: 45 TL
Yayın tarihi: 10 Ekim 2017


h2o kitap’tan Edebiyat Belleğimiz : Fareler ve Kitaplar…

Salı, Ekim 10, 2017
Edebiyat Belleğimiz adı altında,edebiyatımızın sessizce atılmış adımlarını ve yankı bulamamış çıkışlarını hem yeni kuşaklara tanıtmak hem de eski kuşaklardan olanlara anımsatmak için bir edebiyat dizisi oluşturuyoruz.  Bir dönemleştirme çabası içinde olmadığımızdan bu bir dönem dizisi olmayacak. Biz, daha çok bir "zaman köprüsü" hayal ediyoruz, dünü bugüne bağlayan bir köprü. Çünkü biliyoruz ki zamanın kütüphanesi, zamanın ötesine geçmiş, gününde keşfedilmemiş ya da değeri bilinememiş yapıtlarla doludur. Çünkü görüyoruz ki çeşitli nedenlerle "edebiyat piyasası" dışında yazın yaşamını sürdüren sanatçıların gün ışığı tedirginliği çeken saklı yapıtları var pek çok.

Kimisi daha mürekkebi kurumadan yayınevinin kapanması dolayısıyla kimisi yazarının o satırları bir daha görmek istememesi yüzünden on yıllarca okurla buluşamamış kitapları da yayınlayacağız.

Gönüllere düşmüş ama dile getirilmemiş, göz önünde tutulmuş ama raftan ırak bırakılmış, köşe taşı sayılmış ama köşelerde yer bulamamış, gözden kaçmamış ama göz de kırpılmamış eserleri de yayınlayacağız. 

Ama biz bunları kendimize dert edinmedik, sadece aşığız ve aşkı çoğaltacağız.

Biliyoruz ki sanat eseri ölmez ama sanat eserinden fosil de olmaz. Biz de edebiyat alanında kazı yapıyor değiliz; bütün eserler ortada, yazıldılar ve okurun önüne kondular. Öngörümüz var elbet ancak "Edebiyat Belleğimiz"in sığasının tam tamına ne kadar olduğunu, nereye sığacağını bilemiyoruz. Kim biliyor, onu da bilmiyoruz. Ama okurun, belleğin oluşturulmasına katkı sunacağından eminiz. Biz başladık, destek gelecektir. Her zaman bir eseri eksik bıraktığımız, bir yazarı ihmal ettiğimiz bize anımsatılacaktır… Bu da yolculuğumuzun keyifli tarafı!

Bazı yazarlara ulaşamıyoruz, bazılarının varislerini bilmiyoruz, bazı eserleri de bulamıyoruz. Ama yılmıyor aramaya devam ediyoruz, kararlıyız belleği çoğaltacağız.

Belleğimizdekiler bugüne değin gölgede kalmış, fark edilememiş veya üstlerine zamanın sessiz örtüsü çekilerek unutulmaya  terk edilmiş olsalar da yok olmadılar; gelecekte de yok olmayacaklar ama artık yok da sayılamayacaklar.

Okurun eleştirisi, farelerin kemirici eleştirisinin yerine geçemez.

Sel Yayıncılık'tan Ekim Yenileri

Cuma, Ekim 06, 2017
Sel Yayıncılık Ekim ayını altı kitapla karşılıyor. Ayın güzelliği Eduardo Galeano’nun son kitabı “Hikâye Avcısı”nın ilk kez dilimize kazandırılmış olması. Boris Vian’ın her okumada yeni anlamlar kazanan romanı “Pekin'de Sonbahar” da ayın diğer edebi eseri. Kadın özgürlüğü mücadelesinde ufuk açıcı çalışmalarıyla anılan iki isim, iki düşünce insanı, iki yazarı bir araya getiren “Simone de Beauvoir Aramızda” Kadın Kitaplığı’nın, Neil Smith’in entelektüel ve siyasi açıdan bir güç kazanma denemesi “Eşitsiz Gelişim” KentSel (Sosyoloji) kitaplığının, Theodor W. Adorno’nun düşünür, totaliter rejimlerin makbul yurttaşını yaratan koşulları yürütülen bu çokyönlü araştırma sonucunda çözümlediği “Otoritaryen Kişilik Üzerine” ve Henri Lefebvre’nin üzerinde çalıştığı son kitap olan ve ancak ölümünden sonra yayınlanan “Ritimanaliz” de DüşünSel kitaplığının yenileri… “Hikâye Avcısı” ve “Otoritaryen Kişilik Üzerine”yi her okura şiddetle tavsiye ederiz…


Pekin'de Sonbahar * Boris Vian
“Bu kitap ne sonbahar ne de Çin’le ilgili elbette. Dolayısıyla zaman ve mekân benzerlikleri birer tesadüften ibarettir.”

Absürdün, şenliğin, oyunbazlığın ve varoluşçuluğun imkânlarını zorlayarak edebiyat laboratuvarında çılgın deneyler yapan Boris Vian, Pekin’de Sonbahar romanı hakkında okuruna gereken uyarıyı arka kapağa düştüğü bu notla yapar.

Pekin’de Sonbahar, okuru tüm canlılığıyla “yaşayan” Paris’ten uçsuz bucaksız bir yokyere, Egzopotamya çölüne doğru bir yolculuğa sürükleyen ve çölde başlamış anlamsız bir demiryolu inşa projesinin ortasına birçok başkarakterle birlikte bırakıveren kurgusuyla, her seferinde daha da şiddetlenerek yeniden patlayan coşkulu bir kahkaha gibi edebiyat alanında beliriverdiğinde, edebiyat çevreleri ve eleştirmenler bunun sürekli oluşum halinde bir yapıt olduğunun farkına varamamışlardı.
Vian’ın kendine has üslubunu konuşturarak mizahla trajiği absürtte birleştirdiği, anıştırmalar, ikilikler, belirsizlikler ve çelişkilerden beslenerek gerçekleştirilmesi imkânsız bir bütünlük yakaladığı, her okumada yeni anlamlar kazanan bu roman, “dünyaya işaret etmeye çalışan bir gizem yapıtı…”

BORIS VIAN, 1920’de Paris yakınlarındaki Ville-d’Avray’de doğan bir yazar, şair, şarkı sözü yazarı, şarkıcı, müzik eleştirmeni, caz müzisyeni (trompetçi), senarist, çevirmen, hatip, oyuncu ve ressamdır. Beş yaşında okuma yazma öğrenen Vian, on yaşına geldiğinde Fransız edebiyatının neredeyse bütün klasiklerini okumuştur. 1942’de metalürji mühendisi olan Vian, mühendislik yaparken bir yandan da müstear adlarla ilk yapıtlarını yazmaya başlar. Karamsarlığıyla ün salmış Vian, Alfred Jarry’nin geliştirdiği patafizik felsefeye bağlı bir tarzda yazarak hayali makineler ve uydurma sözcükler icat etmiş, absürde, varoluşçu felsefeye, şenliğe ve oyuna sadık kalmıştır. On yedi yaşında trompet çalmaya başlayan Vian, yazdığı şarkı sözleri sayesinde 1940’lı yılların sonunda Duke Ellington, Charlie Parker, Miles Davis gibi Amerikalı ünlü cazcılarla birlikte çalışır, ilk kabare gösterileri de bu dönemde ortaya çıkar. Senaryo yazmanın yanı sıra filmlerde küçük rollerde de oynayan Vian, 1959 yılında, Mezarlarınıza Tüküreceğim adlı romanından uyarlanan filmin galasında geçirdiği kalp krizi nedeniyle otuz dokuz yaşında hayatını kaybeder. 
Özgün Adı: L’Automne à Pékin, Türkçesi: Alev Er, Çağdaş Dünya Edebiyatı, Roman, 302 sayfa, 24 TL

Hikâye Avcısı * Eduardo Galeano
Eduardo Galeano, dünya denen cangıla bu kez ömrünün son dalışını gerçekleştirip hepimizi derinden sarsan küçük hikâyeler avlıyor...

Eşitsizliğin, şiddetin ve adaletsizliğin gemi azıya aldığı geçtiğimiz o uzun yüzyılın dökümünü, sevgi ve mizah yüklü sözcüklerle aktarırken, direnişin ve düş gücünün de yaygınlaştığını, insanlıktan her şeye rağmen umut kesmememiz gerektiğini bir kez daha vurguluyor. Bütün kıtalardan ve bütün zamanlardan ezilenlerin, sömürülenlerin, dışlananların sesinin yorulmak bilmez taşıyıcısı, yazar, tarihçi, şair, anlatıcı, hatırlatıcıya da John Berger’ın o güzel tanımıyla “dünyanın vicdanı” Galeano, üzerinde titizlikle çalıştığı, vasiyet niteliği taşıyan bu kitabında da sömürücülerle diktatörlerin leşçiliğine ve ahlaksızlığına karşı halkların insanlık ve haysiyet adına mücadelesini efsaneler, anekdotlar, gerçek hayat hikâyeleri ve olaylarla anlatmaya, dünya halklarının direniş belleği olmaya devam ediyor... 

Yazarın ölmeden önce tasarladığı, tamamlanmamış son projesi “Karalamalar”dan bir seçkinin de yer aldığı Hikâye Avcısı, ilk kez Türkçede...

Eduardo Galeano: Montevideo, Uruguay’da orta sınıfa mensup Katolik bir ailede doğdu. On dört yaşında ilk politik çizgi romanı, Sosyalist Parti’nin haftalık yayın organı El Sol’da yayınlandı. Gazetecilik kariyerine 1960’larda, Marcha’da editör olarak başladı. 1973’teki askeri darbe sonucunda hapse atıldı, ardından sürgüne yollandı. Yerleştiği Arjantin’de Crisis adlı bir kültür dergisi çıkarmaya başladı. 1976’da Arjantin’de Videla rejimi, askeri bir darbeyle iktidara gelince İspanya’ya kaçmak zorunda kalan Galeano, 1985 yılında geri dönebildiği Montevideo’da 13 Nisan 2015’te hayatını kaybetti.

Yazarın Ve Günler Yürümeye Başladı, Aynalar, Latin Amerika’nın Kesik Damarları, Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri, Kadınlar, Tepetaklak-Tersine Dünya Okulu, Ateş Anıları I-Yaratılış ile Ateş Anıları II-Yüzler ve Maskeler isimli kitapları yayınevimiz tarafından yayınlanmıştır. Ateş Anıları III ve Yürüyen Kelimeler yayın programımızdadır.
Özgün Adı: El Cazador de Historias, Türkçesi: Süleyman Doğru, Çağdaş Dünya Edebiyatı, Deneme, 262 sayfa, 24 TL

Simone de Beauvoir Aramızda * Julia Kristeva
Julia Kristeva ve Simone de Beauvoir... Kadın özgürlüğü mücadelesinde ufuk açıcı çalışmalarıyla anılan iki isim, iki düşünce insanı, iki yazar...

Kristeva’nın hayranlık ve eleştirellikle ele aldığı, dönemini önceleyen ve kendisini kuşatan Simone de Beauvoir üzerine yazılarından oluşan bu derleme bizi Beauvoir’ı yeniden okumaya davet ediyor. Hem yaşamıyla hem de eserleriyle antropolojik bir devrim gerçekleştirmiş, bireysel ve toplumsal geleceğimize damgasını vurmuş Beauvoir’dan bu yana feminist hareketin temel sorunlarına, farklılaşan algı ve yaklaşımlarına güçlü bir değini niteliği taşıyor. 

Çin’den Afganistan’a uzanan bir coğrafyada temel yaşam haklarından dahi mahrum kadınların mücadelesini yine Kristeva’nın kaleminden okuduğumuz bu derleme, her ikisinin de düşün evrenine derinlemesine bir giriş...

JULIA KRISTEVA, 24 Haziran 1941’de Bulgaristan-Sliwen’de doğan edebiyat teorisyeni, psikanalist, yazar ve filozof. 1965’ten beri Fransa’da Paris’te yaşamakta ve çalışmalarını burada yürütmektedir. 1970’li yıllardan itibaren eleştirel teorinin önde gelen isimlerindendir. Roland Barthes ve Jacques Lacan’ın yanında çalışmış ve bu düşünürler dışında Bakhtin’den etkilenmiştir. Dilbilim, göstergebilim, psikanaliz üzerine yazıları post-yapısalcı teorinin gelişmesinde belirleyici bir konuma sahiptir ve yapılan tartışmaları derinden etkilemiştir.
Özgün Adı: Beauvoir présente, Türkçesi: Özgü Berksoy, Kadın Kitaplığı: 10, 118 sayfa, 14 TL

Eşitsiz Gelişim - Doğa, Sermaye ve Mekânın Üretimi * Neil Smith
Eleştirel coğrafyanın önde gelen isimlerinden Neil Smith’in Eşitsiz Gelişim: Doğa, Sermaye ve Mekânın Üretimi başlıklı bu eseri tutkulu bir çalışmanın ürünü. Tezine Henri Lefebvre’in Mekânın Üretimi’nde bıraktığı yerden başlayan Smith, insan doğasından yapılı çevreye, kent ölçeğinden kolonyalizmin coğrafyasına ve emperyalizmin küreselliğine kadar uzanan soyut ve somut mekânlarda görülen, düşünülen, incelenen doğayı merkeze alıyor. Doğa, sermaye ve mekânı bir bütünsellik içerisinde inceleyerek, doğayı insana dışsal bir “nesne”ymiş gibi ele alan yaklaşımın metafizik karakterinden kurtarıp maddileştiriyor. 

Frankfurt Okulu teorisyenlerinin savının aksine, doğanın insanın üretici eyleminin kapsamı olduğunu ve verili koşullar çerçevesinde onu kendisiyle birlikte dönüştürdüğünden kapitalist gelişim dinamiklerinin çeşitli ölçeklerdeki mekânlar üzerinde nasıl eşitsiz bir karakter taşıdığına işaret ediyor. Tarihi coğrafyayla, kenti kırla, şehrin yapılarını ormanlarla, Güney Asya’nın fabrikalarını Amerika’nın düzlükleriyle buluşturan Smith, eleştirel mekân teorisinin kapsamını genişletiyor. Bundan milli parklar da nasibini alıyor!

“Neil Smith’in Eşitsiz Gelişim’i entelektüel ve siyasi açıdan bir güç kazanma denemesi, insanlık durumunun hayati yönlerini dogmatik olmayan ve geniş kapsamlı bir çerçevede ele alan bir araştırma, gerçekten mümkün olan o başka dünya hakkında bize hâlâ ilham verip çok şey öğretebilen bir çalışma. Özenli okumayı ve tekrar okumayı hak ediyor. Pişman olmayacaksınız.” David Harvey

NEIL SMITH, 18 Haziran 1954’te doğdu. Doktorasını Johns Hopkins Üniversitesi’nde Marksist coğrafyacı David Harvey’in danışmanlığında tamamladı. İskoçyalı akademisyen Columbia ve Rutgers üniversitelerinde uzun yıllar çalıştıktan sonra New York Şehir Üniversitesi’ne geçerek burada Antropoloji ve Coğrafya dersleri verdi. Kentsel süreçler üzerine çalışmak üzere başladığı doktora tezi Eşitsiz Gelişim: Doğa, Sermaye ve Mekânın Üretimi olarak yayınlandı. Coğrafya, mekân, doğa, sosyal teori ve tarih alanlarında çalışmalar yürüten Smith kentler, dünya ve kapitalizm arasındaki ilişkiyi araştırarak ve “doğanın üretimi” tezini savunarak coğrafyaya yeni bir boyut kazandırdı. Eleştirel coğrafyanın önde gelen isimlerinden olan ve Marksist teoriye coğrafya alanında önemli katkılarda bulunan Smith, 29 Eylül 2012’de hayatını kaybetti.
Özgün Adı: Uneven Development: Nature, Capital and the Production of Space, Türkçesi: Esin Soğancılar, KentSel (Sosyoloji): 11, 332 sayfa, 26 TL

Otoritaryen Kişilik Üzerine - Niteliksel İdeoloji İncelemeleri * Theodor W. Adorno
Faşizme eğilimli birey kimdir, nasıl düşünür, bu eğilimine eşlik eden özellikleri nelerdir? Faşizan propagandanın kimi insanlarda çok daha kolay karşılık bulmasının nedeni yalnızca sosyolojik koşullarla açıklanabilir mi? Kişiliğin ideolojik şekillenmelere etkisi nedir?

Theodor W. Adorno, Horkheimer yönetimindeki Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü’nün faşizmin yeniden yükselişini önlemek adına II. Dünya Savaşı sonrası Amerikası’nda yürüttüğü sosyolojik araştırmalarda “potansiyel faşist”e, ırkçı ve faşizan eğilimleri olduğunu açıkça beyan etmediği ya da reddettiği ve bu doğrultuda bir örgütlenme içerisinde yer almadığı halde antidemokratik propagandaya açık kişiye odaklanır.

Otoritaryen Kişilik Üzerine’de düşünür, totaliter rejimlerin makbul yurttaşını yaratan koşulları yürütülen bu çokyönlü araştırma sonucunda çözümlüyor. Antisemitizm örneği üzerinden ırkçılığın ve muhafazakârlığın toplumsal kökenlerinin derinlemesine irdelendiği bu eserde, “otoritaryen insan tipi dediğimiz ‘antropolojik’ türün” ortaya çıkma gerekçelerini gözler önüne seriyor.

Hiç kimsenin ırkçılığını, ayrımcılığını, bir başka ulus ya da gruba yönelik düşmanlığını kabul etmediği ancak gündelik reflekslerine dahi yansıyan eğilimlerinin küçük bir dokunuşla faş ettiği günümüz toplumunun da yaldızını kazıyan ve siyasal tercihlerinin nedenlerine ışık tutan bir çalışma...

THEODOR W. ADORNO, Frankfurt Üniversitesi’nde felsefe, müzikoloji ve sosyoloji üzerine eğitim gördü. 1924’te felsefe alanında doktorasını tamamladı. 1930’lu yılların başında Ernst Bloch, Walter Benjamin, Max Horkheimer ve Herbert Marcuse gibi çeşitli alanlardan öncü düşünürleri bir araya getiren Toplumsal Araştırmalar Enstitüsü’nde çalışmaya başladı. Nazilerin iktidara gelmesiyle öğretim üyesi olarak çalışma izni iptal edilen Adorno, önce İngiltere’ye, ardından 1938’de Horkheimer’in davetiyle ABD’ye gitti. Bu yıllarda otoritarizm, faşizm, antisemitizm ve propaganda üzerine detaylı çalışmalar yürüttü. İkili, savaştan sonra Frankfurt’a dönüp Enstitü’yü yeniden canlandırdı. 1950’den sonra profesör olarak Frankfurt Üniversitesi’nde çalışan düşünür, 6 Ağustos 1969’da vefat etti.
Özgün Adı: The Authoritarian Personality, Türkçesi: Doğan Şahiner, DüşünSel (Sosyoloji): 35, 283 sayfa, 24 TL

Ritimanaliz - Mekân, Zaman ve Gündelik Hayat * Henri Lefebvre
Henri Lefebvre üzerinde çalıştığı son kitap olan ve ancak ölümünden sonra yayınlanan Ritimanaliz’de onlarca yıldır sürdürdüğü yoğun felsefi, sosyolojik ve teorik tartışmaların en özgün meyvelerinden birini okurlarına sunuyor. Çalışmasının merkezine felsefe tarihinde ihmal edilmiş “ritim” kavramını alarak onu mekân, zaman ve gündelik hayat bağlamında inceliyor. Bu noktada beşeri bilimlere kendine has bir metodoloji öneriyor: “Ritimanaliz.”

Döngüsel ve doğrusal ritimlerin, saatlerin, günlerin, dalgaların, müzikal seslerin, insanların beden hareketlerinin analizine odaklanan bu yeni disiplin, toplumsal süreçlerin kavranmasında Lefebvre’in belirlediği önemli sac ayakları olan mekâna, zamana ve gündelik hayata dair bilgimizi derinleştirmeyi amaçlıyor. Böylelikle ritmi felsefi düşüncenin ve toplumsal teorinin odağına taşıyor ve Marksizmin özgün metodolojisini tahrif etmeden, potansiyelinin fiiliyata geçmesine de katkıda bulunuyor.

“Lefebvre’in doğal, bedensel ritimler ile mekanik, makine ritimleri arasındaki mukayeseye olan ilgisi programlarla yapılabilen orkestrasyon çağında müzikal bir dönemeç olarak anlaşılabilir. (...) Lefebvre, birtakım meseleleri incelemek ve gözden geçirmek için, ritmi bir analiz biçimi –analizin yalnızca bir nesnesi olmaktan ziyade bir analiz aleti– olarak kullanır. Bunlardan bir tanesi kent sorunudur, Fransa’daki ve başka ülkelerdeki şehir hayatıdır. Lefebvre’in de belirttiği üzere, ritimanalist ‘bir senfoni veya bir opera dinler gibi bir evi, bir sokağı, bir şehri de dinleyebil[en]’ birisidir.” Stuart Elden

HENRI LEFEBVRE, 1901’de Fransa’da doğdu. Sorbonne’da felsefe eğitimi aldı. 1924 yılında katıldığı “Philosophies” topluluğunda birlikte çalıştığı Politzer, Friedmann, Nizan gibi düşünürlerle birlikte 1928 yılında Fransız Komünist Partisi üyesi oldu. 1940’da Fransız Direnişi’ne katıldı. 1958’de Komünist Parti’den ihraç edilmesinin ardından, Strasburg Üniversitesi’nde sosyoloji profesörü olduğu yıllarda Sitüasyonistlerle ilişki kurdu. 1947 yılında kaleme aldığı üç ciltlik Gündelik Hayatın Eleştirisi (Türkçesi: Işık Ergüden, 2012) başlangıçta sessizlikle karşılansa da ilerleyen yıllarda birçok çevrede güçlü bir entelektüel etki yarattı. Lefebvre, bu çalışmasının yanı sıra, mekân konusunu toplumsal analizin, Marksist felsefe ve sol siyasetin gündemine taşıyan ilk düşünürlerdendir; metinlerine son yıllarda giderek daha fazla referans verilmesinin nedeni de budur. 20. yüzyılın bu önemli düşünürü, 1991 yılında Paris’te öldü.

Şehir Hakkı (1968), Kentsel Devrim (1970, Türkçesi: Selim Sezer, 2013) ve Mekânın Üretimi (1974, Türkçesi: Işık Ergüden, 2014) II. Dünya Savaşı’nın ardından bu alanda yapılan ilk kayda değer çalışmalar olduğu kadar güncel önemi de giderek artan eserlerdir. Mekân ve Siyaset (Şehir Hakkı II) de yayın programımızdadır.
Özgün Adı: Éléments de rythmanalyse: Introduction à la connaissance des rythmes, Türkçesi: Ayşe Lucie Batur, DüşünSel (Felsefe): 34, 128 sayfa, 14TL


Yukio Mişima’dan şiirsel bir roman : Altın Köşk Tapınağı

Perşembe, Ekim 05, 2017
Kekeme olduğu için hayatı boyunca yalnızlık çeken Mizoguçi, babasının ölümünden sonra Altın Tapınak’ın başkeşişine emanet edilir. Tapınağın güzelliğini bir saplantı haline getiren Mizoguçi’nin bu güzelliğe sahip olma tutkusu onu yıkıcı bir yola sürükleyecektir.

“Hangi cesaretle ben, ben olmaktan vazgeçebilecektim?”
“Bu gizemli altın kuş ne gündoğumunda ötüyor ne kanat çırpıyordu, kendinin bir kuş olduğunu unuttuğuna kuşku yoktu. Ancak onun uçmuyor olduğunu düşünmek de yanlıştı aslında. Diğer kuşlar gökyüzünde uçarken bu kırmızı altından Anka kuşu parlayan kanatlarını açmış, sonsuza dek zamanın içinde uçmaktaydı. Zaman onun kanatlarına çarpıyordu. Kanatlarına çarpıp geri süzülüyordu.”

Ali Volkan Erdemir’in güzel çevirisiyle Türkçeye kazandırılan Altın Köşk Tapınağı, 1950’lerde yaşanan gerçek bir olayı konu alıyor. Şiirsel üslubu ve dramatik sahneleriyle dünya edebiyatına damgasını vuran Mişima’nın sık sık ele aldığı şiddet, tutku, din ve tarih gibi konular bu romanda kusursuzca harmanlanıyor. 

YUKİO MİŞİMA, asıl adı Hiraoka Kimitake. 1925’te doğdu. İlk hikâyelerini çocukken yazmaya başladı. Babasının ısrarıyla Tokyo Üniversitesi’nde hukuk okudu. Mezun olduktan sonra girdiği memuriyette ancak bir yıl çalışabildi. İstifa etti, tüm zamanını yazmaya ayırdı. Mişima’nın kısa sürede uluslararası bir ün kazanmasını sağlayan Bir Maskenin İtirafları, 1948’de yayımlandı. Çok sayıda romanın, popüler dizi romanların, öykü kitaplarının, denemelerin ve edebiyat eleştirilerinin yanı sıra kabuki tiyatrosu ve geleneksel no oyunları için çağdaş metinler kaleme aldı. Çağdaş Japon edebiyatının en önemli yazarı olarak kabul edilen Mişima, 1970’te ününün ve prestijinin doruğundayken Henry Miller (Reflections on the Death of Mishima) ve Marguerite Yourcenar (Mişima ya da Boşluk Algısı) gibi yazarların kitaplarına konu olacak bir intiharla 1970'te yaşamına son verdi.

Altın Köşk Tapınağı / Yukio Mişima
Çeviri: Ali Volkan Erdemir
Tür: Roman
Sayfa sayısı: 270  Sayfa
Fiyatı: 21 TL
Yayın tarihi: 3 Ekim 2017


George Saunders’tan, vahşi bir mizahla kurgulanmış dâhiyane öyküler : İçSavaşDiyarı Feci Düşüşte

Çarşamba, Ekim 04, 2017
Güz dönemine Doris Lessing’in bilim kurgu başyapıtı “Şikeste” ile başlayan Delidolu Yayınları hız kesmiyor ve çağımızın en etkileyici öykücülerinden biri olarak anılan, her kitabıyla hayranlığımızı kazanan George Saunders’ın “İçSavaşDiyarı Feci Düşüşte”yi okurla buluşturuyor. Saunders, kitabında siber terörizmle dolu, kâbus gibi bir kıyamet-sonrası dünyası yaratarak okurları her zamankinden daha karanlık, daha nüktedan ve çok daha çarpıcı gerçeklerle yüzleştiriyor. 

Time dergisi tarafından “Dünyadaki en etkili 100 kişi” listesine seçilen George Saunders’ın erken dönem öykülerinin ve bir novellasının yer aldığı İçSavaşDiyarı Feci Düşüşte, bir kez daha okurlarını kaybetmişlerin, eziklerin, kusurluların, engellilerin yani yaşamın kıyısında kalmış onlarca farklı bireyin hayatına sokuyor. Saunders bu çarpıcı kitabında, vahşi bir mizah ve kavurucu bir zekâsıyla çöküşün eşiğine gelmiş bir gelecek kurgusuna dair gerçeküstü; ama tuhaf bir biçimde ikna edici bir tablo resmediyor. 

Yazarın külliyatında farklı bir yeri olan İçSavaşDiyarı Feci Düşüşte, siber terörizmle dolu, kâbus gibi bir kıyamet-sonrası dünyası yaratarak okurları her zamankinden daha karanlık, daha nüktedan, daha ümitsiz, daha iyimser ve hepsinden de ötesi, çok daha çarpıcı gerçeklerle yüzleştiriyor. 

Türkiye’de Delidolu Yayınları etiketiyle basılan ilk romanı Arafta ile Man Booker Roman Ödülü’nün en kuvvetli adaylarından biri olan George Saunders, 2014 yılında da Aralığın Onu isimli öykü kitabıyla Folio Ödülü’ne hak kazandı. 

“Hayat bize aşk ihtiyacı veriyor ama aradığımız aşkı bulmamız için bir yol vermiyor. Bize sevilme arzusu veriyor ama yanında, bizi sevilemez kılan kişisel özellikler ekliyor. Kusurlu ve aciz kulları, üstün özellikler gerektiren bir dünyaya yerleştiriyor…”

“George Saunders’ın klostrofobik manzaralarını ziyaret ettikten sonra, bir alışveriş merkezine ya da eğlence parkına bir daha asla aynı şekilde bakamayacaksınız…” 
The Philadelphia Inquirer

İçSavaşDiyarı Feci Düşüşte George Saunders
Türkçeleştiren: Niran Elçi
236 sayfa
21,00 TL

Ece Temelkuran’dan hayal etmekte inat etmek ve iyi kalmakta diretmek için : İyilik Güzellik

Çarşamba, Ekim 04, 2017
2015 yılında yayımladığı romanı “Devir” ile seksenler dönemini anlatan Ece Temelkuran, yazılarından derlenen “İyilik Güzellik” ile dönüyor. “İyilik Güzellik” Can Yayınları etiketiyle raflarda…

“Pek yakında tıpkı bizim gibi Batı dillerinde yaşayan insanlar da tanık olacakları sarsıcı kötülük temsillerinden sonra kendilerine yeniden şunu soracaklar, “İnsan iyi midir? Kötü müdür?” Bu, yeniden, kalabalıkların konuştuğu bir şüphe olacak, 
“Yoksa insanlar kötü müdür?”

Bu, yıkıcı, acı verici bir şüphe. Sadece insanın içine ortak hayatla ilgili korku saldığı için değil, bu soruyu soran da insan olduğu için. Korku ve şüphe karşılıklı ilişkileri ve bireyi böyle çürütücü bir döngü ile yıkar ve sonunda kötülüğü ilk kez kimin başlattığı unutuluncaya kadar insanlık bu çukurda yuvarlanır durur. Daha kötüsü ise şu: “Yoksa insan kötü müdür?” şüphesi insanı iyi ve kötü arasında kısır bir ikiliğin içine sıkıştırır. İkilikten düşünce çıkmaz, hayal çıkmaz, hikâye çıkmaz. Hikâye ikiliğin ötesinde başlar.”

İkiliklerin tartışıldığı tragedya çağından, insanın karmaşık öyküsünün sürekli yeniden karıldığı günümüze ulaşmış olan düşünceyi aynı ikiliye yeniden sıkıştırmamak için... Belki de bunca sert gerçeğin karşısında yazının ve kitabın sağladığı tek direnç noktası bu.

Çıldırtıcı kötülük şenliğine rağmen, “Nasılsın?” dendiğinde hepimiz öyle cevap vermeyi yeniden hatırlayalım istedim: 
“Ne olsun! İyilik güzellik.”
“Ne olsun! İyilik güzellik.”

Ece Temelkuran’ın yazılarından derlenen bu kitap, yeni bağlamıyla kültürün, sanatın gerekliliğine ve yaşamsallığına ilişkin eşsiz bir fırsat.

ECE TEMELKURAN, İzmirli ve 1973 doğumlu. 1993’ten başlayarak 20 yıl muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptı. Bütün Kadınların Kafası Karışıktır (1996), Oğlum Kızım Devletim-Evlerden Sokaklara Tutuklu Anneleri (1998), İç Kitabı (2002), Kıyı Kitabı (2002), İçeriden / Kıyıdan Konuşmalar (2004), Dışarıdan / Kıyıdan Konuşmalar (2004), Biz Burada Devrim Yapıyoruz Sinyorita (2006), Ne Anlatayım Ben Sana! (2006), ‘Ağrı’nın Derinliği (2008), Muz Sesleri (2010), İkinci Yarısı (2011), Kayda Geçsin (2012), Düğümlere Üfleyen Kadınlar (2013), Devir (2015) adlı kitapları yazdı. 2010’da İngiltere’de Deep Mountain (‘Ağrı’nın Derinliği), 2011’de ABD’de Book of the Edge (Kıyı Kitabı) adlı kitapları yayımlandı. Muz Sesleri, beş dilde yayımlandı. Düğümlere Üfleyen Kadınlar, Almanya, Çin ve Fransa’dan sonra İngiltere’nin de aralarında bulunduğu 13 ülkede yayımlandı. Ve Çılgın ve Hüzünlü İngilizce ve Almancanın da aralarında olduğu beş dilde yayımlandı. Devir ise kasım ayında Amerika’da ve Danimarka’da yayımlanacak. The Guardian, The New York Times, Franktfurter Allgemeine Zeitung, New Statesman, New Left Review, Le Monde Diplomatique, Berliner Zeitung gibi gazete ve dergilerde makaleler yazdı. 2007’de Saint Anthony’s Col-lege’ın akademik davetlisi olarak bir yıl Oxford’da bulundu. Uluslararası Af Örgütü ve Prens Claus Vakfı’nın davetlisi olarak Amsterdam’da 2013 yılı için “Özgürlük Konuşması”nı yaptı. Türkiye’yi anlattığı “Çılgın ve Hüzünlü” kitabı Almanca ve İngilizce olarak yayımlandı, çeşitli dillerde yayımlanmayı bekliyor. Beyrut, Tunus, Paris’te yaşadı. Şimdi zamanını İstanbul ve Zagreb arasında geçiriyor.

İyilik Güzellik / Ece Temelkuran 
Tür: Deneme 
Sayfa sayısı: 159 Sayfa
Fiyatı: 14 TL
Yayın tarihi: 3 Ekim 2017

Dan Brown’ın yeni romanı “Başlangıç” yarın raflarda!

Pazartesi, Ekim 02, 2017
Dan Brown’ın tüm dünyada merakla beklenen yeni romanı Başlangıç 3 Ekim Salı günü Altın Kitaplar etiketiyle raflardaki yerini alıyor. 13 ülkede aynı anda yayımlanacak romanı saat farkıyla ilk okuyan, Türkiye’deki okurlar olacak! 

Sanat eserlerini, şifreleri ve sembolleri büyük bir titizlikle araştırarak Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlar, Dijital Kale, İhanet Noktası, Kayıp Sembol ve Cehennem gibi tüm dünyada fırtınalar koparan eserleri  yaratan Dan Brown, Başlangıç ile bu sefer de insanlığı yüzyıllardır meşgul eden o büyük bilinmezi sorguluyor:

“Nereden geldik? Nereye gidiyoruz?”
Kim olursan ol, neye inanırsan inan,
Çok yakında her şey değişecek...

Genç adam, aniden üç büyük dinin temsilcilerine döndü. “Şaşırtıcı bulacağınızı tahmin ettiğim bilimsel bir buluşum sebebiyle bugün buradayım. İnsanlık deneyimimizin en temel iki sorusuna cevap bulma ümidi ile yıllardır peşinden koşuyordum. Bu bilginin tüm inananları derinden etkileyeceğinden eminim. Nasıl desem, ‘yıkıcı’ diye tanımlanabilecek bir değişikliğe sebep olabilir. Birazdan görecekleriniz, dünyayla paylaşmayı umduğum sunumun kaba bir kesiti. Fakat bunu yapmadan önce dünyanın en etkili din adamlarına danışmak, en çok etkilenecek kişilerce nasıl algılanacağını öğrenmek istedim.” Piskopos, haham ve ulema birbirlerine baktılar, sıkılmış görünüyorlardı. Piskopos, “İlginç bir girizgâh Bay Kirsch. Bize gösterecekleriniz dünya dinlerinin temelini sarsacakmış gibi konuşuyorsunuz," dedi. Genç adam kutsal metinlerin saklandığı bu eski mahzende etrafına baktı. Temellerini sarsmayacak, yıkacak, diye düşündü. Din adamları üç gün içinde bu sunumu bir etkinlikle insanlara duyuracağını bilmiyorlardı. Bunu yaptığında tüm insanlar, dini öğretilerin gerçekten de ortak bir noktası bulunduğunu anlayacaklardı: Hepsinin tümden yanlış olduğunu...

Nereden geldik? Nereye gidiyoruz?

İnsanoğlunu başlangıçtan bugüne meşgul eden bu iki temel soruya cevap bulma iddiasındaki bir fütüristin tam da keşfini açıklayacağı gece her şey trajik bir biçimde karanlığa gömülür. Eski öğrencisinin sunumuna davetli olan Simgebilim Profesörü Robert Langdon söz konusu keşfi öğrencisinin anısına dünyaya duyurmaya karar verir. Ancak kendisini bekleyen şifrelerden, acı sürprizlerden ve ölümcül fanatiklerden habersizdir...

Başlangıç / Dan Brown
Çeviren: Petek Demir İncek
Altın Kitaplar
Sayfa Sayısı: 536
Etiket Fiyatı: 38,00 TL

Mayo Kitap yayın hayatına en ünlü Amerikan çocuk klasiklerinden Ajan Harriet ile başlıyor!

Pazartesi, Ekim 02, 2017
Mayo Kitap yayın hayatına en ünlü Amerikan çocuk klasiklerinden Ajan Harriet ile başlıyor! Kitap,
New York Halk Kütüphanesi'nin 100 Yılın En İyi 100 Çocuk Kitabı seçkisinde de yer alıyor.

Harriet M. Welsch on bir yaşında ve bir ajan. Her gün, okuldan sonra, kendi çizdiği ajanlık rotasındaki insanları gözlemleyip onlar hakkında öğrendiği tüm ayrıntıları defterine yazıyor. Aslında bu deftere herkes hakkındaki her şeyi yazıyor, hatta ailesi, en iyi arkadaşları hakkındakileri bile!

Bir gün Harriet defterini kaybedince işler karışıyor. Harriet, defterin arkadaşlarının eline geçmesine ve haklarında yazılanları okumalarına engel olamıyor. Her zaman dürüstlükle yazılan bu yazılarda Harriet’ın başına bela olacak korkunç yorumlar da var tabii.

Bakalım Harriet işleri yoluna koyup arkadaşları ile arasını düzeltebilecek mi?

“Dünyadaki her şeyi bilmek istiyorum, her şeyi. Bir ajan olacak ve her şeyi öğreneceğim!”

1964 yılında yayımlandığından beri 4 milyon satan ve eleştirmenlerce en iyi çocuk romanları arasında sayılan Ajan Harriet, şimdi Türkçede.

"Doğruları söylediğiniz için ödediğiniz bedeller hakkında yazılmış daha iyi bir roman okumadım. Harriet'ın hikâyesini sanki kendim yaşamışım gibi çok seviyorum." - Jonathan Franzen

"Bu kitap, yazar olmak istememe sebep olan kitap. Harriet, kendisinden beklenenler yerine kendi doğrularına öncelik veren ilk roman kahramanı okuduğum." - Anna Holmes

Louise Fitzhugh, Memphis Tennessee’de dünyaya geldi. Bard College’a gitti, İtalya ve Fransa’da sanat eğitimi gördü. Ardından çalışmalarına New York’ta Art Students League’de ve Cooper Union’da devam etti. Kendisini üne kavuşturan ilk çocuk kitabı olan Ajan Harriet’ı, The Long Secret ve Sport isimli kitapları izledi. Çocuk edebiyatının dönüm noktası olarak anılan bu kitapları yazan Fitzhugh, 1974 yılında 46 yaşındayken hayata veda etti.

Ajan Harriet / Louise Fitzhugh
Özgün Adı: Harriet the Spy
ÇOCUK EDEBİYATI, ROMAN (8-12 yaş)
Çevirenler: Duygu Uzunoğlu ve Sarphan Uzunoğlu
390 sayfa, Ekim 2017
Etiket Fiyatı: 16 TL


Sezgin Kaymaz'dan “Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir” Tüm Kitapçılarda!

Pazartesi, Ekim 02, 2017
Sezgin Kaymaz'ın yirmi yıl önce İletişim Yayınları tarafından basılan romanı  Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir, yeni edisyon ve kapağıyla April Yayıncılık tarafından yeniden yayımlandı. 

Fantastik edebiyatın sınırlarında özel bir hikaye kalem alan Kaymaz, Uzunharmanlar'a taşınan Musa'nın başına gelenleri anlatıyor. Mizahın, sürprizlerin hiç kesilmediği roman, Sezgin Kaymaz'ı bir kez daha keşfetmek için bir davet. 

Kaçtınsa kaçmışındır, dönemezsin, denklem bu! Unutma, her korkuda binlerce eminlik vardır, göz karasında onca aydınlık mevcut... 

Meselesi hiç bitmeyen, Ankaralı Erzurumlu Teyze.
Evinin direği, canının paresi horoz Rıza.
Koca bekleyen Ayla, mümkünse hiç evlenmesin Leyla, başlarında hanım ağa Havvanım.
Mahallenin beyi, âlemin abisi Beyabi.
Kaporta boyada, ayar azarda dünya devi Kirkor Usta.

Ve Aspendos. Ve Leyla. Ve Misafir. Ve hayat. Ve ölüm. 
Şımarmak bu kadar mı yakışmaz böyle bir ahuya?

Musa tüm lükslerini, ailesinin servetini, diplomasını geride bıraktı. Uzunharmanlar'da en baştan, bir kez daha hayata başlayacak. Sanki hiç yaşamamış, sanki hep burada yaşamış gibi. Saniye kadar uzun, ömür kadar kısa bir konaklama olacak bu. Bir de komşular bu kadar tuhaf davranmasa, bir de evden böyle tuhaf sesler gelmese, bir de geceleri akmış makyajıyla şu düşmüş peri bir görünüp bir kaybolmasa... 

Sezgin Kaymaz hayat kadar fantastik bir öykü fısıldıyor bu kez. Var olmaya, yok olmaya, bir olmaya dair modern bir masal anlatıyor. Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir, tekinsiz diyarlara edebi bir yolculuk.

Gerçek arayışta... Önce bulacaksın, hakiki arama bulduktan sonra...
Buldun mu? O zaman şimdi ara. 

Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir, yazarlığının yirminci yılında Sezgin Kaymaz'ı bir kez daha keşfetmeye, dilin sınırlarını yoklamaya bir davet.

Uzunharmanlar’da Bir Davetsiz Misafir / Sezgin Kaymaz
Roman
April Yayınları, 1. Baskı Ekim, 2017
Sayfa: 328 
Fiyat: 24 TL


44 Yazardan “Kedi Öyküleri” Yitik Ülke’den Raflarda…

Pazartesi, Ekim 02, 2017
Kedileri seven, kedileri sahiplenen, doğa ve hayvan sevgisiyle dolu herkes için özel bir kitap yayımlandı: “Kedi Öyküleri”. 

Hangimizin hayatı bir kediyle kesişmedi ki? Hangimiz en mutsuz anında bacağına sürtünen bir kediyle göz göze gelmedi? Hangimiz onların sıcacık dostluğuna hayır diyebildi? Evet, kediler yaşamımızın büyük ve önemli bir parçası. Bazen yoldaşımız, bazen her şeyimiz onlar; bazen bizi tek anlayan sadece bir kedi, değil mi? 

Şair, yazar Kadir Aydemir'in yayına hazırladığı, Yitik Ülke Yayınları'nca yayımlanan “Kedi Öyküleri” kitabında onlarca yazar bir araya geldi ve hem gülümseten, hem de hüzünlendiren öykülerini anlattı. Kapak tasarımını Savaş Çekiç'in yaptığı kitaptaki öykülere Eda Alpaykut'un çizimleri eşlik ediyor. Doğa ve hayvan sevgisiyle dolu herkesin okuyup unutamayacağı gerçek öykülere buyrun.

Kitapta öyküleriyle yer alan yazarlar şöyle:
Ahmet Günbaş, Atilla Yaşrin, Aydın İleri, Ayşe Keskin, Ayşen Aydoğan, Barış Çağrı Genç, Benen Çetindağ, Betül Dünder, Burak Tezgören, Burcu Ayan, Burç Doğu, Cafer Hergünsel, Çimen Arya, Çimen Erengezgin, Dilek Neşe Açıker, Erkut Tokman, Ferda Sayın, Güven Pamukçu, Hakan Karadağ, Hamdi Tuncer, Harun Özen, Hülya Akyüz, İlkay Yıldız, Kezban Şahin Taysun, Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Mehtap Erel, Melih Yıldız, Mine Topal, Nazmi Bayrı, Orhan Çetinbilek, Seçim Seziş, Sedat Delioğlu, Sedef Özkan, Serap Karaman, Serap Melek Eryazıcı, Serkan Türk, Tekgül Arı, Tülay Kale, Verda Pars, Veysel Oğulcan Tünay, Yaprak Öz, Yeşim Gökmen Özakıncı, Yunus Bekir Yurdakul, Yunus Bektaşoğlu

Keyifle okuyacağınız, içinizi ısıtacak bir kitap “Kedi Öyküleri”. 

Kedi Öyküleri, Hazırlayan: Kadir Aydemir, Yitik Ülke Yayınları, 263 sf., Eylül 2017, 21 TL

 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template