♫ ♪♫ ♪•♫♪ 2006'dan bu yana Film, Dizi, Müzik ve Kitaplar üzerine Yazılar Diyarı... ♫ ♪♫ ♪ ♫ ♪♫

Osamu Dazai'nin Başyapıtı “Batan Güneş” Yeniden Türkçede

Cuma, Kasım 25, 2016
Edebiyat ve edebiyat dışı eserler yayımlamak için bu yıl İstanbul'da kurulan ve “Okurlarımıza iyi kitaplar sunmak en büyük hedefimiz.” mottosuyla ilk kitaplarını Ekim ayında yayımlayan Olvido Kitap, Japon Edebiyatının en önemli yazarlarından Osamu Dazai’yi yeniden okurlarla buluşturuyor.

Ekim ayında, 20. yüzyılın en büyük sosyologlarından ve düşünürlerinden Norbert Elias’ın “Sosyoloji Nedir” ve Alman yazar Will Heinrich’in romanı “Kralın Laneti”ni yayımlayan Olvido Kitap’ın üçüncü kitabı, türk okurun uzun zamandır unuttuğu bir yazarı yeniden hatırlatıyor. İntihar denemeleriyle edebiyat tarihinde ilginç bir yer edinen Japon yazar Osamu Dazai’nin romanı “Batan Güneş” 1995’de yapılan baskının ardından unutulmuştu. Bu önemli romanı Olvido Kitap yeniden hatırlatıyor. Dazai’yi raflarda yeniden görmek büyük keyif. Umarız yazarın özyaşam öyküsü olan “İnsanlığımı Yitirirken”i de yeniden raflarda görürüz diyerek pası bültene atayım... 

Batan Güneş, “Doğan Güneşin Ülkesi” olarak bilinen Japonya’nın savaş sonrasına dair çarpıcı bir roman.

Hem hayatı hem de yazdıklarıyla Japonların en ilginç yazarlarından biri olan Osamu Dazai’nin en karakteristik eseri Batan Güneş; varoluş, birey ve toplum çatışması gibi sorunları unutulmaz karakterleri üzerinden ele alıyor. Arka planda savaştan çıkmış, sosyal düzeni, ekonomisi, insanları alt üst olmuş bir ülke; özelde ise dağılıp giden bir ailenin hüzünlü öyküsüdür anlatılan.

Esin Talu Çelikkan’ın Türkçeleştirdiği Batan Güneş, büyük trajedileri -Japon minimalizmine yakışır şekilde- sakin ve duru bir üslupla birleştiren, 
eşsiz bir roman...

Batan Güneş / Osamu Dazai
Çeviri: Esin Talu Çelikkan
Editör: Türkân Topçu
Olvido Kitap, Kasım 2016
Dağıtım Tarihi: 24.10.2016
Sayfa Sayısı: 128
Fiyat: 16 TL


Özgür Turan’dan Evliliğe, Kadına ve Yalnızlığa Dair Bir Roman : Su'yun Gölgesi

Perşembe, Kasım 24, 2016
Özgür Turan'ın ilk romanı Su'yun Gölgesi, Yitik Ülke Yayınları'nca yayımlandı. Daha önce yine Yitik Ülke'den Rehberine Kulak Ver adlı bir ebeveynlik kitabı yayımlanan Özgür Turan, ilk romanında insan ilişkilerine dramatik bir bakış açısıyla eğiliyor. Bireyin yalnızlığını, kadının kendisiyle yüzleşmesini ustaca kaleme alan Turan, evlilik odağında bir kurguyla okuru selamlıyor. Kitabın arka kapak yazısında okura şöyle sesleniliyor:

Bir evlilik nerede biter?
Londra'da ateşten duvarlarla kaplı bir otel odasında mı?
Gece gündüz yanıp sönen telefon ekranında mı?
Gölgene yenik düştüğünde kim tutar seni?
Annen mi, dostların mı, erkeğin ya da kadının mı?
Sen kendini tutabilir misin?
Gölgenle dans edebilir misin?

Mutlu olduğunu sandığı evliliği içinde arzularına engel olamayıp başka sulara yelken açan Su, gölgesinin karanlığında kaybolarak gerçek benliğiyle yüzleşiyor. Su'yun kendisini tanıma yolculuğu, annesiyle olan ilişkisini sorgulaması ve etrafındaki kadın dostlarının dertlerinin de iç içe geçmesiyle derinleşiyor. 

Su'yun Gölgesi, Londra'dan İstanbul'a uzanan, zaman zaman Marmaris'in bir köyünde sarpa saran bir hikâye. Şehir hayatının boşluklarında kaybolmuş kadınların hikâyesi. Yaraları kabuk bağlamış anneler ve kızlarının hikâyesi. Birbirinde gölgesini bulmuş bir adam ve kadının hikâyesi. Su gibi akabilecekken yolları tıkanan bir evliliğin hikâyesi...

Su'yun Gölgesi, Özgür Turan, Roman, Yitik Ülke Yayınları, Kasım 2016, 116 Sayfa, 15 TL


2016’nın En İyi Albümleri Listeleri: Mojo’s Top 50

Çarşamba, Kasım 23, 2016
Sevdikleri isimlerin her albümünü listelerine alan Mojo dergisi yine bu alışkanlığından vazgeçmemiş ve majör isimlerin ağırlıkta olduğu bir liste hazırlamış. 10 Ocak 2016’da aramızdan ayrılan David Bowie zirvede yer alırken onu Nick Cave & The Bad Seeds, Lambchop, Leonard Cohen, Iggy Pop, Paul Simon ve PJ Harvey de ilk onun ağır topları. 

MOJO – Best LPs of 2016
01 David Bowie – Blackstar
02 Michael Kiwanuka – Love & Hate
03 Nick Cave & The Bad Seeds – Skeleton Tree
04 Lambchop – Flotus
05 Leonard Cohen – You Want It Darker
06 Iggy Pop – Post Pop Depression
07 Frank Ocean – Blonde
08 Paul Simon – Stranger To Stranger
09 PJ Harvey – The Hope Six Demolition Project
10 Heron Oblivion – Heron Oblivion
11 Radiohead – A Moon Shaped Pool
12 Beyonce – Lemonade
13 Teenage Fanclub – Here
14 Charles Bradley – Changes
15 The Cult – Hidden City
16 Bon Iver – 22, A Million
17 Dinosaur Jr – Give A Glimpse Of What Yer Not
18 Syd Arthur – Apricity
19 Modern Studies – Swell To Great
20 Bob Dylan – Fallen Angels
21 Ryley Walker – Golden Sings That Have Been Sung
22 Solange – A Seat At The Table
23 Kevin Morby – Singing Saw
24 Car Seat Headrest – Teens Of Denial
25 Skepta – Konnichiwa
26 Cass McCombs – Mangy Love
27 Case/Lang/Veirs – Case/Lang/Veirs
28 Angel Olsen – My Woman
29 Thee Oh Sees – A Weird Exits
30 The Monkees – Good Times!
31 Fat White Family – Songs For Our Mothers
32 The Still – The Still
33 Suede – Night Thoughts
34 David Crosby – Lighthouse
35 Field Music – Commontime
36 Wilco – Schmilco
37 James Blake – The Colour In Anything
38 William Bell – This Is Where I Live
39 White Denim – Stiff
40 Chance The Rapper – Coloring Book
41 Steve Gunn – Eyes On The Lines
42 Anohni – Hopelessness
43 Bitchin Bajas & Bonnie ‘Prince’ Billy – Epic Jammers And Fortunate Little Ditties
44 Meilyr Jones – 2013
45 Kendrick Lamar – Untitled Unmastered
46 Christine & The Queens – Chaleur Humaine
47 Van Morrison – Keep Me Swinging
48 The Comet Is Coming – Channel The Spirits
49 Nada Surf – You Know Who You Are
50 The Divine Comedy – Foreverland


2016’nın En İyi Albümleri Listeleri: Uncut's Top 75

Çarşamba, Kasım 23, 2016
İngiltere çıkışlı müzik dergisi Uncut her zaman olduğu gibi yine bol bol yeni keşif fırsatı veren bir liste yaparken büyük isimlerle de harmanlamış. Yıl içinde kaybettiğimiz isimlerden David Bowie’yi zirveye yerleştiren dergi, Leonard Cohen’i de dördüncü sıraya yerleştirmiş. Radiohead, Nick Cave & The Bad Seeds ve PJ Harvey de ilk onda kendine yer bulmuş. 

Uncut‘s Top 75 Albums of 2016
01 David Bowie – Blackstar
02 Radiohead – A Moon Shaped Pool
03 Nick Cave & The Bad Seeds – Skeleton Tree
04 Leonard Cohen – You Want It Darker
05 Ryley Walker – Golden Sings That Have Been Sung
06 PJ Harvey – The Hope Six Demolition Project
07 Sturgill Simpson – A Sailor’s Guide To Earth
08 Anohni – Hopelessness
09 Teenage Fanclub – Here
10 Beyonce – Lemonade
11 Thee Oh Sees – A Weird Exits
12 Brian Eno – The Ship
13 Drive-By Truckers – American Band
14 Bon Iver – 22, A Million
15 Wilco – Schmilco
16 Hiss Golden Messenger – Heart Like A Levee
17 Cavern Of Anti-Matter – Void Beats/Invocation Trex
18 Solange – A Seat At The Table
19 Lambchop – Flotus
20 Angel Olsen – My Woman
21 William Tyler – Modern Country
22 The Avalanches – Wildflower
23 Margo Price – Midwest Farmer’s Daughter
24 Paul Simon – Stranger To Stranger
25 Iggy Pop – Post Pop Depression
26 Cate Le Bon – Crab Day
27 Shirley Collins – Lodestar
28 Case/Lang/Veirs – Case/Lang/Veirs
29 Kendrick Lamar – Untitled Unmastered
30 Frank Ocean – Blonde
31 Cass McCombs – Mangy Love
32 75 Dollar Bill – Wood/Metal/Plastic/Pattern/Rhythm/Rock
33 King Gizzard & The Lizard Wizard – Nonagon Infinity
34 Lucinda Williams – The Ghosts Of Highway 20
35 Eleanor Friedberger – New View
36 Jenny Hval – Blood Bitch
37 Tim Hecker – Love Streams
38 Chris Forsyth & The Solar Motel Band – The Rarity Of Experience
39 Shovels & Rope – Little Seeds
40 Lets Eat Grandma – I, Gemini
41 Anna Meredith – Varmints
42 Brigid Mae Power – Brigid Mae Power
43 Roisin Murphy – Take Her Up To Monto
44 Okkervil River – Away
45 King – We Are King
46 Swans – The Glowing Man
47 Handsome Family – Unseen
48 Skepta – Konnichiwa
49 Christine & The Queens – Chaleur Humaine
50 Kevin Morby – Singing Saw
51 Underworld – Barbara Barbara We Face An Uncertain Future
52 Various Artists – Day Of The Dead
53 Hinds – Leave Me Alone
54 Robbie Fulks – Upland
55 Soundwalk Collective W/Jessi Paris Smith & Patti Smith – Killer Road
56 Danny Brown – Atrocity Exhibition
57 Maxwell – Blacksummers’ Day
58 Kaitlyn Aurelia Smith – Ears
59 Billy Bragg & Joe Henry – Shine A Light
60 Ty Segall – Emotional Mugger
61 John Cale – MFans
62 Ian William Craig – Centres
63 Richmond Fontaine – You Can’t Go Back If There’s Nothing To Go Back To
64 Gruff Rhys – Set Fire To The Stars
65 Emma Pollock – In Search Of Dangerfield
66 Charles Bradley – Changes
67 Steve Gunn – Eyes On The Lines
68 The Coral – Distance Inbetween
69 Allen Toussaint – American Tunes
70 Kiran Leonard – Grapefruit
71 The Comet Is Coming – Channel The Spirits
72 Oren Ambarchi – Hubris
73 Heron Oblivion – Heron Oblivion
74 Melt Yourself Down – Last Evenings On Earth
75 Psychic Temple – III


2016’nın En İyi Albümleri Listeleri: Decibel’s Top 40

Çarşamba, Kasım 23, 2016
Metal müzik dergisi Decibel 2016’nın en iyi albümlerini sıraladı ve Aralık sayısında duyurdu. Türün dinleyici olmadığım için yorumlamak bana düşmez. Eski topraklar Testament, Diamond Head ve Neurosis kendine yer bulmuşken, Khemmis, Nails ve Oathbreaker gibi genç gruplar da listede yer alıyor. Dergiye göre 2016 yılında türün zirvesine çıkan “Hunted” ile Amerikalı doom dörtlüsü Khemmis olmuş... Grubun albümünün henüz çok taze olduğunu ve Ekim ayında yayımlandığını da hatırlatmış olayım... Albümü dinlemek isterseniz play tuşuna basmanız yeterli...

Decibel’s Top 40 Albums of 2016
40. The Dillinger Escape Plan – Dissociation
39. Eternal Champion – The Armor of Ire
38. Venomous Concept – Kick Me Silly VC III
37. Aluk Todolo – Voix
36. Inverloch – Distance | Collapsed
35. Eerie – Eerie
34. Sumac – What One Becomes
33. Child Bite – Negative Noise
32. Inquisition – Bloodshed Across the Empyrean Altar Beyond the Celestial Zenith
31. Cult of Luna & Julie Christmas – Mariner
30. Graves at Sea – The Curse that Is
29. Chthe’ilist – Le Dernier Crépuscule
28. Phobocosm – Bringer of Drought
27. Testament – Brotherhood of the Snake
26. SubRosa – For this We Fought the Battle of Ages
25. Bölzer – Hero
24. Neurosis – Fires Within Fires
23. Mizmor – Yodh
22. Wretch – Wretch
21. Virus – Memento Collider
20. Oathbreaker – Rheia
19. Ghoul – Dungeon Bastards
18. Diamond Head – Diamond Head
17. Meshuggah – The Violent Sleep of Reason
16. Destroyer 666 – Wildfire
15. Crowbar – The Serpent Only Lies
14. Funeral Moth – Transience
13. Blood Ceremony – Lord of Misrule
12. Asphyx – Incoming Death
11. Trap Them – Crown Feral
10. Cobalt – Slow Forever
9. Gorguts – Pleiades Dust
8. Hammers of Misfortune – Dead Revolution
7. Inter Arma – Paradise Gallows
6. Gehennah – Too Loud to Live, Too Drunk to Die
5. Abbath – Abbath
4. Oranssi Pazuzu – Värähtelijä
3. Blood Incantation – Starspawn
2. Nails – You Will Never Be One of Us
1. Khemmis – Hunted


Latin Amerika Edebiyatının En Çok Konuşulan Yazarlarından Roberto Bolaño’dan Lümpen Roman

Salı, Kasım 22, 2016
Latin Amerika edebiyatının usta edebiyatçılarından Roberto Bolaño’nun hayattayken yayımladığı son kitabı “Lümpen Roman” Can Yayınları etiketiyle raflarda.

“Onlar bir türlü gerçekleşmeyen ama gerçekleşmek üzere olan bir şeyi bekliyorlardı.”

“Artık bir anne ve evil bir kadınım, oysa kısa bir süre öncesine kadar bir suçluydum. Kardeşimle ben öksüz kalmıştı .Bu, bir şekilde her şeyi haklı çıkarıyordu. Kimsemiz yoktu. Ve her şey bir gecede olmuştu.”

Anne babaları bir trafik kazasında ölünce erkek kardeşiyle Roma’da yapayalnız kalan Bianca, iki gizemli adamın eşliğinde yetişkinlerin dünyasına adım attığında, başkalarının olduğu kadar kendisinin de derinlerinde yatan en karanlık yönlerini keşfedecektir.

Latin Amerika edebiyatının usta edebiyatçılarından birisi olan Roberto Bolaño’nun hayattayken yayımladığı son kitabı olan Lümpen Roman, erişkinliğin kıyısında şekillenen bir özgür irade öyküsü.

ROBERTO BOLAÑO: 1953’te Şili’de doğdu. Çocukluğunu Şili’de, ilkgençliğini Meksika’da geçiren Roberto Bolaño yirmili yaşlarda Avrupa’ya giderek Katalonya’ya yerleşti. Geçimini bekçilik, mevsimlik işçilik, bulaşıkçılık gibi işlerden sağlarken bir yandan da şiirler ve romanlar kaleme aldı. İlk çocuğunun dünyaya gelmesinin ardından gelirini artırmak amacıyla düzyazıya ağırlık vermeye başladı. Vahşi Hafiyeler (1998) romanıyla Rómulo Gallegos ve Herralde ödülleri başta olmak üzere birçok ödül kazanmasıyla Latin Amerika edebiyatının Boom kuşağından beri en önemli romancısı olarak gösterildi, eserleri birçok dile çevrildi. 2003’te 50 yaşında Barcelona’da öldü.

LÜMPEN ROMAN / Roberto Bolaño
Çeviri: Seda Ersavcı
Tür: Roman
Sayfa sayısı: 123 sayfa
Fiyatı: 12  TL
Yayın tarihi: 15 Kasım 2016


Rilke’den Bir Genç Kadına Mektuplar

Salı, Kasım 22, 2016
Nora Kitap’ın Eylül ayında “Genç Şaire Mektuplar” ile başlattığı Rainer Maria Rilke serisi ikinci kitap “Bir Genç Kadına Mektuplar” ile sürüyor. Alman lirik şiirinin önemli temsilcisi Rilke’nin her kitabını şiddetle tavsiye etmeden geçmeyelim. 

Elinizdeki kitap, 1969 yılında intihar eden bir kadına gönderilen mektuplardan oluşuyor. 1919’dan 1924 yılına dek süren bu mektuplaşma, döneminin en büyük şairi olarak nitelendirilen Rilke’yle, yaşama tutunmak için Rilke’yi seçen bir kadının, Lisa Heise’nin ismini bir araya getiriyor.

Şair ve kadın!

Mutlaka okuyun!

“Rilke’nin şahsında, bütün o harikulade korkulardan ve ruhun bütün sırlarından en fazla etkilenmiş insanı, bu dünyanın en ince, en ruh dolu insanını sevdim.” Paul Valéry

“Rilke’nin elinden, baştan sona mükemmel olmayan hiçbir şey çıkmamıştır.” Stefan Zweig

Bir Genç Kadına Mektuplar / Rainer Maria Rilke
Çevirmen: Semih Uçar
Türü: Edebiyat
Yayınevi: Nora Kitap, 1. Baskı Kasım, 2016
Sayfa: 48
Fiyat: 6 TL


Yılın Son Film Festivali ile “Randevu”nuz Var!

Salı, Kasım 22, 2016
Dünya sinemasının en seçkin örnekleri, 19. Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde bir araya geliyor. Sinema ile yılın son ‘randevu’su, 16- 22 Aralık tarihleri arasında. 

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Fatih Belediyesi’nin destekleriyle Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) tarafından gerçekleştirilen Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali, 19. kez sinemaseverler ile buluşmaya hazırlanıyor.

Toronto, Venedik ve Sundance gibi dünyanın önde gelen festivallerinde gösterilmiş ve ödüle layık görülmüş hem eleştirmenler hem de seyirci tarafından tam not almış, yılın en başarılı filmleri, 2016 biterken Türkiye’deki sinemaseverlerin karşısında olacak.

Yepyeni bölümler
“Sinema Tarih Buluşması” ve “Anısına” seçkilerinin yanı sıra festival filmleri bu yıl, geçen yıllardan farklı olarak, Aç gözünü!, Günümüz İspanyol Sineması ve Gastronomik Devrim başlıkları altında gösterilecek.

Festivalin bu yıl en çok dikkat çeken seçkileri; Günümüz İspanyol Sineması ve Gastronomik Devrim. Randevu İstanbul, bundan böyle her yıl farklı bir ülkenin sinemasına odaklanmayı planlıyor. Sinema sanatının ve sinema endüstrisinin gelişimini farklı coğrafyalar özelinde takip etme fırsatı sunacak bu bölümün bu yılki konuğu ise İspanya. 2016’da İspanya’da gösterime girmiş en iyi İspanyol filmlerinden oluşan seçki köklü bir gelenekten güç alarak geleceğe uzanan İspanyol sinemasınının bugününe ayna tutacak.
Festivalin bir diğer yeni seçkisi Gastronomik Devrim.  Bu yeni seçki, festivalde dünya gastronomi gündeminin nabzını tutmaya hazırlanıyor. Dünyada 2016’nın en fazla ilgi gören ve en çok tartışılan gastronomi filmlerinin yer aldığı seçkide kendi ülkelerinde birer mutfak devrimi yaratarak birer dünya yıldızı olan şeflerin gerçek hikayelerini anlatan filmler ağırlıkta. Farklı kültürlerin gelenekten geleceğe uzanan mutfak kültürleri üzerine çok özel birer sinema deneyimi sunan bu seçkideki filmlerin Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu büyük mutfak hareketine ilham vermesi ve katkıda bulunması bekleniyor. 

Festival afişinde Hitchcock izleri
Randevu İstanbul'un bu yılki afişi; Sinema, Empire Türkiye ve Arka Pencere dergilerinin görsel yönetmeni, tasarımcı Bilgehan Aras'ın elinden çıktı. Efanevî tasarımci Saul Bass'ın, büyük usta Alfred Hitchcock'un 1958 tarihli şaheseri “Vertigo” için hazırladığı kült afişten izler taşıyan tasarıma hakim olan helezonik figür, tüm sinemaseverleri Randevu İstanbul'un büyüleyici film seçkisinde kaybolmaya çağırıyor.

16- 22 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirilecek festivaldeki 30’a yakın film, Fatih Cinemaximum Historia ve Beyoğlu Atlas sinemalarında gösterilecek. Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali’nin her zaman olduğu gibi en prestijli ve özgün parçası olan söyleşi ve etkinliklerin bu yılki adresi ise kültür merkezleri olacak. 

2016 yılında dünya festivallerinde boy gösteren, seyirciyi ve eleştirmenleri perdeye kilitleyen, sinema aşkının tazeleneceği, birbirinden iddialı en yeni filmleri keşfetmenin yolu yine “19. Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali”nden geçecek.


14. idefix Sanal Kitap Fuarı başladı!

Salı, Kasım 22, 2016
“Türkiye’nin online kitabevi” idefix.com, 21 Aralık tarihine kadar  kitapseverlerin merakla beklediği Sanal Kitap Fuarı’nın 14.’sünü düzenliyor. idefix.com Sanal Kitap Fuarı; 2000 yayınevi, 150 bin çeşit kitap, yüzde 75’e varan indirim, imzalı kitaplar, yazar tavsiyeleri ile tam bir kitap şölenine dönüşüyor.

“Türkiye’nin online kitabevi” idefix.com, 21 Kasım-21 Aralık tarihleri arasında gelenekselleşen sanal kitap fuarının 14.’sünü düzenliyor. idefix.com Sanal Kitap Fuarı, imzalı kitaplar, yazar tavsiyeleri, yüzde 75’e varan indirim, çekilişler ve sürpriz etkinlikler ile renkleniyor.

Her yıl kitap severlerden daha fazla ilgi gören idefix.com Sanal Kitap Fuarı’nda Altın Kitaplar, Ayrıntı Yayınları, Can Yayınları, Doğan Kitap, Everest Yayınları, İletişim Yayıncılık, İş Bankası Kültür Yayınları, İthaki Yayınları, Metis Yayıncılık ve Yapı Kredi Yayınları’nın aralarında bulunduğu 2000 yayınevi okuyucularla buluşuyor. Çok satanlardan klasiklere, yeni çıkanlardan en çok okunanlara kadar zengin kitap içeriği yüzde 75’e varan indirimlerle okuyucuların beğenisine sunuluyor. Bir ay sürecek fuarda kitapseverler, indirimin yanı sıra, 50 TL ve üzeri alışverişlerinde ücretsiz kargo ve taksit seçeneklerinden de faydalanabiliyor. Konforlu ve şık e-kitap okuma deneyimi sunan elektronik okuyucu devi Kobo ve Türkçe içerikte yüzlerce e-kitap da 14. idefix Sanal Kitap Fuarı’nda yer alıyor. 

Yazarlar kitaplarını imzalayacak
14. idefix.com Sanal Kitap Fuarı’nda  Ahmet Ümit, Ayşe Kulin, Buket Uzuner, Enis Batur, Hikmet Anıl Öztekin, İpek Çalışlar, İskender Pala, Mine Kırıkkanat, Murat Menteş, Mümin Sekman, Nazan Bekiroğlu ve Yılmaz Özdil kitapları okurlara yazarlarından imzalı olarak ulaştırılıyor.

“2016’nın En İyi 50 Romanı”
idefix.com kitap seçmekte zorlanan okurlar için 2016 yılı içerisinde basılan binlerce roman arasından “2016’nın En İyi 50 Romanı” listesini hazırladı. Yazarların önerileri, okurların tavsiyeleriyle hazırlanan liste, idefix sanal kitap fuarı boyunca, size fikir verecek.

Hedef 6.000.000 ziyaretçi
Sanal kitap fuarı, 1 ay boyunca kitabın en avantajlı adresi olacak. Geçtiğimiz yıl 3.800.000 kişinin ziyaret ettiği fuarı bu sene 6.000.000 kişinin ziyaret etmesi hedefleniyor.


Ilija Trojanow’dan İktidarı Sorgulayan Çarpıcı Bir Roman : İktidar ve Direniş

Pazartesi, Kasım 21, 2016
Bulgar asıllı Alman yazar Ilija Trojanow’un iktidarı sorguladığı çarpıcı romanı “İktidar ve Direniş” Can Yayınları’ndan raflarda…

Metodi ile Konstantin, küçük bir Bulgar kentinde beraber geçirdikleri okul yıllarından bu yana birbirlerinden nefret ederler. Metodi Popov eski bir devlet güvenlik memuru, Konstantin Şaytanov ise uzun yıllarını siyasi tutuklu olarak geçirmiş rejim muhalifidir. Bulgaristan’da komünist rejimin çökmesinin ardından Konstantin, adaletin nihayet yerini bulması arzusuyla geçmişin intikamını almak için fırsat kollamaya başlar. Oysa hayat, tercihini hep güçten ve güçlüden yana kullanan Metodi’ye çok daha cömert davranmış, kirli sicilini temizleyip yeni bir başlangıç yapabilme fırsatını sunmuştur. 

“İhanet, adın ne senin?”
Bir muhalif. Bir kariyerist. İşkenceci ve kurban…

Bulgar asıllı Alman yazar Ilija Trojanow’un son romanı İktidar ve Direniş, otoritenin kaynağını sorgulayan, sorgulatan, sıkı bir kitap. İktidarın ve onu temsil edenlerin meşruluk sosuna buladıkları şiddet taktiklerini açığa vururken, baskıya karşı direnme hakkının aldığı biçimlere de dikkat çekiyor.
İktidar ve Direniş, söyleyecek sözü olan, sarsıcı bir metin.

ILIJA TROJANOW, 1965’te Bulgaristan’da doğdu. 1971’de anne ve babasıyla beraber Yugoslavya ve İtalya üzerinden Almanya’ya kaçtı ve siyasi sığınmacı olarak kabul edildi. Ailesi bir yıl sonra Kenya’ya yerleşti. Almanya’da geçirdiği 1977-1981 yılları hariç olmak üzere, Trojanow 1972-1984 yılları arasında ailesiyle birlikte burada Nairobi’de yaşadı. 1984-1989 arasında Münih’te hukuk ve etnoloji öğrenimi gördü; fakat öğrenimini yarıda bıraktı. 1989’da ağırlıklı olarak Afrika edebiyatı yayımlayan Marino Verlag’ı kurdu. Trojanow 90’lı yıllar boyunca Afrika’yı dolaştı. 1999’da ise Bombay’a yerleşti. 2003-2007 yılları arasında Capetown’da yaşadı. 2002’den bu yana Almanya PEN Merkezi üyesi olan Trojanow, bugün Viyana’da yaşıyor.

İktidar ve Direniş / Ilija Trojanow
Çeviri: Melike Öztürk
Tür: Roman
Sayfa sayısı: 487 Sayfa
Fiyatı: 33,5 TL
Yayın tarihi: 15 Kasım 2016


Sanat Tutkunları İçin : “İşte Van Gogh”, “İşte Warhol”

Pazartesi, Kasım 21, 2016
Yayıncılık dünyasının yepyeni üyesi hep kitap; dünyanın seçkin sanat yayıncılarından Laurence King’in hazırladığı “İşte” adlı benzersiz diziyi sanat tutkunlarıyla buluşturuyor. Sanat tarihi konusunda şimdiye kadar benzeri yapılmamış bir çalışma olan diziden ilk olarak İşte Van Gogh ve İşte Warhol kitapları raflarda yerini aldı.

Bacon, Caravaggio, Cézanne, Dalí, Gaudi, Gauguin, Goya, Kandinsky, Leonardo da Vinci, Magritte, Matisse, Monet, Pollock, Rembrandt, Van Gogh, Warhol, Frank Lloyd Wright. Farklı ülkelerden, farklı akımlardan, sanat dünyasında iz bırakmış 17 sanatçı. Ödüllü çizerlerin kitaplara özel çizdikleri illüstrasyonlarla her biri kendi başına da bir sanat eseri adayı olan 17 kitap. 

Serinin ilk kitabı İşte Van Gogh’la The Guardian tarafından “2014’ün En İyi Grafik Kitapları” arasında gösterilen İşte adlı dizi, sanat tarihi konusunda şimdiye kadar benzeri yapılmamış bir çalışma. hep kitap, İşte dizisiyle sanatseverleri keyifli bir yolculuğa çıkarmaya hazırlanıyor. Özgün çizimlerle de desteklenen diziden, ilk önce İşte Van Gogh ve İşte Warhol Türkiye’deki okurlarla buluşuyor.

Bugünkü popülerliğinden uzak, yalnızlığa boğulmuş bir hayat, bütün dünyanın gizemini çözmeye çalıştığı kesik bir kulak, inançta ve doğada aranan teselli, alıcı bulamayan tablolar ve delilik şüphesi altında kalmış bir deha: İşte Van Gogh. Sanat tarihçisi George Roddam’ın bilgi birikimi ile ödüllü çizer Sława Harasymowicz’in bu kitaba özel çizimleri birleşiyor ve insanlık tarihinin kimilerine göre en önemli ressamına ışık tutuyor.

Alışılagelmişin dışında saç rengi, sanatının bir parçası olan gösterişli yaşamı ve herkesin hafızasında yer etmiş çalışmaları ile Andy Warhol, popüler kültürün en önemli isimlerinden biri. Sanat tarihçisi Catherine Ingram ve İşte Warhol kitabına özel çizimleri ile Andrew Rae, daha fazlasını merak edenler için sahne ışıklarının gölgede bıraktığı yerlere dalarak, hastalıklarla geçen bir çocukluk, mağaza vitrinleri, gece kulüpleri, New York ve ölüm korkusu arasında sizi bir sanatçının adımlarını takip etmeye çağırıyor.

İşte Van Gogh ve İşte Warhol 18 Kasım’dan itibaren hep kitap etiketiyle raflardaki yerini aldı.

“Bu kısa ama hoş görünümlü kitaplar karışık fikirleri ve tarihi, ustalıkla anlatıyor.” Rachel Cooke
(The Guardian’da “En İyi Grafik Kitapları” belirleyen gazeteci)

“Ingram’ın yaklaşımı Tolstoy’un, sanatın duygusal etkiyle ilgili olduğu tezini doğruluyor. Gerçeklerin durağan bir örgüsünü vermek yerine hem aydınlatıcı hem de çok insani, yaşayan bir hikâye anlatıyor. Sonuç: dehasından ödün vermeyen davetkâr bir kitap.” Maria Popova, Brainpickings

“Rae’nin ayrıntılara gösterdiği özen harikulade: Çizimler sanatçının çevresinin, yetiştirilme tarzının canlı bir resmini sunmaya ve özel anlarına hayat vermeye yardımcı oluyor.” Rachael Steven, Creative Review

“Etkili, bilgilendirici ve eğlenceli.” School Library Journal

George Roddam ve Sława Harasymowicz hakkında:
George Roddam Birleşik Krallık ve Birleşik Devletler’deki üniversitelerde sanat tarihi dersi vermektedir. Araştırmaları öncelikli olarak Avrupa modernizmlerine odaklanır ve bu konuda sayısız makale yayımlamıştır. 

Çizer Sława Harasymowicz ise Arts Foundation Bursu’na (2008) ve Victoria ve Albert Müzesi Çizim Ödülü’ne (2009) layık görülmüş, Polonyalı bir sanatçıdır. Projelerinin arasında 2012 yılında yayımlanan The Wolf Man’in (Kurt Adam, Sigmund Freud’un en ünlü vakasının çizgi romanı) ardından, Londra’daki Freud Müzesi’ndeki tek kişilik sergi ve Krakow Entografya Müzesi’ndeki tek kişilik sergi (2014) yer alır.

Catherine Ingram ve Andrew Rae hakkında:
Catherine Ingram, bağımsız bir sanat tarihçisidir. Courtauld Institute of Art’ta 19. yüzyıl sanatı üzerine tamamladığı yüksek lisans eğitiminden sonra Oxford’daki Trinity College’da doktoraya başlamıştır. Doktorasını bitirdikten sonra Oxford’da, Magdalen College’da Prize Fellow olarak görev almıştır. Ayrıca Tate Gallery’de kurslar yönetmiş ve South London Gallery’de asistanlık yapmıştır. 

Çizer Andrew Rae ise Peepshow adındaki illüstratör kolektifinin bir üyesidir ve animasyon alanlarında dünya çapında firmalarla çalışmıştır.

İşte Van Gogh
Yazar: George Roddam
İllüstrasyonlar: Sława Harasymowicz
Çevirmen: Deniz Öztok
Hep Kitap - İşte Sanat Kitapları Dizisi
Sayfa Sayısı: 80
29,00 TL

İşte Warhol
Yazar: Catherine İngram
İllüstrasyon: Andrew Rae
Çevirmen: Kami Emirhan
Hep Kitap - İşte Sanat Kitapları Dizisi
Sayfa Sayısı: 80
29,00 TL

Barış Soydan'dan Bir Darbe Polisiyesi : Cemaatçinin Ölümü

Cuma, Kasım 18, 2016
2014 yılında yayımlanan “Boruotu Cinayeti” adlı romanı ile tanıdığımız Barış Soydan, kahramanı Ufuk Lodos ile yeni maceraya yelken açıyor... “Cemaatçinin Ölümü” Labirent Yayınları etiketiyle 21 Kasım’da raflarda...

Barış Soydan, ilk romanı ile bizde pek yüz verilmeyen ve çok örneği olmayan “Politik Polisiye”de önemli bir boşluğu doldurmuştu. “Boruotu Cinayeti” bizi toplumsal konuları dert edinen bir yazarla tanıştırmıştı. Sürükleyici bir romandı ve özellikle finali çok iyiydi. Boruotu’nun halüsinasyona yol açması ve Ufuk Lodos’un da cinayeti boruotu kullandıktan sonra çözmesi, ya tüm bunlar halüsinasyonsa sorusunu sorduruyordu ki şahaneydi... Okumayanlara tavsiye etmeden geçmeyeyim. Yeni romanı da merakla bekliyoruz elbette diyerek pası bültene atayım...

Barış Soydan’ın Labirent Yayınları’ndan çıkan yeni romanı “Cemaatçinin Ölümü”, usta yazar Ahmet Ümit’in sözleriyle şöyle anlatılıyor: “Barış Soydan, darbeye giden yolun iyi niyet taşlarıyla döşeli olmadığını bir kez daha gösteriyor. Ufuk Lodos, gerçek olmasını isteyeceğimiz kadar sıradışı bir karakter.”

Cemaatçinin Ölümü’nün odağında, Cemaat’in devlet imamlığıyla suçlanan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Gündüz’ün esrarengiz ölümü var. Barış Soydan’ın ilk romanının da kahramanı olan Ufuk Lodos, Mehmet Gündüz’ün ölümü üzerindeki sır perdesini aralarken, Cemaatçi bir bürokratın geçmişine doğru yolculuğa çıkıyor.

Malatya’nın Yenidoğan ilçesinde, dindar bir çevrede yetişen Gündüz’ün ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği’ni kazanmasında Cemaat’in payı büyüktür. Ama “bu dünyadan çok ahirete önem veren” karısı Mahinur’dan farklı olarak, Mehmet Gündüz, dünyevi zevklere düşkün, beş yıldızlı otelleri, pahalı mağazaları seven bir kişidir. İktidar - Cemaat savaşının patlamasından kısa süre önce solcu edebiyat öğretmeni Pınar Çevikel’e âşık olur. Başlangıçta, Pınar’ın politik konulardaki “keskin” fikirlerini törpülemeyi umut etmiştir. Ama bu ilişkide değişen Pınar Çevikel değil Mehmet Gündüz olacak, Cemaat’ten uzaklaşmaya başlayacaktır. Tam o sırada Cemaat - İktidar savaşı patlak verir; Mehmet Gündüz, Cemaat’in devlet imamı olmakla suçlanır. Cemaat’e yönelik operasyonda gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan kısa süre sonra cesedi bulunur. Ufuk Lodos’un araştırması korkunç bir gerçeği ortaya çıkartacaktır.

Barış Soydan, yeni romanında, bir Cemaatçinin şüpheli ölümü etrafında 15 Temmuz darbesine giden yolu, Cemaat’in devlette nasıl örgütlendiğini anlatırken, bir yandan da medyanın içine düştüğü, düşürüldüğü acınası hallerle, kendi gazetecilik geçmişiyle hesaplaşıyor.

Ufuk Lodos, idealist, verdiği ödünlerle korkmadan yüzleşen bir roman kahramanı olarak ve Boruotu Cinayeti’ndeki misyonunu devam ettirerek Türk edebiyatındaki yerini sağlamlaştırıyor.

Cemaatçinin Ölümü / Barış Soydan 
Labirent Yayınları, Kasım 2016
Sayfa Sayısı: 240
22,00 TL


Cem Mumcu’dan İnsan Hayatının Saklı Karmaşık ve Sihirli Yanı : Karmakarışık Sarmaşık

Cuma, Kasım 18, 2016
Yazar, yayıncı ve psikiyatrist Cem Mumcu, yeni kitabı “Karmakarışık Sarmaşık” ile yaklaşık sekiz yıllık bir aradan sonra okuyucularıyla buluştu. Mumcu, bu altıncı ve yeni kitabıyla birlikte yüz yetmiş öyküye ulaşan “Bin bir İnsan Masalları” serisini de rekora taşıdı. Yaşamın saklı, karmaşık ve sihirli yanını cesaretle okuyucusuna sunan Mumcu, her bir öykünün okuyucu belleğinde bir başka deneyim adresine çıkacağı iddiasını da bir hayli güçlendirdi. “Karmakarışık Sarmaşık” Okuyan Us Yayınevi etiketiyle Kasım ayının ortasında raflardaki yerini aldı.

Cem Mumcu, Karmakarışık Sarmaşık’ la beraber altı kitap ve yüz yetmiş öyküye ulaşan “Bin Bir İnsan Masalları” serisi ile insan doğasının en saklı odalarına cesaretle giriyor. Yazar, yayıncı ve psikiyatrist Mumcu, yaşamın saklı, karmaşık ve sihirli yanını okurlarına sunmaya devam ediyor. “Karmakarışık Sarmaşık” Okuyan Us Yayınevi etiketiyle okuyucusuyla buluşuyor.

Her bir öyküyle okurlarını farklı bir deneyimin en orta yerine davet eden Mumcu, bu yepyeni deneyim hakkında; “Orada saklanmak, utanmak, korkmak yok. Aklın görevi bitiyor, kalp başlıyor anlamaya. Bu, kanatlarının olduğunu, uçmayı ölesiye isterken öğrenmek gibi, gerçek bir özgürlük deneyimi.” diyor. Mumcu, öyküler aracılığıyla okuru kendi kendisinin “aklını kaşıklamaya” çağırırken, kendimizin ve hayatın karmaşıklığıyla barışmamız için de bir kapı aralıyor. Bugüne dek kendimizi pekiyi anladığımızı düşünürken o, “kendimiz sandığımız” ile savaşmaya devam ediyor.

Kendi deyimiyle “Karmakarışık Sarmaşık” bir ülke olan Türkiye’de başlattığı bu benzersiz projede Cem Mumcu, serinin her kitabını, yazıldığı dönemde dert ettiği, çözdüğü, kavradığı ve dile getirebildiği konular ile isimlendiriyor, her bir kitabın ismi de özel temaları temsil ediyor.

"Mumcu bu insanlık trajedisinin arkeolojisiyle ne zaman bu denli iç içe geçti, bu kazıda kimlere çıraklık etti, bu genç yaşta nasıl böyle 'karnavalesk' bir ustalık edindi bilemiyorum. Ancak dünya edebiyatında da ender rastladığımız birbirinden çarpıcı ironilerin ışıltısıyla ilerleyen bu ilginç yazının, deliliğimizin evrensel mantığını olağanüstü doğru biçimde dokuyan bu ilginç yazarın masallarına, 'dünya durdukça duracak' demekte haklı olduğuma inanıyorum." Leylâ Erbil

Yazar, Yayıncı Ve Psikiyatrist Cem Mumcu Yeni Kitabı “Karmakarışık Sarmaşık” İle 35. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda
Tarih: 20 Kasım 2016, Pazar
Saat: 15:00
Mekan: TÜYAP
Hol: 3. Salon No 206

Karmakarışık Sarmaşık / Cem Mumcu
Okuyan Us Yayınları, Edebiyat / Öykü Dizisi
Sayfa Sayısı: 148
15,00 TL


Fatih Portakal’dan Yakın Tarihimize Notlar : Aklımla Dalga Geçme

Perşembe, Kasım 17, 2016
Fox TV’nin sevilen haber sunucusu Fatih Portakal’ın haberciliği sırasında tuttuğu notlarla ne kadar çok şeyi unuttuğumuzu gözler önüne seren kitabı “Aklımla Dalga Geçme” Can Yayınları etiketiyle raflarda... 

““Bu kitabı neden yazdın?” diye soranlara cevabımdır: tarihe, bugünlerin notunu düşmek için.”

Fatih Portakal’ın habercilik mesleğini sürdürürken tuttuğu bu notları okudukça ne kadar yoğun ve kalabalık bir gündemin içinden geçmekte olduğumuzu ve bunun doğal sonucu olarak da ne kadar çok şeyi unuttuğumuzu fark edeceksiniz. Unutmuş olduklarınızı hatırladıklarınıza eklediğinizde büyük resimde neler değişecek? Karar sizin… 

“Bu kitapla, zamanın zihinlerinizden ister istemez sildiklerini size yeniden hatırlatacağım. Hatırladıklarınız zaman zaman sizi gülümsetecek, zaman zaman da öfkelenip ‘aklımla dalga geçme’ diyeceksiniz.”

FATİH PORTAKAL : 2 Şubat 1968’de, Aydın’ın Nazilli ilçesinde, rahmetli anneannesinin evinde, bir cuma günü doğdu. İzmir Atatürk Lisesi’ni bitirdi. İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Fakültesi’nden mezun oldu. 1993- 1996 yılları arasında Avustralya’nın Sydney kentinde çalıştı ve yaşadı. 1996’da, İzmir’de, Star TV’de muhabir olarak mesleğe adım attı. Batı Yakası adındaki programı hazırlayan ekibin içinde yer aldı. Kısa süre İzmir Doğan Haber Ajansı’nda çalıştıktan sonra, 2006 yılı Ağustos ayında İstanbul’a taşındı. Kanal D Haber ekibi içinde yer aldı. CNN Türk için, Seçim Çadırı ve Sokak TV programlarını, Türkiye’yi dolaşarak halkın içinde yaptı. Bunları yaparken, Best FM’in önemli klasiklerinden Konuşan Türkiye adlı radyo programını hazırlayıp sundu. 2010 yılında haber merkezinden ayrılarak, Kanal D’de Ne yapmalı? programının sunucusu oldu. Tekrar muhabirliğe dönmedi. Tercihini bu kez haber programından yana kullandı. 2010 yılı yazından itibaren Fox TV’de, Fatih Portakal’la Çalar Saat programını yapmaya başladı. Aynı kanalda Fatih Portakal ile Türkiye’nin Trendleri haber aktüalite programını yaptı. 2013’te, Fox TV’de kendi adını vererek ana haber sunmaya başladı. Halen işine devam ediyor. Geleneksel ana haberi, sosyal medya ile kaynaştırıp dinamik, konuşan ve konuşturan bir bülten haline getirdi. Bu tarz habercilik bazı üniversitelerde akademisyenler tarafından tez konusu olarak yazıldı. Bir vakıf üniversitesinde, iki akademik yıl gazetecilik ve habercilik dersi verdi. Yaşanmakta olan gerçek öykülerin anlatıldığı ilk kitabı ‘ses’SİZ, 2012 baharında Postiga Yayınevi’nden çıktı. Armağan Portakal ile evli. Çocuksuz bir aileye sahip.

AKLIMLA DALGA GEÇME / Fatih Portakal  
Tür: Tanıklık
Sayfa sayısı: 382 Sayfa
Fiyatı: 26 TL
Yayın tarihi: 8 Kasım 2016

küçük İskender İki Yeni Kitabıyla Can Yayınları’nda

Çarşamba, Kasım 16, 2016
Türk edebiyatının en üretken kalemlerinden küçük iskender iki yeni kitabıyla Can Yayınları’nda... “Her Şey Ayrı Yazılır” demir leblebi denemelerinden oluşurken, “Waliz Bir” de Ekim 2015-Eylül 2016 arasında yazdığı günlük metinleri bir araya getiriyor. 

küçük İskender’den demir leblebi denemeler : “Her Şey” Ayrı Yazılır
“Birinci tekil şahısların dikkatine... Aşk, İkinci Peron’dan hareket etmek üzeredir.”

“İnsan, gölgesiyle neyi temsil eder? Bir gölge kendisinin oluşmasına yol açan gövdeyi tanıyabilir mi? Gölge ile gövdenin ortak bir ödevi, ortak bir bilinci, ortak bir düşü var mıdır?”

Edebiyatın pek çok alanında kalem oynatan küçük İskender’den hareketli, cesur, demir leblebi denemeler. “Her Şey” Ayrı Yazılır’ın okuru şimdiden şanslı; son dönem şiirimizin en etkili isimlerinden birinin düşünce dünyasına girecekler, türler arası bir yazının, tümüyle özgür ve özgürlükçü, apaydınlık bir zihnin izini sürecekler. İskender’in ülkede yaşanan ve aklı başında (ya da bulutlarda) herkesi yakından ilgilendiren sorunlara yaklaşımı, hayranlık uyandıracak kadar iç açıcı. Okuyun, kendinize armağan edin.

küçük İskender’den “şairce” yazılmış günlükler : Waliz Bir
“Doğum tarihimi insanlık tarihine dahil etmeyin sakın
Ben gezerken sadece teğet geçtim dünyadan”

Waliz Bir, edebiyatımızın üretken yazarı küçük İskender’in Ekim 2015-Eylül 2016 arasında yazdığı günlük metinleri bir araya getiriyor. Günlük mü bu metinler? Bir şair tarafından, “şairce” yazılmış günlükler, evet. Ama aynı zamanda deneme parçaları, düşünce kırıntıları ve anılar… Doğal olarak yakın çevremizde yaşanan yakıcı olayların izleri sinmiş bu dize-günlüklere. Her satırı dürüstlükle, açıksözlülükle yoğrulmuş. Waliz Bir’i yanınızdan ayırmayın; derin, güçlü, son derece yakın bir yol arkadaşı olacak size.

“Zürafayı parçalamaları uzun sürecek.
Bekleyemem.
Güzel rüyayı orada bırakıp uyanıyorum.

Bugün eve ilk kim gelirse onunla sevişeceğim
bir süre.”

Yeni Tanışanlar için küçük iskender
(Derman İskender Över), 28 Mayıs 1964’te İstanbul’da dünyaya geldi. Kabataş Erkek Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde beş yıl eğitim gördü. Tıp eğitimini de, peşinden girdiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nü de yarıda bıraktı. Şiir, roman, deneme, günlük gibi pek çok edebî türde eserler verdi. Yurtdışında yayımlanan antolojilerde şiirleriyle yer aldı. 2000 yılında Orhon Murat Arıburnu, 2006 yılında Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü’nü kazandı. 2014’te Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nü aldı. Avrupa’da, ABD’de şiir okumalarına, panellere, sempozyumlara katıldı. Kürtçe ve Almancada kitapları basıldı. Şiir performansları yaptı, Ağır Roman, O Şimdi Asker gibi sinema filmlerinde rol aldı.

“HER ŞEY” AYRI YAZILIR / küçük İskender
Tür: Deneme
Sayfa sayısı: 255 Sayfa
Fiyatı: 12 TL
Yayın tarihi: 15 Kasım 2016

WALİZ BİR / küçük İskender
Tür: Şiir-metin-günlük 
Sayfa sayısı: 148 Sayfa
Fiyatı: 9 TL
Yayın tarihi: 15 Kasım 2016


hep kitap’tan Çocuklara Fantastik Bir Macera : Uykum Kaçtı!

Salı, Kasım 15, 2016
Uykusunun peşine düşen bir çocuğun fantastik macerasını anlatan resimli kitap Uykum Kaçtı, 18 Kasım’da hep kitap etiketiyle raflarda yerini alacak. Türk çocuk edebiyatının tanınan kalemlerinden Ayla Çınaroğlu’nun yazdığı Uykum Kaçtı’yı usta ressam, illüstratör Mustafa Delioğlu resimledi.

Dört gözle uykuya dalmayı beklerken uykusu kaçan bir çocuğun, “Dur bakalım nereye gidiyorsun böyle?” diyerek uykusunun peşine düşmesini anlatan kitap, fantastik öğeleriyle de dikkat çekiyor. Uykusunun izinde Ay ile yeryüzü, göl ile ev arasında mekik dokuyan bu çocuğun hikâyesi görseliyle tam bir bütünlük sergiliyor. Ödüllü yazar Ayla Çınaroğlu’yla ödüllü illüstratör, usta ressam Mustafa Delioğlu’nun ortak çalışması olan Uykum Kaçtı, küçük okurları eğlenceli bir maceraya davet ediyor.

Uykum Kaçtı, 18 Kasım’da hep kitap etiketiyle raflardaki yerini alırken, 12-20 Kasım 2016 tarihleri arasında da TÜYAP 35. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda okurlarla buluşacak.

Ayla Çınaroğlu, 1939 yılında Ankara’da doğdu, 1961 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Grafik Sanatlar Bölümünden mezun oldu. 1972 yılından beri çocuklar için yazan Ayla Çınaroğlu’nun Veli'nin Kurabiyesi kitabı 2006 yılında Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği’nin seçimiyle International Board on Books for Young People’ın listesinde yer aldı. 2007 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde adına özel bir sempozyum düzenlenen Ayla Çınaroğlu 2008 yılında ÇGYD tarafından IBBY Andersen Ödülü Türkiye adayı olarak gösterildi. 
Ödülleri
Yazar:
1979 Kültür Bakanlığı Çocuk Yapıtları Yarışması, öykü dalında ikincilik,
1982 TOBAV Çocuk Oyunları Yarışmasında başarı,
1984 DE Yayınevi Masal Yarışmasında ikincilik,
1988 Enver Naci Gökşen Öykü Yarışmasında üçüncülük,
1998 Kültür Bakanlığı Çocuk Filmi Senaryosu Yarışmasında ikincilik.
Tasarım alanında:
1998 Kültür Bakanlığı En İyi Tasarlanmış Kitap yarışmasında ikincilik
1998 Kültür Bakanlığı En İyi Tasarlanmış Kitap yarışmasında üçüncülük ödülü.

Mustafa Delioğlu, 1946’da Erzincan’da doğdu. İlk gençliğinden itibaren resim sanatında kendini yetiştirmeye başladı ve özgün tarzını oluşturdu. 1974’de açtığı atölyesinde bugüne kadar 2000’den fazla kitap resimledi. İllüstrasyonlarının yanında, sanatseverlerle 20 resim sergisiyle de buluştu. 2000 yılında, her iki yılda bir, uluslararası bir jüri tarafından seçilen bir yazara ve bir çizere verilen Hans Christian Andersen Ödülü’nün ilk Türk çizer adayı oldu. 2013 yılında, İsveç Hükümeti tarafından her yıl AstridLindgren’in onuruna düzenlenen, çocuk ve gençlik edebiyatı alanındaki en büyük ödülü olan ALMA’da çizer adayı olarak ülkemizi temsil etmiştir.  
Ödülleri
Türk Kütüphaneciler Derneği Emek Ödülü, 2015
ÇGYD En İyi İllüstrasyon ve Tasarım Ödülü, 2006
ÇGYD En İyi Kitap İllüstrasyonu Ödülü, 2005
Troya Folklor Araştırmaları Derneği Plastik Sanatlar Ödülü, 2003
Çocuk Edebiyatçıları Birliği Çocuk Edebiyatı İllüstrasyon Hizmet Ödülü, 2001
Çocuk Vakfı Emek Ödülü, 1998

Uykum Kaçtı / Ayla Çınaroğlu
Hep Kitap - Resimli Çocuk Kitapları Dizisi
Sayfa Sayısı: 36
Etiket Fiyatı: 16 TL


Tiyatrokare 25. Yılına Yeni Oyunu “Ahududu”yla Giriyor

Salı, Kasım 15, 2016
Tiyatrokare, 25. tiyatro sezonuna yeni bir komedi ile merhaba diyor. Dünyanın en ünlü starları tarafından yorumlanan oyunun başrollerinde, Ahududu kadınları olarak bu kez Suna Keskin ve Melek Baykal var! Melek Baykal, bu oyunla, yıllar sonra yeniden tiyatroya dönüyor.

Dünyada en çok sahnelenen oyunlardan olan, Joseph Kesselring’in “Arsenic and Old Lace” adlı eseri, “Ahududu” adıyla usta tiyatrocu Nedim Saban tarafından yeniden derlenerek seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor. Kara komedinin en iyi örneklerinden sayılan “Ahududu”, insanları huzura kavuşturmak, yalnızlıklarından kurtarmak için zehirleyen Müşfike ile Mürşide ve onların çevresindekilerin hikayesini anlatıyor. Oyundaki ahududu kadınlarını Suna Keskin ve Melek Baykal oynuyor.

Melek Baykal, yıllar sonra bu oyunla sahneye dönüyor. Oyunun diğer rollerinde Cem Güler, Halim Ercan, Bülent Seyran, Dicle Alkan, Birol Engeler, Özgür Yetkin var. Nedim Saban da bu oyunda, deli tiplemesiyle yıllar sonra, tiyatronun perde arkasından perde önüne geçiyor.

Ahududu 17 Aralık’ta Kozyatağı Kültür Merkezi’nde perde diyecek ve Aralık ayında Kadıköy Halk Eğitim Merkezi, Profilo Kültür Merkezi, Ankara Şinasi Sahnesi’nde sahnelenecek. Oyunun biletleri, 15 Kasım’dan sonra Biletix ve gişelerde satışa sunulacak.

AHUDUDU Oyun Künyesi
Yazan: Joseph Kesselring
Uyarlayan/ Yöneten: Nedim Saban
Dekor: Barış Dinçel
Kostüm: Günnur Çaras
Yardımcı Yönetmen: Erdinç Doğan
Oyuncular: Suna Keskin/ Melek Baykal/ Nedim Saban/ Cem Güler/ Halim Ercan/ Bülent Seyran/ Dicle Alkan/ Birol Engeler/ Özgür Yetkin

Oyun Takvimi:
17 ARALIK CUMARTESİ SAAT:20:30 KOZZY KÜLT. MERK.
18 ARALIK PAZAR SAAT:18:00 KADIKÖY HALK EĞİT.
19 ARALIK PAZARTESİ SAAT:20:30 KAYSERİ
20 ARALIK SALI SAAT:20:30 KONYA-AKSARAY
21 ARALIK ÇARŞAMBA SAAT:20:30 ANKARA ŞİNASİ SAHNESİ
22 ARALIK PERŞEMBE SAAT:20:30 ANKARA ŞİNASİ SAHNESİ
24 ARALIK CUMARTESİ SAAT :20:30 İSTANBUL PROFİLO AVM
25 ARALIK PAZAR SAAT:16:00 İSTANBUL PROFİLO AVM
26 ARALIK PAZARTESİ SAAT:20:30 MALTEPE TÜRKAN SAYLAN
8 OCAK PAZAR SAAT:15:30 İSTANBUL KENTER TİYATROSU
12 OCAK PERŞEMBE SAAT:20:30 BALIKESİR
13 OCAK CUMA SAAT:20:30 BANDIRMA
14 OCAK CUMARTESİ SAAT:20:30 İZMİR A.K.M
15 OCAK PAZAR SAAT:20:30 İZMİR A.K.M
18 OCAK ÇARŞAMBA SAAT:20:30 İSTANBUL ATAKÖY YUNUS EMRE
22 OCAK PAZAR SAAT:18:00 İSTANBUL KADIKÖY HALK EĞİT.
28 OCAK CUMARTESİ SAAT:20:30 İSTANBUL KADIKÖY HALK EĞİT.
29 OCAK PAZAR SAAT:15:30 İSTANBUL KENTER TİYATROSU
11 ŞUBAT CUMARTESİ SAAT:20:30 İSTANBUL KADIKÖY HALK EĞİT.
19 ŞUBAT PAZAR SAAT:18:00 İSTANBUL KADIKÖY HALK EĞİT.


Gürgen Öz’ün İlk Romanı “Karanlık Köy” Yitik Ülke’den Raflarda

Salı, Kasım 15, 2016
Gürgen Öz’ün yeni kitabı “Karanlık Köy”, Yitik Ülke Yayınları’nca yayımlandı. Korku-gerilim romanı türündeki roman, “Anadolu korku” türüne de iyi bir örnek. Gürgen Öz, oyunculuğunun yanında uzun yıllardır edebiyat çalışmalarıyla da ilgileniyor. “Nevrotik” adlı ilk kitabı öykülerden oluşuyordu ve büyük bir ilgi görmüştü. Öz, korku edebiyatı türündeki ilk romanı “Karanık Köy”le okurlarını selamlıyor. 

"Oraya gitmeyin ağabey... O köye gidip hiç dönmeyen çobanlar var..."

Karadeniz'in karanlık ormanlarında, iki yüksek dağ arasında, yüzyıllar öncesinden kalma, pek bilinmeyen eski bir Rum köyü... Yaşlıların "Karanlık Köy" dedikleri, içinde uğursuz bir enerji barındırdığına inanılan ve kimselerin gitmediği, gitmekten korktukları, kendi tarihine hapsolmuş gölgeler içinde bir hayalet... Geçmişte, soğuk bir kış gecesinde, köydeki insanların nedeni anlaşılmayan bir cinnet ve çıldırmışlıkla birbirini öldürdüğü ürkütücü bir alan... ve burayı keşfetmeye niyetli, varlığını duyar duymaz belgesel çekmeye karar vermiş iki maceraperest.

Sizce korktuğumuz gerçeklerden kaçtığımızda, onlar daha korkunç batıllara mı dönüşür? En önemlisi; korktuğumuz şeylere inanmaya başladığımızda, onları gerçek yapar mıyız?

Yüzleşemediklerimiz, sakladıklarımız, batıllarımız ve toplum olarak geçmişte sıkışıp kaldığımız şeyler üzerine heyecanlı bir psikolojik gerilim...

"Herkesin içinde, gitmek istemediği karanlık bir köy vardır..."

Karanlık Köy, Gürgen Öz, Roman, Yitik Ülke Yayınları, Kasım 2016, 264 sf., 20 TL 

KPK 10 Yaşında!

Pazartesi, Kasım 14, 2016
14 Kasım 2006 günü saat 17.32’de bir şiir postuyla başlayan bir blog bu... Aynı gün iki şiir ve film kritiği ile ilk yayını yapmıştım. Sonrasında araya askerliğin getirdiği boşluk gelmişti. İlk adımı atarken amacım yazılarımı bir yerde toplamaktı. Mersin’de yerel bir gazeteye kültür sanat sayfası hazırlıyordum, yazılarım da kısıtlı bir okura ulaşıyordu. Blog açmak hem yazılarımı bir yerde toplamak hem de bu sınırı kırmayı sağlamıştı. O günden bu yana 3653 gün geçmiş ki bugün beni şaşırtan da bu...

Geçtiğimiz yıllarda yazmıştım zaten geçen zamanın hikâyesini… Tekrarlamaya gerek yok. Son bir yılı anlatabilirim ama… Sosyal medya denen canavarın sayesinde daha çok görülebilir oldu kpk… Daha çok keşifçi getirdi. Daha çok geri dönüşüm aldım. Yazılar daha çok paylaşıldı. Tam yükselişe geçecekken maalesef yaşadığım sorunlar yüzünden yayın uzun süre aksadı. 

Haziran ayında bir karın ağrısı çekmeye başladım. O karın ağrısı geçmeyince soluğu doktorda aldım ve şok oldum. Apandistim patlamış meğer. MR, Ultrason derken herkesi şaşırttığımı gördüm. Doktorun ifadesiyle çoktan ölmem gerekirmiş. Zira apandistin patlaması kanı zehirler, kalbin de daha hızlı atmasına neden olurmuş. Patladığını nasıl hissetmediğime ve nasıl olup da en basiti bayılmadığıma şaşırdı doktor. Sonuçta anlaşıldı ki o bölgede portakal büyüklüğünde bir kitle oluşmuş. Onu ya ilaçlarla eritecektik ya da ameliyatla alınacaktı. Ameliyata gerek yok dedi doktorum ve tedavi süreci başladı. Önce hastaneye yattım sonrasında da ilaçlarla tedavi sürdü. İşin içinde bir kitle olunca kanser ihtimali de gündeme geldi. Tahlillerle geçen sürenin sonunda kafam rahatladı. Ama yeni sorun çıktı. Sindirim sistemim zayıflamış. Yediğimi normalin 3-4 katı sürede sindirebiliyordum. Bağışıklık sistemim de çökmüş. Güçlendirmek için gördüğüm tedavi halen sürüyor. Haliyle beşinci ayına giren tedavim yüzünden geçen sürede ne film, dizi izleyebildim ne kitap okuyabildim ne de müzik dinleyebildim. Yatmaktan başka hiçbir şey yapmadım. Bunun bloga yansıması da ağırlıklı olarak kitap bültenleriyle devam etmek oldu. Arada hırs yapıp kritik yazabildim ama yeterli değildi. En azından vizyona giren filmler yazılarını aksatmadım. 

2006’da attığım ilk adımın üzerinden geçen sürede onuncu yıl biterken geride 5750 yazılık bir arşiv mevcut… Meraklısına okuyacak çok yazı var. Kayda değer bir koleksiyon bu…

Eninde sonunda işi teşekküre bağlamak lazım... On yıldır emeği geçen çok insan var. Template değişikliklerinde fikrini söyleyenden, yazı desteği verenlere kadar herkese teşekkürler. Bülten desteğini esirgemeyen ve gönderdikleri kitaplarla mutlu eden yayınevlerine de ne kadar teşekkür etsem az.

Ve tabii ki siz... Okuyan, paylaşan, buradayım diyen, keşfeden, keşfettikten sonra çevresine aktararak yeni okur getiren dostlar... Sağ olun, var olun...

Sayenizde KPK 10 Yaşında!

Sevgi ve dostlukla...


İran Devrimi’nden Almanya’ya : Geceleri Sessizdir Tahran...

Pazartesi, Kasım 14, 2016
Shida Bazyar’a, 2016 Ulla Hahn Ödülü’nü getiren ilk romanı Geceleri Sessizdir Tahran, 18 Kasım’da hep kitap etiketiyle raflarda! 1979 yılında İran’da devrim günü başlayıp 2009’da Almanya’da biten Geceleri Sessizdir Tahran, devrime, yaşanabilir bir dünya için verilen mücadeleye ve elimizdekileri kaybettiğimizde neler olabileceğine dair çoksesli bir roman.  

Geceleri Sessizdir Tahran, göç, kimlik, toplumsal uyum üzerine gerçekçi bir ilk roman. Dört kişilik bir ailenin her bir bireyinin sesinden okurlara seslenen Geceleri Sessizdir Tahran, devrimin, baskının, direnişin ve özgürlük arzusunun hikâyesini çarpıcı bir dille aktarıyor. İlk romanı Geceleri Sessizdir Tahran’la 2016 Ulla Hahn Ödülü’nü alan Shida Bazyar, hiçbir yere ait olamayan insanların acısını şiirsel bir dille anlatıyor. 

18 Kasım’da hep kitap etiketiyle raflardaki yerini alacak olan Geceleri Sessizdir Tahran, 12-20 Kasım 2016 tarihleri arasında da TÜYAP 35. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda okurlarla buluşacak.

“Gerçek bir aile dramını, okurların duygularını sömürmeye kaçmadan, ama güçlü bir empatiyle gözler önüne seren Bazyar, Geceleri Sessizdir Tahran’da günümüzün en önemli sorunlarından göç ve toplumsal uyum üzerine düşündürüyor okuru.” Der Spiegel

“Geceleri Sessizdir Tahran göç, kimlik ve iki dünya arasında sıkışıp kalmış hayatları coşkulu bir şiirsellikle yansıtan, kimi zaman umutsuz, kimi zamansa yaşam dolu, gerçekçi bir ilk roman.” SWR2 Die Buchkritik

Shida Bazyar 1988 yılında doğdu. Hildesheim’da yaratıcı yazarlık okudu. Dergilerde ve antolojilerde kısa öyküler yayımladı. Geceleri Sessizdir Tahran yazarın ilk romanı.

Geceleri Sessizdir Tahran / Shida Bazyar
Çevirmen: Gül Gürtunca
Hep Kitap - Dünya Edebiyatı Dizisi
Kasım 2016
224 Sayfa
21,00 TL


The Originals’ın Anlatılmamış Hikâyesinden Üçüncü Kitap: Diriliş

Pazartesi, Kasım 14, 2016
Dizi tarihinin en iyi spin-off’larından “The Originals”ın anlatılmamış hikayesinden oluşan üçlemenin son kitabına da bu ay kavuşuyoruz. Üçüncü kitap “Diriliş” bu ay içinde GO! Kitap’tan raflarda.

Artık kendini tekrar eden kötü senaryosu ile miadı dolmuş dizi “The Vampire Diaries”in ikinci sezonunda tanıştığımız köken vampir ailesi Mikaelson’lar, diziye önemli bir damga vurmuş ve en heyecanlı ve keyifli sezonun doğmasını sağlamıştı. Klaus, Elijah ve Rebekah’ın başını çektiği ailenin fertleri diğer karakterler kadar kartondan değildi. Özellikle Klaus’un kötülükte sınır tanımaması, zekası ve karizması, kısa sürede kendi dizisinin doğmasını sağlamıştı. Bugünlerde “The Vampire Diaries” sekizinci sezonuna ulaşmış durumda ama yaşadığı seyirci kaybıyla iptale doğru yürüyor. 30 Ocak’ta dördüncü sezonu başlayacak olan “The Originals” ise merakla bekleniyor ve daha fazla seviliyor. Dizinin yaratıcısı Julie Plec’in kitapları da bunun göstergesi. 2015 yılında çıkan üç kitap bizde de aynı ilgiyle karşılandı. 2015 Ekim’inde “Yükseliş”le başlayan seri 2016 Mart’ında “Düşüş” ile devam etmişti. GO! Kitap bu ay da “Diriliş” ile üçlemeyi tamamlayarak “The Originals”ın yeni sezonuna hazırlıyor. Güçlü karakterleri, atmosferi ve heyecan yaratan tutarlı senaryosuyla diziyi de bir kez daha tavsiye edeyim. Ve elbette kitapları da... Sen çok yaşa GO! Kitap diyerek pası da bültene atayım...

AİLE GÜÇTÜR
Köken Vampir ailesi bin sene evvel birbirlerine bir söz verdi. Her zaman ve sonsuza dek bir arada kalacaklardı. Ama verilen sözleri tutmak ölümsüzken bile kolay değildi.

Klaus, Elijah ve Rebekah Mikaelson kazandıkları her şeyi 1788’e kadar tekrar kaybetmişlerdir. New Orleans’ın yönetimi vampirler ile kurtadamlar arasında bölüşülmüştür. Bu durumdan hiç de memnun olmayan Klaus, kurtadamları sonsuza dek saf dışı bırakmak için bir vampir ordusu kurmaya karar verir. Bu arada tüm dikkatini yeni tanıştığı gizemli bir kadına vermiş olan Elijah kardeşinin bir süreliğine dizginleri eline almasına ses çıkarmaz. Klaus’un kan dökme merakından bıkıp usanan Rebekah ise çocukluklarının geçtiği evi ve ölümsüzlüklerinin anahtarını bulmak için bir yolculuğa çıkar. Ama üçünün de bilmediği bir şey vardır: Köken Vampirler bir kez daha büyük bir kumpasla karşı karşıyadır ve bu kez karşılarındaki cadılar ya da kurtadamlar değil New Orleans’ın ilk sahipleridir. Yani insanlar. Yeni bir çatışmanın eşiğinde üç kardeş yine bir araya gelip değer verdikleri tek şey olan aileleri için savaşmak zorundadır.

THE ORIGINALS – Diriliş / Julie Plec
Türü: Fantastik Roman
Çeviren: Ebru Sürmeli
GO! Kitap, 1. Baskı Kasım, 2016
Sayfa Sayısı: 287
Etiket Fiyatı: 19.00 TL


Albüm : Başka Türlü ‘Bir Şey’ Benim İstediğim…

Perşembe, Kasım 10, 2016
Mehmet Can Mertoğlu’nun ilk uzun metrajlı filmi “Albüm” Cannes’da Eleştirmenler Haftası bölümünde gösterilmiş ve Yılın En Yaratıcı Yönetmen ödülünü kazanmıştı. Daha sonra Saraybosna ve Kudüs’te çeşitli ödüller alan film, bu seneki Adana Film Festivali’nde de yönetmen ve senaryo dallarında taltif edildi.

Biri öğretmen, diğeri bir devlet dairesinde memur olan bir çift, uzun zaman uğraşıp çocuk sahibi olamayınca çareyi yetiştirme yurtlarını gezmekte buluyorlar. Film bu çiftin evlat edindikleri çocuğu kendilerininmiş gibi lanse etmeye çalışması ve bunun yarattığı sorunsalı anlatıyor esas olarak. Hatta bunun için şehir değiştiriyorlar, gitgide bu yalana kendinlerini kaptırıp şizofren bir evrene boğazlarına dek batıyorlar. 

“Albüm” yaratıcı olmasına yaratıcı, yalnız temasını belirgin, yalın bir şekilde ortaya koyamadığı da aşikar. Evlatlık alan bir ailenin bunu gizleme çabası, bu çabanın yol açtığı çatışma ağı gerçekten çok güçlü. Fakat nedense Mertoğlu bu çatışma ağından bir süre sonra uzaklaşıp çeşitli konu parçacıkları serpiştirmeye girişmiş filmine. Ayrıntılarda boğulup odaktan kopan, her söylediğinin altını kalınca çizen didaktik bir anlatıma doğru yelken açan filmin son düzlükte ne yapmak istediğini ise anlamak mümkün değil. Özellikle kriminal vakanın ne gibi bir alegorik anlamı var, ben hala onu düşünüyorum mesela.

“Albüm”ün biçim olarak da kendi sesini bulmuş bir film değil ne yazık ki; ara ara Yeni Romanya Sinema’sını andıran film -bu izlenime sanırım Rumen görüntü yönetmeni Marius Panduru sebep oluyor-, bazen de Kuzey’den esintiler taşıyor. Bent Hamer, Roy Andersson gibi yönetmenlerin üslubuna özenmiş sanki Mertoğlu. Onur Ünlü sinemasının absürd mizahını da gördüm ben perdede biraz. Fakat Mertoğlu’nun mizahı, Adana Film Festivali’nde ödül alırken sahnede yaptığı konuşmada da gördüğümüz gibi pek de güçlü sayılmaz.

“Albüm” ile ilgili asıl tartışılması gereken bizim insanımıza ‘dışarıdan bakışı’ galiba. Tamam, biz kaba bir milletiz, bunun mizahınI Recep İvedik’te izliyoruz, fakat bunu siz art-house denilecek bir filme yerleştirdiğinizde göstergesel olarak farklı şeyler söylemiş oluyorsunuz. Recep İvedik hiç olmazsa kendiyle dalga geçen bir film ve içerden bir bakışa sahip bizle ilgili, fakat “Albüm” cidden nefret duyuyor insanımıza, o kadar dışarıdan ki, inanası gelmiyor insanın izlerken. Mertoğlu, sinemasal üslubunu oluşturmayı başarırsa gerçekten iyi bir yönetmen olabilir günün birinde, gelgelelim içimizden biri olabilir mi, işte orası muamma…



Afşin Kum'dan İlk Roman: Sıcak Kafa

Perşembe, Kasım 10, 2016
Afili Filintalar’daki yazılarıyla tanıyıp sevdiğimiz, her okuduğumuzda yüzümüzden gülümsemeyi eksik etmeyen Afşin Kum’dan güzel haber var. Nihayet beklediğimiz romana kavuşuyoruz. “Sıcak Kafa” April Yayıncılık etiketiyle raflarda...

Dünyayı pençesine almış bir delilik salgını...
Konuşma yoluyla, zihinden zihne bulaşarak yayılan bir hastalık...
Yıkılmanın eşiğine gelmiş uygarlık...

Vaktiyle bu amansız hastalık üzerine çalışmış eski dilbilimci Murat Siyavuş, umutsuzluk içinde annesinin evine sığınmıştır. Acımasız bir devlet kurumunun peşine düştüğünü öğrenince, evden çıkıp hayata karışmak ve salgının dönüştürdüğü dünyayla yüzleşmek zorunda kalır.

Afşin Kum’un ilk romanı; akıl, dil, uygarlık, hayatın doğası ve boşlukta anlam arayışımız üzerine çarpıcı bir düşünce deneyi.

“Meraklandıran, sürükleyen, çokça güldüren ve nihayet elinizden tutup uçuran bir hikâye. Türkiye’nin dünya bilimkurgu literatürüne armağanı.”
Alper Canıgüz

Yeni Tanışanlar için Afşin Kum
1972 İzmir doğumlu. Boğaziçi Üniversitesi'nde bilgisayar mühendisliği, Bilgi Üniversitesi'nde sinema öğrenimi gördü. Düzenli maaş karşılığı hendeseyle iştigal etmenin yanı sıra; yazmakla, telli çalgıları tıngırdatmakla, yeni diller kurgulamakla ve olmayan ülkelerin haritalarını çizmekle ilgilendi. Afili Filintalar'da ve Ot dergisinde yazı ve hikâyeleri yayınlandı. İlk romanı Sıcak Kafa'nın editörlüğünü ünlü yazar Alper Canıgüz üstlendi.

Sıcak Kafa / Afşin Kum
Editör: Alper Canıgüz
Türü: Roman 
April Yayıncılık, 1. Baskı Kasım, 2016 
Sayfa: 192
Fiyat: 18 TL


  Fuarda April...  
Hazır fuar yaklaşmışken hem imza günlerini duyurayım hem de kitap önerisinde bulunayım. 19 Kasım Cumartesi günü saat 14’de Sinem Sal, Saygın Ersin, Özgür Mumcu, Nihat Genç ve Afşin Kum sizi bekliyor olacak. Afşin Kum, Sinem Sal ve Özgür Mumcu’dan imza almayı ihmal etmeyin derim.

Hazır imzalar için uğramışken kitap da alacaksanız önerilerim...
Henüz okumadıysanız Sezgin Kaymaz, Bahadır Cüneyt Yalçın, Kurt Vonnegut, Jodi Picoult, Alper Canıgüz ve Algan Sezgintüredi’nin kitapları ile David Walton’un “Süperpoze”si, Halil Babilli’nin “Bin Yıllık Hemşehri”si ve Josephine Tey’in “Zamanın Kızı”nı özellikle öneririm...

Cemal Süreya’nın İncelikli Çevirisiyle “Vadideki Zambak” Notos Kitap’tan Raflarda

Perşembe, Kasım 10, 2016
Honoré de Balzac’ın başyapıtı “Vadideki Zambak” Cemal Süreya’nın çevirisiyle Notos Kitap’ın “Klasik Kitaplar” serisinin yeni kitabı olarak raflarda.

Balzac’ın tek amacı resmetmek, en azından aslına uygun portreler çizmek değildi. Kitapları güzel fikirlerin, deyim yerindeyse güzel resim fikirlerinin sonucuydu. Çoğu kez bir sanatı bir başka sanatın kalıplarıyla kavramlaştırırdı. Bu resimsel düşünce yüce bir düşünceydi. Nasıl ki bir resim tekniğinde güzel bir fikir görüyorsa, bir kitap fikrinde de güzel bir tekniği görürdü. Çarpıcı, büyüleyici bir özgünlüğü olan bir tabloyu kafasında canlandırırdı. Günümüzde bir edebiyatçı düşünelim ki, aynı temayı yirmi kere farklı ışıklarla işleme fikri aklına gelmiş, tıpkı Monet’nin elli katedrali veya kırk nilüferi gibi derin, incelikli, güçlü, ezici, özgün, çarpıcı bir şey yaptığı duygusuna kapılmış olsun. – Marcel Proust’un sonsözüyle

Vadideki Zambak Balzac’ın en sevdiği yapıtı. İnsanlık Komedyası’nın yazarı, Indre Vadisi’nin güzel ve olgun zambağı Madam de Mortsauf ile hayatın gerçeklerini öğrenen genç Félix de Vandenesse arasındaki imkânsız tutkuyu, on dokuzuncu yüzyıl Fransası’nın toplumsal gerçekleriyle birlikte anlatıyor.

Dünyanın en ünlü aşk romanlarından biri olan Vadideki Zambak Cemal Süreya’nın incelikli çevirisiyle.

Vadideki Zambak / Honoré de Balzac
Fransızcadan çeviren: Cemal Süreya
Kapak tasarımı: Emre Senan
Notos Klasik Kitaplar – Roman
Ekim 2016
410 Sayfa
27 TL


 
Designed by OddThemes & Distributed by Free Blogger Template